Karnaval. Ахмет Мидхат

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Karnaval - Ахмет Мидхат страница 19

Жанр:
Серия:
Издательство:
Karnaval - Ахмет Мидхат

Скачать книгу

zamanındaki halisane fingirdeşmeler göz önüne alındığında belki hoş görülebilir ise de sonraları bu fingirdeşmelerin âdeta tam anlamıyla oynaşma hâlini aldığı zamanlarda, böyle bir kocanın hoş görülemeyeceğini ortaya atınca -çünkü bu söyleşide bulunanların cümlesi bekâr adamlar olup kadınlara yaranmak gayretinde bulunduklarından- bunlar bu yoruma şiddetle itiraz etmişler ve alafranga kıskançlığın pek büyük terbiyesizlik sayıldığına ve bunun da pek yerinde olduğuna karar vermişlerdir.

      Hatta bunlardan birisi şöyle bir de fıkra anlattı:

      “Paris’te centilmenler kulübüne bir centilmen devam eylermiş ki ne önceden ve ne de gecikmeksizin akşam belirli bir saatte kulübe gelir ve her akşam hep bir koltukta oturup yalnız bir çeşit gazetenin, “high life”, yani kibarın av, avlanma ve at yarışı gibi en büyük eğlenceleri konusu ile ‘chronique theatrale’, yani tiyatrolara dair haberleri okuduktan sonra hep öteden beri kumar oynadığı adamlar ile kumarını oynar ve yine belirli olan saatte kalkıp alışkın olduğu bazı meşhur kadınların salonlarını dolaşarak evine gider ve ertesi akşama kadar uykucağızını uyurmuş. Seneler boyunca bu adam şu yolda davranışına asla halel getirmediği hâlde, nasılsa bir akşam âdeti olan saatten üç dört saat sonra gelip kumar arkadaşları da kendisini epeyce beklemiş olduklarından, nasıl olup da bu akşam geç kaldığını sormuşlar. Centilmen cenapları cevaben demiş ki: Artık çektiğim sıkıntıları sormayınız! Bizim madam sevgilisi ile kavga etmiş. Ama suç kendisinde. Çünkü sevgilisi olan budala, bizimkini gerçekten severmiş de madam da ona hıyanet eylediği için küsmüş! Tuhaf değil mi? Ne ise! Aralarını bulup barıştırıncaya kadar başıma ne hâller geldi! İşte onun için geciktim!”

      Şu fıkra üzerine bu centilmen hakkında bravolar, el çırpmalar yekdiğerini takip ederek, “Gördünüz mü? Gördünüz mü? Herif tam centilmenmiş!” sözü ağızdan ağza dolaştı.

      Resmi, bahislere asla karışmaksızın dinlerdi. Madam Hamparson onun da fikrini sordu. Dedi ki:

      “Ey, siz bu hâllere ne dersiniz Resmi Efendi?”

      “Ben hiçbir şey demediğim gibi demek de istemem madam!”

      “Ama öyle olmaz. Gerek onaylama, gerek kınama vadisinde olsun elbette bir söz de siz söylemelisiniz. Ne ile eğlenip vakit geçireceğiz ya?”

      “Ne söyleyeyim ki madam? Şayet söyleyecek olsam madamların mösyölerin itirazlarına sebep olacak şeyler söylerim diye korkuyorum.”

      “Daha iyi işte! Onlar itiraz ederler, siz cevap verirsiniz; bahsimiz konumuz da böyle renk bulur, eğleniriz.”

      “Ben söyleyecek olursam, sözüme edilecek itirazlara cevap veremem. Herkesi kendi fikir ve yorumlarında serbest görmek isterim. Bu sebep nedeniyledir ki konu edilen şeyler hakkında asla fikir ortaya koymadım. Dostlarımızın fikir serbestisine riayet ettim. Onlar bana itiraz edecek olurlarsa yine cevap vermem ki benim fikir serbestime müsaade etmeyenler onlar olsunlar diye. Ben ise…”

      Bir efendi:

      “Bahse avukatça giriştiler! Öyle bir giriş ile itiraz yollarını bununla daha şimdiden kapıyorlar.”

      Bir kadın:

      “Buyurunuz bakalım, sizin de değerlendirmenizi görelim.”

      Resmi:

      “Bendeniz bu konuyu ait oldukları taraflara göre birkaç kısma bölüştürmek isterim. Kıskanmak kimin için ayıptır, kimin için değildir; o bölüştürme üzerine meydana çıkar.”

      Madam Hamparson:

      “Demek oluyor ki bazı kimseler için kıskanmayı kınıyorsunuz.”

      Resmi:

      “Müsaade buyurunuz da madam, fikrimi temelleriyle ortaya koyayım. ‘Eğer medeniyette ilerleme insanın doğasını bozuyorsa âlemde her şey mümkündür.’ diye hiçbir tartışmaya girişmemeli. Her tartışma konusu için sağlam bir temel lazım ise bu kıskanmak, kıskanmamak konusunda da insanın doğasını temel olarak kabul etmeli. Onu takiben, bir de edep ve terbiyeden ileri gelen sorumluluk meydana çıkar. Şimdi öncelikle göz önüne alınmalıdır ki insan âdeta bir hayvandır. Hayvanlar arasında gönül işleri konusunda eşini kıskanmayan âdeta hiçbir hayvan tanımıyorum. Horozlar, tavuklar gibi bazı hayvanlarda hanımın çokluğunu gördüğüm hâlde kıskanmak vardır. Köpekler ve kediler gibi bazı hayvanlarda da birden fazla evliliğin olduğunu gördüğüm hâlde yine kıskanmak vardır. İnsanın karakterinde de kıskançlığın var olduğu, Avrupa’dan başka bütün dünyanın, milletlerin durumuna bakılırsa anlaşılır ve kesinleşir. Hatta Avrupalılarda da haset pek çok görülür. Kıskançlık uğrunda ya kendine ya rakibine veyahut sevdiğine kıyanlar bulunuyor. Demek oluyor ki kıskanmak temelde, yani insanın doğasında vardır. Fakat kıskanç görünmeyen adam edep ve terbiyeden kaynaklanan bir sorumluluğa riayetle, sırf irade zoruyla kıskançlığın etkilerini defederek muvaffak olur.”

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Şirketi Hayriyye: Şehir hatları vapur işletmesi

      2

      Şetaret: Şenlik, neşe.

      3

      Şatır: Neşeli.

      4

      Pespayegân: Rütbece alt seviyede olanlar, ayak takımı.

      5

      Kalafat: Vaktiyle Yeniçeri Ağalarının giydiği kırmızı, büyük başlık.

      6

      Zühre: Afrodit

      7

      Konsolide: Devlet tahvili.

      8

      Frenk:

Скачать книгу