Balonla Beş Hafta. Жюль Верн
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Balonla Beş Hafta - Жюль Верн страница 10
“Vakti gelmekte. Yakında Ay’a gitmek için yola koyulacağız.”
“Çok uzak olmayan Ay Dağları’nı kastediyorsun herhâlde. Ama meraklanma, bu yolculuk da en az diğeri kadar tehlikeli.”
“Tehlike mi? Hem de Dr. Ferguson gibi birinin yanındayken?”
“Hayallerini yıkmak istemezdim sevgili Joe fakat bu çabası bir deli saçmasından ibaret; ki zaten gitmeyecek.”
“Gitmeyecek öyle mi? Borough’daki Michell fabrikasında duran balonu görmediniz herhâlde.”
“Bilakis, ondan uzak durmak için özel çaba harcamaktayım.”
“Çok güzel bir manzarayı kaçırıyorsunuz efendim. Ne kadar etkileyici bir şey o öyle! O ne güzel bir biçim! Sepeti ise ne hoş! İçinde nasıl da rahat edeceğiz!”
“Yani sen şimdi ciddi ciddi efendinle beraber gitmeyi mi düşünüyorsun?”
“Ben mi?” diye sordu Joe, sesinden duyduğu güven anlaşılmaktaydı. “Efendim nereye isterse oraya giderim. Daha neler! Tüm dünyayı beraber gezdikten sonra şimdi tek gitmesine razı mı olacağım? Yorgun olduğunda kim yardımına koşacak? Kayaları tırmanırken kim el uzatacak? Hastalandığında kim ilgilenecek? Yok, Bay Kennedy. Joe her zaman doktorun yanı başında olacak!”
“Sen iyi bir hizmetkârsın Joe.”
“Fakat siz de bizimle geliyorsunuz değil mi?”
“Ah tabii ki!” diye cevapladı Kennedy. “Yani son ana kadar sizin yanınızdayım. Samuel’ın böylesine saçma bir hareketin sorumlusu olmasını engellemeye çalışacağım. Eğer mümkünse onu durdurabilmek için Zanzibar’a kadar yanında olacağım.”
“Saygısızlık etmek istemem fakat hiçbir şeyi durduramayacaksınız efendim. Benim efendim öyle boş kafalı değildir, bir işe kalkışmadan en ince ayrıntısına kadar düşünür ve kararını verdi mi onu şeytanın kendisi bile caydıramaz.”
“Göreceğiz bakalım.”
“Kendinizi kandırmayın efendim. Ayrıca önemli olan sizin de bizimle beraber gelmeniz. Sizin gibi iyi bir avcı için Afrika bulunmaz bir ülke. Yani her durumda bu geziye geldiğiniz için pişman olmayacaksınız.”
“Pişman olmayacağım bir şey varsa o da bu deli adamı yolundan caydırabilmek.”
“Bu arada, bugün tartılma günü.” deyiverdi Joe.
“Tartılma mı? Ne tartılması?”
“Efendim, siz ve tabii ki ben, bugün tartılacağız.”
“Ne? Jokeyler gibi mi?”
“Evet, jokeyler gibi. Ama rahat olun, eğer gereğinden fazla şişmansanız sizi zayıflatmayacağız, olduğunuz gibi kabul edileceksiniz.”
“Kesinlikle tartılmayacağım!” dedi kararlılıkla Kennedy.
“Fakat efendim doktorun makinesi için gerekliymiş bu.”
“O zaman makinesi bu olmadan yapmak zorunda.”
“Üff, sanırım artık göğe yükselemeyecek!”
“Keşke! Benim de tek arzum bu zaten!”
“Lütfen, lütfen Bay Kennedy, efendim birazdan bizi almaya gelecek.”
“Ben gitmiyorum!”
“Oh, doktorun canını böyle bir sebeple sıkmak istemezsiniz.”
”Sıkarım.”
“Peki öyleyse.” diye yanıtladı Joe gülerek. “Burada olmadığı için böyle konuşuyorsunuz, eğer burada olup yüzünüze, ‘Dick!’ Tüm saygımla söylüyorum efendim. ‘Dick, kaç kilo olduğunu bilmek istiyorum. ’ dese sizi temin ederim gidersiniz.”
“Hayır, gitmem!”
Aynı anda, doktor, bu tartışmanın devam etmekte olduğı çalışma odasına girdi ve Kennedy’ye göz ucuyla bir baktı. Kennedy pek de rahat değildi.
“Dick!” diye söze girdi. “Sen de Joe ile gel, kaç kilo olduğunu bilmem gerek.” dedi.
“Ama…”
“Şapkan kalabilir. Gel!” Ve Kennedy gitti.
Beraberce Bay Mitchell’ın atölyesine gittiler, burada Roma terazisi olarak bilinen bir terazi hazır bekletilmekteydi. Bu arada, doktorun yol arkadaşlarının kilosunu bilmesi, balonun dengesini ayarlayabilmesi için gerekliydi. Böylelikle Dick’i tartıya çıkarttı. Kennedy, hiç karşı çıkmadan usulca ekledi:
“Bu, beni hiçbir şekilde bağlamaz!”
“153 pound.” dedi doktor defterine not alırken.
“Çok mu ağırım?”
“Hayır, Bay Kennedy.” diye söze girdi Joe. “Hem biliyorsunuz, ben durumu kurtaracak kadar hafifim.”
Joe büyük bir istekle tartıya çıktı ve acelesiyle neredeyse tartıyı deviriyordu. Hyde Park’ın girişindeki Wellington’un Aşil heykeline öykünerek poz aldı fakat elinde kalkan olmadan da gayet iyi görünüyordu.
“120 pound.” diye yazdı doktor.
“Aha!” diyerek gülümsedi Joe hoşnutlukla. Ama niye gülüyordu? Bunu kendisine hiçbir zaman söyleyemeyecekti.
“Şimdi sıra bende.” Ve doktor kendi hanesine 135 pound diye not aldı.
“Üçümüz birden 400 pound’tan fazla gelmiyoruz.” dedi.
“Fakat efendim…” diye söze girdi Joe. “Eğer sizin geziniz için gerekliyse ben bir şey yemeden 20 pound verebilirim.”
“Gerek yok oğlum.” diye cevapladı doktor. “İstediğin kadar ye, işte sana karnını tıka basa doyurman için yarım kron.”
BÖLÜM VII
Geometrik ayrıntılar – Balonun kapasitesinin hesaplanması – Çift depo – Kılıf – Sepet – Esrarlı aletler – Erzak ve depolar – Son hesaplamalar
Dr. Ferguson uzun zamandır keşif gezisinin ayrıntılarıyla haşır neşirdi. Kendisini havada taşıyacak bu olağanüstü aracın, yani balonun, doktorun değişmez ilgi odağı olduğunu anlamak pek de zor değildi.
İlk olarak, balonun çok büyük boyutlarda olmaması için onu havadan on dört buçuk kat daha hafif olan hidrojen gazıyla şişirmeye karar verdi. Bu gazı elde etmek kolaydı ve uçuş deneylerinde çok iyi sonuçlar vermişti.
Çok yerinde yapılmış hesaplamalara göre doktor, yolculuk için elzem olan tüm gerekli malzeme ve aygıtların 4.000 pound’dan10
10
1 pound = 0.45359 kg (ç.n.)