Mister Pickwick'in Maceraları I. Cilt. Чарльз Диккенс
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Mister Pickwick'in Maceraları I. Cilt - Чарльз Диккенс страница 8
Mr. Winkle’ın şaşkınlığı o kadar gerçek, o kadar belliydi ki bu Doktor Slammer’ın dostunun gözünden kaçmadı; böylelikle devam etti: “Dostum Doktor Slammer akşamın belirli bir kısmında sarhoş olduğunuzu ve kuvvetle muhtemel sebep olduğunuz ayıbın farkında olmadığınızdan emin olduğunu bildiğini eklememi istedi. Benden bunun davranışınız için bir bahane olarak sayılması gerektiğini ve sizin tarafınızdan yazılacak ve benim tarafımdan dikte edilecek yazılı bir özrü kabul edeceğini iletmemi istedi.”
“Yazılı özür.” diye tekrar etti Mr. Winkle, mümkün olabilecek en ısrarlı şaşkınlıkla.
“Elbette diğer seçeneğin farkındasınız.” diye yanıtladı ziyaretçi sakinlikle.
“Bu mesajı benim adıma göndermeniz mi istendi?” diye sordu aklı bu olağan dışı sohbet nedeniyle fena hâlde karışmış olan Mr. Winkle.
“Ben orada değildim.” diye yanıtladı ziyaretçi. “Ve kartınızı Doctor Slammer’a vermeyi kesin bir şekilde reddetmeniz üzerine, aynı beyefendi tarafından, o alışılmamış ceketi giyen kişiyi teşhis etmem istendi. Üzerinde bir büstün resmedildiği, ‘P.K.’ harfleriyle bezenmiş yaldızlı bir düğmeye sahip, parlak mavi smokin ceketi.”
Mr. Winkle kendi kıyafetinin bu kadar detaylı tasviriyle kelimenin tam anlamıyla şaşkınlık içinde sarsıldı. Doctor Slammer’ın dostu devam etti: “Barda yaptığım sorgulamalar sonucunda, söz konusu ceketin sahibinin dün öğleden sonra üç beyefendiyle buraya geldiğinden emin olmuş oldum. Vakit kaybetmeden ekibin başı olarak tarif edilen beyefendinin yanına gittim ve o da duraksamadan beni size yönlendirdi.”
Eğer Rochester Kalesi’nin ana kulesi bir anda temellerinden kurtulup dinlenme odasının penceresinin hemen dışına kurulsa Mr. Winkle’ın o anki şaşkınlığı, şimdi bu hikâyeyi duyduğunda yaşadığı büyük şaşkınlığın yanında hiçbir şey sayılırdı. İlk izlenimi ceketinin çalındığı yönündeydi. “Bana bir dakikalığına müsaade edebilir misiniz?” dedi.
“Elbette.” diye yanıtladı istenmeyen ziyaretçi.
Mr. Winkle alelacele yukarı koştu, titrek ellerle çantayı açtı. Ceket işte tam orada, her zamanki yerindeydi ancak yakından bakınca bir önceki gece giyilmiş olduğuna dair kanıtlar barındırıyordu.
“Öyle de olmalı.” dedi Mr. Winkle, ceketin elinden düşmesine aldırmayarak. “Yemekten sonra çok şarap içtim ve sonrasında sokaklarda yürüyüp puro içtiğime dair hatırımda kimi anılar var. İşin aslı çok sarhoştum. Ceketimi değiştirmiş, bir yere gitmiş ve birilerine hakaret etmiş olmalıyım. Buna hiç şüphem yok ve bu özür yazısı da bunun berbat sonucu.” Bununla birlikte Mr. Winkle gerisin geriye dinlenme odasına yürüdü, hüzünlü ve rezalet bir hisle cengâver Doktor Slemmer’ın meydan okumasını kabul etmeye ve bunun doğuracağı en kötü sonuçlara boyun eğmeye karar verdi.
