Ulus Olmak İstersek. Rahmankul Berdibay

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ulus Olmak İstersek - Rahmankul Berdibay страница 22

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ulus Olmak İstersek - Rahmankul Berdibay

Скачать книгу

belli bir boya ait şecere zincirinin başı sayılan şahısın ismini verme hala unutulmayan “ruşıldık” (boy üstünlüğü) tartışmasının tekrar tutuşmasına sebep olabilir. “Mahallenin delisi” her yerde bulunur, “Bizim atamızın adıyla anılan topraklarda başkaların ne işi var” diyebilir. Bu düşünce sadece köy delisinin değil, yüksek lisanslı okumuş insanlar arasında ruşıldık duygusuna kapılanların da aklına gelebilir. Halk arasında böyle bir sorunun olduğunu unutmamalıyız. Bizim amacımız, tamam ata-baba ruhuna değer verelim, ama onların isminin ruşıldık ve toprak meselesini tutuşturmaya sebep olmasına önceden engel olmaktır.

      Tarihimizin bütün devirleri ve dönemleri, tarihteki ayaklanmalar ve mücadeleler, sömürü hayatın gerçekleri ğzerinde hala doğru düzgün araştırmalar yapılmadığını herkes biliyor. Bunun sebebi, 70 sene boyunca halk şuurunu dogmatik fikirlerle uyuşturan totalitar sistemdir. Bununla beraber, maalesef tarihçilerimiz tarafından kapsamlı araştırmalar çok az yapıldı. Bu eksiklikler, bizim zamanımıza kadarki Kazak tarihinin gerçeklerini açıkça söylememize engel oldu.

      Son zamanlarda bilim adamları ve alimlerin işi olan şecere derleme ve tetkiki, halk arasından çıkan gönüllü kişilerin büyük bir arzuyla yaptığına tanık oluyoruz. Bunların arasında ilçe okur-yazarlarının yanısıra ülke çapında tanılan yazarlar, gazeteciler de vardır. Onlar kendilerinin mensup olduğu soyların şeceresini, ata-babalarnın tarihini tanıtmak istiyorlar. Şecere derleme ve tanıtma konusunda “Ana Tili” gazetesi çok faydalı hizmetlerde bulunmakta.

      Halk ağzından veya bugüne kadar bilinmeyen kaynaklardan derlenen şecerelerin, sorunlu ve şüpheli yanlarının da olacağını unutmayalım. Bu çalışmalar, ilmi dergilerde veya özel basınlarda ilmi açıklamaları ve gerekli notlarla birlikte yayınlanmalı. Eğer isteyen herkese çeşitli gazetelerde şecereleri yayınlamaya izin verirsek, bilim ve hayalin bir birine karışmasına sebep olur. En tehlikeli yanı da bu, şecereler tarihin inceliğinden habersiz sıradan okurların kafasını karıştırabilir. Şecere derleme işleri hızla ilerlediği bu sıralarda metodolojik kılavuzlara ihtiyaç vardır. Bu kılavuzlar, Kazakistan Bilim Akademisi Tarih Enstitüsü tarafından hazırlanmalı. Gazetede yayınlanan şecereler uzmanların ilmi açıklamalarıyla beraber basılması lazım. O zaman okurlar verilen bilgileri daha kolay anlar. Hatta şecere meselesi üzerine ilmi toplantı veya konferans düzenlenebilir. Şecereler tarihi, bugünkü durumu, gelecekteki vazifeleri üzerine ilmi monografilerin yayınlanması şarttır. Ama şecere kaderini amatör ellere bırakmak doğru değildir. Şecerelerin en kutsal görevi, her bir insanın soyunu unutturmamaktan ibarettir. Ama boylar ve kabilelerin olağanüstü efsanelerini tarihin son gerçeği gibi göstermek, bilim prenseplerine karşıdır. Şecereleri kullanarak bir boy ve soyun geçmişini medhetme, onu başkalarından üstün gösterme hiç hoş olmayan şeylerdir. Öyle sonuçlara derin araştırmalar ve karşılaştırmlar neticesinde varılır. 70 yıl boyunca hiç el sürülmemiş karışık şecereleri bir kaç yazarın çözemeyeceği bellidir. Şecere derleme ve yayınlama işini kendi çıkarları için faydalanmak çok yanlıştır. Bu iş Kazak tarihini sistemleştirmede önemli rol oynar. Hatta ilmi denetimden geçmeyen şecereleri basında yayınlama çok hata olur. Bu mesele hakkında uzmanlar da kendi fikirlerini bildireceğini umuyoruz.

