İş Hayatında 99 Ölümcül Hata. Yasin Topaloğlu
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу İş Hayatında 99 Ölümcül Hata - Yasin Topaloğlu страница 8
Siz işinizi doğru yaparsanız, o işin büyümemesi mümkün değildir. İyi bir restoran açan bir insanın, o restoranı nerede açtığının önemi yok. Farklı bir lezzet, farklı bir hizmet ortaya koyuyorsanız, en mezbele yerde bile insanlar yemeğinizi yemek için kuyruk oluştururlar. İşi doğru düzgün, nitelikli yaparsanız, ürününüzün alıcısı sizi hiç ummadığınız bir yerde bulur. O yüzden acele etmeye gerek yok. Hormonlu büyümeye gerek yok. Nasıl 45 günlük tavuk, hormonlu ve zararlı ise faiz de hormonlu ve zararlıdır.
Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir.” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabb’inden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır (Allah onu affeder.). Kim tekrar (faize) dönerse işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır. Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah hiçbir günahkâr nankörü sevmez. (Bakara Suresi, 275-276)
HATA 09
Çek Kullanmanız
Soyut olan bir şeyi somuta, mücerret olan bir şeyi müşahhasa döndürmek manalı değil. Çek, bir tacirin en son her türlü teşebbüsü yaptıktan sonra ele alacağı bir enstrüman olmalı. Yoksa karpuz keser gibi çek kesmek, onu bir marifet addetmek, ilk başta çok lezzetli gelebilir ama acısı sonra çıkar.
Senet, çeke göre daha az mahzurlu bir değişim aracıdır. Vadesi itibarıyla, senette size üç gün opsiyon verilir. Protesto olduğunda 10-15 gün içinde ödeme yapma zemininiz oluşur. Bunun sarsıcı sonuçları olmaz.
Çek kullanma meselesi, kredi kadar tehlikeli bir mevzudur. Diyelim ki benden 100 bin lira alacağınız var. “Fazla sorun etme.” diyerek çalışma masamın çekmecesini açtım ve fiyakalı bir şekilde çıkardığım çeki, çok ileride bir tarihe imzalayıp önüne koydum. Senin için soyut bir alacak, somut bir alacağa dönüştü. Benim için soyut bir borç, somut bir borca dönüştü. Aradan günler geçti ve çekin ödeme günü geldi. Benim 90 bin liram var. 10 bin lirayı bulamıyorum. Sizi aradım, 90 bin lirayı hemen ödeyeyim, 10 bin lirayı da birkaç gün içerisinde dedim. “Ben o çeke güvenerek kredi kullandım.” diyerek kabul etmediniz. Bankaya götürdünüz ve çekin arkasını yazdırdınız. Çekiniz yazıldığı an, diyelim ki o anda piyasada tedavülde olan 30 çekiniz var; o çek karşılıksız çıktığı an, geri kalan 29 çek, 1 saat içinde o hesaplardan çıkar. Çünkü bütün çekler, bir hesaba kote edilmiştir. Çekiniz karşılıksız çıktığı an, bir sinyalizasyon sistemiyle 29 yere mesaj gider. Farklı bankalar olsa bile Takasbank bu çek karşılıksız diye mesaj gönderir. 29 çek aynı anda sistem dışına çıkar. Aynı gün ilgili ilgisiz herkes sizi arayıp “Bu çek yazılmış, bunu al, bana müşteri çeki ver.” der. Bu küçük çaplı bir iflasın başlangıcıdır. Artık alarm zili çalmıştır.
Bundan 5 sene evvel, bir çekin karşılıksız çıktığının Merkez Bankası kayıtlarına girmesi aylar sürerdi. Banka size bir düzeltme hakkı tanırdı. Siz o düzeltme hakkını yılda iki kere kullanırdınız. Ondan sonra çekiniz ödendi olarak Merkez Bankası kayıtlarına girer ve daha az sorun yaşardınız. Siciliniz bozulmazdı. Şimdiki dijital sistem çok farklı, çok hızlı. Diyelim toplam borcunuz 500 bin lira, 30 çek için bir anda 500 bin lirayı tedarik etmeniz veya birkaç gün içinde 500 bin liralık müşteri çeki bulmanız gerekir.
Her sektör kendi dinamikleriyle döndüğü için sizin çekinizin bulunduğu kişilerin yaşadığınız olumsuzluktan haberdar olması uzun sürmez.
