Kardeş Sesler 2017. Анонимный автор

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kardeş Sesler 2017 - Анонимный автор страница 6

Жанр:
Серия:
Издательство:
Kardeş Sesler 2017 - Анонимный автор

Скачать книгу

iş yeri yakınlarda ve adam kadını her gördüğünde uzaktan izliyor. Kadının iş yerine gidip onunla konuşmaya karar veriyor ve hikâye bu kez de burada bitiyor. Artık ben de hikâyenin devamını merak eder olmaya başladım. Arada kadına da kızıyorum ne aptal hiçbir şeyin farkında değil diye. Kendi kendime tahminler yürütüyorum kadın hakkında. Sahte Rus İvan’a da kızıyorum böyle eksik eksik hikâyeyi getirdiği için ama elden gelen de bir şey yok.

      Ertesi gün hikâyeyi almaya İvan geldi. Şimdi hikâye hakkında soru da sormak istemiyorum. “ çeviri mi yapıyor hikâye mi okuyor? “ demesin kendime güldürmeyim diye. Üç gün sonra yeni sayfa bırakır diye kendimi avutuyorum. Üç gün sonra yeni sayfa getirir diye beklediğim İvan’dan bir hafta sonra yeni bir sayfa geldi. Üstelik yazıyı da başka birisi getirdi. Bu bir hafta boyunca elin adamının yollarını gözler olmuştum şimdi bir başkası getiriyordu metni. Bizim âşık bu sayfada kadına aşk itirafında bulunacaktı ya adam toplayıp cesaretini kadının çalıştığı yere geliyor ama kadın iş yerinde değil. Umutlar kırılıyor tabi. Kadını uzaktan izlemeye devam ediyor ve onu izlerken hep gördüklerini anlatıyor. Mesela kadın kitap okurken çoğu zaman kaleminin arkasını ısırıyor ve kitabı sol eliyle tutuyor. Saati sağ koluna takıyor. Uzun uzun anlatıyor kadını, adam.

      Hikâye çevirisi, yeni nüsha alışverişiyle, İvan’la samimi olmaya başlamıştık. Samimiyetimiz her yeni metin ile ilerliyordu. Bunları bir siteden aldığını ancak internet çevirisinin çok başarılı olmadığı için bir çevirmene yaptırdığını öğrenmiş oldum. Bazı insanlar ile konuşurken çok keyif alırsınız ve sizi konuşurken hiç sıkmaz. İvan’da öyle. Çevirileri almaya geldiğinde bazen birkaç saat sürüyordu sohbetimiz bazen bana gelen arama ile ben gidene kadar. Hikâyede ise adam hala kadına açılamamıştı ama en azından onunla konuşacak bir bahane bulmuştu artık. İvan’ın getirdiği son sayfada, Kadının işyerine bir gün adam zarf gönderiyordu. Zarfın içinde büyük harflerle kocaman “ Seni Seviyorum” notu ve onu tanıdığı ilk andan itibaren hissettiği, duygularını ona açmak için verdiği mücadeleyi anlatan bir şeyler yazmıştı. Kadın şaşkınlıktan ne yapacağını da şaşırmış durumdaydı. Adamın kalkıp işyerine gidiyordu ve hikâye burada bitiyordu. Hikâyenin sonuna yaklaştığımı biliyordum. İki aya yakın bir süredir bu hikâyeyle baş başaydım. Yazarı bile benim kadar içine dalmamıştı belki de hikâyenin. Sonu nasıl bitecekti içim içimi yiyip duruyordu. İvan çevirinin son sayfasını almaya kendisi geldi.

      – Galiba hikâyenin sonlarına geldik, dedim.

      Yarım dudak gülümsedi. Onun da benim gibi hikâyenin bitiyor olduğuna üzüldüğünü anladım. Çok fazla vakti olmadığını söyleyip çıkıp gitti.

      Ertesi gün ofise benim adıma bir zarf geldi. Zarfın içinde kıskaç ile tutturulmuş sayfalar ve onlardan ayrı başka bir sayfa. O tek sayfanın üzerinde “Seni seviyorum” yazıyordu. Birden heyecanlanmaya başladım. Kalbim hızlı hızlı atıyordu, susamaya başladım. Sayfanın altında İvan’a ait bir imza vardı. Acaba hikâyenin devamını mı yolladı diye düşündüm ama öyle gibi durmuyordu. Tutturulmuş sayfaları okumaya başladım.

      Çevirdiğim metnin birkaç yeri değişmişti sadece. Kadın bardağı fark ediyordu mesela. Adamın iş adresinin kapı numarası bile vardı. Mekânlar değişmişti hikâyede. Sonra birden her şey aydınlandı. Taktığım saat sağ kolumdaydı, masanın üzerindeki kalemlerin çoğunun arkası ısırılmıştı, adamın kadını gördüğü kafenin adı tersten okununca ofisin yakınındaki hep gittiğim kafenin adıydı. Kadının tasviri bana benziyordu. Kadına salak nasıl fark etmez diye kendi kendime kızıyordum ama o salak bizzat bendim işte. Hikâyede geçen adresi alıp hemen çıktım ofisten. Gittiğim adreste İvan’ı bulmam tabi ki şaşırtmadı beni. Beni görünce tıpkı hikâyede, adamın kadını gördüğünde gülümseyip kadına sarıldığı gibi gülümsedi ve bana sarıldı. Tuhaf bir şekilde mutluydum.

