Ruslar Ahaltekede. Tugan Mürze Baranovskiy
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Ruslar Ahaltekede - Tugan Mürze Baranovskiy страница 3
Olayın ne kadar doğru olduğunu ben tam olarak bilmiyorum. Müfrezedeki duyumlarıma göre, İran Hükümeti yardım etme sözü vermişti. Şayet İngilizlerin Şah’ın sarayındaki taraftarları bize karşı bir oyun çevirmemiş olsalardı, vaatlerini yerine getirebileceklerdi.
Gıda maddesi, yem, vasıta olarak deve satın alma konusunda İranlı tüccarlar ile anlaşmalar yapıldı. Mal karşılıklarının bir kısmı ödendi. Fakat müfreze ile bütün ilişkilerin kesilmesi konusunda Tahran’dan emir gelmiş. Sınır boylarındaki korumalar güçlendirildi. Önceden ödenmiş olan paralar General Lazarev’e geri verildi. Deve sahiplerinden yaklaşık 50-60 kişi sınırdan gizlice geçerek bize katıldı.
Hazar’ın güney kıyısına yerleşen, Yomut Türkmenlerinin küçük Çekişler köyü, 1871 yılında beş on çadırdan oluşmaktaydı. Nüfusu ve komşu köylerde yaşayan insanlar aslında İran’ın kıyı yakınlarında, deniz eşkıyalığı yapmakla geçiniyorlardı. O yılın aralık ayında Ruslar, köyü ilk defa ele geçirdiler. Böylelikle komşu boylardan deve satın almak işi daha kolaylaşır, diye ümit ediyorlardı.
Ordumuz, Hive’ye yapılan yürüyüş tamamlandıktan sonra Çekişler’den geri çekildi. Daha sonra Etrek ırmağı üzerinde incelemeler yapıldığı sırada, Rus askerleri bazan uzun bazen da kısa sürelerle bu köyde kaldılar. 1878 yılı Eylül’ünde ise General Lomakin’in inceleme grubu bu köyü tekrar ele geçirdi ve o günden sonra daima elimizde kaldı. Önceleri küçük bir köy olan Çekişler, bu zamandan itibaren daima askeri birliği olan bir merkez ve savunma hattı oldu.
Çekişler’in çevresi, Ahalteke savaş harekâtı grubunun merkezi olarak seçildikten sonra daha da genişledi. Nisan ayından itibaren çalışmalar daha hızlandırıldı. Askerleri ve yükleri taşımak için “Kafkas” ve “Merküriy” adlı gemi firmalarından gemiler kiralanarak peş peşe gelmeye, askerleri, gıda maddelerini, tahta-kereste ve diğer yükleri getirmeye başladılar. Getirilen eşyaları gemilerden kıyılara taşımak için Türkmenlerin kayıkları kiralandı. Fakat sayıları çok sınırlı, kırk civarında idi.
Kayık sahiplerine çalıştıkları her gün için 2 ruble, çalışmadıkları gün ise 1 ruble ödeniyordu. Yükleri ve insanları taşımanın bu usulü pek kolay değildi. Çünkü her şey denizin durumuna ve hava şatlarına bağlıydı.
Rüzgâr esip fırtına başladığında kayıkların çalışması duruyor, rüzgârsız günlerde çalışılıyordu. Bazan ise yaprak bile kımıldamıyordu. Göğe bakıp; “Allah ne zaman yardım eder” diye beklemekten başka çare yoktu. Ama deniz sakinleşip rüzgâr yavaş estiğinde işler büyük bir hız kazanıyordu. Yüzlerce kişi çeşitli yükleri yüklemek, indirmek ve taşımakla meşguldü. Bu işlerde kullanılan kayıklardan başka Barkas ve Araks denilen küçük gemiler vardı. Kayıkların kulanılma imkânı bulunmadığı günlerde bunlar liman ile irili ufaklı gemiler arasında irtibat sağlıyor, sadece kargoyu ve yolcuları taşıyordu.
İlk olarak Türkmen kayıklarının engelsiz varabilmesi için gemi limanı inşa edilmeye başlandı. Bu limanın yapılması, kavurucu güneş altında sabah erkenden gün batıncaya kadar göbeği su içinde kalarak sırtıyla yük taşımaya mecbur kalan askerleri eziyetten kurtarmak için şarttı. Bu yüzden inşaat büyük bir hızla devam ediyordu.
Kıyıda ve Çekişler’de çeşitli tüccarların derme-çatma dükkânları görülmeye başladı. Kısa zamanda siperin tüccarların yerleştiği kısımları bir hayli genişleyip üç cadde meydana geldi. Ordu birlikleri geldikçe Çekişler’in sahası da genişliyordu. Herhangi bir askeri birlik gelip yerleştiğinde, dün bile sadece kum ve salyangoz kabuklarından başka hiçbir şey gözükmeyen yerde sıra sıra askeri çadırlar ve Türkmen çadırları yerden bitercesine kuruluyor, yeni yeni cadde ve sokaklar oluşuyordu. Askeri harekât birliğine katılması gereken öngörülen tüm bölükler, müfrezeler gelip toplandıktan sonra Çekişler’in sınırları daha da genişleyip 3 versta kadar uzadı.
