Alice Harikalar Diyarında. Льюис Кэрролл
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Alice Harikalar Diyarında - Льюис Кэрролл страница 5
Alice’in bu sözleri, hayvanların yüzünde ciddi bir ifade oluşturdu. Kuşlardan bazıları hemen uçuverdi. Yaşlı Saksağan dikkatli bir şekilde hemen söze atılıp “Benim eve gitmem gerekiyor. Akşam havası boğazımı yakıyor.” dedi. Kanarya da çocuklarına dönüp sesi titreye titreye “Haydi artık gidelim canlarım! Yatma vaktiniz çoktan geldi sizin!” dedi. Hepsi farklı farklı bahanelerle bir yerlere dağıldılar ve Alice oracıkta yalnız kalıverdi.
Üzgün üzgün “Keşke Dinah konusunu açmasaydım. Kimse ondan hoşlanmadı. Oysa onun dünyadaki en iyi kedi olduğundan eminim. Oh sevgili Dinah! Seni tekrar görüp göremeyeceğimi öyle merak ediyorum ki!” diye söylendi. Ve zavallı Alice kendini yalnız ve morali bozuk hissettiği için tekrar ağlamaya başladı. Kısa bir süre sonra, yine uzaktan bir ayak sesi duydu. Heyecanla ayağa kalktı. Gelenin, fikrini değiştirip hikâyesini anlatmaya karar veren Fare olduğunu hayal etti.
4. BÖLÜM
Tavşan, Bill’i Görevlendiriyor
Koşarak gelen şey meğer Beyaz Tavşan’mış. Sanki bir şey kaybetmiş gibi endişeyle geçerken kendi kendine “Düşes! Düşes! Oh sevgili patilerim! Oh sevgili tüylerim ve bıyıklarım! Olamaz beni idam ettirecek! Nerede düşürmüş olabilirim ki?” diyordu. Alice, Beyaz Tavşan’ın yelpazeyi ve eldivenleri aradığını tahmin etti. Uzun süredir onları arıyor ama hiçbir yerde bulamıyordu. Havuza düştüğü andan beri her şey çok değişmişti. En ilginci de o cam masanın ve küçük kapılı büyük koridorun tamamen kayıplara karışmış olmasıydı.
Tavşan, eşyalarını ararken Alice’i hemen fark etti ve sinirli sinirli, “Hey, Mary Ann burada ne yapıyorsun? Hemen eve git ve bana bir çift eldivenle yelpaze getir. Hemen, şimdi!” deyince Alice öyle korkmuştu ki yaptığı hatayı anlatmaya çalışmadan hemen Tavşan’ın gösterdiği istikamete doğru koşmaya başladı.
Koşarken kendi kendine “Beni hizmetçisi sandı herhâlde. Kim olduğumu öğrenince nasıl da şaşıracak! Yine de eldivenlerini ve yelpazesini ona götürsem hiç fena olmaz. Bulabilirsem tabii!” diye söylendi. Tam bunu söylerken kapısında parlak bir pirinç levhanın üzerinde “B. TAVŞAN” yazısının kazındığı küçük, temiz bir evin yanında buldu kendini. Kapıyı çalmadan içeriye girdi ve gerçek Mary Ann ile karşılaşma korkusuyla koşa koşa üst kata çıktı ama ne yazık ki eldivenleri ve yelpazeyi bulamadan odayı terk etmek zorunda kaldı.
Alice, Bir tavşanın emirlerini yerine getirmek ne acayip şey olurdu! Yakında Dinah da mesaj göndererek benden bir şeyler yapmamı isterse hiç şaşırmayacağım! Muhtemelen de bu gibi şeyler istemekten zevk alır: “Bayan Alice! Hemen buraya gel ve yürüyüşe hazırlan!”
“Hemen geliyorum ama Dinah, gelene kadar bu fare deliğinin yanında bekleyip farenin dışarı çıkmadığından emin olmam lazım.”
Eğer Dinah, insanlara böyle emir vermeye başlarsa onun evden çıkmasına asla izin vermezler, diye geçirdi içinden.
Sonunda içinde masa, masanın üzerinde de bir yelpaze ve iki veya üç çift küçük, beyaz eldiven olan derli toplu küçük bir oda bulmuştu. Yelpazeyi ve bir çift eldiveni alıp tam odayı terk edecekken gözleri aynanın yanında duran küçük şişeye takıldı. Bu sefer üzerinde BENİ İÇ falan yazan bir etiket yoktu ama yine de şişenin kapağını açıp ağzına götürdü. Kendi kendine Yine ilginç bir tecrübe olacağından eminim. Ne zaman bir şey içsem ya da yesem mutlaka garip bir şey oluyor. Bu yüzden bakalım bu sefer bu şişe bende ne gibi değişiklikler yapacak. Umarım yine boyumu uzatır çünkü doğruyu söylemek gerekirse böyle küçücük olmaktan çok sıkıldım! dedi.
Beklediğinden de kısa bir zaman içinde istediği oldu. Şişenin yarısını içmeden başının tavana değdiğini fark etti hatta o kadar uzadı ki boynu kırılmasın diye eğilmek zorunda bile kaldı. Apar topar şişeyi yerine koyarken kendi kendine, “Bu kadar yeterli. Umarım daha fazla uzamam. Eğer daha da uzarsam kapıdan dışarı çıkamam. Of keşke bu kadar çok içmeseydim!” diye söylendi.
Yazık ki bunu dilemek için çok geç kalmıştı: daha da uzamaya devam etti. En sonunda dizlerinin üzerinde çömelmek zorunda kaldı. Çok geçmeden odaya sığamaz oldu. Dirseği ile kapıya dayanmış, diğer kolunu da başının etrafına sarmıştı. Hâlâ büyüyordu. En sonunda bir kolunu pencereden dışarı çıkarıp bir ayağını da bacaya doğru uzatmak zorunda kaldı. Kendi kendine “Yapacak başka bir şey kalmadı. Daha başka ne olabilir ki?” diye söylendi.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.