Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün. Yasin Topaloğlu
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün - Yasin Topaloğlu страница 12
Skandal görüntülerin Mayıs 2010 tarihinde internette yayınlanmasının ardından Deniz Baykal partinin genel başkanlığından ayrılmak zorunda kaldı. Avukatı CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü ise konuyla ilgili olarak “örgütlü suç” şikâyeti yerine, olayın boyutunu küçültüp “özel hayatın gizliliğini ihlal” şikâyetiyle suç duyurusunda bulundu. Ankara Başsavcılığı da bunun üzerine dosyayı bilişim suçlarına bakan Savcı Bülent Yücetürk´e verdi.
Yine bu sıralarda dönemin CHP Genel Sekreteri Önder Sav´ın desteklediği Kemal Kılıçdaroğlu CHP liderliğine gelirken Baykal´ın avukatlığını yapan Şahin Mengü de Önder Sav´ın yanında yer aldı. Kılıçdaroğlu´nun genel başkan adaylığının açıklandığı MYK toplantısında Baykal yanlılarının “Bu ortaya çıkartılsın, Baykal´a komplo örgüt işi!” çıkışına rağmen Mengü´nün de içinde yer aldığı Sav ekibi, konunun kişisel bir suç olduğu üzerinde durarak olayın örgüt yanını göz ardı etti. Böylece Sav´ın isteğine boyun eğen CHP yönetimi komplo kurbanı olduğu belirtilen eski genel başkanlarını kaderiyle baş başa bıraktı.
Şahin Mengü´nün suç duyurusunu soruşturmanın “kadük” kalmasına yol açacak şekilde sadece “özel hayatın gizliliğini ihlal” üzerine oturtması ve savcılığın da bilişim suçu kapsamında dosyayı ele alarak ilerleme kaydedememesi üzerine Baykal devreye girdi. Önce Önder Sav´ın yanında yer alan Mengü´yü azleden Baykal, yerine de Ankara´da kriminal ve örgütlü suçlarla ilgili davalara bakan Muzaffer Yılmaz Hukuk Bürosuna avukatlık vekâletini verdi. Hukuk bürosunda basın toplantısı düzenleyen Baykal´ın yeni avukatı Muzaffer Yılmaz, davayı aldığı dönemde yaptığı açıklamada şikâyeti yenileyeceklerini ve örgüt işine bakılması için suç duyurusunu yeniden yapacaklarını bildirdi. O tarihlerde dosyayı devralan Yılmaz´a Mengü´nün dosya aktarımında yardımcı olmadığı öğrenildi. Yılmaz, özel hayatın ihlali genişletilerek kaset olayının örgütlü suç kapsamında değerlendirilmesi için savcılığa yeniden başvurdu. Soruşturma savcısının yeni başvuruları dikkate almaması üzerine başvurular birkaç kez “örgüt işi” şeklinde tekrarlandı. Avukat Yılmaz´ın başvurularını geri çeviren Soruşturma Savcısı Bülent Yücetürk, dosyada hiçbir ilerleme kaydetmedi. Baykal´a yakın isimler, Yücetürk´ün yurt dışından beklenen IP tespitlerini bile dosyaya koymadığını ve soruşturmayı bir adım ilerletemediğini savundu. Ardından dönemin YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan tarafından derneğe üye yapıldı. Bir ay sonra Tarhan, CHP milletvekilliği için istifa etti ancak yeni genel başkanın seçildiği kongrede referansıyla Yücetürk başkan yardımcısı görevine getirildi. Böylece Tarhan, soruşturmayı savsaklayan Yücetürk´ü ödüllendirmiş oldu. CHP milletvekili seçilen Tarhan da Kılıçdaroğlu tarafından “grup başkanvekili” yapılarak ödüllendirildi.
Ancak Ankara Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş´in, sürpriz bir şekilde dosyayı 19 Eylül 2011 tarihinde Savcı Bülent Yücetürk´ten alarak, Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği öğrenildi. Dosyanın özel yetkili savcılığa verilmesinde Savcı Bülent Yücetürk´ün hiçbir ilerleme sağlayamamasının yanında, Baykal´ın Mengü´nün yerine getirdiği avukatı Yılmaz´ın selefinin aksine defalarca örgüt kapsamında değerlendirilsin başvurusu yapmasının etkili olduğu bildirildi. Dosyayı inceleyen Başsavcılığın, “Bu olay, CHP´nin yeniden dizayn edilmesi amacıyla yapılmış, arkasında yasa dışı örgüt olması muhtemel bir operasyondur.” değerlendirmesini yaptığı belirtildi. Başsavcılığın “Arkasında örgüt var!” diyerek gönderdiği soruşturma dosyası Özel Yetkili Ankara Savcısı Cemil Tuğtekin tarafından yürütülüyor.