Soyut olan bir şeyi somuta, mücerret olan bir şeyi müşahhasa döndürmek manalı değil. Çek, bir tacirin en son her türlü teşebbüsü yaptıktan sonra ele alacağı bir enstrüman olmalı. Yoksa karpuz keser gibi çek kesmek, onu bir marifet addetmek, ilk başta çok lezzetli gelebilir ama acısı sonra çıkar.
Senet, çeke göre daha az mahzurlu bir değişim aracıdır. Vadesi itibarıyla, senette size üç gün opsiyon verilir. Protesto olduğunda 10-15 gün içinde ödeme yapma zemininiz oluşur. Bunun sarsıcı sonuçları olmaz. Sizi hapis cezasıyla tecziye edecek bir değişim aracı değildir senet. Bir de çekin hapis cezası gibi bir yaptırımı vardır. İki defa karşılıksız çıkan çekteki miktar kadar adli cezanın ödenmesinden sonra, bu üçüncü kez tekrarlandığında hapis cezası söz konusu olur. Bu da sizin işlerinizi tümüyle yürümez hâle getirir. Onun için burada çek de kredi kullanmanın, hatta para basmanın farklı bir biçimidir. Siz kendi paranızı basmış olursunuz. Çok tehlikeli bir iş yaptığınızın farkında olmalısınız.
Hele bir adam hem kredi hem çek kullanıyorsa onun nerede ne zaman yalpalayacağı hiç belli olmaz; kendisini dramatik bir son beklemektedir. Zaten çekinizin karşılıksız çıktığı sistemde görüldüğü anda, ilk olarak kredi hesaplarınız tehlikeye düşer. Hemen kredi geri çağırmalar başlar. Kredide planınızı dönem faizi üzerine kurmuş iken adam pat diye bir ihtarname ile sizden kredisini bir hafta içinde ister. Ne yapacaksınız? Ki öyle bir hakkı da var. Sadece taksitli kredileri çağıramaz. Geri kalan her türlü ticari krediyi isteyebilir. Hükûmet edenlerin bankaları “Kredileri geri çağırdığınızı duyuyoruz.” diyerek tedip etmeleri bu sebepledir. Bir ihtarnameye bakar. Size ve şirketin ortaklarına verdiğim krediyi 7 gün içinde kapatın kardeşim der. Senin “Niye istiyorsun?” deme hakkın yok.
Konuya girerken de ifade ettiğim gibi çek, kredi kadar tehlikelidir. Kredide, iktisadi olarak her şeyini kaybetme ihtimaliniz var, çekte buna ilave olarak hapisle cezalandırılabilirsiniz. 10 adetli üç koçan çek, sizi bir ömür hapiste yatırmaya yeter. Karşılıksız çıkan çekinizle hapis cezasıyla karşılaşmanız; işinizi, ailenizi, her şeyinizi kaybetmeniz anlamına da gelir. Çek kullanmak hormonlu büyümenin, inorganik büyümenin bir şeklidir.
HATA 10
Ortaklık Yapmanız
Ortaklık; paylaşmak, müsamaha göstermek gibi bir sürü şey gerektirir. Ortağının her davranışı senin gözüne batarsa, onunla ülfet edemezsen ortaklığın devamı mümkün değil. Türkiye’de sağlıklı ortaklıklar olmuyor. Burjuvazi bile ortaklıkları devam ettiremiyor.
Beş kişi bir araya gelip bir şirket kurdunuz diyelim, buna anonim şirket denir; ama Türkiye’de ortak iş yapma, anonim davranma kültürü yok. Türkiye’de ortaklıklar asla ve kat’a uzun ömürlü olamıyor. Dünyada da çok ortaklılık fazla görülmüyor.
Batılılar, finansman sağlamak için güçlü borsalar kurmuşlar. Örneğin bizde her şirket kendini borsaya kote ettiremez. Şartları daha ağırdır. Amerika’da da her şirket kendini bir anda borsaya kote ettiremez; ama orada “melek yatırımcı”, “beyaz yatırımcı” gibi yatırımcı seçenekleri var. Kaynak daha fazla olduğu için onlarda finansman bulmak biraz daha rahat. Türkiye’de bir şirket üç yıl üst üste zarar etse Borsa İstanbul’da işlem görmesi mümkün değil. Ama gerek Londra’da gerek Pekin’de gerek Paris’te bu işler bizden daha kolay yürüyor. Ortaklık üzerinden kaynak bulma işi onlarda daha kolay.
Amerika’da birkaç şirket dışında,