Cengiz Han'ı Aramak. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Cengiz Han'ı Aramak - Анонимный автор страница 11
1209 (tavşan) yılında Arai geçidini geçerek Müslümanlara karşı sefer başlatır. Bu sefer sırasında Hulan Hatun’u yanına alır, kardeşi Otçigin’i ordugâh komutanı olarak bırakır. Cebe’yi de öncü olarak gönderir. Cebe’nin peşinden de Sübetay’ı ve Tohuçar’ı gönderir. Bunların dışardan giderek sultanın gerisine varmasını ister ve kendisi gelinceye kadar beklemelerini tembih ederek sonra birlikte hücum edeceklerini söyler. Hiçbir şeye dokunmamalarını yani yağmalamamalarını tembih eder. Fakat bu uyarıya Tohuçar uymaz ve Han-melig’in (Alaaddin Harizmşah) şehirlerini yağmalar ve köylüleri esir alır. Şehirleri yağma edilen Han-melig halkı Celâleddin Sultan’la birleşerek Cengiz Han’a karşı harekete geçerler. (Temir, 1986: 181-182) Celâleddin’le Han-melig Cengiz Han’ın öncü birliğinin başında bulunan Şiki-hutuha’yı yenerler ve Cengiz Han’a yaklaşırlar, ancak arkada bulunan Cebe, Sübutay, Tohuçar arkadan saldırarak Celâleddin ve Han-melig’i yenilgiye uğratırlar. Sonra da bunların Buhara, Semizgab (Semerkand) ve Otrar şehirlerinde yeniden tutunmalarına imkân vermezler. Onları Şin (Sind) nehrine kadar takip ederler23. Şin nehrine yığılan Müslüman askerlerinin bir kısmı bu nehirde boğulur. Celâleddin ve yanındakiler kendilerini kurtarmak için nehrin mecrasına doğru çekilirler.24 Cengiz arkalarından takip için Celayirlerden Bala adlı birini gönderir.
Bundan sonra Cengiz Cebe’yi över, fakat Tohuçar’ı yaptığı yağmalama üzerine Han-melig’le savaşa sebep olduğu için ölüm cezası ile yargılatacağını söyler, ama idam ettirmez, komutanlıktan azleder. (Temir, 1986: 182)
Cengiz oğulları Cuci, Çagatay ve Ögeday’ı sağ cenah ordusu ile Amu nehri üzerine gönderip Ürgenç şehrini istila etmelerini ister. Toluy da İru, İsebur ve başka nehirlerin istilası için görevlendirilir. Kendisi de Otrar şehri yakınlarına yerleşir. Cengiz’in Ürgenç üzerine gönderdiği Cuci, Çağatay ve Ögeday’ın Üregenç’e vardıklarını bildirdiklerinde idarenin Ögeday’da olduğunu diğerlerinin ona itaat etmelerini söyler.
Otrar’ı aldıktan sonra Semizgap (Semerkant) şehrine gelir, oradan Buhara’ya geçer, burada Sultanın yazlık ikametgâhının bulunduğu Altan-Horhan yaylasında yazı geçirmeye karar verir. Daha önce seferle görevlendirdiği küçük oğlu Toluy’u yanına çağırır.
Cuci, Çağatay ve Ögeday ise Ürgenç şehrini ele geçirirler, şehrin ahalisini kendi aralarında paylaşırlar ancak Cengiz’e pay bırakmazlar. Bu durumdan dolayı Cengiz çok kızar ve üç gün boyunca bu üç oğlunu huzuruna kabul etmez. Bunun üzerine Bo’orçu, Muhali ve Şiki-hutuhu üçü birlikte Cengiz Han’ın huzuruna çıkarak durumu yumuşatırlar ve çocuklarının huzuruna çıkmasını sağlarlar. Sonra da Adarginli Honghai ile Dolunggirli Hongtahar’ın yanında kalmasını Otoget’li Şormahan’ı Bahtat (Bağdat) halkına Holibai Sultan’a (Halife) göndermek için emir verir. Diğer komutanları Dorbetli Dorbai-dohşin’i, Hindus ve Bahtat (Bağdat) arasında bulunan Aru, Maru, Madasari halklarının memleketindeki Abtu şehrini almaya gönderir (Temir, 1986: 184-185). Sübutay Nahadır’ı (Bahadur) kuzeye Hanglin (Kanglı), Kıpçaut (Kıpçak), Bacigin (Başkırt?), Orusut (Rus), Macarat (Macar), Asut (As=Alan), Sasut, Serkesur (Çerkez), Keşimir (Keşmir), Bolar (İdil/Volga) Bulgarları) ve Raral adlı devlet ve kabileyi hâkimiyet altına almak için gönderir. Daha sonra da Kiva-men-kermen25 şehrine kadar sefer yapmalarını emreder.
