Şehir Mektupları. Неизвестный автор
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Şehir Mektupları - Неизвестный автор страница 7
Köprü üzerindeki Rumeli ve Anadolu kıraathaneleri şu mevsimde o kadar serin oluyor ki insan saatlerce çıkmak istemiyor. Temizlik, bakım ve hizmet son derecede olduğundan, şehrimizde bir benzerine rastlamak güççedir. Fakat eski köprü ile yeni köprüyü birbirine bağlayan geçitlerin merdiven yerleri, pek ziyade tehlikeli, demirleri kopmuş, kırılmış olduğundan insan, inerken biraz sendeleyecek olursa, denize yahut dubaların üzerine düşecek.
Beni “köprücü”lere kim haber vermiş? Gelip geçerken, birbirilerine gösteriyorlar. Tenkidimize kulak verilmiş ve tembih edilmiş olmalı ki bu günlerde o biçimsiz hâller görülmüyor. Hatta, para vermeyenlere bir kere hatırlatıyorlar. Galiba, bu hatırlatma da dalgınlıktan uyarmak için olsa gerek.
10
Geçenlerde, aziz ahbaplardan biri işkembe ve işkembecilere mahsus makale hakkında dolaşan bahislere dalarak Galata lokantalarının gündelik yemekleri üzerine tetkikler yapmaya başlamış ve bu konuda ele geçirdiği listeyi ben âcizlerine yollamış olmayla, ilişikte ve açıkça, midesine düşkün efendimizin huzurlarına, takdim kılındı.
Paçavra haşlaması, kılıç kebabı, kalkan kebabı, şiş kebabı, süngü kebabı, çoban kebabı, keçi kebabı, orman kebabı, kuzu başı, hafta başı, fileto pane, ben kül oldum yâne yâne, beyin tavası, ton ton havası, kuzu fırında, omlet dö jarden, kotlet dö eski saten, kızartma, sarartma, morartma, Okmeydanı mektupçusu bize bu kadar sarma, pantolon paçası, Kuşdili, Et Meydanı, Taş Kasap (hep bir hesap), yahni kapan, acemaşiran, Salma Tomruk.
Semizotu bastı; aftos suratı astı, tramvay silkmesi, zeytinyağlı çınar dolması, Yeni Bahçe, Bostancı.
Aside ma’kaside70 mantarlı pilav, kantarlı çilav,71 Un Kapanı, altı kere altı, Asma Altı, Yel Değirmeni, Bulgurlu, pencere gözlemesi, segâh maya.
Kaymaklı tulumba tatlısı, hortumun iki katlısı, balcı kızı (daha tatlı), dilber dudağı, saba buselik, sütlaç, ağzını aç.
Limoncu küfesi, Balık Pazarı muhtırası, Sirkeci büfesi (kadehi kuruşa).
Top atan, Dekadan,72 adam aman ne derde? (ne sevdaya uğradı garip başım, ne derde!) şeftali sokağı, incir köyü, Fıstıklı, Fındıklı, Bağlar Başı, Narlı Kapı.
Ördek rakısı, pehlivan yakısı73 (Hekimlerin tavsiyesine göre eczanelerden veriliyor.), züğürtler şampanyası, Terkos kumpanyası, vay – vaylı çay, Kızılırmak, Zincirlikuyu.
11
Cinasa74 ve cinas düşürmeye meyil ve arzuları ile tanınmış olan (Eskiler alaayiim!) tacirlerinin, bundan böyle (Eskiler sataliim!) adıyla anonim bir şirket kurmaya karar verdikleri ve durumu İştayn, Mayer, Viktor, Tiring75 mağazaları ile bütün yeni edebiyatçılara haber verdikleri işitilmiştir. Heveskârlar, sokağa çıkmayın!
Tribuna gazetesi, yazmış olduğu son bir makalede, İtalyalı meşhur filozof Viko’nun76 yüksek bilgili nazariyelerinde, “terakkinin şeklini” helezoni olmak üzere nitelemiş bulunması dolayısıyla, yeni edebiyatçılarımızın dahi o yola giderek; fakat daha gümüşi olmasına dikkat eyleyerek, bir şekil vücuda getirmeye çalıştıklarını belirtiyor.
“Derdine deva bulamayanlara!” başlığı ile gazetelere ilan veren doktor ile yarışmak üzere meşhur Kadıköylü Kambur Terzi, matbaamıza gelerek eski akçe hesabıyla yüz dirheme77 dinleyeceğini söylüyor. Ok Meydanı mektupçuları, hazır olun!
Eczanelerde “pehlivan yakısı”nın her isteyene verilemeyeceği ve öteki berikinin hekimlik işlere karışamayacağı hususunda hekimlerin ileriye sürdükleri düşüncenin sebeplerini aramaya kalkışan bir zat, sonunda, işin içinden çıkabilmiştir. Bilindiği gibi yiğit lakabı ile anılır!
