Araba Sevdası. Recaizade Mahmut Ekrem

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Araba Sevdası - Recaizade Mahmut Ekrem страница 19

Жанр:
Серия:
Издательство:
Araba Sevdası - Recaizade Mahmut Ekrem

Скачать книгу

Kayıtsızlık, ilgisizlik

47

Ce n’est qu’une grisette!: Bu, ancak bir fındıkçıdır!

48

Cocotte: Hafifmeşrep, havai

49

Coureur: Kadın, kız peşinde dolaşan, çapkın

50

L’apparence est trompeuse: Görünüşe aldanmamalı.

51

“Sıçraya sıçraya koşarken bir şeyden ürkmüş gibi, birdenbire durmayı ve dönüp dönüp arkasına bakmayı ceylan senden öğrendi.”

52

İstanbul’da meşhur Kapalı Çarşı’nın Nuruosmaniye Camii tarafındaki kapısından Beyazıt tarafındaki kapısına kadar uzanan geniş caddesine eskiden “Kalpakçılarbaşı” denir ve paşaların, yüksek memurların, tanınmış zenginlerin terzileri filan hep orada bulunurdu.

“Kalpakçılarbaşı’ndaki dükkânlardan çokça alışveriş etme”ye gelince: O devirde kaçgöç olduğu için kadınlar şimdiki gibi serbest serbest sokağa çıkamaz, bilhassa öyle kalabalık alışveriş yerlerine kolay kolay sokulamazlardı. Metinde bahsedilen sarışın yosmanın arkadaşı ise pek fingirdek bir şey olduğundan zannımca, yazar herhâlde onun çarşılarda, pazarlarda dolaşa dolaşa kabak çiçeği gibi açılmış olduğuna işaret etmek istiyor.

53

Karamandola ayakkabı: Yine o devirde bir nevi siyah deriden yahut rugandan yapılan bir çeşit kadın ayakkabısına bu isim verilirdi.

Bana bu malumatı veren ve eski bir İstanbul efendisi olan kıymetli ağabeyim Hulusi Kocahârzem’e ve yine İstanbul’un köklü bir ailesine mensup bulunan arkadaşım ve meslektaşım Sayın Melek Topa’ya teşekkürlerimi sunarım. (s. n.)

54

Quel esprit!.. Quelle finesse!..: Ne zekâ!.. Ne incelik!..

55

Géranium: Sardunya çiçeği

56

Fanée: Solgun, pörsümüş

57

Admirateur: Hayran

58

Heureux: Bahtiyar, mesut

59

Droit: Hak

60

Rustique: Kır hayatına ait, kırsal.

61

Esprit: Zekâ, nükte

62

Éducation: Terbiye, görgü

63

Noble: Soylu

64

Mal élevé: Kötü eğitilmiş, fena yetiştirilmiş, terbiyesiz

65

Beauté: Güzellik

66

Poétique: Şairane

67

Conversation: Mükaleme, konuşma

68

Miroir terrestre: Yer aynası

69

Glace parterre: Yere döşenmiş ayna

70

Très belle comparaison pour un petit lac… C’est très joli!: Bu küçük göl (havuz) için çok güzel bir mukayese… Çok güzel!

71

Un peu trop flattant, mais ça ne fait rien: Fazlaca övücü amma zararı yok.

72

Accepter: Kabul

73

Jeune personne: Tazecik kişi, genç kimse

74

Ça va bien, ça n’est que de la pudeur, c’est de la candeur!: Pek âlâ bir şey, bu hâl sadece iffet ve masumluktan.

75

Emotion: Heyecan

76

Heureusement: Çok şükür, bereket versin.

77

Rencontre: Tesadüf, rastlama

78

Victoire!: Yaşasın!

79

Vers: Mısra

80

Quel drôle de nom!: Ne tuhaf isim!

81

Original!: Özgün, hiç kimsede olmayan şey, nevi şahsına mahsus!

