Doğumunun 100. Yılında Cengiz Dağcı'ya Armağan. Анонимный автор
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Doğumunun 100. Yılında Cengiz Dağcı'ya Armağan - Анонимный автор страница 9
Haftalarca mektubun ve öykülerin etkisi altında kaldım. İlk kez okuyordum Türk yazarlarının eserlerini. İstanbul Türkçesinin yüreğimde hoş bir sıcaklık ve tatlılık yaratmış olmasından başka, Kırım’da, özellikle Kırım’ın Karadeniz kıyısı bölgesinde, konuşulan ağızla Türkiye Türkçesi arasında şaşılacak bir yakınlık görüyordum.
Etkinin başka, belki en önemli yanı, beni Türkiye Türkçesinde yazmaya zorlayışıydı. Oysa karşılaşacağım engelleri kolay kolay aşamayacağımın farkındaydım. Yedi defter içine toplu Korkunç Yıllar’ın müsveddelerini çekmecemden çıkarıp tekrar ve tekrar okudum. Her okuduğumda annemin çocukluğumda bana konuştuğu dilin sade, sade olduğu kadar da tatlı ve şirin ahengi geliyordu kulaklarıma; Gurzuf-Kızıltaş kızlarının ve gençlerinin toy-düğünlerde, cıyın ve dervizalarda söyledikleri mani, yır ve çınları tekrarlanıyordu yüreğimde. Değeri biçilmez bir miras bulmuştum adeta. Bu mirasla varlığımın hatta kişiliğimin değişeceğini hisseder gibi oluyordum. Bu mirasla, bir zamanlar benim olan ama aradan geçmiş korkunç ve ölümcül yıllarla artık unutulmuş, yurdumun topraklarına yeniden kavuşabileceğimin; tüm umutsuzlukları, tüm güçlükleri yenip, yeni ve capcanlı bir hayata açılabileceğimin inancı uyanıyordu ruhumda. Kırım’ın binlerce kilometre uzağındaki kentin sokaklarında ve yabancı insanlar arasında dolanırken bu mani ve yırları mırıldanıyordum kendi kendime soluğum altında:
Kaya kayaya bakar
Kayadan seller akar…
Kaya dibi saz olur
Gül açarsa yaz olur…
Bir dalda iki kiraz
Biri al biri beyaz…
Benim dilimdi bu. Sade ama ne kadar da güzel, ne kadar da cana yakın benim dilimdi.
Karşılaştığım tüm güçlüklere göğüs gererek, Korkunç Yıllar’ı yeni baştan yazmaya karar verdim ve iki yıl süren geceli gündüzlü bir çalışmadan sonra elimin altında, aşağı yukarı, bugün Türk okurunun elinde bulunan romanın şekli bulunuyordu.” (Dağcı, 1994: 81-83)
KAYNAKÇA
ASSMANN, Jan (2015) Kültürel Bellek Eski Yüksek Kültürlerde Yazı, Hatırlama ve Politik Kimlik, Çev. Ayşe Tekin, 2.bs., Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
BAYRAKTAR, Zülfikar-SAÇKESEN, Ahmet (2012) “Eskişehir Kırım Tatar Türklerinde Tepreş Şenlikleri”, JASSS The Journal of Academic Social Science Studies, 5(1), s. 49-61.
DAĞCI, Cengiz (1991) Yansılar 3, Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (1992) Anneme Mektuplar, 2.bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (1993) Yansılar 4, Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (1994) Yansılar 1, 2.bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (1996) Halûk’un Defterinden ve Londra Mektupları, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (1997) Ben ve İçimdeki Ben (Yansılar’dan Kalanlar) 5, 2.bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (1997) Yansılar 2, 2.bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (1998) Hatıralarda Cengiz Dağcı (Yazarın Kendi Kaleminden), Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (2007) Onlar da İnsandı, 9.bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (2010) Badem Dalına Asılı Bebekler, 6.bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (2011) Rüyalarda: Ana ve Küçük Alimcan, 2.bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (2012) Üşüyen Sokak, 4.bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul.
DAĞCI, Cengiz (2013) İhtiyar Savaşçı, 2.bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul .
DAĞCI, Cengiz (2015) Yoldaşlar, 3. bs., Ötüken Neşriyat, İstanbul .
HALBWACHS, Maurice (2018) Kolektif Bellek, Çev. Zuhal Karagöz, Pinhan Yayınları, İstanbul.
LARRAİN, Jorge (1995) İdeoloji ve Kültürel Kimlik Üçüncü Dünya Gerçeği, Çev. Neşe Nur Domaniç, Sarmal Yayınevi, İstanbul.
Cengiz Dağcı’nın Romanlarında Bir Sembol Olarak Üniforma
Ayşe Energin5
Vatan hasretiyle yaşayan ve vatanına kavuşamadan hayatını kaybeden Kırımlı yazar Cengiz Dağcı, romanları aracılığıyla sadece kendi hayatını değil II. Dünya Savaşı’nı, savaş sırasında Rus ve Alman ordularında, Alman esir kamplarını, Kırım’ı ve bu coğrafyada yaşananları da büyük bir ustalıkla kaleme almıştır.
O, eserlerinde; savaş, acı, işkence gibi konuları; insanın en vahşi halleriyle yansıtırken ince bir ruhla ve sanat kaygısıyla edebî değerden ödün vermemeye çalışarak işlemeyi başarmıştır.
Cengiz Dağcı, acının ve zulmün yoğunluğunun eserin sanat değerine engel olmaması için kelimelerini büyük bir titizlikle seçer. Buradan hareketle özellikle romanlarında yer alan ifadelerin pek çoğunun gerçek anlamlarını, ancak eserin ya da eserlerinin tamamı irdelendiğinde kavranabilecek bir bütünlük içinde ele alınabileceğini, birer sembol olduğunu söylemek mümkündür.
Sevim Kantarcıoğlu, “Edebî eserler, insanlık tarihinin ve milletlerin benliği “ der. Cengiz Dağcı ise hatıralarında Yaşanan zaferlerin, mutlulukların, acıların özellikle edebî eserlere sanatçının farklı ve duyarlı yaklaşımıyla ölümsüzlük kazanıp ve nesilden nesile ulaş.” tırıldığını (Kefeli, 2011: 9) ifade eder. Gerçeği yansıtma arzusu ve estetik değerden ödün vermeme çabası düşünüldüğünde, sembollerin edebî eserler için ne denli önem taşıdığı da anlaşılacaktır. Yazarın şu ifadeleri roman türüne bakışını ve romanlarında taşıdığı sanat endişesini göstermesi bakımından da önemlidir:
“Romanlarımda, her yazar gibi, kendi hayatımın gerçeklerinden istifade etmişimdir. Gördüğüm, duyduğum, bildiğim, tanığı olduğum olaylar, bir sanatkâr prizmasından geçirilerek aktarılmıştır eserlerime. Ancak bu romanlarım benim şahsî hayatımdır anlamına gelmez.” ( Dağcı: 1998: 8)
Cengiz Dağcı’nın Korkunç Yıllar adlı romanı Yaşar Nabi’nin teşvikiyle 1956 yılında Varlık yayınlarınca neşredilmiştir. Eser, “Kırım’ın acı kaderiyle ilgili” önemli bir noktada durmaktadır.
Yurdunu Kaybeden Adam, Korkunç Yıllar romanının devamı niteliğindedir. Her
5
Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.