Lâ Havle - Lütfî Divânı. Lütfü Şehsuvaroğlu
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Lâ Havle - Lütfî Divânı - Lütfü Şehsuvaroğlu страница 5
Bu yağmur böyle tesir etmezdi
Dalgalar böyle vurmazdı sahillere
Hani duvarlar üstüne üstüne gelir
Ruhunda kafesten bir kuş uçar gibi olur ya
Akşam biner ya gün aydınlığının üstüne
Ey gönül, bu kederi nereden kaptın
Baktığım yerlere bulanan bu duman nereden
İÇERDE – DIŞARDA
Yapılacak işler mi var
Çözülmemiş düğümler mi
Bu sevdâya gönlümüz dar
Bizi beklemeyin şimdi
Çağırdınız gittik geldik
Ölüm tattık hayat boyu
İstediniz hep biz verdik
Arzunuz bir dipsiz kuyu
Avuçtaki şiş inmedi
Hatırdadır olan biten
Gözlerimde yaş dinmedi
Batırdınız güle diken
Artık beklemeyin bizi
Hiç gelmeyiz yolunuza
Suçlarınız dizi dizi
Nişan taktık kolunuza
Elleriniz elleriniz
Copa benzer elleriniz
Belli ki kuvvetlisiniz
Biz olmadan da varsınız
Vatanı koruyasınız
DIŞARDA
Şiir gibi bir yalnızlıktır
Çektiğim
Bir sigara dumanında toplarım
Mısralarımı
Ve onların kaderi nefesimle
Uçar gider
Hayattan ne aldığımı bilirim
Ne verdiğimi
Can sıkıntısı sarmış benliğimi
Artık abestir her şey
Her şey ve aşk
Şimdi yoluma topuk sürür giderim
Bilmem nereyedir
TUTUKLULUĞUN 146. GÜNÜ
EVE MEKTUP
Yağmur çiseliyor dışarıda
Mazgal deliklerinden görüyorum
Oh… Hayat hâlâ güzel
Ve ümit ne tükenmez rahmet
Yağmur göklerin toprağa muhabbeti
Düşen damlalarca seviyorum
Evdekileri
Bir serçecik
Cik cik
Şarkısını söyleyecek
Bıraksalar
Hürriyetin
Tam şuramda
Kafes içinde
Bir serçecik
Yağmur yağıyor üşüyorum
Tam şuramda
Kafes içinde
Bir sıcaklık duyuyorum
Bozkır kültürüme uymayan şeyler söylüyorum
Artık söylemeliyim
“Seviyorum”
Damlalarca seviyorum yağmurlarca
Yüreğim o damlalar kadar atıyor
O damlalar kadar varım
Sonsuzu tutuklamış, sonsuza tutuklu
Sevginizle ayaktayım
İşte bir ziyası süzülüp gelmiş güneşin
Dün gece ise bir yıldızla konuştum
Ve ayın hilal şeklinde olduğu
Görüş günlerini bilirim
Yaslanmak niye
Siz orada varsınız ben burada
Varlığımız sevgimizle
Varsın çatık kaşlı duvarlar kaplasın her yanımı
Varsın beyazlarla karalar karışsın birbirine
Yeşermesin varsın başaklar ayrık otları arasından
Kim kapatabilir yüreğimi size, sonsuza
Yüreğimi kim mahkûm edebilir
Yüreğim evren kadar büyük
Bir o kadar sevginizle ayakta
DURDURUN ÇAĞI 15
Artık yeter ey koca kent
Ey karman çorman binalar
Ey beynime dikili taşlar
Duvarlar, vitrinler ve lambalar
Neden her intiharın
Her sonu gelmez sevdanın
Sebebinde siz varsınız
Ve neden
Açlığın, susuzluğun ve terin
Sebebi hep siz
-Güneş yanıklarıyla dolu
Güneş ışınlarıyla çatlamış
Güneşe hasret alınlardaki
Gözyaşlarının-
Ey taşlar, taş binalar
Ey insanlar, taş insanlar
Durdurun bu cinayeti
Bu gün ortasında işlenen
ANNEM 16
Ömrün boyunca hep koşturdun durdun
Evlatların için ordan oraya
Mamak yollarında çile doldurdun
Kıymet vermedin hiç pula paraya
Allah’a zikrinle ne kadar yakın
İblis’ten ne kadar uzaksın annem
Kar demedin geldin, ayaz demedin
Mevsimler tükendi, yıllar tükendi
Sabırlar tükendi, sen tükenmedin
Geldin de kırıldı zalimin bendi
Cennetteki yerin hazır olmalı
Topuğun çiğnesin kalbimi annem
KUCAĞINA DÖNMEK ANNEMİN 17
Küçüktüm
Ellerim kocaman görünürdü gözlerime
Küçüktüm
Annemin
15
“Hareket”(1977) sayı 8
16
Mamak 1982. İki yıla yaklaşan süre içinde, gelmediği görüş günü yok. Karda kışta, ayazda, temmuzun sıcağında zorla okutulan İstiklal Marşlarından sonra yüzünü tel kafeslerin ve kirli kalın camların arkasından seçmeye çalıştığım annem için…
17
İstanbul’a tayin olmuştuk. Yıl 1968. 68 kuşağında ilkokul sıralarındayım. Kadıköy Ziverbey’de evimiz. Sabah vakti. Dört bir yandan sabah ezanı duyuluyor. Gurbetteki çocuk, elemle uyanıyor. Annesi de… Onun kucağında ezanı dinliyorum. Erzincan’dan İstanbul’a gelmiş ve koca şehre alışmaya çalışan küçük kalp titriyor…