Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev. Mirzatay Joldasbekov
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev - Mirzatay Joldasbekov страница
Bozkırın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev
Jambıl’ın yaratıcılığı; onun yaşam tarzı, bir adamın değil, tüm Kazak halk edebiyatının, onun mürtecil (doğaçlama) ozanlık geleneğinin kilometre taşıdır. XX. asrın en büyük atılımı olarak kabul edilmelidir. O kendine özgü ölümsüz hüneriyle tüm çağın gerçek şeceresini oluşturmuştur. Bu yüzden biz onu Kazak halkının eşsiz ulu şahsiyetlerinin biri olarak kabul ediyoruz.
Beğenmeyip halk atsa
Yiğidi yiğit tutsa
Er kadrini görür söz
Sarraf bilir altını
Altınlarla yürür söz
Ömür varken eskimez
Kıymetine varır söz
TAKDİM
Türk Dünyası binlerce yılın izinin tek tek sürülebildiği ve küllerinde tarih yatan halklardan oluşmaktadır. Bu halkların ilişkileri tarihin derinliklerinden doğmakta ve günümüzde yeniden güçlenmektedir. Kazakistan ve Türkiye’nin münasebetleri de bu kabildendir. Elbası Nursultan Nazarbayev’in “Büyük Bozkırın Yedi Yönü” başlıklı makalesinde yazdığı gibi, “Tarihsel süreçlerin özel bir karaktere sahip olduğu iyi bilinmektedir. Birçok insan, kendi ülkelerinin özel elçisi gibi büyük atalarının isimleriyle gurur duyuyor. Ünlü bireyler, artık devletlerin paha biçilmez bir sembolü olarak kabul edilmektedir ve bu durum ülkelerin uluslararası arenada etkili bir şekilde ilerlemesini teşvik etmektedir”.
Türkler ve Kazaklar iki akraba millettir. Geniş Avrasya coğrafyası bu iki halkın birlikte yaşamasına tanıklık etmiştir. Bu iki halk derin bir tarihi, ortak bir kültürü ve kadim bir medeniyeti paylaşır. Bugün, Türkiye ve Kazakistan çok uluslu, çok kültürlü devletlerin mirasçısıdır.
Türk Dünyası halkları arasında kökleri derin ortak tarihi, dini ve kültürel değerlere dayanan çok yakın ve sarsılmaz bağlar bulunmaktadır. Asıl amacımız, derin ve köklü bağlarımızın bulunduğu Türk hakları ile işbirliğimizi ilerletmek için karşılıklı çaba göstermek ve geleceğe taşınmasına katkıda bulunmaktır.
Türkler ve Kazakların asırlara kadar uzanan köklü dostluğunun daha da sağlamlaşması için iki ülke arasındaki işbirliğini kültürel alanda da geliştirmeliyiz. Bu bağlamda, Türk Dünyası araştırmacıları bugüne kadar yaptıkları çalışmalarıyla iki kardeş ülke bağlarının değeri üzerinde önemle durmuş, bu değerleri gençlere ulaştırma yolunda pek çok çalışma gerçekleştirmiştir.
Kazak Milli kültürünün destekçisi, Türkolog Prof. Dr. Mırzatay Joldasbekov sadece Kazak edebiyatının tarihi ile Türk Dünyası tarihinin ilk dönemlerine kadar inmiş, ilk Türk topluluklarının tarih ve edebiyatlarını incelemiştir. Türk Dünyası edebiyatının müşterek unsurları arasında yer alan yaşnameler, halkın uzun yıllar sonucu elde ettiği geleneksel halk bilgisini ve toplumun ortak kültürel belleğini aksettiren nazım türleri hakkındaki eserler ortaya koymuş.
Prof. Dr. Mırzatay Joldasbekov’un bu tür eserlerinden biri “Bozkır’ın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev”tir. Bu eserde Kazak sözlü edebiyatının en büyük temsilcisi olarak kabul edilen Jambıl Jabayaev kaleme alınmış. Jambıl, Jetisu şairlerinin büyük ozanı Süyinbay’ın takdirini kazanarak, ondan dua alır.
Süyinbay’ın yanında yaklaşık bir yıl kaldıktan sonra Kazak halk şiirinin; atışma, koşma ve deyiş türlerinde başarılı eserler verir. Jambıl’ın eserleri, Kazak halkının kültürel bir ansiklopedisi gibidir. Şairin yaşadığı dönemde Kazakların başından geçen tarihi ve sosyal olayların bir çoğu ozanın şiirlerinden takip edilebilir. Yine onun şiirleri Kazakların günlük hayatı ve sosyal yaşamları hakkında pek çok bilgiyi ihtiva etmektedir.
