Kızıl Damga. Натаниель Готорн

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Damga - Натаниель Готорн страница 14

Жанр:
Серия:
Издательство:
Kızıl Damga - Натаниель Готорн

Скачать книгу

kazanın en kötüsünde bile, bu kişi kendini teselli etmek için elinden gelenin en iyisini yapacaktır. Benim bu özel durumumda, teselli edici konular elimin altındaydı ve gerçekten de onları kullanmak için gerekli olan kadar zihnimin en derinlerine hatırı sayılır bir süre boyunca kalacak şekilde kazınmışlardı. Memuriyet hayatımdan önceki yorgunluğum ve belirsizlik içinde ele aldığım istifa düşüncelerim göz önünde bulundurulduğunda, kaderim bir şekilde intihar etme fikrini kafasında enine boyuna düşünen ve hiç beklemediği bir şekilde cinayete kurban giden bir adamın şansına benziyordu. Gümrük Dairesinde, tıpkı Eski Papaz Evi’nde olduğu gibi üç yıl geçirdim; yorgun bir beyni dinlendirecek kadar uzun bir süreç; eski entelektüel alışkanlıklarından kurtulmak ve yenilere yer açmak için de yeterince uzun bir zaman; doğal olmayan bir durumda yaşamak, herhangi bir insana gerçekten hiçbir avantajı ya da neşesi olmayan şeyi yapmak ve kendimi en azından içimde hâlâ rahatsız edici bir dürtüyü sakinleştirecek bir çabaya girişmekten alıkoymak için yeterince uzun bir dönem. Daha da ileri gidecek olursam, işten atılmasıyla ilgili olarak eski müfettiş de Whigsler tarafından bir düşman olarak görülmekten tam anlamıyla memnun değildi; çünkü siyasal meselelere karşı hareketsizliği, aynı hane halkının kardeşlerinin birbirinden ayrılması gereken dar yollarla sınırlanması yerine, tüm insanlığın buluşabileceği geniş ve sessiz bir alanda istediği gibi dolaşma eğilimi, demokrat arkadaşları tarafından da dost olup olmadığı konusunda kimi zaman sorgulanmasına neden olmuştur. Şimdi, artık şehitlik tacını kazandıktan sonra -artık onu takacağı bir başı olmasa da- bu noktaya, üzerinde uzlaşmaya varılmış gözüyle bakılabilirdi. Sonunda, tıpkı küçük bir kahraman gibi, katılmaktan memnun olduğu partinin çöküşü esnasında, kendisinden çok daha değerli adamlar konumlarını kaybediyorken tek başına zavallı bir hastalıklı olarak sonunda düşmanca bir yönetimin merhametinde dört yıl geçirdikten sonra, pozisyonunu yeniden tanımlamak zorunda kalacak ve o zaman dostane bir yönetimin daha aşağılayıcı merhametini talep etmeye mecbur bırakılmaktansa mahvolması daha uygun görünecekti.

      Bu arada, basın benim meselemi de ele aldı ve bir iki hafta boyunca, beni tıpkı Irving’in başsız süvarisi35 gibi kellem uçurulmuş hâlde gazetelerin halka açık sütunlarında, korkunç ve acımasız biçimde, politik açıdan ölü biri olarak gömülmeyi arzulayan bir adamı haber konusu yaptı. Mecazi anlamda kendi politik kişiliğimden bu kadar bahsetmem yeterli olacaktır. Tüm bu süre boyunca, başı omuzlarında güvenli bir şekilde duran gerçek insan, aslında böylesinin her şeyin daha iyi olacağına dair rahatlatıcı bir sonuca varmış; mürekkep, kâğıt ve çelik kalem uçlarına yatırım yaparak, uzun süredir kullanılmayan yazı masasını açmış ve yine bir edebiyat adamı hâline dönmüştü.

      İşte şimdi, çok uzun zaman önce yaşamış, eski selefim olan Bay Müfettiş Pue’nun muazzam bir çabayla ortaya çıkardığı eseri devreye giriyordu. Herhangi bir derecede tatmin edici bir etki yaratabilmek adına, uzun zamandır kullanılmadığından pasifleşmiş olan, zihnî mekanizmamın hikâye üzerinde yeniden çalışmaya başlayabilmesi için biraz zamana ihtiyacı vardı. Yine de düşüncelerim sonuçta üstlenmiş olduğum görevden dolayı çok fazla yoğunlaşmış olsa da önümdeki iş gözüme güler yüzlü güneş ışığından hiç memnun olmayan, doğanın ve gerçek yaşamın neredeyse her sahnesini yumuşatan, sevecen ve samimi etkiler tarafından çok az rahatlamış sıkıntılı ve kasvetli bir havaya bürünüyordu. Bu büyüleyici etki, belki de çok başarılı bir devrim döneminden ve hikâyenin kendisini şekillendirdiği kargaşadan kaynaklanıyordu. Bununla birlikte, bu durum yazarın zihninde herhangi bir neşe eksikliğinin bir göstergesi de değildir; çünkü o bugüne kadar, Eski Papaz Evi’nden ayrıldığından beri hiç bu güneşsiz hayallerin kasvetinde gezinirken olduğu kadar mutlu olmamıştır. Bu hacimli kitabı oluşturmama katkıda bulunan bazı kısa makalelerim de aynı şekilde kamusal yaşamın onurlu ve zor koşullarından istemsiz olarak çekilmemden sonra yazılmıştır ve geri kalanı da vadesini çok uzun zaman önce doldurmuş, belki de artık yeni sayılabilecek kadar eski yıllık ve dergilerindeki yazılarımdan bir araya getirilmiştir. Siyasi giyotinin metaforuna devam edecek olursak, bunlar “idam edilmiş bir müfettişin ölümünden sonraki yazıları” olarak düşünülebilirdi ve şimdi sona erdirmek üzere olduğum bu kısa hikâye şayet mütevazı bir insanın yaşamı boyunca yayınlayamayacak kadar otobiyografik olması hâlinde, mezarın ötesinden yazan bir beyefendiye ait olduğu için kolayca mazur görülecektir. Tüm dünyaya huzur dilerim! Dostlarıma dualarımı havale ediyorum! Düşmanlarımı affediyorum! Çünkü ben artık huzur âlemindeyim!

