Ömür Tektir. Dinis Bülekov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ömür Tektir - Dinis Bülekov страница 8

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ömür Tektir - Dinis Bülekov

Скачать книгу

fark etti ve bir plan kurdu. “Polise telefon etsek? Yok, fark edecekler… Yeni bir tuzak kuruyor bunlar…”

      Gülşan’ın gözlerinden hâlâ yaş akıyordu. Yoksa saçlarından düşen yağmur damlaları mı?

      – Dayan biraz… – dedi İlğuca, ona bitmez bir sevgiyle bakarak. Onun deminki görüntüsünü gözlerinin önüne getirince içi ürperdi. Kızcağız sakinleşir gibi oldu.

      Güvercin ses, yeniden homurdandı.

      – Kavalye sen dürüst birine benziyorsun. Bütün güven de sende. – O biraz düşündü ve devam etti. – Tabi senin bize, kavalye, ihtiyacın yok böyle. Görünüyor, öğrencisin. Ağzını açınca öfken fışkırarak tören yapıyor. Sen leşini çıkarttırmak istiyorsun. Ama ağabeylerine leş lazım değil. Onlar buna alışmamış. Anladın mı kavalye!

      İlğuca, Gülşan’ın tir tir titrediğini hissediyor. Ya sağ tarafa, ya da kaldırım boyunca, el ele tutuşarak kaçsalar mı? Belki de Gülşan’a kaçmasını söyleyip kendisi de bu haşerelere karşı mı gelmeli yoksa? Ama göz ucuyla görüyor: Onlar duvar dibine kıstırılmışlar. Yakında, silahlanan peltek, sağ tarafta Vadim dedikleri. İşte sol tarafa da bu zamana kadar tek bir söz bile söylemeyen dördüncü yiğit gitti. Ancak, çok da geçmedi, bir yerden beyaz “Ciguli” gelip durdu, içinden çıkmadan, arabasını homurdatarak beklemeye başladı. “Gitmeyi mi düşünüyorlar?” Bu düşünce İlğuca’nın içini ısıttı, ama güvercin sesli arabanın içinden şapkasını alıp giydi ve yaklaştı. Yüzünü sakal bıyık basmış, bunun için o tanınacak gibi değil. Sadece Gülşan onun bir hareketine dikkat etmiş.

      – Baksana, – diye fısıldıyor o, biraz sakinleşmiş gibi yaparak, bunun zaman zaman başı bir tarafa kayıyor.

      İlğuca da buna dikkat etti.

      – Muhtemelen başlarıdır.

      – Yoksa bağırsak mı? – deyip ikilemde kalıyor Gülşan, İlğuca’nın gözlerine bakarak.

      – Bağırdığında ne olacak. Bizi kim duyacak ki… – Delikanlı tereddüt ediyor. – Belki giderler…

      O anda peltek dile geldi.

      – Hey, büyükley konuştuğunda dinlemek geyek ya. Dikkat etmiyoysunuz. Olmuyoy.

      Başları, sözüne devam etti.

      – … Yanılmıyorsam, kavalye bize güzel bir haber söylemişti. Öyle mi?

      İlğuca söze katıldı.

      – Neyi kastediyorsunuz ki?

      – Neyi demek de ne, genç adam, senin titreyen ağzından çıkmıştı ya. Ne gerekiyorsa onu veririz, dedin. E, biz de bunu beğendik. Bizi ilgilendiren bu küçük hanım, ünlü cerrahın, profesörün kızı. Ünlüymüş, demek ki zengin de o.

      Gülşan dayanamadı

      – Ne, ünlüymüş, yoksa profesörler altın çıkarıyor diye mi düşünüyorsunuz, rezil!

      Bu kez Vadim denileni birden yaklaştı.

      – Tek dur, küçük hanım, sana söz verilmedi! Bizim şef böyle aksilikleri sevmez. Yoksa o garaja tekrar alıp götürmek gerekecek seni. Kolay kurtuldum diye övünme. Ben biraz ıslansam da her zaman hazırım.

      – Sen faşistsin! – Gülşan sabredemiyordu. Bu kez söze peltek katıldı.

      – Vadik muhabbetiniz daha sonya. Elinin üstünde bu küçük hanımın beyaz dişleyinin güzel izi duruyoy, bunu da unutma!