Hazımsızlık, iştihasızlık, kan kuvvetsizliği, kalp rahatsızlığı gibi hastalıkları (hayret edilecek bir süratle) yok eden “Fosfodin” adlı ilacın, zaman aşımı ile ihtiyarlayarak günde iki mil yol alabilmekte olduğu Eczahane-i Türkiyye’nin geçenlerde attığı perakende hesaplardan anlaşılmakta imiş.
Malum, nezlenin her iki cinsi de geçicidir. Rivayete bakılırsa geçmemesini isteyenler, Portakalis şurubundan içerlerse kanları tepelerine fırlayarak muvaffak oluyorlarmış. El uhdetü Ale’r – râvı.78
Reji79 idaresi, son zamanlarda, “Bafra” tütünleri hakkındaki tutumunu değiştirmiştir. Adı geçen idare, bu tütün paketlerinin yaldızı olduğu gibi kalmak ve yirmi beş gramdan beş gramı çıkarılıp azaltılmak şartıyla, her birini iki kuruşa satmaktadır. Tütün fiyatını indirmiyor, diye Reji’den şikâyet edenler gözlerini dört açsınlar!
Sahne-i Âlemde yer yer göze çarpan tabii garipliklerden olarak, bir tiyatroda, oyun oynandığı sırada bir demet “menekşe” peydah olarak, koklayanların burnunu düşürdüğü haber veriliyor. Acaba ben de koklayayım mı dersiniz? Ne dersiniz?
“Veresiye içenler, iki defa sarhoş olurlar” hakikatine dayanarak, şöhretli ayyaşlardan Bekri Mustafa’nın bin bu kadar sene yaşamış olduğunu Yeni Takvim yazıyor.
Bütün yeni şairlerin bir araya gelerek; kar yağdı, kar bastı, kar topu, karlı dağı ben aştım geldim, kar gibi beyaz, karfiçe, karlık, kartal, karga başlıkları ile manzumeler yazacağı duyulduğundan, Baba Yaver’in kar helvasından feragat ettiği söyleniyor.
12
Malum, aşk ve muhabbet su götürür şeylerden değildir. İnsan bir kere fitili aldı mı, idare kandili gibi sabahlara kadar yanar tutuşur. Hani, bekçinin biri bir eve girmiş; odada, sopası dizinde, muhabbete dalmış da kadının kocası gelir gelmez yüke tıkılmış. Bir esnemiş, bir daha esnemiş, dalar dalmaz rüyasında nöbetçi gelmiş. “Evde yangın var!” diye bağırarak bütün mahalleliyi ayağa kaldırmış, diye bir hikâye yok mu? İşte insan, o hikâyedeki bekçi gibi bangır bangır ünler. Fakat herkese, rüyada nöbetçi gelmez. Herkesin sevdası
66
Keşmirî: Koyu esmer, Hintli rengi.
67
Panorama: Genel görünüş.
68
Baba Yaver: Ahmet Rasim’in, Şehir Mektupları’nda çok geçen, mizahlı manzumelerinde ve yazılarında kendisine ‘‘Baba Yaver-i şikem-perver’’ diye takıldığı, midesine düşkün ve obur diye takdim ettiği bir arkadaşı.
69
Dediye: Fransızca ‘‘dediee: ithaf olunmuş’’. Burada sadece, ‘‘ithaf’’ karşılığı.
70
Aside makaside (kasideli aside): Yakıştırma bir isim. Aside, pekmeze un ve yağ katılarak yapılan bir tatlıdır.
71
Çilav: Haşlama pirinç.
72
Dekadan: Aslında düşkün, inkıraz buları anlamlarına gelen bu söz, 19. yüzyıl sonu Fransız Sembolist şairlerine alaycı, küçültücü bir sıfat olarak takılmıştır.
73
Pehlivan Yakısı: Çok sert bir yakı cinsi. Ancak pehlivanların dayanabileceği bir yakıcılıkta olduğu için bu adla anılır.
74
Cinas: Şekilce benzer, anlamca ayrı birden fazla kelimenin aynı beyit veya cümlede (kimi zaman kafiyeli olarak) kullanılması.
75
İştayn, Mayer, Viktor, Tiring: Zamanın çok meşhur hazır elbise mağazaları.
76
Viko (Jean Baptise Vico, 16688- 1744): ‘‘Yeni İlim ve Tarih Felsefesinin Esasları’’ adlı eseriyle tanınmış, İtalyan filozofu.
77
Dirhem: Eski gümüş para birimi.
78
El uhdetü Ale’r – râvı: Doğrusu, yanlışı, rivayet edenin üzerine olsun!
79
Reji: Türk tütünlerini işleme, paketleme ve satma hakkı İnhisarlar (Tekel) idaresine geçmeden önce, aynı haklara sahip olan yabancı şirket.