Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik. Cemile Kınacı
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kazak Edebiyatında İmaj ve Kimlik - Cemile Kınacı страница 19
Türkistan’daki bir diğer hanlık, Buhara Hanlığı idi. Buhara Hanlığı, Rusların işgaline uğrayana kadar üç hanedanın yönetiminde hüküm sürdü. Bu hanedanlar: Şeybanîler (1500-1598), Canoğulları (Astarhanlılar/ Astrahanlılar) (1598-1785) ve Mangıt Hanedanlığı (1785-1920) idi. 19. yüzyılda hanlık sınırları, güneyde Afganistan’a, kuzeyde Aral Gölü’nün Doğusu’na kadar ulaşıyordu. Bu sınırlar içine Zerefşan Vadisi, Semerkant ve Duşanbe de giriyordu (Hacıosmanoğlu 2006: 49).
Buhara’nın Mangıt Hanedanlığı, saltanatı süresince hem iç huzuru sağlayamadı hem de Hive ve Hokand gibi komşu hanlıklarla iyi ilişkiler kuramadı. Mangıt Hanedanı’nın kurucusu Atalık’ın ölümünün ardından hanedanın başına geçen Danyal döneminde Buhara’da karışıklıklar çıktı. Danyal’ın karşıtları onu Buhara tahtından indirmeyi başardı ve Danyal’ın yerine Şah Murad’ı tahta çıkardı. Şah Murad 1785’ten 1800’e kadar Buhara’da saltanat sürdü. Onun döneminde iç karışıklıklar sona erdi, Hanlık’ta eğitim işlerine önem verildi ve Merv ile Belh Buhara saltanat bölgesine dâhil edildi. Şah Murad’ın oğlu Emir Said Haydar döneminde de eğitim işlerine ağırlık verildi ve Hanlık için başarılı bir dönem yaşandı, ancak Emir Said Haydar’dan sonra Buhara’da tekrar taht mücadeleleri baş gösterdi. Taht mücadelesinden Emir Said Haydar’ın oğlu Nasrullah galip çıktı. Nasrullah (1826-1860/1861), 1840 yılında ordusunun başında Hokand Hanlığı üzerine yürüdü ve başkent Hokand’ı işgal etti ve Hokand Hanı Muhammed Ali’yi idam ettirdi. Nasrullah’ın zamanında Belh, Maymana, Andhoy, Kunduz, Şibargan ve Amu Derya’nın sol kıyısındaki beyler bağımsızlık mücadelesine giriştiler. 1849’da Buhara ve Belh Afganlıların eline geçti. Böylece Buhara Hanlığı’nın hâkimiyet alanı, Amu Derya’nın sağ kısmından Hive Hanlığı’na kadar olan alanla sınırlanmış oldu. Nasrullah’tan sonra Buhara tahtına 1861’den 1885’e kadar Nasrullah’ın oğlu Muzaffer geçti. Muzaffer, Hokand Hanlığı’nın Taşkent için Rusya ile savaştığı bir dönemde hanlığın başkenti Hokand’ı işgal etti ve farkında olmadan Rusların işini kolaylaştırdı. Buhara Hanlığı’nın saldırısı karşısında, Hokand Hanlığı’nın Ruslara karşı direnci kırıldı. Buhara Hanı Muzaffer, Rus işgalinden önce Buhara’nın son bağımsız hanı oldu. Buhara’nın 1868’de Ruslara karşı savaşı kaybedip Hanlığın Rus tâbiiyetine girmesinde Muzaffer Han’ın önemli bir etkisi vardır (Hayit 1995: 30-32).
Hokand Hanlığı veya diğer adıyla Fergana Hanlığı’nın başkenti Hokand şehri idi. Babürnâme’ye göre Fergana Vadisi olarak bilinen bölge, doğuda Kaşgar; batıda Semerkant, güneyde Badahşan Dağları ve kuzeyde Almalık ve Alma Ata şehirleri ile sınırlanmış bir bölgeydi. Hokand Hanlığı kurulmadan önce, Fergana Vadisi’nde Türkistan’ın kültür hayatında önemli rol oynayan Andican, Ahsikent, Kasân, Özgen, Margilan, İsfara, Varuh, Hoçent ve Oş gibi şehirler bulunuyordu. Özbeklerin Ming boyuna mensup Şahruh, Fergana Vadisi’ni ele geçirerek Hokand Hanlığı’nı bu bölgede kurdu. Şahruh’tan sonra Hokand tahtına geçen Ebdülkerim Kalmaklarla ve Çinliler ile savaşmak zorunda kaldı. 1800’lerin başında önce Taşkent ardından da Türkistan şehri Hokand Hanlığı’na katıldı. 19. yüzyılın başlarında Hanlığın sınırları, Pamir’den İli Irmağı’na kadar ve Altay Dağları’ndan Sır Derya’nın aşağı mecrasına kadar genişledi. Hokand Hanlığı’nın yükselme döneminde Buhara Hanlığı ile ilişkiler çok kötüleşti ve bu iki Türkistan Hanlığı arasında devamlı mücadele yaşandı. Hokand Hanlığı ile Buhara arasındaki sürtüşme 1865’e kadar devam etti. Hokand Hanlığı bir yandan iç çekişmelerle uğraşırken, diğer yandan da Buhara Hanlığı’nın saldırıları karşısında Ruslara karşı direnci kırıldığı için 1876’da Ruslara karşı mücadelesinde yenildi ve Rusya tarafından Hokand Hanlığı’na son verildi (Hayit 1995: 32-38).
