Tölen Abdik Hayatı ve Seçme Eserleri. Анонимный автор

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tölen Abdik Hayatı ve Seçme Eserleri - Анонимный автор страница 3

Жанр:
Серия:
Издательство:
Tölen Abdik Hayatı ve Seçme Eserleri - Анонимный автор

Скачать книгу

Abdik’in kendine özgü tarzı, felsefî sorgulama ve felsefî düşünce şeklidir. “Feraset Savaşı”, “Sağ Kol”, “Hakikat” ve “Batiş Kız ve Erseyit” gibi birçok eseri ezber bozar ve insanları düşünmeye sevk eder. İyi ve Kötü, Merhamet ve Zulüm, Sevgi ve Nefret nedir? Bunların açıklaması, dozu nedir? Bu kavramlar göreceli veya kendi içinde dahi değişken değil midir? Örnek olarak suyu alır. Çin felsefesindeki “yin ve yang” anlayışından yola çıkarak suyu sorgular. Su, hayattır, insanlar susuz yaşayamazlar, su iyidir; ancak bahar olup, karlar eridiği zaman dereler taşar, su sele dönüşür, can ve mala zarar verebilir, bu sefer su kötüdür. Dereler eski hâline döndüğünde, su yine iyi bir güçtür. Demek ki, iyilik de kötülüğe dönüşebilir, kötülük de tekrar iyiliğe çevrilebilir. İyi nedir, kötü nedir? Bu kavramlar da göreceli mi, değişken mi?

      Sosyal Problemler

      Yazar Abdik, ayrıca toplumdaki önemli sorunları kaleme alır. Toplumda yer almakta olan temayüller, manevî çöküş, makam sevdası, rüşvet, ikiyüzlülük ve riyakârlık gibi olumsuz olaylara ve değişmekte olan değerlere dikkat çeker. Sosyal problemleri gündeme taşıyarak onlarla savaşır. Örneğin, “Hayırsız Cuma” hikâyesi, bir bakanın bir günlük hayatı üzerine kurulmuştur. Bakanın görevine son verilmiş olması, ona o kadar ağır tesir eder ki, aynı günün sonunda kalp krizi geçirerek hayatı son bulur. Hayatında üst düzey yönetici olmaktan başka iş yapmamış bu kişinin elinden başka bir iş gelmezdi. Hayatının anlamı makamdan ibaret idi. Makam ve iş sevdası ile eşi ve tek çocuğuna bile zaman ayıramamıştı. Bütün sorunları bakanlık forsunu kullanarak halletmişti. Ailesine fazla zaman ve ilgi gösterememiş olmasından ailesi de o kadar şikâyetçi değillerdi; çünkü eşi de bu forsa ve konfora alışmış durumdaydı. Koltuğun gitmesi, ömrün sonu idi. Bu hikâye ile yazar, toplumlardaki yine önemli bir mesele olan makam sevdası ve koltuğun kudretinden bahseder, insanların makama ne kadar anlam yükleyebildiğini ortaya koyar.

      Nesiller Arası Çatışma

      Tölen Abdik’in kaleme aldığı eserlerde nesiller arası çatışma ve fikir ayrılıkları da vücut bulur. Eskiye karşı yeni, şehre karşı kırsal anlayış, modernleşmeye karşı geleneksellik gibi sorular ve sorunlar, eserlerinde ustalıkla işlenmiş olup okuyucuyu düşündürmektedir. Abdik’in “Baba” uzun hikâyesinde ve “Konuklar” hikâyesinde bu konuların farkına varmak mümkündür. “Konuklar” hikâyesinde yaşlanmakta olan eşiyle beraber köyde yaşayan Ergabıl dede, tatil dönüşü ailesiyle bir günlüğüne uğrayacak olan oğlunu, özellikle de torununu hasretle bekler. Sonunda “konuklar” teşrif ederler. Şehirli gelinin kılık kıyafeti, Kazakça konuşamaması büyükler tarafından yadırganırken, oğulları tarafından âdeta gurur kaynağı gibidir. Torun, sadece Rusça konuştuğu için, dedesini değil özlemek, yaklaşmaz bile. Üstelik Kazakça konuşmaları anlamamaktadır. Okusun, adam olsun diye şehre gönderdikleri oğulları jeoloji konusunda pek bilgili ve başarılı bir uzman olmuş, yabancı ülkelerde gezmektedir. Büyükbaba, hiç değilse yılda bir hafta yanlarında kalmadıklarına sitem etmektedir. Büyükler, çocuklarının köydeki iş ve evlerine sahip olmaları ve yeni neslin eski kurulu düzenlerini devam ettirmeleri beklentisindedirler. Büyükbabanın bir diğer beklentisi ise, Kazak geleneklerinde görülen, torunun dede ve nenesinin yanında talim ve terbiye alması için bırakılmasıdır. Dedesinin bu isteğine karşı, oğlu, köyde Rusça eğitim veren okulun olmamasını ileri sürer. Dedesi çok kızgın ve üzgündür. Babası ise oğlunun iyi bir eğitim almasını istemektedir… Bu eserde, diğer birçok eserden farklı olan bir özellik olarak, olay örgüsünde mutlak doğru veya iyi ile kötünün olmaması göze çarpar. Hikâyede nesiller arası anlayış farkı, fikir ayrılığı ve çatışma vardır, ancak birini haklı çıkaracak şekilde yazılmamıştır, çünkü herkes kendisine göre haklıdır, kendine göre bir doğrusu vardır. İşin özü, değişen anlayıştır…

