Kerem ile Aslı. Неизвестный автор

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kerem ile Aslı - Неизвестный автор страница 8

Жанр:
Серия:
Издательство:
Kerem ile Aslı - Неизвестный автор

Скачать книгу

kardeş bu dağa Süphan Dağı derler. Bakmaz mısın başını duman kaplamış.” dedi.

      Bunlar dağın içinde giderlerken Allah’ın hikmetiyle bunların etrafını duman kapladı. Yolu şaşırdılar. Kerem, Sofu’ya:

      “Aman Sofu getir benim sazımı, bakalım şu dağ âşık hâlinden anlar mı?” deyip aldı sazı eline, bakalım ne dedi.

      Sana derler Süphan Dağı

      Ne dumandır başın senin

      Belirsizdir yazın kışın

      Hiç gitmez mi kışın senin

      Dört yanına mest olmuşun

      Dertlilere dost olmuşun

      Cümle dağa üst olmuşun

      Ak ellere elvan kına sürerler

      Eksik olmaz karın yağar

      Bulutlar birbirini koğar

      Sabah günü sana doğar

      Cevahirdir taşın senin

      Alt yanın dağ ile bostan

      Çevre yanın gül gülistan

      Ayırdılar beni dosttan

      Öter garip kuşun senin

      Kerem meder geldim gittim

      Şu fâni dünyaya nittim

      Ululardan sual ettim

      Kimse bilmez yaşın senin

      deyip kesti…

      Allah’ın hikmetiyle dağın başından duman kalktı bunlar yolu buldular. Dağdan aşağıya inip çok yol aldıktan sonra Zengi’ye vardılar. Keşiş’in konağına gidip baktılar ki, Aslı Han yoktur. Konak da ıssız durur. Kerem ah edip Aslı Han’ın bahçesine girdi. Baktı ki, bahçenin şenliği yoktur. Ağlayıp dışarı çıktı. Şehrin içinde gezerken baktı ki, birkaç kız el ele vermiş gider. Birisi Aslı Han’a benzer. Kerem bu kızı görünce:

      “Eyvah cümbüş eder.” deyip aldı sazı eline, bakalım ne dedi.

      Aldı Kerem:

      Ela gözlüm ben bu yerden gidersem

      Bir nişan vereyim al kerem eyle

      Çok tuz ekmek yedik yâr senin ile

      Şimdengeru hoşça kal kerem eyle

      Ben gidersem karaları bağlama

      Dertli sinem ateş ile dağlama

      Ayrılık günüdür sakın ağlama

      Gel otur yanıma gel kerem eyle

      İşte gidiyorum görecek misin?

      Yıkılmış gönlümü yapacak mısın?

      Hasretin borcunu verecek misin?

      Genç yaşında bunu bil kerem eyle

      Dertli kerem eder, var ömür geçir

      Elimden onlara bir şerbet içir

      Ey Yaradan beni havadan uçur

      Göreyim Aslı’mı gel kerem eyle

      deyip kesti…

      Bir de kız, Kerem’den bu sözü işitip:

      “Bak beyim senden bu kelamı ummazdım. Geçenlerde de bahçede Aslı Han zannedip bana takıldın. Ben aradığın kız değilim. Senin aradığın kız Hoy şehrine gitti.” dedi.

      Kerem bu haberi alıp Keşiş’in konağına geldi.

      Sofu’ya:

      “Kalk gidelim, sevdiğim Hoy’a doğru gitmiş.” deyip ertesi gün yola düştüler.

      Kerem arkasına baktı ki, İsfahan dağları gözüne hayal meyal görünür. Aşkın ateşi harekete gelip Sofu’ya:

      “Getir şu benim sazımı, zira son günümüzdür.” diyerek aldı sazını eline, bakalım ne dedi.

      Aldı Kerem:

      Evvel bahar yaz ayları

      Sular akar şimdengeru

      Her kafeste dudu kumru

      Kuşlar öter şimdengeru

      Baharın var azın azın

      Cennete benzer ilk yazın

      Menekşe çiçek her yazın

      Açık kokar şimdengeru

      Ağaçlar giyer donunu

      Hakk’a çevirir yönünü

      Dertli Kerem vatanını

      Anıp ağlar şimdengeru

      deyip kesti…

      Kerem oradan Sofu’yla birlikte yola düşerek bir gün Hoy’a vardılar. Atlarını bir hana bağlayıp şehrin içinde gezerlerken bir kahveye gelip birer kahve içtiler. Keyifler tamam oldu. Akşam olduğunda Kerem’in yanına ahbaplar gelip hoşbeş ettiler. Kerem, ahbapların ricasıyla aldı sazı eline, bakalım onlara ne dedi.

      Aldı Kerem:

      Ey ağalar gönül kuşu

      Güzel havada eğlenir

      Gurbet ele düşen yiğit

      Gözyaşı döker eğlenir

      Budur gurbet elin hâli

      Kısa söyler uzun dili

      Sevdiği yârin hayali

      Aklına düşer eğlenir

      Meşeler koyun kuzular

      Herkes sılasın arzular

      Uzak düşünce menziller

      Bir zaman kalır eğlenir

      Çağırırım gani Hüda

      Fırsat verme muhannese

      Dertli Kerem gurbet elde

      Ah çeker ağlar eğlenir

      deyip kesti…

      Kerem:

      “Bu taraftan bir Keşiş, bir kadın, bir de kız geçti mi?” dedi.

      Ahbaplar:

      “Buradan geçtiler amma, Şuşi’ye doğru gittiler.” dediler.

      Ertesi gün yolda giderlerken bir yaylaya geldiler. Kerem, Sofu’ya:

      “Şurada eğlenelim, sonra yolumuza gidelim.” dedi.

      Orada eğlenirken birkaç yolcu selam verip oturdu. Biraz muhabbetten sonra Kerem:

      “Sofu kardeş acep şu yolculara sorsak sevdiğimi görebilmişler midir?” dedi.

      Yolcular bir türkü söylemesini istediler.

      Kerem de:

      “Münasiptir.” deyip aldı sazı eline, bakalım ne dedi.

      Aldı Kerem:

      Ağalar yâri kaçırdım

      Beyler

Скачать книгу