      Bu konuda kafamıza takılan başka fikirleri de söylemek istiyoruz. Halkın tarihi şuur devamlılığını muhafaza etme, ölenlere saygı gibi iyi niyetini hayırlı işlere yönlendirmek lazımdır. Ata baba ruhuna saygıyı, özel maksat için değil, geleceği parlak, eğitici özelliğe sahip görevlerle birlikte bakma ihtiyacı duyulur. Toplum onlarca yıl iman eğitiminden ırak kaldı, gelenek, örf-adetlerimiz yıprandı. Ahlaki değerleri geri döndürmek, etik terbiyeyi düzenli yürütme, iyi kalpli yeni kuşak büyütmekten önemli bir maksat yoktur diye düşünüyoruz. Bu terbiyenin güvenilir ocağı camiler ve medreselerdir. Öyleyse babalar adına türbeler inşa etmekle yarışan kişiler, böyle faydalı işlere para harcasa çok iyi olurdu. Camilerde kuranlar okutulup, atalar ruhu anılsa bundan daha önemli sevap olur mu? Medrese inşa ederek, şakirtler okutmanın sevabı büyüktür. O şakirtler, halkımıza müslümanlık şartlarını öğreten, ahlak öğreticileri olur. Cami ve medreseler sadece namaz okunan veya dersler verilen değil de yoksullara, yetimlere, çaresiz özürlü insanlara yardım edecek bir kuruluşa dönüşürdü.

      Kazakistan’da anne babasız büyüyen öksüzler sayısı arttı. Onlar devlet tarafından açılan yetimhanelerde terbiye almakta. Devlet desteği azaldığında bu yükün birazını dini merkezler ve camiler de bölüşürse çok iyi olurdu. Kazakların yetim büyüyen çocuklarını, Rus poplarının vaftiz ettikleri de gerçektir. Genç kuşağı böyle halde bırakmamız namussuzluk olur. Camiler ve medreseler bütün insanoğlu terbiyesinin güvenilir merkezine dönüştüğünde işimiz yağver gider. Şehirdeki yetimhaneleri Kazakların çok yaşadığı ilçelere taşımak dilimizi, örf adetimizi bilen kuşak yetiştirmemiz için önemlidir.

      Ataları hatırlamaya başlayan boylar ve soylar temsilcileri güçlerini biriktirirse, toplum için hayırlı işlere el atsa iyi olur. Her köy, her boy ayrı değil, beraber hareket ederse başarı da büyük olur. Camilerin bir odası kütüphane olur, bu bir gelenektir. Yeniden inşa edilecek camilerde de bu geleneği devam ettirmek lazım. İşte o kütüphanelerde sadece dini değil de o köyün, bölgenin halkın şeceresi, saygın şahısların hayatını anlatan belgeler toplanırsa, orası bir tarihî – kültürel merkeze dönüşür. Camiye tüm müslüman gelir namazını kılar, duasını eder. Böyle merkezler halkın birliğini sağlar. Küçük işletmeler ve ekonomik kurumlar medreseler ve camilere maddi destek sağlayabilirler. Kazakistan’da müslüman dininin gelişmesini destekleyen islam memleketleri de vardır. Türkiye binlerce çocuğu ücretsiz okutmaya hazır bulunmakta. Gençlerin birazi din okullarında bilim alırdı. İmkanlardan yararlanmak lazımdır. Yerli devlet kurumları, yeniden kurulan başkanlıklar halkın dini eğitime olan ilgisini destekleyeceğine inanıyoruz. Cami ve medreseler bir boyun veya köyün adına yapıldı demek, kötü bir şey değildir. Bunun adı bir boya ait olsa bile insanlığa yapılan hizmettir.

1992

      Biyler Kurulu Hakkında Birer Söz

      Eskiden kaya gibi güçlü geleneklerimiz ve tertiplerimiz bugünlerde yıpranmış, onun yerine ise yeni kuralların hükmettiği bir dönemin eşiğindeyiz. Parti ve sovyet kurumlarının kararıyla hareket etme eziyetinden kurtulduk, ama şimdi hangi yönde hareket edeceğimizi şaşırmış bir haldeyiz. “Eskiyi köküyle kazıp atmaya” alışık eski bolşevik kafayla sovhozlar ve kolhozları dağıtıverdik, şimdi özel çıftikler onların yerini dolduramıyor. Tabi ki halkımız sağ olsun, kendi alın teriyle ailesini doyuran, devlete de hizmet eden çiftçilerimiz çoğalacaktır, ekin ve hayvancılık da gelişecektir. Toplum hayatında yer alan bu karışık durumların sebebi ve sonuçlarını araştıran sosyal bilim uzmanlarının tetkikleri ve tekliflerine ihtiyacımız vardır.

      Şu anda toplumda cinayet, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet gibi insan ahlakini çökerten felaketler yaygınlaştı, özellikle de gençler arasında ahlaki çöküntü yaşanmakta, alkol düşkünlüğü tehlike yaratmaktadır. Gazete sayfasını bir açarsan hep hırsızlık yapanlar, birisinin malına mülküne hücmedenler, sarhoş olup kavga edenler, rüşvet alıp mahkemelik olanlar, kendini öldürenler, yaşlı ebeveyinlerini bırakıp gidenler, yeni döğmuş bebeğini sokakta bırakanlar hakkında sıkıntılı haberler listesine karşılaşırsın. Kötülüğü açığa çıkarmak çok iyi ama bunu durdurmak için çözüm yolu bulunmalı. Her gün bunca hırsız tutuklndı, bunca katil yakalandı gibisi haberlere alışmaya da başladık. Bu durumda şu halimize bakıp oturmamız mı gerekiyor, yoksa ahlaki çöküntünün önünü kesecek sert tedbirler

Скачать книгу