Bir nefeste cinsellik tarihi. Karen Dolby
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Bir nefeste cinsellik tarihi - Karen Dolby страница
Bir Nefeste Cinsellik Tarihi
Bir Nefeste Cinsellik Tarihi, meşhur klasik felsefecilerden Ortaçağ papalarına, kral ve kraliçelerden doktorlara, siyasetçilere ve sokaktaki insanlara kadar geniş yelpazede pek çok insanın hayatının gölgede kalmış ‘edepsiz’ köşelerine ışık tutuyor. Tarihin derinliklerinde çıktığınız bu yolculukta herkesin ‘bu taraklarda bezi olabileceğini’ göreceksiniz. Kötü şöhretli Borgias, Marquis de Sade ve Sör Richard Burton (Kama Sutra’nın çevirmeni) gibi isimler resmin sadece ufak bir parçası. Sıradan insanların hayatlarından mektuplar, günlükler ve mahkeme kayıtları karşısında da bir o kadar şaşıracak; tasvir edilen çeşitlilik ve yaratıcılığı bazen utanç verici, bazen de çok komik bulacaksınız.
Bu hınzır ve etkileyici kitap sizi tarihin ara sokaklarında gezintiye çıkarırken geçmişe dair önyargılarınızı alaşağı edecek…
GİRİŞ
Philip Larkin’in kaleme aldığı ‘Annus Mirabilis’, cinsel devrimi özetleyen en zekice şiirlerden biridir.
Larkin haklı mıydı? Cinsel özgürlük gerçekten 1960’larda açık ilişkiler, doğum kontrol hapının kullanımı ve seks, uyuşturucu ve rock’n’roll’un biraraya gelmesiyle ortaya çıkan iksir ile mi tetiklenmişti? Yoksa 1950’lerde, gayrımeşru çocuk doğum oranı ve bel soğukluğu vakalarının da ‘tesadüfen’ arttığı bir dönemde, penisilinin yaygın kullanımının, ‘riskli ilişkiler’le bulaşan hastalıkların tehlikesini azalttığının keşfedilmesi mi etkili olmuştu?
Pekiyi ya İkinci Dünya Savaşı’nın sunduğu özgürlük ortamına ya da yarın herkesin ölebileceği ihtimalinin getirdiği ahlaki çözülmeye ne demeli? Bir de tabii Birinci Dünya Savaşı ve 1918 grip salgını ve bunlardan sağ çıkanların öncülük ettiği, ‘koyver gitsin’ anlayışının hâkim olduğu bir dönem var.
İsterseniz daha da eskilere bakalım. Bütün bunlar önceki yüzyıllarda, hatta binyıllarda çok mu farklıydı? Örneğin Antik Roma İmparatorluğu’nun kentleri olan Pompeii ve Herkulaneum’da kazı yapan 18. yüzyıl arkeologları, çıkardıkları fallik sanat eserleri ve erotik fresklerden adım atacak yer bulamıyorlardı. Tarihin biraz daha ahlaksız sayfalarına baktığınızda her daim kafamızı seksle bozmuş olduğumuzu siz de göreceksiniz. Seks yüzünden tahtlar kazanılmış ve kaybedilmiş, bahtlar yapılmış ve itibarlar yerle bir olmuştur.
Eğer yüzyıllardır süregelen seks takıntımız hakkında şüpheleriniz varsa gelin biraz daha eskilere gidelim. Kırk bin sene önce, tarihöncesindeki insanlar bir yandan mağaralarda yaşayıp yiyecek kıtlığı ve vahşi hayvanlara karşı savaş vererek Buzul Çağı’ndan sağ salim çıkmak için çabalarken, bir yandan da (yüzlercesi günümüze kadar muhafaza edilmiş) sarkık memeli ve devasa kalçalı Venüs heykelcikleri yaparlardı. Bu figürler sergilenmek için değil de daha çok insanlara zevk vermek gibi bir amaca hizmet etmek için yapılmış herhalde. Her nesil kendinden öncekilerin eski kafalı, bağnaz, ciddi, utangaç ve hatta sıkıcı olduğunu düşünür. Oysa bu doğru değildir. İlk pornocudan tutun da kayıtlara geçmiş ilk otoerotik asfaksi1 vakasına, Antik dönemden Ortaçağ’ın ermişlerine (ve tabii ki günahkarlarına), Rönesans dönemi şairleri ve pezevenklerinden soyluların kaçamaklarına ve George Dönemi ile Victoria Dönemi’nin yeraltı dünyasına kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan Bir Nefeste Cinsellik Tarihi hem kapalı kapılar ardında hem de tüm dünyanın gözü önünde olup bitenlere bakıyor.
On ikinci yüzyıl rahibi ve vakanüvisi Devizes’li Richard der ki, “Aktörler, soytarılar, ipek gibi pürüzsüz tenli delikanlılar, Mağribiler, hoş oğlanlar, yumuşaklar, oğlancılar, şarkı söyleyip dans eden kızlar, şarlatanlar, dansözler, büyücüler, haraççılar, fahişeler, sihirbazlar, taklitçiler, dilenciler, şaklabanlar. Bunlar ne kadar ev varsa işgal edecekler.” Fi tarihinden beri süregelen bu işgal, insanların nabzı attıkça da elbet devam edecektir.