      Başları, iki yandaşını engelledi.

      – Ya centilmenler, yağmur altında böyle söz yarıştırmayalım. Galiba, küçük hanım böyle yaparak kıymetini düşürmek istiyor. Haydi önce önemli söze devam edip konuyu bitirelim ve onunla bugünü sonlandıralım. Anlaştık mı?

      “Centilmenler” hemen başlarını salladılar ve iki tarafını kuşattılar. “Şef” sözüne devam etti.

      – Kavalye, sen şimdiden gidebilirsin elbette.

      İlğuca birden çok şaşırıp heyecanlandı.

      – Nasıl yani… ben… gidebilirim?

      Başları düzeltti.

      – Tabi, doğru söylüyorsun, sen gitme! Eğri ayaklar daha şimdiden arkamızdan gelirler yoksa. Küçük hanım, biz seni çoktandır izliyoruz. Nihayet seni yakaladık. Artık boşuna serbest bırakmayız seni. Baban altın ocağında altın yıkamasa da, sıkça altın dişli kişileri ameliyat ediyor. Demek ki, zengin! Bu delikanlılar, – o üç tarafı işaret etti – çok istemiyor, hepsi on beş bin. Baban bize, on beş bin hum35 36, e biz ona, sevdiği biricik kızını… Anlaşılmıştır diye düşünüyorum.

      Şu ana kadar korkarak dikilen Gülşan’ı birden sıcak su döküp yaktılar mı ne, bileğinden tutan İlğuca’nın elinden fırlayıp, göz açıp kapayıncaya kadar gidip “şefin” yakasına yapıştı.

      – Sen ne yani, hayvan, benim başımı parayla mı ölçüyorsun? On beş bin mi? Al, sana, al!… – O sağlı sollu başlarını tokatlamaya başladı. Çok öfkelenmiş olan kızı, peltek ile Vadim zorla ayırdı. Bu anda İlğuca da, kendi bile anlamadan, yiğitlerin üstüne atıldı. Gözü hiçbir şey görmedi, ortaya çıkıp yumruklarını salladı.

      – Gülşan kaç!… – diye bağırdı bir anda. – Koş, ben onları bırakmam… İlğuca orduda komando olarak hizmet etmiş bir delikanlı, onların ikisine de yenilecek değildi, ilk önce birisini, sonra ikincisini uçurdu. Başları, bu işe dâhil olmadı, sessizce arabanın ön tarafına girip yerleşti.

      Direksiyon arkasında oturan yiğit gelince, iş çabuk halledildi. Onlardan birisi İlğuca’nın başına sert bir şeyle vurdu. O esnada da, bu hengâmede kavga eden, ısıran Gülşan’ı arabaya doğru sürüklüyorlardı. Sersemlemiş bir hâlde yerde yatan İlğuca yüzü boyunca akan sıcak kanı avucuyla sildi, aklını kaçırtacak bir düşünce ona beklenmedik bir güç verdi. Gülşan’ı bağırtarak arabanın içine tıkıyorlar. Eşkıyalar acele ediyor. Bir anda da Gülşan’ın:

      – Canım!! Kurtar!… – diye yürek parçalayan sesi kulağına çalındı. İlğuca eline geçen ilk taşı alıp, kudurmuş gibi bağırarak, hareket etmeye başlayan “Ciguli”nin kapısını çekiştirdi. Ondan sonra kapı açılmayınca dayanamadı, bir penceresine vurarak onu paramparça edip kırdı ve arabanın önüne dikildi. Görünüyor, arabanın içinde bir mücadele oluyor. Onun Gülşan’ını, biriciğini, alıp gitmek üzereler, maskara etmeye!

      İlğuca çok düşünmedi, kaputun üstüne atladı. Bu anda, araba birden geri geri gitti ve bir dakika durup, öne fırladı.

      İlğuca’nın bedeni arka tekere takılıp, biraz sürüklendikten sonra, su birikintisinin içinde devrilmiş bir hâlde yattı kaldı.

      Bir

Скачать книгу


<p>35</p>

Burada paranın değeri 90’lı yıllara göredir. (Yazarın notu)

<p>36</p>

Başkurdistan’ın para birimi.