      Demiştim ya hani adam kadınla konuşmak için türlü bahaneler arıyordu. Meğer İvan’ın bahanesi de kendi yazdığı yazıları bana Rusçaya çevirtmek olmuş. İvan Kozlovskiy, Rus bir anne ve Türk bir babanın oğlu. Yabancı kimliğini bahanesi olarak kullanmış ve uzun zaman merak ettiğim bu hikâye benim hayatımın onun dilinden anlatılışıymış. Meğer farkına bile varmadığım aptallığımın sayfalara dökülmüş haliymiş.

      Bahsi geçen kafede ben onun masasına çarpmıştım ve masadaki çay bardağı düşüp kırılmıştı. Özürlerim arasında adama dikkat edecek fırsatım olmamıştı bile. Kütüphanede kitap okurken gördüğü zaman yayın evindeydim. Kitap sol elimdeydi çünkü bir yandan not alıyordum. Kalem ısırmam, çalışırken bilinçsizce yaptığım bir huyumdu.

      Hikâyenin sonun da kadın adamın iş yerine gitti ve ona sarıldı. Sonra neler olacak bilmiyorum ama şimdilik mutlular.

      (Avrasya Yazarlar Birliği Edebiyat Akademisi Şiir, Hikâye, Deneme Atölyeleri)

      KASAP

      Kasap lakaplı adli tıp doktoru Kenan, ölülerin dilini çok iyi konuşabiliyordu. Ruhun bedeni ne şekilde terk ettiğini, katilin imzasını taşıyan yaraları analiz etmekte oldukça iyiydi. Bunu yapmaktan gurur duyuyordu. Asla yanında bir asistan istemezdi. Onun kendisine yardımdan çok ayak bağı olduğu kanaatindeydi. İçinde bulunduğu bu soğuk iklim ve oldukça korkunç şekilde katledilen cesetlerin ürkütücü havası, onun ruhuna da işlemişti. Masasına getirilen ölülerin adlarına hiç bakmadan, eline neşteri alır, derinin üzerinde gezdirirken önünde yatanlara bir zamanlar sıcak olan biri gibi davranmazdı. O, ölüler ile hızlıca konuşur, onların dilini polislere çevirir ve başka ceset torbasına yönelirdi. Kenan’ı onlardan ayıran tek şey aldığı nefesti. Çoğu zaman o cesetlerden daha ruhsuz ve daha soğuktu. Kendisine takılan bu lakaptan haber olmasına rağmen, bildiğini belli edecek bir harekette bulunmazdı. Doğruydu aslında o bir kasaptı. İnsan kasabı.

      Adli tıp kurumunun yoğun olduğu bir günün sonuna yaklaşılmıştı. Mesai saatini dolduran herkes teker teker çıkıyordu binadan. Tek bir kişi hariç. Asistanlardan biri ona yardım teklifinde bulunsa da her zamanki gibi kabul etmedi, tek başına üstesinden gelebilirdi. Kenan altıncı incelemesi için morga yürüdü. Omuzlarını esnetti ve morg dolabına asılı yazıyı okudu.

      Ölüm sebebi: Asfiksi-Submersiyon

      Getirilme tarihi ve saati: 05.02.2015 16.27

      NOT: Ölüm, bilirkişi tarafından onaylanmıştır.

      Gürültüyle dolabı açtı. Sürgülü bölmede hala torbada bekleyen cesedi sedyenin üzerine koydu ve ameliyathanesine döndü. Kendini dezenfekte etti, üzerini değiştirdi. Torbanın fermuarın açtı, çıkarıp çöpe attı. Her zamanki kendinden emin, soğukkanlılığıyla ilerlemeye devam ediyordu. Ta ki masadaki yeni oda arkadaşının yüzünü görene kadar. İki üç adım geri gitti ve alet masasına çarptı. Yere düşen metalin boş duvarlardaki sesinin şiddetiyle sıçradı. İki kere derin derin nefes aldı. İlk defa buranın iğrenç koktuğunu geçirdi aklından. Alet masasından destek alarak ayağa kalktı ve ameliyat masasındaki adama, cerrahi lambayı açıp daha yakından baktı. İçinde buz tutan duygularından biri çatlamıştı şimdi. Hangi duyguyu hissedeceğinden emin değildi Kenan. Tiksinti, huzur, nefret, mutluluk, hüzün, … Belki de hepsini aynı anda hissediyordu. Kendine kızıp ayağa kalktı ve önünde savunmasız duran bu adama baktı. Çok uzun bir zaman sonra masasına yatan biri için duygusu vardı. Dudaklarını aralayıp dişlerine

Скачать книгу