82

Kalipso (Calypso): Eski Yunan mitolojisinde, güya Okyanus veya Atlas ile Tetis’in kızı olup Osisya yahut Ocicya Adası’nda otururdu.

Truva (Troie) Muharebesi kahramanlarından Ülis (Odisseus), fırtınaya tutularak bu adaya düşmüş ve Kalipso’nun sevgisini kazanıp adada yedi yıl alıkonulmuş, bilahare Jüpiter’in (Tanrılar tanrısı Zeus) emriyle Kalipso’yu terk ederek karısının yanına dönmüştür.

[Kamus-ul-a’lâm, cilt 5, sayfa 3561.]

83

A quelle heure?: Saat kaçta?

84

Adieu: Allah’a ısmarladık.

85

Mon équipage?: Arabam?

86

Cocher: Arabacı

87

Mecidiye: O devirde ve hatta Birinci Dünya Savaşı sonlarına kadar kullanılan gümüş yirmi kuruşluk.

88

Pardon mon cher!: Affedersiniz azizim! [Muhatabı kadın olduğuna göre “Pardon ma şer!” (Pardon ma chère!: Affedersiniz azizem!) demesi gerekirdi.]

89

Gilet: Yelek

90

J’ai affaire!.. J’ai affaire!.. Je suis pressé!..: İşim var!.. İşim var!.. Çok aceledeyim!..

91

Par malheur: Olacağa bak ki.

92

İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında birer semt.

93

Alaturka saat on iki ile yarım arası o mevsimde alafranga 20.00 ile 20.30 arası.

94

Monsieur est servi, et Monsieur Pierre est lâ…: Yemek hazır efendim. Bay Piyer de orada…

95

Fanée: Solmuş, solgun

96

O devirde kaçgöç olduğu için vapurlarda, trenlerde kadın erkek aynı salonda, aynı kompartımanda oturamazlardı. Tramvaylar da ortasından bir perdeyle ayrılır, ön kısım kadınlara tahsis edilirdi.

97

Salle a mànger: Yemek odası

98

Fransızca bir gazetenin adı.

99

Dünyaca meşhur bir Fransız şarabı.

100

Pardon mon cher! Parlons d’amour un peu, s’il vous plaît!: Affedersiniz azizim! Biraz aşktan bahsedelim lütfen!

101

De quel amour voulez-vous que je parle? Vous savez bien qu’il y a l’amour de la patrie, l’amour filial, l’amour maternel, l’amour du prochain, l’amour-propre, l’amour de soi… Ce sont des amours de différente nature. Duquel voulez-vous que nous parlions?: Aşkın hangi nevinden bahsetmek istiyorsunuz? Malum ya aşkın çeşitleri vardır: vatan aşkı, evlat aşkı, ana aşkı, hemcins aşkı, izzetinefis düşkünlüğü, insanın kendi nefsine olan aşkı… Bunlar hep ayrı ayrı şeylerdir. Hangisinden bahsedelim?..

102

De l’amour de femme, bien sûr!: Hangisinden olacak? Şüphesiz kadın aşkından! Yazar, bu Fransızca sözlerin Türkçelerini de romanına ilave etmiştir.

103

La Bruyère (Labrüyer) (1645-1696): XVII. yüzyılın ünlü Fransız edibi ve filozofu. Ahlakçı olmakla tanınmıştır. 1688’de yayımladığı “Karakterler” (“Caractères”) adlı eserinde muhtelif insan tiplerini kuvvetle canlandırır ve yaşatır.

104

La Rochefoucauld (La Roşfuko) (1613-1680): Yine XVII. yüzyılın ünlü Fransız mütefekkir ve edibidir. Sert bir kötümserlik taşıyan “Maximes ” (“Düsturlar”) adlı şaheseri iğneli nüktelerle doludur. Bu eserini 1655’te

Скачать книгу