Jambıl’ın şairlik yeteneğinin en güzel göstergelerinden biri de imgelerinin yurt coğrafyasıyla ve Kazak kültürüyle bütünleşmiş olmasıdır. Ozanın şiirlerindeki görüntüleme gücü imgelerini, benzetmelerini, somutlaştırmalarını doğaya, doğadaki somut varlıklara ve Kazak kültürel belleğinin önemli anıştırmalarına dayandırmasından gelmektedir.
Prof. Dr. Mırzatay Joldasbekov ele aldığı “Bozkır’ın Ulu Ozanı Jambıl Jabayev” adlı eserinde millî gelenekleri koruyarak eseri uluslararası alanda söz sahibi olabilecek seviyeye taşımak için emek vermiştir. Büyükelçiliğimiz tarafından bu tür eserlerin hazırlanması konusunda, akademisyenlerimizi ve yazarlarımız her zaman teşvik etmeye, onlara destek olmaya çalışacağız. Edebiyat alanındaki çalışmaların güçlenmesi ve artırılması temennimizdir.
Kurulduğu günden bu yana Kazak ve Türk edebi ilişkilerini geliştirmekte olan ve bu eserin basımında da desteklerini esirgemeyen Keçiören Belediye Başkanı Sayın Turgut Altınok’a, Avrasya Yazarlar Birliği’ne ve Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Yakup Ömeroğlu’na, eseri büyük bir titizlikle çeviren Ufuk Tuzman’a, kitaptaki şiirleri çeviren şair Kenan Çarboğa’ya şükranlarımızı sunarız.
TAKDİM
Değerli Okuyucu;
Milletimiz, devletimiz ve Türkistan coğrafyası için yeni yüzyıl, büyük bir buluşmaya sahne olmuştur. Tarih uzun yıllardır birbirinden ayrı kalmaya zorlanmış olan Türk Dünyası halklarının hasretle sarılmasına şahitlik etmiş, kardeş ve soydaş Türk Devletleri 90’lı yılların başlarında yürekten bir kucaklaşma yaşamışlardır.
Uzun yıllar boyunca uluslararası alanda “Türk Dünyası Coğrafyası” adına tek başına mücadele eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra Türk Cumhuriyetleri’ni tanıyan ilk devlet olmuştur. Kardeşler ve soydaşlar arasında yürekten bir buluşma yaşanmıştır. Türk Devletleri’nin ilişkiler tarihinde yerini alan şu güzel hatıra, bize o ruh halini en güzel şekilde yansıtmaktadır:
Kazakistan Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu önemli tarihî olayın ardından Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti derhal Bakanlar Kurulunu toplamış ve Kazakistan’ı tanıyan ilk ülke olmuştur.
Nihayetinde idealimiz ve ülkümüz olan TURAN SEVDAMIZ ile TURAN DAVAMIZ gerçekleşmiştir. Bu önemli karardan sonra dönemin Cumhurbaşkanı’ı Turgut Özal, bağımsızlığına kavuşan Kazakistan’ın kurucu elbaşı Nursultan Nazarbayev’i tebrik etmek için sabırsızlanmaktadır.
Turgut Özal sabaha karşı saat 04.30 sularında telefonla Nazarbayev’i aramış ve: “Biliyorum vakit çok uygun değil ama bu büyük hadiseyi tebrik etmek için sabahı bekleyemedim. Kazakistan’ın bağımsızlığı kutlu olsun kardeşim. Yıllardır bu güzel günleri, Türk Milleti sabırsızlıkla beklemekteydi!” demiştir.
Değerli Okuyucu;
Büyük bir mutlulukla belirtmeliyim ki Keçiören, bu duygu ve düşüncelerle ve aynı umut ve mutlulukla, -geçmiş dönemde- belediye başkanı olduğumuz 15 yıl boyunca Türk Dünyası’nın kucaklaştığı bir merkez olmuştur. Keçiören Belediyesi ve Keçiören halkı tüm samimiyetiyle Türk Dünyası ile bütün platformlar ve etkinliklerde yan yana olmaktan gurur duymuştur. Süratle gerçekleştirilen “Kardeş Belediye” anlaşmalarıyla bağlar daha da kuvvetlendirilmiş, ülkeleri bir araya getirecek toplantılar, paneller, çalıştaylar, konserler, açılışlar, bilimsel buluşmalar başta olmak üzere nice etkinlik düzenlenmiştir.
Dokusu ve kimliğiyle Türk tarihi ve