KLASİK BİR EĞİTİM
Bin öpücük ver bana, sonra yüz, sonra bin tane daha.
Seksi icat edenler, klasik dönem yazarları olmasa da sevişmeyi tüm detaylarıyla ilk onlar anlatmışlardır. Soylu filozof Kral Süleyman’ın neredeyse 3.000 sene önce Vaiz kitabında da dediği gibi “Güneşin altında yeni bir şey yok.” Üstelik Antik Yunan ve Romalılar, söz konusu uygulama ne kadar sapkınca olursa olsun ilk deneyenlerden olmuş ve Süleyman’ın bu sözünü haklı çıkarmışlardır. Afrodizyaktan erotizme, nemfomaniden zoofiliye kadar seksle ilgili birçok modern kelimenin Antik Yunanca kökenli olması tesadüfi değildir.
Hayat Erkeklere Güzel
Antik Yunan’da erkek olmak ne kadar keyifliydiyse, kadın olmak da o kadar zahmetliydi; en azından saygıdeğer, namuslu ve göze batmaması beklenen bir kadın olmak. Kocaları dışarıda sosyalleşirken evli kadınlar genelde diğer kadınlarla evde otururlardı. Kocalarıyla nadiren aynı sofrada yemek yer, misafir geldiğindeyse ortadan kaybolurlardı.
Antik Yunan’da kadınların saygıdeğer bir yerleri yoktu ve hukuki veya siyasi hakları oldukça azdı. Kusurlu tanrıçalarına ve her daim kötülük için yanıp tutuşan kadın kahramanlarına bir defa bakmak bunu görmeye yetecektir: Euripides’in öz erkek kardeşini öldüren intikamcı Medea’sı örneklerden sadece biridir. Birçok erkek için evlenmenin tek sebebi mirasçılarını yasal kılmaktır, dolayısıyla göreceli olarak daha özgür bir yaşam isteyen kadınların fahişeliğe yönelmeleri şaşırtıcı değildir. Hetairai olarak bilinen üst sınıf fahişeler genelde iyi eğitimli ve saygıdeğerdirler; toplumdaki yerleri, Avrupa tarihindeki kraliyet metreslerine denktir. Milattan önce dördüncü yüzyılda, Atinalı devlet adamı ve konuşmacı Demostenes’in yazdığı üzere, “Hetairailer keyfimizi yerine getirmek, odalıklarımız günlük ihtiyaçlarımızı karşılamak, karılarımız ise bize yasal mirasçılar verip ev işleriyle uğraşmak için varlar.”
Bu Gece Olmaz Tatlım
Evli çiftler arasında sosyal bir ilişkinin olmamasının doğum oranları üzerinde etkisi olmuştur ve dolayısıyla bu dönemde büyük ailelere pek rastlanmamıştır. Tarihçi ve filozof Ksenofon bunu M.Ö. 3. yüzyılda ciddi bir sorun olarak görmüş ve “kanunen, meşru bir varisi olmayan bir çiftin gebelik başarılı olana kadar ayda en az üç kere seks yapması gerekmektedir” diye buyurmuştur.
Kadınların düşük statüsünün talihsiz sonuçlarından biri de çok sayıda kız bebeğin terk edilerek ya da tepelerin eteklerinde kendi kaderlerine bırakılarak öldürülmüş olmasıdır. Sparta’da çok zayıf yahut bir şekilde kusurlu olduğuna kanaat getirilen erkek bebekler de katledilirdi. Buna vahşi bir erken dönem ırk ıslahı da denilebilir.
Antik bir Yunan vazosu üzerinde resmedilmiş güreşçiler
Günümüzdeki klişe Antik Yunan algısının oluşmasında, eşcinselliğin serbest olması, özellikle çıplak yapılan güreşlerde had safhaya ulaşan erkek vücuduna beğeni duyulması durumu ve her şeyin alenen yapıldığı kadın erkek karışık hamamların olması gibi bilgiler etkili olmuştur. Gerçekse çok daha masum ve şaşırtıcıdır.
Öncelikle kadınların ve erkeklerin kullandıkları hamamlar kati suretle ayrılmış ve asla birleştirilmemiştir. Bununla birlikte, Yunan gymnasiumları sadece erkeklere ayrılmıştır ve atletler buralarda gerçekten de çıplak olarak güreş tutmuşlardır.
Gymnasium kelimesi ‘çıplak’ anlamındaki gymnos kelimesinden gelir.
Ancak gymnasiumlar genç erkekleri sırf güreştirmek için değil, diğer spor dallarındaki müsabakalara hazırlamak için de kurulmuştur. Buralar aynı
1
Otoerotik asfaksi: Orgazmı güçlendirmek için kendi kendini farkında olmadan boğma durumu. (e.n.)