Jo'nun Oğulları. Луиза Мэй Олкотт
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Jo'nun Oğulları - Луиза Мэй Олкотт страница 9
“Avları peşinde olan aslan avcıları, iğrenç davranabiliyorlar. Bir süreliğine bizimle yer değiştirebilseler faydasını görecekler ve bize ne kadar bıkkınlık verdiklerini de kabul edecekler. Özellikle ‘bizim büyüleyici eserlerimiz karşısında beğenilerini sunmayı, kendileri için onur meselesi hâline getirdiklerini’ fark ettiklerinde.” diyerek alıntı yapan Ted, annesinin karşısında başını eğdi, sonra da imza isteyen on iki rica karşısında kaşlarını çattı.
“Bir hususta kesin kararımı verdim.” dedi Bayan Jo, oldukça metanetli davranarak. “Bu tür mektuplara kesinlikle cevap vermeyeceğim. Bu oğlana en az altı tane mektup yolladım, satıyor mu ne yapıyor bilemiyorum. Buradaki de bana kız okulundan yazıyor ve eğer ona cevap yazarsam okulundaki diğer kızlar da bana yazıp daha çok mektup isteyecektir. Hepsi rahatsız ettiklerini yazarak başlıyor mektuplarına. Tabii ki canım sıkılıyor onların istekleri karşısında ama yine de cesaret ediyorlar çünkü ben oğlanları seviyorum veya onlar kitaplarımı seviyor veya her ikisinden biri.”
“Emerson ve Whittier bunları direkt çöpe atarmış ama ben sadece gençler için ahlaki saçmalıklar sunan, edebî bir bebek bakıcısından başka bir şey olmamama rağmen bu iki yazarın yayılmış ününün izinden gideceğim yoksa bu sevimli insafsız çocukları tatmin etmeye çalışırsam ne yemek yiyecek ne de uyku uyuyacak zamanı bulabilirim.” Ve bunun üzerine Bayan Jo, rahat bir nefes alarak orada bulunan bir yığın mektubu ortadan kaldırdı.
“Ben diğer mektupları açarım. Sen de huzur içinde kahvaltını yap, liebe Mutter.13” dedi Rob, sık sık annesinin sekreteri pozisyonuna geçerek. “Bak, bu güneyden gelmiş.” diyerek oldukça etkileyici mührü açarak okumaya başladı:
Hanımefendi,
Çabalarınız sonucunda büyük bir miktarda servete konmanızın, Tanrı katında büyük bir lütuf olduğunu görüyorum ve hiç duraksamadan bizim kilisemizin cemaati için belli miktarda sermaye tedarik etmeniz için ricada bulunuyorum. Hangi mezhebe ait olduğunuzu bilmemekle beraber, eminim ki böyle bir öneri karşısında eli açık davranacağınızı tahmin ediyorum.
“Nazik bir şekilde geri çevir, tatlım. Ben ancak kapıma gelen fakirleri doyurup giydirebiliyorum. Elde ettiğim başarı karşısında ancak böyle Tanrı’ya şükredebiliyorum. Haydi devam et.” diye cevap verdi annesi, minnettarlıkla mutlu evine bakınırken.
“On sekiz yaşında edebiyatla ilgilenen bir genç, yazdığı romanı senin adına çıkarmayı öneriyor ve ilk baskıdan sonra senin adını çıkarıp kendi adını eklemek istiyor. İşte sana çok havalı bir teklif. Genç yazar bozuntularına karşı ne kadar yumuşak kalpli olduğunu biliyorum ama yine de bu teklifi kabul etmeyeceğini tahmin ediyorum.”
“Mümkün değil, olmaz. Onu kibarca reddet ve bana taslağını göndermemesini sağla. Şu an elimde yedi tane daha var, kendiminkini bile okumaya pek zamanım yok.” dedi Bayan Jo ve sonra da dalgın dalgın kâseden ufak bir mektup bulup çıkardı ve dikkatlice açtı çünkü aşağı doğru yazılmış adresi, bir çocuğun yazmış olabileceği hissini veriyordu.