CHP eski MYK üyesi Savcı Sayan, CHP yönetiminin kaset davasına duyarsızlığını, “Ankara Adliyesine bir kişi bile göndermeyenler KCK Davası’na gözlemci gönderdi. Uzun süre partiye hizmet vermiş Sayın Deniz Baykal´ı ise unuttular, unutturmak istediler!” sözleriyle ifade etti. “Olayın bilişim suçu olmadığını, örgüt işi olduğunu hep söyledim. Bugün bizim haklı olduğumuz ortaya çıktı.” diyen Sayan, dosyanın bilişim savcısında 2 yıl bekletilmesini de eleştirerek, “Delillerin ortadan kalkması ve özel yetkili savcının inceleyecek bir şey bulamaması için mi 2 yıl beklendi?” sorusunu sordu.
Skandalın örgütlü suç kapsamında incelenmesinden rahatsız olduğunu değerlendirmeleriyle ortaya koyan CHP lideri Kılıçdaroğlu, eski genel başkan Deniz Baykal´a ait kaset soruşturmasında adı geçen örgüte ilişkin bir soru üzerine, “Önümüzdeki günlerde göreceksiniz, özel yetkili savcı, CHP ile ilgili bir dosya çıkaracaktır. İsimsiz ihbar mektuplarını koyacaktır herhâlde.” dedi. CHP´yi kimin dizayn etmek istediğine ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Ben ne bileyim, bakalım savcı ne diyecek?” diye konuştu.
Öte yandan, CHP´de olağanüstü tüzük kurultayının tarihinin 3 Mart olarak belirlendiği ve kurultayın Ankara Atatürk Spor Salonu´nda yapılacağı belirtildi. Kurultayda muhaliflerin tüzük değişiklikleri taleplerinin yanı sıra CHP Genel Merkezinin hazırladığı tüzük taslağı da görüşülecek. CHP tüzüğüne göre delegelerin yüzde 51´inin imzasıyla genel başkanın değiştirilmesi amacıyla seçim yapılabiliyor. Bu da 625 oya denk düşüyor.
Kendisi güven tazelemek için istifa etmişti.
İstifa ederken de özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Genel başkanlığa aday değilim.” demesinden cesaret almıştı.
Oldum olası Kılıçdaroğlu’nu sevmemişti.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı yapılmasını İstanbul baronları istemişti. İlk başta çok endişelenmemiş ama ısrarlar karşısında rahatsız olmuştu. “Nasıl olsa kazanamaz.” diyerek aday yapmıştı ama Kılıçdaroğlu, CHP’nin oylarını kendisini şaşırtacak kadar yükseltmişti İstanbul’da.
“Yeni Şafak” gazetesini sehpaya bıraktı. “Bugün” gazetesini aldı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in söyledikleri ilgisini çekti.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, dün akşam TRT Haber´de yayınlanan “45 Artı” programında Hülya Hökenek´in sorularını yanıtladı. Adalet Bakanı Ergin, Deniz Baykal´a yönelik kaset komplosunun örgütlü suç şüphesiyle özel yetkili savcılığa devredilmesini eleştiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu´na da yanıt verdi: “Sayın Kılıçdaroğlu´na şunu sormak lazım; bu söyledikleriniz son kararınız mı diye sormak lazım. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu önce konuşup sonra düşünen bir yapı sergiliyor maalesef. Daha önce bu hadise olduğunda, şöyle konuşulmuştu; ‘Bunu hükûmet ortaya çıkarmak zorundadır. Bu komplo kim tarafından yapıldıysa araştırılması lazım. Niye şimdiye kadar çözülmedi?’ diye şikâyet ettikleri bir konuda, yargı organları yardıma davet etti onları. Bize yardımcı olun, mekânıyla ilgili, nerede geçmiştir bu hadise, adres verin, şüphelendiğiniz kişiler noktasında vesaire… Ama o dönem soruşturmayı yürüten savcılara herhangi bir yardımda bulunulmamıştır.”
Hökenek: “Siz dosyayı biliyor musunuz?”
Ergin: