Sherlock Holmes’un Maceraları Bütün Maceraları 3. Артур Конан Дойл
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Sherlock Holmes’un Maceraları Bütün Maceraları 3 - Артур Конан Дойл страница
Sherlock Holmes’un Maceraları
Giriş
Ne Sherlock Holmes’u “tanıtmaya” ne de 1886 ile 1927 yılları arasında Arthur Conan Doyle’un onun hakkında yazdığı altmış hikâyeyi anlatmaya gerek var. Daha sonraki yıllarda Holmes karakteri ile arkadaşı ve tarihçi Dr. John H. Watson, âdeta gerçek kişiliklere bürünmüş ve bilim kurgu dünyasının en ünlü karakterleri olmuşlardır. Kaldı ki hikâyelerini hiç okumayanlar bile onları tanımaktadırlar. Hemen hemen dünyanın her ülkesinde Holmes’un hikâyelerinin tercümesi bulunabilmektedir ve İncil’den dahi daha çok dile çevrildiği söylenmektedir. 1890’lı yıllarda ilk olarak Avrupa ve Japonya’da tercümeleri bulunabilirken daha sonraki yıllarda tercümelerin sayısı arttı. İlk Holmes filmi 1900’de çekilmiş ve piyasaya sürülmüştür. Sherlock Holmes’un karikatürleri yapılmış; çizgi romanları yayımlanmış; sahne oyunları, müzikalleri, radyo piyesleri, TV dizileri, komedileri ve hatta bir balesi sahnelenmiştir. Bunun yanı sıra, Conan Doyle dışındaki yazarlar, daha fazlasını isteyen okuyucuları tatmin etmek amacıyla Holmes ve Watson’ı taklit ederek yüzlerce eser ürettiler.
Holmes’un ünü o derece yayılmıştır ki yanında taşıdığı malzemeler dahi polislik, dedektiflik ve suçluları bulma konusuyla bütünleşmiştir. Örneğin, kıvrımlı piposu, uzun şapkası ve büyüteci Sherlock Holmes’un görüntüsünü canlandırmaya yetmektedir. İlk baskılarda kullanılmamasına karşın “Çok basit sevgili Watson.” cümlesi bir özdeyiş olarak İngilizceye girmiştir. Bu cümle, okuyucuyu şaşırtmakla beraber aslında her şeyin çok açık seçik olduğunu belirtmek amacıyla kullanılmıştır. Londra’ya giden ziyaretçiler hâlâ akın akın Sherlock Holmes’un yaşadığı Baker Caddesi’ne gitmekte ve bu muhteşem dedektifin yaşadığı 221B numaralı eve, onun kendi problemlerine çözüm bulacağı ümidiyle dünyanın her bir tarafından mektuplar yağdırmayı sürdürmektedirler. Birçok kişi onun gerçek bir insan olduğunu ve kendilerine yardım edeceğini düşünmektedirler. Hatta 2008 yılında UKTV GOLD tarafından yapılan bir ankette, İngilizlerin yüzde elli sekizinin Sherlock Holmes’un gerçek bir insan olduğuna inandığı ortaya çıkmıştır (Aynı ankette Winston Churchill’in bir bilim kurgu karakteri olduğuna inananlar ise yüzde yirmi üçtü.).
Sherlock Holmes hikâyelerinin popüler ve uzun ömürlü olmasının nedeni belki de yazar tarafından çabuk ve gelişigüzel bir şekilde yazılmalarıdır. Yazar, edebî ününü daha ciddi çalışmalarına dayandırıyordu. Arthur Ignatius Conan Doyle (1859-1930) hikâye anlatımı konusunda doğuştan yetenekliydi çünkü herkesin anlayacağı gibi ve Sherlock Holmes’un ifade edeceği gibi “sanat” ailenin kanında akıyordu.
Sanatsal yönü kuvvetli olan Doyle, ailesinden gelen doğal bir yeteneğe sahipti. Büyükbabası John Doyle (Lakabı “H. B.” idi.) politik karikatürler çiziyor ve hiciv sanatıyla uğraşıyordu; amcası Richard Doyle iyi bir ressamdı ve hatıra defteri tutuyordu (“Punch” dergisi için tasarladığı kapaklar ile ünlenmişti.); babası Charles Altamont Doyle ise Edinburgh’nın Holyrood Sarayı’ndaki çeşmelerin yapımında rol almış bir sanatkârdı (her ne kadar çok iyi olmasa da). Genç Conan Doyle, annesinin dizinde saatlerce ataları hakkındaki hikâyeleri dinlerdi. Çok hızlı ve istekli bir okuyucuydu. O kadar hızlıydı ki “Anılar ve Maceralar” (1924) adlı otobiyografisinde ailesinin gittiği küçük bir kütüphanenin, onlara bir günde ikiden fazla kitap değiştiremeyeceklerini bildiren bir yazı gönderdiğini yazmıştı. Zevkleri çok değişkendi. Yeni konuları, yeni yazarları ve yeni kuramları keşfetmekte çok istekli olması yazarlık hayatı boyunca hikâyelerine yansıyordu.
Lancashire’da, Jesuit Stonyhurst Kolejinde eğitim gören Conan Doyle, 1875 Haziranında Londra Üniversitesine kaydolmuş ve 1876’da Edinburgh Üniversitesi Tıp Fakültesine girerek 1881’de mezun olmuştur. Maddi sıkıntı çekmeleri nedeniyle ailesine destek olma amacıyla 1880’de, Kuzey Buz Denizi’nde balina avı yapan bir Peterhead gemisi olan Hope’ta doktor olarak görev yapmaya başlamıştır. 1881-1882 yılları arasında da Batı Afrika’ya sefer yapan Mayumba adlı buharlı gemiyle benzer bir görevle yola çıktı. Kurnaz ve komplocu Dr. George Turnavine Budd ile Plymouth’da kötü bir ortaklık kurduktan sonra, Southsea’de kendi özel muayenehanesini açtı. Bush Villaları, No:1’de tabelasını astıktan sonra hastalarını beklerken boş zamanının çoğunu yazarak geçirdi. Bu süre içinde ürettiği kısa hikâyelerinin hepsi başarılı olamadı ama Kraliçe Viktor-ya zamanına ait muhteşem hikâyesi “Kutup Yıldızı’nın Kaptanı” gibi bazılarından magazin dergilerinde övgü ile bahsedilmiştir.
1885 Ağustosunda evlendikten sonra Conan Doyle kendi zihni için şunları söylemiştir: “Hızlandı… Hem hayal gücüm hem de anlatımım oldukça gelişti.” Kısa hikâyelerinin yanı sıra roman (“Girdlestone’daki Ortaklık” gibi) yazmayı denedi ama eseri yayınevlerince geri çevrildi. Conan Doyle daha taze, daha sağlam ve daha ustaca bir şeyler yaratabileceğine inanıyordu. Yıllarca okuduğu Fransız yazarlardan Emile Gaboriau’nun yarattığı Polis Dedektifi Monsieur Lecoq ile Poe’nun başarılı dedektif tiplemesi olan C. Auguste Dupin, onun çocukluk kahramanlarından biri olmuştur. Bu şekilde kendi dedektif hikâyelerini nasıl yaratacağını düşünmeye başlamıştı. Conan Doyle hikâyesini şöyle anlatır:
“Eski bir öğretmenim olan Joe Bell’in kartala benzeyen yüzünü, tuhaf davranışlarını ve ayrıntıları yakalamaktaki ürkütücü ustalığını düşündüm. O bir dedektif olsaydı kontrol edemediği plansız olayları kesinlikle bilimle bağdaştırırdı. Bu etkiyi yaratabilir miyim diye düşündüm. Gerçek hayatta mümkünse bilim kurguda neden mümkün olmasın? Bir insanın zeki olduğunu söylemek kolay ama okuyucu örnekleri görmek istiyor; ki bu örnekleri Bell bize her gün koğuşta gösteriyordu. Bu fikir hoşuma gitti. Bu karaktere ne ad vermeliydim? Hâlâ alternatif isimler yazan defter sayfasını saklıyorum. Biri temel sanata karşı isyan ettiğinde karakterlerin isimlerinde kuşkuya düşer ve Bay Sharps ya da Bay Ferrets gibi adları yaratır. Önce Sherringford Holmes’u sonra Sherlock Holmes’u buldum. Kendi yaptığı kahramanlıkları anlatamayacağına göre bu görevi yapacak sıradan bir arkadaşı olmalıydı, gösterdiği yiğitliklerde rolü olan ve onları aktaran kültürlü bir insan yaratmalıydım. Bu görkemli adamın sıkıcı ve sakin bir adı olmalıydı. Watson adı iyiydi. Artık kuklalarım hazırdı ve ‘Kızıl Soruşturma’yı yazmaya başladım.”
Conan Doyle notlarına başvurduğunda Watson’ı “Afganistanlı Ormond Sacker” olarak tasavvur ettiğini açıkladı. Ayrıca “J. Sherringford Holmes”u muhafazakâr, hep uyuyormuş gibi gözüken, filozof, ender bulunan kemanların koleksiyonunu yapan uzman bir dedektif olarak düşündüğünü söyledi. 221B Yukarı Baker Caddesi de Holmes’un görevini yapacağı yer olarak belirlendi.
Conan Doyle, ilk Holmes hikâyesi olan “Kızıl Soruşturma”yı, “Yapabileceğimin en iyisiydi ve büyük umutlarım vardı.” diyerek nitelendirdi. Ret cevapları üst üste geldiğinde çok üzülmüştü. James Payn kitabı övdü ama hem çok uzun hem de çok kısa bulduğunu söyledi; Arrowsmith Yayınevi, eseri okumadan iki ay sonra iade etti; diğerleri ise “koklayıp” sırtlarını döndüler. En sonunda kitabın müsveddesi Ward, Lock & Co’ya gönderildi. Ucuz ama sansasyon yaratan edebî eserlere meraklıydılar ama cevapları şöyle oldu:
Sayın Bayım,
Hikâyenizi okuduk ve beğendik; şu anda (1886) piyasada bol miktarda ucuz bilim kurgu kitapları bulunduğundan bu yıl eserinizi yayımlayamayız; ama bir yıl beklemeyi kabul ederseniz size telif hakkı olarak 25 dolar ödeme yapmaya hazırız.
Sonunda “Kızıl Soruşturma” için bir yuva bulunmuştu. Artık tüm dikkatini Monmouth İsyanı’nı anlatan “Micah Clarke” adlı romanına verebilirdi. Birkaç ret cevabı aldıktan sonra Andrew Lang’in tavsiyesiyle Longmans, romanı yayımlamayı kabul etti. Conan Doyle başka Holmes hikâyeleri yazmayı düşünmemişti ama “Kızıl Soruşturma”nın Amerika’da elde ettiği başarı nedeniyle, “Lippincott’s Magazin”in temsilciliğini yapan J. M. Stoddart, onu, Londra’da bulunan Langham Otelinde yemeğe davet etti. Bu özel gecede masa arkadaşlarından biri de Oscar Wilde idi ve her ikisinden de “Lippincott’s Magazin” için yazı yazmaları istendi. Wilde’ın katkısı “Dorian Gray’in Portresi” olurken