Müslüman ülkelerini ele geçirdikten sonra bazı şehirlere vali tayini için emir çıkarır. O sırada Ürgenç şehrinin Hurumşi ailesinden Yalavaç ve Mesut (Kushenova, 2007: 229-242) adlı baba oğul iki Müslüman gelir. Cengiz Han’la şehirlerle ilgili adet ve kanunlar konusunda sohbet ederler. Bunlardan şehirler hakkında bilgi alan Cengiz Han Yalavaçi’nin oğlu Mesut’u Buhara, Semizgen, Ürgenç, Udan, Kisar (Hisar), Uriyang, Gusendaril ve başka şehirlerin idaresine getirir. Babasını ise ilk önce yanına rehin olarak alır ve sonra da Kitan şehri Cung-du’ya vali yapar. Cengiz Han Müslüman memleketleri ile yedi yıl uğraşır. Celayirli Bala’yı beklerken onun Sin şehrini geçip Celâleddin’le Han-melig’i Hindus’a kadar takip ettiğini öğrenir. Bala Celâleddin’in izini kaybeder, bunun üzerine Hindus sınırındaki halkı yağma ettikten sonra birçok deve ve koyun ele geçirerek geri döner. Cengiz Han’da geri döner, o yılın yazını İrtiş civarında geçirir. Tavuk yılının (1225) sonbaharını da Tula boyunda bulunan ormandaki sarayında geçirir. (Temir,1986: 185-186)
Kışı Tula boyunda geçiren Cengiz Han Tangutlara sefere çıkmak için ordunun durumunu gözden geçirir. Askerin sayısını ve yoklamasını yaptırır. Köpek yılının (1226) sonbaharında Tangut seferini gerçekleştirir. Bu seferde yanında Hatunlarından Yesu vardır. Kışın Arhuba denen yerden geçerken bir sürek avı tertip eder. Bindiği kızıl boz atın yabani atlardan ürkmesi üzerine atından düşerek ağır yaralanır. Bunun üzerine Ço’orhat denilen yere konarlar. Geceyi orada geçirdikten sonra hanımı çocukları ve komutanlarına gece hanın harareti olduğunu söyler. Çocukları ve komutanları hanın harareti geçtikten sonra sefere devam etmeme kararı alırlar. Bunu Cengiz Han’a söylediklerinde Cengiz Han “Böyle yaparsak Tangut halkı bizim korkup geri çekildiğimizi zanneder. Onun için önce onlara bir elçi göndererek cevaplarını burada bekleyelim, döneceksek ondan sonra döneriz” der. Tangutlara bir elçi gönderir, fakat Tangutlar elçiye ağır sözler söyleyerek hakaret ederler. Cengiz Han buna çok öfkelenir. Yaralı olmasına rağmen Tangutlara sefer açar. Tangutları tarumar eder. Yazı karlı dağlarda geçiren Cengiz Han dağlara kaçan Tangutlar üzerine asker gönderir ve son kişiye kadar esir alır. Bo’orçu ve Muhali’ye ganimetten istedikleri kadar alabileceklerini söyler ve Kara-Kitanlardan (Kara-Kıtay) Cuyin ve Kitanlar üzerine Bo’orçu ve Muhali’yi vali tayin eder. Tangutları tamamen yenilgiye uğratıp itaate aldıktan sonra Cengiz Han 1227 yılında Tanrıya yükselir. (Temir, 1986: 189-190; 2003: 67-68)
Sonuç
