Ulus Olmak İstersek. Rahmankul Berdibay
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Ulus Olmak İstersek - Rahmankul Berdibay страница 24
Kazakistan’da geleneksel bayramları tekrar canlandırmanın yanısıra yenilerinin de temelini atmaya ihtiyaç da, imkan da vardır. Bu arada eski bir meseleyi dile getirmek istiyorum. Stalin döneminde, sonra sovyet döneminde ülkemizde konuşulan diller dışlandı, sadece Rusçayı yayma siyaseti açıkça yürütüldü. Bunun sonucu olarak Kazakçaya kendi öz yurdunda öksüz muamelesi yapıldı. Şehirde ana dilini bilmeyen iki kuşak yetişti. Kazakça bilenler bile sadece konuşma dilinden ileri gidemeyen, edebi dilden habersiz insanlardı. Bu duruma karşı baş kaldıranları, yönetim makamlarında oturan kendi aramızdan çıkan nihilistler “bölücü milliyetçi” olarak suçladı. Son otuz sene içerisinde sekiz yüz Kazak okulu, Kazak bakanlar tarafından kapatıldı. Öz anasını tanımayan, gözünü kırpmadan vuran efsanedeki mankurtların ikizleri aramızda rahat rahat yaşamakta.
Dilimizin tahrip, milli namusumuzun ayak altı olduğu zamanda egemenliğin şifalı rüzgarı estiği için çok mutluyuz. Hemen korkunç hareketler belli oldu, millet siyasetini yanlış yürütme sebepleri açıkça söylendi. Haksızlıklar sırasında meydana gelen zararları yok etmeye yönelik dev adımlar atıldı. Kazak SSC Yüksek Heyeti’nin Dil Yasasını onayladığı gün, 22 eylülü halkımız hiçbir zaman unutmayacak. İşte bu günü Dil bayramı olarak kutlamak için teklifte bulunmuştuk. Bu teklifimiz toplum tarafından çok olumlu karşılandı. Ama idari makamlar bu hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Başka ülkelerde böyle bir bayram olmayabilir, ama bizim, Kazaklar’ın böyle bayrama ihtiyacı var. Her sene 22 eylülde Kazak dilini geliştirmeye yönelik neler yapıldığı yönünde bir nevi hesap verme günü olurdu.
Şimdi de “Halık Keñesi” gazetesinde yer alan teklife dönelim. Makale yazarı, Kazak halkının eski başkenti Türkistan şehrine, dünyaca meşhur Hazreti Sultan Türbesinde bulunan Taykazan başına Üç Jüz’ün aksakallarını toplayıp, parti ve sovyet kurumlarının da katılımıyla KUT bayramını kutlamayı teklif ediyor. Biz bu görüşü destekliyoruz, bu fikri biraz açarak, anlamını genişletmek istiyoruz. İlk önce bu bayram, toplumda dert olan, kalkınmamıza engel olan boy ve jüzlere bölünme meselesini, üç Jüzü bir araya getirerek olumlu etkilerdi. Boylara bölünme meselesi, halkımızın medeniyeti geliştikçe, ulus geleceğini düşünme ihtiyacı arttıkça zayıflar ve şuurumuzdan tamamen silinecektir.
Halkın değer verdiği, hakikaten milli sıfat taşıyan bayramlar lazım. Ama ulusal bayramı belirlemeyi sadece iyi niyete değil de, tarihi temellere dayamak doğru olur.
Kazak tarihinde unutulmaz ağır iz bırakan olay, XVIII asrın 20’li yıllarında Jongar Kalmakları tarafından yapılan saldırı idi. O zaman Kazakları idare eden Sultan, Töreler kendi aralarında taht için savaşıyordu ve halkı düşmana kendi elleriyle vermişti. Jongarlarla savaşın geçtığı yer, izdırap çeken halkın çaresiz bırakıp gittiği toprak, işte bu Türkistan, Karatauv bölgeleri olmuştu. Buna tarihimiz ve şecerelerimiz şahittir. “Karatau’ın başından göç geliyor” diye başlayan hüzün dolu türküde bu gerçeği görüyoruz. Kazak Hanlığı’nın başkentinin düşman ellerine geçmesi acı kaybımız oldu, düşmana karşı savaşın zaferle sonuçlandığı topraklar da bu bölgedir. Üç Jüz bir olup, ortadan serdar seçilip, bütün halk gücünü birleştirerek düşmanı alt eden kutsal yer, Ordabasıdır. Bunun hakkında çok kitap yazıldı, bu yüzden de burada anlatmak fazla olur kanaatindeyiz. İşte Kazak halkının büyükleri birlik olmanın zamanı geldiğini anlar ve bir olup, halkın ortak menfaatını her şeyden üstün koydu ve birliğin sayesinde tarihi zafere kavuştu. Bu mühteşem zafer Millet Birliği bayramına tarihî temel oluşturabilir.
Jonğarlara karşı Kazakların üstün çıktığı Añırakay, Oyrantöbe savaşlarını da unutmadık. Añırakay savaşının tarihte çok önemli yeri vardır, o günlerin anısına bir anıt yapılmalı. Kazakistan’ın her tarafında Jongarlara karşı savaşan kahramanların anısına anıtlar yaptırmak boynumuzun borcudur. Ordabası bölgesine layık olduğu gibi ihtişamlı anıt yaptırmak, onu halkın bir araya geldiği ve tarihı hatırladığı bir yadigare dönüştürme fikri önceden de ortaya atılmıştı. Bu fikirleri, KUT bayramı teklifi hatırlattı. Eğer böyle bir bayram onaylanırsa onun ismi KUT, Milli Dayanışma, Birlik te olabilir. Ordabası ve Türkistan arası uzak değildir, insanların gidip gelmesi için çok uygundur. Bu bölgede dünyaya bilim nuru saçan Abu Nasr Al-Farabî’nin doğduğu yer Otırar da bulunmaktadır. Eski Ak Orda’nın astanası Sauran, Sığanak da bu bölgededir.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.