100 büyük Türk. Sevil Yücedağ
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу 100 büyük Türk - Sevil Yücedağ страница 8
(AHMED ŞEFİK)
Osmanlı devlet adamı, sadrazam. Tuna, Aydın ve Suriye Valisi. İlk Osmanlı anayasası olan Kanun-i Esasi’yi hazırlayan kurulun başkanı. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki birçok reformun mimarı.
Rusçuklu Mehmed Eşref Efendi’nin oğludur. Çocukluğunu İstanbul’da ve babasının naip olarak bulunduğu Vidin ve Lofça’da geçirdi. Özel eğitim gördü. Arapça, Farsça ve biraz Fransızca öğrendi. 1834’te Divan-ı Hümayun kaleminde görev aldı. Burada kendisine Midhat mahlası verildi. Divan-ı humayun’un görevlerini üstlenen Meclis-i Vükela’nın kâtipleri arasında yer aldı. 1840’ta Sadaret Mektubi kaleminde yer aldı. 1842-1846 arasında tahrirat katibi yardımcısı olarak Şam ve Sayda’da, 1846’dan sonra divan kâtibi olarak Konya ve Kastamonu’da görev yaptı. 1854’te sadrazam olan Kıbrıslı Mehmed Emin Paşa tarafından Rumeli’de yaygınlaşan isyan olaylarını bastırmak gibi, yerine getirilmesi güç bir işle görevlendirildi. Bulgaristan’da düzeni sağladı. İstanbul’a dönüşünde Abdülmecid’i devirmeyi amaçlayan suikast girişiminin soruşturmasını yürütmekle görevlendirildi. Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa’nın ikinci sadrazamlığı sırasında, 1861’de vezir rütbesiyle Niş valiliğine atandı. Başarılı reformlarından dolayı, Abdülaziz tarafından genel bir reform programı hazırlamakla görevlendirildi. 1864’te Tuna vilayeti’nin başına getirildi ve Osmanlı idari düzenini yeniden belirleyen Vilayet Nizamnamesi’nin uygulanmasına öncülük etti. Vilayet merkezinden köylere kadar yeni meclisler, bayındırlık, fen ve eğitim işlerine bakacak daire müdürlükleri oluşturdu. Vergi türlerini ve yükümlülüğünü azaltan düzenlemeler yaptı. İstanbul Emniyet Sandığı’nın ve ilk sanayi mektebinin kurulmasına öncülük etti. 1869’da vali olarak bulunduğu Bağdat’ta da başarılı reformlar yaptı.
Abdülaziz’in son yıllarındaki siyasi kaos ortamında Mithat Paşa saray karşıtı ve reform yanlısı siyasetin başlıca lideri olarak sivrildi. Serasker (ordu komutanı) Hüseyin Avni Paşa, Şirvanizade Rüştü Paşa ve (Şirvanizade’nin ölümünden sonra) Mütercim Rüştü Paşa ile birlikte, Abdülaziz’i devirmeyi planlayan “cunta”yı oluşturdu. 30 Mayıs 1876’da Abdülaziz devrilip V. Murat tahta geçirildi. Devrik Padişahın dört gün sonra şüpheli bir biçimde ölümü ve ardından Hüseyin Avni Paşa’nın Çerkez Hasan adlı genç subay tarafından öldürülmesi olayları üzerine yeni Padişah ruhsal bir bunalıma girince, 31 Ağustos’ta o da tahttan indirilerek kardeşi II. Abdülhamid padişah ilan edildi. Bu olayda Sadrazam Mütercim Rüştü Paşa ön planda görünse de rejim değişikliğinin gerçek mimarı Mithat Paşa idi. Mithat Paşa ilk Osmanlı Kanun-ı Esasî’sini (anayasa) hazırlayan encümenin başına geçti. 1876’da sadrazamlığa atandı. 23 Aralık’ta II. Abdülhamid, Mithat Paşa’nın hazırladığı anayasayı (bazı değişikliklerle) ilan etti. Padişah II. Abdülhamit 5 Şubat 1877’de Mithat Paşa’yı sadrazamlıktan azlederek gözaltına aldırdı ve aynı gün (evine dahi uğramasına izin verilmeden) bir gemiyle ülke dışına sürdü. Bir süre Avrupa’da kalan ve ertesi yıl Girit’e dönmesine izin verilen Mithat Paşa, Aralık 1878’de affedilerek Suriye Valiliğine atandı, ancak İstanbul’a gelmesi kesinlikle yasaklandı. Siyasi faaliyetlerine Suriye’de de devam ettiğine dair kuşkular üzerine 1880’de Aydın (İzmir) valiliğine gönderildi. Bu esnada II. Abdülhamit, Mithat Paşa’ya karşı yine kışkırtılmıştı. Kendisi ve tüm ailesinin katledilmesi planlandı. 1881’de konağının bir askeri birlikçe sarılması üzerine Fransız Konsolosluğuna sığındı. Üç gün sonra hükümetin güvence vermesi üzerine teslim oldu.