      Gümrük Dairesinin yaşanmışlığı artık bir rüya gibi gerilerde kaldı. Hoşça kal dediğim için pişmanlık duyduğum, aksi hâlde kesinlikle sonsuza kadar yaşayacağını düşündüğüm, bir süre önce attan düşerek vefat ettiğini öğrendiğim eski müfettiş ve gümrük gişesinde onunla birlikte oturan diğer saygıdeğer şahsiyetler artık gözümde gölgelerden, hayal gücümün eskiden süslediği ve şimdi sonsuza dek kenara atdığı akbaşlı ve kırışık görüntülerden ibaretti. Altı ay öncesine kadar duymaya fazlasıyla aşina olduğum; tüccarlar, Pingree, Phillips, Shepar, Upton, Kimball, Bertram, Hunt gibi birçok isim -bu çok önemli pozisyonları işgal eden dünyanın önde gelen iş adamları- sadece günlük hayatımdan değil, aynı zamanda hafızamdan da tamamen silinmek için ne kadar az zamana ihtiyaç duymuştu! Bu saymış olduğum isimlerin sadece çok azının simalarını hatırlar hâle gelmiştim. Kısa süre sonra, aynı şekilde doğduğum eski kasabam da çevresinde dolaşan bir sis tabakasının altında zihnimde silinmeye başlayarak hayal gibi görünmeye başlayacaktı; sanki gerçek dünyanın bir parçası değil de bulutlar âleminden bir anda ortaya çıkmış, ahşap evlerinde sadece hayali insanların yaşayıp sade sokaklarının ve ana caddesinin canlılıktan uzak sıradanlığında yürüdükleri bir kasaba gibi, her tarafı pusla kaplı olacaktı. Bundan böyle, hayatımın bir gerçeği olmaktan çıkacaktı. Ben bundan sonra artık başka bir yerin vatandaşı olacaktım. İyi yürekli kasaba halkım bana bu yüzden dolayı kırılmayacaktır; çünkü edebî çabalarımla gözlerinde bir öneme sahip olmak için ve atalarımın yaşadığı, öldüğü bu mesken ve mezarda kendime hoş bir anı kazanmak, çok istesem de bir edebiyat adamının düşüncelerini toparlayabilmesi için ihtiyaç duyabileceği güler yüzlü atmosfer burada hiç oluşmamıştı. Diğer yüzler arasında daha iyisini yapabileceğime emindim ve ayrıca bu tanıdık yüzler, bunu söylemesi gerçekten zor ama bensiz de gayet iyi idare edebilirlerdi.

      Bununla birlikte, mevcut ırkın büyük büyük torunları, Antik Çağ’ın merakıyla kasabanın tarihinde unutulmaz izler bırakan, Şehir Tulumbası’nı36 işaret edip çok eski günlerde yaşamış bu zavallı yazar parçasını belki de iyi düşüncelerle anarlar! Ah Yüce Tanrı’m, ne muazzam, ne zafer dolu bir düşünce!

      I

      Hapishane Kapısı

      Bazıları sivri uçlu şapkalı, diğerleri ise başları açık hâlde kadınların da aralarında bulunduğu, kasvetli renkli giysiler ve başlarında gri renkte yüksek tepelikli şapkaları olan gür sakallı adamlardan oluşan büyük bir kalabalık, kapısı kalın meşeden yapılma, etrafı kalın demir çivilerle desteklenmiş ahşap bir yapının önünde duruyordu.

      Yeni bir koloninin kurucuları, zihinlerinde başlangıç olarak nasıl erdemli ve mutluluk dolu ütopya olursa olsun, her zaman bakir toprağın bir bölümünün mezarlığa, bir kısmının ise belli gerekliliklerden dolayı hapishaneye ayrılması gerektiğini kabul etmiştir. Bu kurala uygun olarak Bostonlu atalarının ilk hapishaneyi, ilk mezarlığın neredeyse Isaac Johnson’ın

Скачать книгу


<p>35</p>

Washington Irving’in “Sleepy Hollow Efsanesi”ndeki doğaüstü karakter.

<p>36</p>

Şehir Tulumbası: 1835’te Hawthorne, Salem’in izlenimlerini sunan Town-Pump’tan Bir Rill adlı bir taslak yayınladı.