Ulus Olmak İstersek. Rahmankul Berdibay
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Ulus Olmak İstersek - Rahmankul Berdibay страница 8
Dil Yasası önce .... halk kendi fikrini bildirdi. Bu Yasa, bu fikirleri temel edindi. Desek te bazı teklifler göz ardı edilmiştir. Mesela Kazak dilini “etnik gruplar arasında iletişim dili” ilan etmek gerekirdi. Çünkü ülkemizde Tatar, Özbek, Uygur, Azeri gibi Türk dilli halklar yaşıyor. Bir milyondan fazla halk Kazakça biliyor. Yani Kazak dili bir derecede etnik grupların iletişim dili statüsüne sahiptir. Bu gelecekte daha da büyüyecek.
Bence göz ardı edilen ikinci bir mesele daha var. Dil Yasası’nın 30. maddesinde “Ülke dışına yollanan (uluslararsı mektuplar dışında) mektuplar ve yazılar Rusça yazılsın” olarak geçmekte. Bu, “Kazak ve Rus dillerinde” olmalıydı. Kazakça yazılan mektupları Orta Asya halkları anlamaz mı? Bunların dışında Yasa’nın bu şekli de ince çalışmalar üzerine yapılan bir belgedir. Geçen sene baharın ve yeni yıl bayramı olan Nevruz’u dirilttik. Bu halkımızın kültür zenginliğini biriktiren, başka halkların hürmetini uyandıran bayramdır. Halkımızın milli bayramının dönüşüne destek olan Özbekali Janibekov’a şükranlarımız sonsuzdur.
Yukarıda dile getirilen tekliflerimiz Kazak SSR Bakanlar Kurulu “Kazak SSR’nde Kazak Dili ve Etnik Gruplar Dillerini Geliştirme 2000” devlet stratejisinde yerine getirilecek diye düşünüyoruz. Ana dilimize ilgili bir teklifim daha olacak. “Kazak dili bayramı” gününü belirlememiz gerek. Bu bayram Dil Yasası kabul edilen 22 eylül günü kutlanmalı. Bu bayramda her yıl, ülke çapında ana dilimizi geliştirme uğruna yapılan işlerin yoklaması gibi olur. Kaç çocuk yuvası, kaç tane okul açıldı sayılmalı, gazete ve dergilerin, kitapların baskı sayısı konusunda bugün hesap verilsin. Özellikle de bu bayram günü dilin tüm imkanlarını gösteren şiir ve şarkının, atışmalar ve başka da kültür etkinlikleri bir araya getiren büyük bir kutlama olmalı. Yurt dışında yaşayan Kazaklar, diğer kardeş halkların etkili kişileri davet edilmeli. Bu günün hürmetine türlü etkinlikler düzenlenmeli. Mesela, kitap fuarları, Kazakça bilen etnik gruplar üyeleri arasında yarışmalar organize edilmeli. O zaman bu bayram, iletişim ve dostluk bayramı olur.
– Bu teklifiniz yerinde bir tekliftir. Şöyle bir sorumuz daha var. Dil Yasası önümüzdeki yılın temmuz ayında, onun bazı maddeleri 5-10 senelik bir süreç içerisinde yürürliğe girecek. Ama bu o zamana kadar hiçbir şey yapmadan beklemek anlamına gelmez, değil mi?
– Az önce de belirttiğim gibi, şu anda her şey kendi elimizde. Burada söylenenleri bir an önce gerçekleştirmeye çalışmak lazımdır. İlk önce Kazaklar’ın kendi ana diline olan hürmetini uyandırmak gerekir. Biz saygı duymazsak kim saygı duyar dilimize. Kendimiz yarım yamalak konuşurken başkalarına nasıl dersin “sen bizim dilimizi öğren”, diye. Yeni kuşağa dil öğretme, çocuk yuvalarından başlamalı. Bunun için güçlü bir öğretmen kadrosu hazırlamak lazım. Ünüversitelerde Kazakça bölümleri cesurca açmalı. Ana dilimizin tüm bilim alanlarında kullanılabilecek bilim dili konumuna oturtmamız şarttır. Bilim, ana dilimizde yapılırsa ebeveyinler çocuklarının geleceği için hangi okula ihtiyaçlarının olduğunu anlarlar. Bu söylenenleri gerçekleştirmek için Kazak dili ve edebiyatı öğretmenleri hazırlamamız lazım. 50 yıllarda dil ve edebiyat bölümlerine talebin az olmsından dolayı fakülteler kapatıldı, bu yüzden de kadro sayısı azaldı. Petropavl şehrinde Eğitim Enstitüsü, fakültelerinde Kazakça bölümler açmak istemiş, ama Kazakça okutabilecek öğretmenler bulamamış. Zamanın ana diline çok uzak kalmış bir kuşağı yarattığını ispatlıyor bu örnek.