İstanbul’a getirilen Mithat Paşa sarayda kurulan özel bir mahkeme (Yıldız mahkemesi) tarafından Abdülaziz’in öldürülmesiyle suçlanarak yargılandı. Saray topraklarında Padişah tarafından bizzat seçilen bir mahkeme kurulu tarafından yürütülen bu yargılama Avrupa ülkelerinden gelen gözlemciler tarafından taraflı bulundu. Yargılamanın sonunda Midhat Paşa idama mahkûm edildi. İngiltere Hükümetinin ricası ile II. Abdülhamit bu cezayı ömür boyu hapis cezasına çevirdi. Arabistan’da Taif Kalesine sürüldü. 8 Mayıs 1884 gecesi muhafızları tarafından boğularak öldürüldü. Bu cinayetin Padişahın emri ile gerçekleştiği ileri sürüldü. Mithat Paşa’nın cenazesi 1951’de Taif ’ten getirildi ve 26 Haziran 1951’de Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın katıldığı bir törenle Abide-i Hürriyet Tepesi’ne defnedildi.
17
GAZİ OSMAN PAŞA
(OSMAN NURİ PAŞA)
93 Harbi’nde 145 günlük Plevne Savunması’nı komuta ettikten sonra kuşatmayı yararak şehirden çıkarken yaralanan, ancak müdafaa hattı stratejileriyle esir bulunduğu dönemde Rus Çarından bile saygı görmüş, dönemin tüm komutanları tarafından örnek alınmış Osmanlı Ordusu komutanıdır. Ayrıca siper kazma yöntemini ilk bulan kişidir.
1832’de, Tokat’ta, Yağcıoğulları ailesinin bir bireyi olarak dünyaya geldi. Beşiktaş’taki Askerî Rüştiyede ve Kuleli Askerî İdâdîsinde (lisesinde) okudu. Harbiye’yi yirmi yaşında ikincilikle bitirdi. Harp Akademisine girdi. Kırım Savaşı’nın çıkması üzerine Tuna cephesine gönderildi. Burada dört yıl kalarak, teğmenliğe yükseldi. Savaşın sonunda ise yüzbaşı oldu. Genelkurmay Başkanlığı’nda çalıştığı zamanlarda Osmanlı Devleti’nin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesi kararlaştırıldığından, Bursa ilinden başlanması üzerine bu göreve askeri temsilci olarak tayin edildi. 1861’da Teselya’da, Yenişehir’de ve Cebel-i Lübnan’da görev aldı. Girit isyanlarının başlaması üzerine Girit’e tayin edildi. 1866’da Girit’teki çalışmalarından dolayı Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa’nın takdirini kazanarak Miralay (albay) oldu.
Yemen’e gönderildikten sonra Paşa rütbesiyle Rumeli’de bulunan Beşinci Ordu Manastır Fırka (tümen) Kumandanlığına tayin edildi (1875). Buradaki çalışmalarından dolayı birinci ferik (korgeneral) oldu. 27 Haziran 1876 yılında Sırbistan’ın Osmanlı Devleti’ne ültimatom vermesi sebebiyle, Osman Paşa Vidin Komutanlığına getirildi. Sırp İsyanları başlayınca emrindeki birliklerle İzver tepelerini ve Zayçar kasabasını zaptetti ve bu nedenle Sırp ordusu çekilmek zorunda kaldı. Osman Paşa’nın hedefi Belgrat’ı almaktı ancak Serasker’den izin verilmedi, zira şartlar uygun değildi. Sırp ordusunu yendi ve müşir (mareşal) oldu (1876). Osman Paşa’yı tanıtan, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndaki Plevne Savunması’dır. 5 Nisan 1900’de 68 yaşında ölmüştür. Türbesini, onu çok seven ve saygı duyan Sultan II. Abdülhamit yaptırmıştır. Fatih Camii avlusuna gömülmüştür.
Adına marş yazıldı;
“Tuna nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor
Şanı büyük Osman Paşa
Plevne’den çıkmam diyor”
18
II. ABDÜLHAMİD
Osmanlı İmparatorluğu’nun otuz dördüncü padişahı. Saltanatının başlangıcında I. Meşrutiyet,