      Mesajları Semboller Vasıtasıyla İletmesi

      Tölen Abdik’in yazarlığının bir özelliği, mesajı semboller kullanarak iletmesidir. “Feraset Savaşı” adlı uzun hikâyede felsefî sorgulama ve irdeleme yaptığından yukarıda bahsedilmişti. Aynı povestte yoğun bir sembolik anlatım da göze çarpar. Eser, psikiyatride kişilik bölünmesi veya çoklu kişilik diye adlandırılan hastalıktan muzdarip olan bir hastanın günlüğünü konu alır. Hikâye, kişilik bölünmesinden bahsediyor gibi görünürken, aslında ikiyüzlülükten ve riyakârlıktan bahsetmektedir. Aynı zamanda iyilik ve kötülük kavramlarını da sorgulamaktadır. “Sağ Kol” ve “Feraset Savaşı”, tıp veya psikiyatri konularından bahsediyor gibi ise de bu sembollerle aslında sosyal problemler ele alınmaktadır.

      Tölen Abdik’in eserlerini inceleyen Amangeldi Kenşilikulı şöyle belirtir: “İşin esasında hikâyedeki Sağ Kol’da, bir insanın vücudunda yaşayan çift kişilikte, zulmün sadece dış görünüşünü göstermek için seçilmiş olan sembolik işaretlerdir, fakat hikâyedeki gerçek suçlular bunlar değildir. Asıl suçlu, akla itaat etmek istemeyen, hiçbir şeyi dinlemek istemeyen insan zihniyetidir…8

      “Cehennem Ateşi Gülücüğü” adlı uzun hikâyede (bu eseri 30 yıl önce Juldız dergisi, yabancı ülke konu ediliyor, uygun değil açıklamasıyla yayımlamayı reddetmiştir), acımasız bir şekilde kaybolan Kızılderili kabilesinden bahsediyor gibiyken, aslında Kazak ulusunun kaderinin tehlikede olduğu mesajını verir.

      Toplamda Tölen Abdik’in yayımlanmış olan on hikâyesi, on uzun hikâyesi, bir romanı ve iki piyesi bulunmaktadır, ancak yazarın kalemi bununla noktalanacak değildir. Okurları, Abdik’in yeni eserini hasretle ve sabırla beklerler. Hem daha sık, hem daha çok, daha kapsamlı yazmasını arzu eden birçok müptela okuru bulunmaktadır. Yazar ise olay örgüsünü, eserin her bir detayını iyice planlamadan yazmayan, “az ama öz” yazmayı tercih eden biri olarak tanınır.9

      Eleştirmen Amangeldi Kenşilikulı, Tölen Abdik’in eserlerini tahlil ederken, yazar için “gaddar yetenek” tabirini kullanmaktadır10. Kenşilikulı’nın da belirttiği gibi, eserlerinde olaylar “mutlu son”la bitmez. Bu özgün tarzı, Abdik’in okuyuculara özel bir mesaj ve ders vermek istediğini düşündürmektedir.

      Sonuç

      Yazar Tölen Abdik’in düşündüren, sorgulayan ve sorgulatan bir tarzı vardır, insanları düşünmeye sevk eder. Eserlerinde olay örgüsünü, felsefî düşüncelerle, sorgulamalarla ve felsefî derinlikle nakşetmiştir, ancak okuyucusunu bu sırada hiç sıkmadan sürükleyici bir şekilde olayların içine çeker. Eserlerini okuyunca tesirinden çıkamadan, unutamadan gezindirir insanı. Meslektaşları ve akranları, yazar Tölen Abdik için, “insan ruhunun arkeologu” namını vermişlerdir.

      Yazar, ayrıca sözlü tarih hazinesinin en güzel örneklerini sunar. Öyle olaylardan bahseder ki, ömürlük ders olur okurlara. Halkımızın geçmişini, tarihini öyle güzel örneklerle, çarpıcı bir şekilde öğretir ki, gelecek nesiller bir daha hiç unutmasınlar, unutamasınlar, aydınlansınlar ve bilinçlensinler. Yazar, Kazak halkının gelenek ve görenekleri, etnografı ve folkloru bakımından da değerli inciler sunar.

      Abdik, eserleri vasıtasıyla, toplumdaki önemli sorunlara dik-dhattnp,: /T/wüwrkwiy.ewrTitüerrksç.kezs/ij’onuernakaltsa/r?mIDas=ın11ı &isNe UKMard=e1ş8 4K&alCeUmRleEr

Скачать книгу


<p>8</p>

Amangeldi Kenşilikulı, “Parasat Maydanı”, Juldız, No:11, 2012, http://www.writers.kz/journals /?ID=11&NUM=184&CURENT=&ARTICLE=5048

<p>9</p>

http://www.astana.kz/ru/node/71455

<p>10</p>

Amangeldi Kenşilikulı’nın makalesini