Kalabalık. Afak Mesut
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kalabalık - Afak Mesut страница 14
ASABİ EJDERHA
Kimi zaman sinirlendiğimde içimde ağaç gibisinden bir şeylerin gerilerek büyüdüğünü, beni dört kısma ayırarak dal budak sarmak istediğini, genişlemek arzusunda olduğunu duyuyorum. Kimi zamansa bunun ağaç değil de, yıllar yılı her hangi bir köşemde saklanarak uykuya dalmış, bir anda, beklenmedik bir biçimde harakete geçen azılı bir ejderha olduğunun farkına varıyorum.
CÖMERTLİK HAKKINDA
Uzunca yıllardan sonra, ölüm ve olum savaşlarında bulduğum tek erkek çocuğumun dadısının, bu çocuğa duyduğu sevgi, bebeğimin gün geçtikçe benden soğuyarak bu sevecen, samimi kadına iyice yaklaşması, ona “anne” demesi ve ergenlik çağında kızları bulunan bu dadının gözleri sevinçten bulut gibi dolmuş bir halde:
“Falcılar bir erkek çocuğumun olacağını hep söylerlerdi” demesi bile, beni sadece mutlu ediyor.
HİLEBAZ ÖLÜ
Yakın bir akrabam bir süre önce vefat etmiş doksan iki yaşlı, hayatı çok seven bir ihtiyar her gece benim de, çocuklarımın da rüyalarında geziniyor.
Kızımın rüyalarında o, banyoya girerek kapıyı arkadan kitli-yor ve dışarı çıkmak istemiyor. Benim rüyalarımdaysa o, karşımda diz çökerek çocuk gibi ağlıyor, banyodan çok korktuğunu söylüyor ve bir daha onu oraya kitlememem için bana yalvarı yor.
Sonuç olarak galiba o, bizim rüyalarımızda dolaşmak için bir bahane arıyor.
HASSAS KUŞ YAVRUSU
Nedense geniş halk kitlelerinin katılımıyla geçekleştirilen toplantılardaresmi davetlerde, toplantı ve tanıtımlarda, çeşitli devlet memurlarının, ünlü yazarların arasında kendimi yumurtadan yeniçıkmış, tüysüz, teleksiz kuş yavrusu gibi his se-diyorum.
VAGIF VE BACH
Dün Bach’ın müziğini dinledikçe, Vagıf Cebrayılzade’nin şiirleriyle Bach’ın müziği arasında bir bağ olduğunu farkettim. Bu bağın ne olduğunu bir süre düşündükten sonra anladım ki, onların ikisi de dünyayı her an, tekrar tekrar, yeniden ve ye niden kurmaya çalışıyorlar.
ÖTEKİ DÜNYANIN GİZEMLERİNDEN
Son zamanlar çeşitli durumlarda, çeşitli ruhsal durumlarda vefat etmiş yakın insanların ölümlerinden bir şeyi kendim için keşfettim: suçlu, suçsuz, kötü yahut iyi yaşamayı, hayırse ver, yahut zalim ve alçak olmanın öbür dünyayla hiçbir alakası yoktur.
GÖÇETMİŞ EDİPLER
Ne kadar ilginç olsa da, Rusça yazan yazarlarımıza hep acıdım. Vatanlarını ne denli sevseler de, özellikle Baküye, onun eski, merkezi caddelerine ne denli yakın olsalar da, yine de başka ülkelerde garip hayatını sürdüren, acıları gözlerinden belli olan zavallı göçmenlere benziyorlar.
Böyle göçmenler de oluyor.
SIÇRAYIŞ
Kimi zaman edebiyattan da öte bir şeyler yaratmak istiyorum. Ne olabilir ki, o?
RÜYANIN GERÇEKLERİ
Oğlum doğduğundan beri sık sık rüyada evde başka bir er kek çocuğun da olduğunu görüyordum. Fakat o çocuk has taydı. Biz onu anımsamıyorduk bile. O, benim çocuğumla aynı yaştadır, boyu da aynıdır, fakat çok zayıf, saçları sarı ve dişleri de çürük. Rüyalarımda o çocuk odadan odaya koşuyor, sessiz, hafif adımlarla ruh gibi aramızda dolaşıyor, solgun gözleriyle bilin meyen bir camın arkasından bizleri seyrediyor.
Böyle bir rüyadan sonra ben bir süre kendime gelemiyorum. Rüyalarımda dolaşan bu hasta çocuğun oğlumun sağlığını nasıl etkileyeceğin düşünüyor, bu düşüncelerimden hep kaygı duyu yordum.
… Az bir zaman önce, bir tesadüf sonucu bir yolunu bulup anladım ki, aslında o rüyalarımda dolaşan çocuk benmişim.
KÜÇÜKLER VE GÜZELLER
Bir kısım öyle küçük ve güzel insanlar var ki, onlar iyilik ya da kötülük etmeği bilmeseler bile, sevecen yüz hatlarıyla, korku dolu gözleriyle, küçük, güzel yaratıklar gibi dünyayı, tehlikesiz, iddiasız, sevimli bir çalılığa dönüştürüyorlar.
YAZAR ADI
Günün istenilen saatinde kendilerini gerçek edip gibi hisseden, yarattıklarını zırh gibi, pahalı pardesü gibi hep üzerlerinde taşıyan, bu gri yazılardan çevrelerine muhteşem, eşsiz bir koltuktan bakıyormuşcasına bakan ediplerimiz aslında kendileri bile farkında olmaksızın bir şeylerden korunmaya çalışıyorlar.
ÖLÜM ÇEŞİTLERİ
Nedense gençler ihtiyarlardan daha huzurlu ve gayesiz ölüyorlar.
ESKİ ANITLARIMIZ
Geçen yaz Marhal’da tatil yaparken tarihi geçmişimize seyahat etmek için çocuklarımı gururla götürdüğüm Şeki hanının küçük sarayı bende geçmişimizle alakalı korku dolu bir anlaşılmazlık yarattı.
Sadece altı ufak odadan oluşan bu sarayın insanı bunaltan darlığı, hanın nem kokulu özel dinlenme odaları, çoluk çocuğunun boş zamanlarında oturup karşıdaki azman, büyük, yalnız dağa baktıkları küçük korkuluksuz balkonlar, duvarda bulunan halıların üzerindeki av sahneleri, o av sahnelerinde avlanmaya çıkmış yüzündeki kanını kaybetmiş çekikgözlü, ufakboylu sultan, aynen onun boyunda etrafındaki insanlar, sultanın karısına ve sarayına sahiplenmek arzusuyla yanıp tutuşan diger bir çekik gözlü herif sultanın kardeşi işte bu gibi şeyler bu yerlerde yaşamış küçük, sinirli insanların miskin, zavallı yaşamlarından haberdar ediyordu bizleri.
TİTREŞİM
Geçenlerde bayram ziyaretinde mezarlıkta gözüme takılan mezartaşlarına kazınmış çeşit çeşit yüzlerin hepsi nedense bana çok tanıdık geldi. Bu çehrelerin her gün sokaklarda, duraklarda, en yakın akrabalarımın, arkadaşlarımın arasında sıksık rastladığım şu an yaşayan