“Buna kendim cevap vereceğim. Yaşı küçük hasta bir kız çocuğu benden kitap istiyor ve ona yollamak niyetindeyim ama sadece onu memnun etmek için kitaplarımın devamını yazamam. Daha fazlası için yaygarayı koparan bu doymak bilmez minimini Oliver Twistleri memnun etmeye kalkışsaydım herhâlde çıkmaza saplanırdım. Sırada ne var, Robin?”
“Bu kısa ve güzel.”
Sevgili Bayan Bhaer,
Ben sizin çalışmalarınız hakkındaki fikirlerimi söyleyeceğim. Her birini birçok kez okudum ve hepsi birinci sınıf. Başarılarınızın devamını diliyorum.
“İşte bunu çok beğendim. Billy son derece mantıklı ve sahip olabileceğim en iyi eleştirmenlerden biri, fikrini açıkça beyan etmeden önce eserlerimi birçok kez okumuş. Benden cevap da beklemiyor. Bu yüzden ona teşekkürlerimi ve saygılarımı gönder.”
“Burada, İngiltere’de yedi kızıyla beraber yaşayan bir kadın var ve senin eğitim üzerindeki fikirlerini öğrenmek istiyor; ayrıca hangi mesleği seçmeleri gerektiğini. Bu arada, en büyüğü on iki yaşında. Endişesini gayet iyi anlıyorum!” diyerek kahkaha attı Rob.
“Ona cevap vermeye çalışacağım ama benim kızlarım olmadığı için benim fikrimin pek değerli olacağını sanmıyorum ve düşüncelerim onu dehşete düşürebilir. Çünkü ona mesleklerini kafasına takmadan önce çocuklarının koşup eğlenmelerini ve güçlü kuvvetli vücutlar geliştirmelerini söyleyeceğim. Eğer onları özgür iradelerine bırakırsa hangi mesleğe yönelecekleri pek yakında belli olur, tabii hepsini aynı hamurda yoğurmaya kalkışmadığı sürece.”
“Burada bir delikanlı ne tür bir kızla evlenmesi gerektiğini ve hikâyelerinde sözünü ettiğin kızlardan, onun için ayarlayıp ayarlayamayacağını merak ediyor.”
“Ona Nan’in adresini verin, o zaman görsün gününü.” diye öneride bulundu Ted, mümkün olsa bunu kendisi gizli gizli yapmayı tasarlayarak.
“Bu mektup, çocuğunu evlatlık edinmeni ve kendisine biraz borç para vererek birkaç yıllığına başka bir ülkede sanat okuluna gitmek isteyen bir kadından geliyor. Bence kabul etmelisin ve bir kız çocuğunu yetiştirmekte şansını denemelisin, anne.”
“Hayır, teşekkür ederim. Ben kendi mesleğimde devam etmekte kararlıyım. Oradaki mürekkep lekeli olan da neyin nesi? Kullandığı mürekkebe bakılacak olursa oldukça korkunç görünüyor.” diye sordu Bayan Jo. Ona gelen birçok mektup zarfının içinde neler olabileceğini tahmin ederek günlük görevini eğlenceli bir hâle getirmeye çalışırdı. Tutarsız üslubuna dayanarak aklını yitirmiş bir hayranından ona yazılmış bir şiir çıktı içinden:
J.M.B’ye…
Ben güneş çiçeği olsaydım,
Şairliği oynardım,
Ve hafif bir esintiyle sana çiçek kokusu gönderirdim,
Kimsenin de bundan haberi olmazdı.
Şeklin heybetli karaağaç gibidir,
Güneş mabudu sabah ışınlarını altın yaldızla süslediğinde
Yanakların okyanus dibi gibidir,
Mayıs ayında bir gül çiçek açtığında.
Sözlerin bilge ve neşelidir,
Bu özelliklerin sana bağışlanmış bir miras;
Ve ruhun uçup gittiğinde,
Cennette bir çiçek olarak açmanı nasip eylesin.
Konuştuğumuz dilde seni pohpohluyorum,
Tatlı bir şekilde suskunluğumu bozuyorum.
Hareketli caddede ya da yalnız derede
Şimşek gibi çakan kalemimle seni yazıyorum.
Leylakları göz önünde bulundur, nasıl da büyüyorlar
Onlara emek harcamak gerekmez
13
Almanca, sevgili anne. (ç.n.)