Ordugâhın içinden geçen, kıyıya paralel cadde diğerlerine göre daha genişti. Muzip insanlar bu caddeye “Ahalteke Bulvarı” adını vermişlerdi. Özel sohbetlerde ordugâh, siper hatta şehir olarak adlandırılan Çekişler’in merkezindeki karargâhın Türkmen çadırları de görülmeye değerdi. Dizilişleri yukardan bakıldığında ağzı denizden yana bakan bir nala benziyordu. Bu nalın ortasında askeri birliğin komutanı General Lazarev’in yüksek karargâhı bulunuyordu. Bunun arka kısmında ise bir gözetleme kulesi vardı ve tepesinde bir Rus bayrağı dalgalanıyordu. Bayrağın tam yanındaki meydanda ise askerler gece gündüz nizami şekilde nöbet tutuyorlardı.
Kuzey tarafında da Rus Kazaklarının, atlı topçuların ve öncülerin (dragun) ordugâhı yerleşmiş olup, ortasında sipahi askerlerin komutan çadırları farklı bir biçimde gözüküyordu. Karargâhın arka tarafına piyade askerlerin bir bölümü yerleşmişti. Güneyde denize yakın bir yerde Çekişler’in esnafları, sanatkârları yerleşmiş olup burası küçük ahşap evlerden, faytonların üzerine konulmuş çatmalardan ve Türkmen çadırlarından ibaretti. Bu baraka ve çadırlar ile karargâhın arasında gemi limanından depolara kadar uzayıp giden yol geçiyordu. Tüccarların ve sanatkârların mekânları iki cadde ve kıyı boyunca yayılmıştı.
Bu mekânların içinde iki tanesi diğerlerinden farklı idi. Bunlardan biri yanında bilardo odası bile olan, restoran işleten Eremeni Oganes’in evi idi. Diğeri de her şey, genellikle yemek ve içki satan Kuzmiç adıyla tanınmış tüccar Danilov’a aitti. Çekişler’in kıyı caddesinde ise buranın “Borel”i, matmazel Paulina Lallico’nun restoranı kapısını müşterilerine açmıştı. Gençliği çoktan geçmiş fakat kendine olan güvenini henüz yitirmemiş bu şaklaban Fransız hanımı, her gördüğüne kaş göz edip kadın düşkünlerini soğan soyar gibi soymaktaydı. Siperlerin tüccarlar kısmının ötesinde gıda ve levazım depoları kurulmuştu. Arka tarafta piyade askerlerin ve tekerli taşıtlar bölümünün ordugahı duruyordu.
Çekişler’de fiyatlar çok yüksek olsa da ticaret çok hareketliydi. Bundan başka da istediğin ustayı bulmak mümkün oluyordu. Terzi, saatçi, birkaç haftalığına gelen fotoğrafçı hatta kuyumcu da hizmete hazırdı. Bizim kendi Borel’imiz (Paulina), kendi Palkin’imiz (Oganes) vardı. O Ermeni her yemek için altı üstü 30 köpük( Rus parası: 1 ruble, 100 köpük) alıyordu. Gıda maddeleri satan mağazaların daha ucuzları da vardı. Bu ucuz mağazaların çevresinde askerler daima kalabalıktı. Çarşıdan hareket zamanında gerekli olacak şeylerden istediğini satın alabilmek mümkündü. Tüccarların çoğu Ermeni idi, Ruslar çok değildi.
Çekişler’in bulunduğu yer çok alçaktaydı. Şiddetli fırtınalarda, denizden rüzgar estiği zamanlarda geniş arazilerin sular altında kaldığı vakitler az olmuyordu. Mesela eskiden beri burada yaşayanların anlattıklarına göre,1855 yılında büyük bir deniz kabarması olmuş ve 17 versta genişlikte bir alanı su basmıştı.
Müfrezemizin şansına, harekâtımız boyunca sadece 7 Haziran’da iki kez su kabarması oldu. Karargâhın bir kısmını kısa bir süre su bastı. Hiç kimsenin beklemediği bir anda, gecenin yarısında herkesin ağır uykuda olduğu bir sırada başlamıştı. O anda büyük bir şaşkınlık yaşandı. Süvari birliğindeki gürültü patırtı daha bir başka idi. İplerini koparan atlar dört bir yana dağılarak her önüne geleni yıkıp devirdiler.
Çekişler ve çevresinde toprak, toz ve iri taneli kumlardan oluşuyordu.