Sovyet Öykü Seçkisi. Анонимный автор

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Sovyet Öykü Seçkisi - Анонимный автор страница 10

Жанр:
Серия:
Издательство:
Sovyet Öykü Seçkisi - Анонимный автор

Скачать книгу

ya gevezeye takılırsın ya da rahibin yanına gidersin…”

      “İşi bitirdin mi? İş boş, keşke bir şarkı olsaydı kardeşim…”

      “Hayır, önce işi bitirmek gerek. Duyuyor musun?”

      “Neyi-i?”

      “Nehrin arkasında bizim aylaklar kızlarla geziyorlar… Duyuyor musun?”

      “Doğru… Öyle!”

      “Daha tıkanıklığın olduğu yere gitmediler, kayıkla oraya gitmeye korktular…”

      “Buraya yerleşti onlar. Kışı nehirde geçirecekler.”

      “Biliyorsun işte, Hariton! Bırak on verst kadar turlayıp gelsinler.”

      “Doğru söylüyorsun!”

      “Ah, kafam! Gece dolunay vardı, ortalık gündüz gibi aydınlıktı. Şık şık ses çıkartan laptilerin altından küçük taşlar dökülüyordu adeta.”

      İkisi nehrin kenarına indiler, uyuyan aylakların etrafında yürüdüler, toprağa batırılmış birkaç zıpkına dokundular, birisi şöyle dedi:

      “İşe yaramaz insanlar! Tembellikten yağ bağladılar, zıpkınlar ise tembellikten uslu uslu duruyor.”

      “El yordamıyla buldum!”

      “Ucuna bak!”

      El yordamıyla zıpkını bulduktan sonra iki siyah varlık sıkışıklığın olduğu yere doğru geldi ve yaklaştıkça adımları daha hızlı ve hafif bir hale geldi. Islanan laptileri zaman zaman parlıyordu.

      “Bak-k!”

      “Burada bir altıgen görüyorum.”

      “Henüz dokunma!”

      Ellerindeki zıpkınlar parladı ve oraya buraya çarptıkça tık tık diye ses çıkartıyordu. Siyah varlıklar sıkışıklığın arttığı kısma doğru gittiler ve tek bir kütüğe dokunmadan uğuldamakta olan yığının diğer tarafından kayboldular.

      Yine çığlıklar duyuldu kocaman, var sesiyle:

      “Tu-t-t!”

      “Yakaladı-m-m!”

      “Kenara indir!”

      “Uzaktaki kütüğün üzerine, biliyorum!”

      “Kır!”

      “İn-di-i-r!”

      Sağır edici bir çatırtı başladı. Kütükler şelalelerin derinliğine doğru yöneldiler, takla atarak süründüler. Su tanelerinden oluşan ve gökyüzüne kadar uzanan mavi direk, yığının altında parlıyor gibiydi. Beyaz köpüğün arasında, uçurumun derinliğinde taş örgüler duruyordu.

      Artık sırılsıklam olan iki siyah varlık, vücutlarına yapışan gömlekleriyle su altı dünyasına ait canlılar gibi kütüklerin üzerinden, arasından geçtiler… Suyun var gücüyle attığı kütüklerin biri taşın üzerine doğru uçuyordu. Siyah varlıklardan biri, kütüğün üzerinde durarak kendine çarpmasına izin vermedi. Köpüklerin ve damlaların arasında parladı ve öncesinde keskin kayalıklara çarpınca yarılan ve dağılan diğer kütüğü yıldırım hızıyla yakaladı.

      Siyah varlıklar damlaların arasında, gürültü, gıcırtı ve çatırtı cehenneminde susarak koşuşturuyorlardı. Kıyılardaki her girintiyi, her koyu biliyorlardı ve kütükler, her ittiklerinde bu koylara takılıyordu. Bıraktıkları kütükler taştan nehir yatağı tarafından taşınıyordu. Sırılsıklam olan siyah varlıklar ise dar girintinin kenarında bulunan duvarın üzerine oturarak birer sigara yaktılar.

      “Nehir bizi yıkadı, Mikişka kardeş”.

      “Sigara da bizi ayılttı, biraz daha tüttürelim bari.”

      Ateşin kenarında uyuyan insanlar hışırtı, şakırtı ve gürültüden uyandılar, yerlerinden sıçrayıp, sordular:

      “Kimdir o?”

      “Tomruk sıkışıklığı mı?”

      “Sıkışıklık!”

      “Bak, görüyor musun, hamamın önündeki nöbetçi kaçtı!”

      “Bu Sısovluların hileli güçleri var!”

      “Evet… Artık aylaklar, çantalarınızı alın. Birazdan çağlarca taşacak!”

      “Şeytanlar, gece gece rahat uyutmadınız!”

      “Tıkanıklık hızla çözüldü. Köprüler bozuldu. İşçi başları yiyecek deposunu çağlarca alıp götürmesin, ormanın içine çekmesin diye güvenli bir yere koydular.

      Nehrin diğer kenarından, ay ışığında gri- yeşil kıyı boyunca kirden kararmış insanlar koşturup duruyor, sesleri nehir boyunca yayılıyordu.

      “Sal-lar!… Hey! Sal-la-a-r!”

      “Lar-lar-lar!… l-a…”

      “Lar-lar-lar”, diye yankı nehir boyunca duyuldu.

      Tomruk sıkışıklığının yanındaki kamptan kinayeli sesler geliyordu:

      “Delikanlı-lar-r, siz daha gezi-n-n!”

      “Kadın geti-ri-n-n!”

      “Durdurun!”

      “N-n-n…”

      “Sal-la-rı!”

      Kimse tarafından korunmayan aynı hamamda rafın üzerinde, çıranın sisli ışığında iki çıplak varlık, Mikişka ve Hariton oturuyordu. Hamam sıcaktı, giysileri ocağın üzerindeki sırada kuruyordu.

      Mikişka balalayka tıngırdatıyor, elleri balalaykaya kötü bir şekilde eşlik ediyor ve tellere halsizce değiyordu. Haritanko uykulu ve yarı sarhoş sesle şarkı söylemeye başladı:

      Bahçede ihtiyar kadını patakladılar da mı

      Genç kız kaçtı-ı?

1923

      MİHAİL MİHAYLOVİÇ PRİŞVİN

(1873-1954)

      Mihail Mihayloviç Prişvin 4 Şubat 1873 tarihinde Lev Tolstoy, İvan Turgenyev gibi ünlü Rus yazarlarının doğduğu Oryol bölgesine bağlı Kruşçevo köyünde tüccar bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelir. Burada gimnayzumda öğrenim görürken öğretmeni ünlü Rus filozof Vasili Vasilyeviç Rozanov’a saygısızlık yaptığı gerekçesiyle okuldan atılır ve bundan on yıl sonra Riga’da bulunan Politeknik Üniversitesi’nde öğrenimine devam eder. Öğrencilik yıllarında Marksist felsefeden etkilenir. 1900-1902 yılları arasında Leipzig Üniversitesi’nde ziraat

Скачать книгу