Cengiz Han küçük bir kabileden bir dünya devleti çıkarmış tarihin ender şahsiyetlerinden biridir. Cengiz Han’ın hayatı boyunca yaptığı işlerden anlaşılıyor ki onun liderliğinin temelleri sadakat, dürüstlüğü ödüllendirme, güvenme, aile ilişkileri, atalara saygı, disiplin ve kurallar, kalıcı yönetim, fedakârlık, sabır, risk alma, düşmanların zaafı, duygu kontrolü, acımasızlık, işbirliği ve uzlaşmacı politika izleyenlere değer verme, propaganda, motivasyon, bilgi ve iletişim, rakibini değerlendirme, yönetme kabiliyeti, sadelik, özdenetim, yeteneklilere fırsat verme, düşmana acımamak, korku yaymak, yeni yönetim tarzlarına açık olmak, kuvvet ve kudretin kaynağını Tanrı’da aramak gibi kriterler onun liderlik anlayışının temel özellikleridir. Cengiz aynı zamanda iyi bir stratejist ve savaş sanatı uzmanıdır. Birçok savaşını zekâsı ile kazanmıştır. Okuma yazma bilmemesine rağmen Moğollara yeni bir ruh ve hareket kabiliyeti vermiştir. Moğollar nüfus olarak az olmalarına rağmen birçok milleti boyundurukları altına almış ve onları yönetmişlerdir. Bunda Cengiz Han’ın payı büyüktür. Çünkü o tecrübe kazandıkça devletini koyduğu yasaklar ve devlet teşkilatında yaptığı yeniliklerle
23
Lubb-et-tevârîh’te Moğollarla Celaleddin arasında yedi savaş olduğu, bunun altısını Celâleddin’in kazandığı kaydedilmiştir. (Gençtürk, 2019: 168)
24
Celâleddin Harizmşah’ın yakınında bulunan En-Nesevi bu olayı daha ayrıntılı olarak vermiştir. “… Bu savaşta Celâleddin, bizzat Cengiz Han ordusunun merkezine hücum etti. Merkezi yardı, ikiye böldü. Bu baskın karşısında Cengiz Han atını üzengileyerek ölümden kaçmak zorunda kaldı. Yenilgi felâketinin Moğollara yüklenmesine ramak kaldı. Fakat Cengiz, savaşa başlamadan önce en seçkin süvarilerinden bin kadar savaşçı ayırarak pusuya yatırmıştı. Bunlar aniden Celâleddin’in sağ tarafına saldırdılar. Bu kanadı bozarak merkez üzerine atılmayı başardılar. Bu durum, merkezin de sarsılmasına neden oldu. Celâleddin’in ordusu Moğğollar tarafından Sind nehri üzerine püskürtüldü. Bu kanlı gün, savaş alanını kana bulanmış cesetler, nehirde boğulan insanlarla doldurarak sona erdi. Celâleddin’in yedi veya sekiz yaşındaki bir çocuğu savaş sırasında esir alınmıştı. Çocuk Cengiz’e götürüldü ve gözü önünde boğazlandı. Celâleddin savaş alanından nehir kıyısına geldiği zaman annesini ve karılarını burada buldu. Bahtsız kadınlar, çığlık içinde Celâleddin’in kendilerini bizzat öldürmesini, düşmana esir bırakmamasını dilediler. Celâleddin dediklerini yaptı ve ölülerini nehre attırdı. Kendisi de, sırtında zırhı olduğu halde atını nehre sürdü. Eşsiz hayvan nehrin müthiş dalgaları ve düşmanın ok yağmurları arasında kendisini karşı kıyıya geçirdi. Bu kahramanlığa hayran olan Moğollar, ellerinde olmayarak bu şanlı düşmanlarını alkışladılar…”(Günaltay, 1991: 175-176) Moğolların Gizli tarihinde Celâleddin’in Sind nehrini at üzerinde yüzerek geçtiği ayrıntısı yoktur.
25
Ahmet Temir bu ifadedeki ilk sözü Kiyev olarak tespit etmiştir. Ancak bu söz Hankirman sözünden başka bir şey değildir. Hankirman eski Kasım Hanlığının merkezidir ve Mişerlerle meskûndur (Türkoğlu, DİA, C.25, 2002: 137)