İkinci olarak dilimizi geliştirmek için ders kitapları ve çok kaliteli sözlükler lazım. Bugüne kadar Kazakça- Rusça sözlükler basılmamış, küçük bir sözlük yeni basıldı. Orta Asya halkları bu konuda bizden bir hayli ileride, onlardan örnek alabiliriz. Mesela, Kırgızça-Rusça, Özbekçe –Rusça sözlükleri yüz bin kelime içermekte. Ortadaki sözlük açığını kapatmalıyız. Dili öğreten kılavuzlar ve çeşitli sözlükler için masraflardan kaçınmamalı. Hatta Dil Enstitüsü’nün sözlük bölümünü büyütmek lazım.
Okullarda Kazak dili ve edebiyatı okutma durumu da talepleri karşılayamıyor. Bunu da bıkmadan söylemekteyiz. Ama hala önemli adımlar atılmadı. Yakında Almatı’da 2.NO okul Kazak dili ve edebiyatını yoğun bir şekilde okutmaya başladı, bunun gibi okulları çoğaltmalıyız. Rus okullarında da Kazak dili ve edebiyatı dersleri açılmalı.
Okulda kullanılan Kazakça ders kitaplarının meselesi ayrı bir meseledir. Öğrencilerin kaliteli eğitim almasını sağlamak lazımdır. Buna bağlı olarak “Joğarı mektep” adlı basımevi kurmayı teklif ediyorum. “Mektep” basımevi, ülkedeki tüm okullarının ihtiyaçlarını istese de karşılayamayacak, çünkü bu kapasiteye sahip değildir. Eğer dilimizi öğretmeyi çocuk yuvasından, okullardan başlatmak istiyorsak ilk önce bütün ders kitaplarını ana dilimizde hazırlamalıyız ve üniversitelerde okutulan klasik ders kitaplarını Kazakça’ya tercüme etmek zorundayız. Tercüme terminolojisini yaratmalıyız. Çünkü orta okul ders kitaplarının dili çok ağır ve zor anlaşılıyor. Bu kitaplar okumak için yazılmamış sanki, sadece, bizde Kazakça kitaplar var, demeye yarıyor. Genç kuşağa dil öğretmek için düzenli bir plana, yeni basımevlerine ihtiyacımız vardır. Ders kitaplarını hazırlayanlara devlet tarafından destek sağlanmalı. Ana okullarda ve okullarda Kazakça okutmak için Eğitim Bakanlığı ve başka da devlet kurumlarının sadece maaddi deüil de, manevi desteği de çok önemlidir.
– Basın ve tercüme meseleleri konusunda çok güzel söylediniz. Bizim “Akşam” gazetesi de türlü olumsuzluklarla yüz yüzedir. Mesela haftada altı defa yayınlanan bu gazete küçücük kadrosu ile dört saat içerisinde hazırlanıyor. Metinler Rusçadan Kazakçaya tercüme ediliyor. Metini daktilografa anında tercüme etmek zorunda. Üstelik gazete akşam yayını olduğu için öğleye kadar dört saat içerisinde hazırlanması gerekiyor. Bu acele içerisinde meydana gelen önemsiz hatalara takılan bazı emekli büyüklerimiz gazeteye telefon açarak “orada böyle hata var, bu kelimenin anlamı buraya uymuyor” gibisi tenkitlerde bulunuyoır ve çalışanların çok vaktini alıyorlar. Bu fikirlerin bazıları doğru oluyor, bazen yerinde olmayan tenkitler de duyuyoruz. Basının halinden siz anlarsınız.
– Haklısınız, “Akşam” gazetesinin tercüme gazete olması başından doğru bir karar değildi. Kardeş ülkeler Baku, Taşkent “Akşamları” bağımsız bir gazetedir. Bu kadar zengin ükede yaşayıp ta akşamları çıkan biricik gazeteyi kendi başımıza çıkaramama, “deve kesip te kavurdağa et bulamama” gibi oluyor. Okurlarımız başkent haberlerini ana dilinde okumalı. Aslında “Akşam” gazetesinin dağılımını ülke çapında sağlamak lazımdır. Almatı’da Kazakça bilen okurlar çok azdır. “Sosyalist Kazakistan” gazetesinin dağılımını yapan uçak “Akşam”ı da yetiştirir. Bu gazetenin beş eyalet dışına çıkamamasının sebebi katalogtaki “akşam gazeteleri sadece o şehir içinde dağıtılır” maddesine bağlıdır. Bence her şey zamanın akışına ve ihtiyaçlarına göre şekillenmeli. Taşkent ve Kazan’ın akşam gazetelerini tüm ülke okuyor.
Evet, “Akşam” gazetesi zor durumda, bunu anlıyorum. “Kazakistan Muğalimi”, Kazakistan Komunistı” basınları da aynı zorlukları yaşamıştı. Bence tercüme gazete, dili hor görmekle eşittir.
Gazetede görülen hatalara gelirsek, bu sadece zaman darlığından kaynaklanmıyor, terminoloji sözlüğün yetersizliğinden kaynaklanan meseledir. Terminoloji sözlüğü uzman tercüman kadrosundan