Türkistan’ın en eski şehirlerinden biri Taşkent’tir. Taşkent, Türkistan’daki Buhara ve Hokand Hanlıkları için önem arzettiği gibi Çin, Rusya ve bölgeye yakın diğer devletlerin de ilgilendiği bir şehir idi. Taşkent, stratejik önemi nedeniyle sık sık çatışmaların ana sebebi durumundaydı. Taşkent, Deşt-i Kıpçak ile Amu Derya ve Sır Derya Havzaları için bir çıkış üssü konumundaydı. Taşkent, 1598-1723 yılları arasında Kazakların, 1723-1747 yılları arasında da Kalmakların hâkimiyeti altında idi. Kalmakların Taşkent Valisi Özbek Türklerinden olan Hâkim Bey, 1747’de Taşkent’in bağımsızlığını ilân etse de Kalmaklar’ın nüfuzundan kurtulamadı. Hâkim Bey’in 1749’daki ölümünden sonra Taşkent, Kalmak nüfuzundan kurtulsa da 1755’te Çin nüfuzu altına girdi. Taşkent’te merkezî otorite sağlanamadığı için 1780 yılına kadar Taşkent dört ayrı bölge olarak, dört ayrı beyin idaresi altında bulundu. 1780 yılında Yunus Hoca Taşkent’in dört bölgesine birden hâkim oldu. 1800 yılına kadar Sayram, Çimkent, Türkistan ve Sır Derya’nın sol kısmında Hoçent sınırına kadar olan bölgeler fethedildi. Bu fetihlerin akabinde Taşkent’in sınırları, kuzeyde Türkistan’a; kuzeybatıda Karadağ’a; doğuda Sayram Dağları’na; güneyde de Ugema Nehri’ne kadar ulaştı. Taşkent hem bağımsızlığını korudu hem de ticarete önem verdi. 1894’te Taşkent’in bir ticaret kervanı Omsk şehrine giderken, aynı yıl Rusya’dan da Taşkent’e bir Rus ticaret kervanı geldi. Rus kervanı içinde Ruslar tarafından görevlendirilmiş, Omsk’tan Taşkent’e kadar giden yolların haritasını çizmekle, yol boyunca bulunan yer altı kaynaklarını tespit etmekle görevli kişiler vardı. 1795 yılında Buhara Emirliği Taşkent’i emirliğe dâhil etse de 1796 yılında Yunus Hoca Taşkent’i yeniden ele geçirdi. Bu dönemde Ruslar da Taşkent ile yakından ilgiliydiler. 1797 yılında Dimitriy Tetyatnikov başkanlığında bir Rus keşif heyeti Taşkent’e geldi ve bir yıl burada kalarak çeşitli incelemelerde bulundu ve Taşkent-Omsk arasındaki yolların haritasını çıkardılar. Yine bu dönemde Taşkent’ten bir heyet de Petersburg’a giderek Rusya ile ticaretin geliştirilmesi için görüşmeler yaptı. Yunus Hoca döneminde istikrar korundu ve Yunus Hoca’nın saltanatı Yedisu bölgesine kadar genişledi. Ancak Hokand Hanlığı, Taşkent Hanlığı’nı kendi sınırlarına dâhil etmek istediği için 1799 yılında Taşkent’e saldırdı. Önce Yunus Hoca Hokandlıları yense de, ardından1800 yılında Hokandlılara mağlup oldu ve aynı yıl öldü. Yunus Hocanın ölümünden sonra da Taşkent ile Hokand arasında savaşlar devam etti. Hokand ile Taşkent arasında yaşanan savaşların ardından Hokandlılar galip geldiler ve Taşkent’in idaresini kendi tayin ettikleri valiler aracılığıyla yaptılar. Taşkent’in hâkimiyeti için Buhara Hanlığı da mücadeleye girişti. 1840-1865 yılları arasındaki yirmi beş yıllık süreçte Taşkent, Buhara ve Hokand arasında yedi kez el değiştirdi. Taşkent ile Hokand ve Buhara ile Hokand arasındaki Taşkent savaşları, sadece Rusya’nın bölgede kendisine çıkar sağlamasına yaradı (Hayit 1995: 38-40).
Türkistan hanlıkları arasında durmaksızın yaşanan