Mr. Winkle’ın bu kararı vermesinde etkili olan çeşitli nedenlerden biri de kulüpteki itibarıydı. İster nahoş ister savunma gerektiren ister zararsız olsun ustalık ve eğlence konularında hep yüksek otorite olarak saygı görürdü ve eğer yeteneklerinin test edildiği bu ilk sınavda liderinin gözünden düşerse ismi ve konumu sonsuza dek yok olurdu. Ayrıca, bu konularda tecrübesiz olanların sıklıkla tahmin edildiğini duyduğu üzere, yandaşlar arasında yapılan anlaşma gereği tabancalar nadiren kurşunla dolu olurdu ve dahası eğer Snodgrass’ı yandaşı olarak belirler ve tehlikeyi süslü kelimelerle anlatırsa beyefendi muhtemelen bu bilgiyi Mr. Pickwick’e iletir, o da yerel yetkilileri uyarmakta gecikmez ve böylece takipçisinin öldürülmesini ya da sakatlanmasını engeller diye düşünüyordu.
Dinlenme odasına döndüğünde ve Doktor’un meydan okumasını kabul ettiğini bildirdiğinde aklından geçen düşünceler bunlardı.
“Görüşmenin yeri ve zamanını ayarlamak üzere beni bir arkadaşınıza yönlendirir misiniz?” dedi subay.
“Buna hiç gerek yok.” diye yanıtladı Mr. Winkle. “Yeri ve zamanı bana söyleyin ve ben de bir arkadaşın katılımını daha sonra ayarlayayım.”
“Şöyle desek, bu akşam gün batarken?” diye sordu subay umursamaz bir üslupla.
“Pek iyi.” diye yanıtladı Mr. Winkle, içten içe bunun çok kötü olduğunu düşünerek.
“Fort Pitt nerede biliyor musunuz?”
“Evet, orayı dün gördüm.”
“Eğer zahmet olmazsa hendeğin sınırındaki sahaya girin, sur duvarının köşesine geldiğinizde patikaya sapın ve beni görene kadar dümdüz ilerleyin, ben sizi meselenin rahatsız edilme korkusu olmadan yürütülebileceği tenha bir alana götüreceğim.”
“Rahatsız edilme korkusu ha!” diye düşündü Mr. Winkle.
“Ayarlanacak başka bir şey yok, bence.” dedi subay.
“Bildiğim kadarıyla hayır.” diye yanıtladı Mr. Winkle. “İyi günler.”
“İyi günler.” ve subay uzaklaşırken ıslıkla neşeli bir hava çaldı.
O sabahki kahvaltı epey tatsız geçti. Mr. Tupman önceki gecenin olağan dışı aşırılığından sonra kalkabilecek hâlde değildi; Mr. Snodgrass, ruhun şiirsel buhranıyla cebelleşiyor gibi görünüyordu ve Mr. Pickwick bile sessizliğe ve maden suyuna sıra dışı bir bağlılık gösteriyordu. Mr. Winkle hevesle fırsat kolladı: Fazla beklemesine gerek kalmadı. Mr. Snodgrass kaleyi ziyaret etme önerisinde bulundu ve Mr. Winkle ekipte yürümeye meyilli tek kişi olduğundan ikisi birlikte çıktılar. “Snodgrass.” dedi Mr. Winkle, dışarı çıktıklarında. “Snodgrass, aziz dostum, sırrım konusunda size güvenebilir miyim?” Bunu söylediği anda aslında en samimi ve içten biçimde bunun tersini umuyordu.
”Güvenebilirsiniz.” diye yanıtladı Mr. Snodgrass. “Bırakın yemin edeyim…“
“Hayır, hayır.” diyerek araya girdi, Winkle, arkadaşının bilinçsizce bilgi sızdırmamaya yemin etmesi düşüncesiyle dehşete düşerek. “Yemin etmeyin, yemin etmeyin; buna hiç gerek yok.”
Mr. Snodgrass, az önce şairane bir ruhla bulutlara kaldırdığı elini Mr. Winkle’ın itirazıyla birlikte indirdi ve dikkatini yeniden ona verdi.
“Bana yardımcı olmanızı istiyorum, aziz dostum, bir onur meselesi konusunda.” dedi Mr. Winkle.
“Olmuş bilin.” diye yanıtladı Mr. Snodgrass, arkadaşının elini kavrayarak.
“Mesele bir doktorla, 97. Alay’ın Doktor Slammer’ıyla ilgili.” dedi Mr. Winkle, olayı olabildiğince heybetli göstermeye çalışarak: “Bir subayın yandaşlığındaki başka bir subayla, bu akşam gün batarken Fort Pitt’in ilerisinde ıssız bir arazide gerçekleşecek bir mesele.”
“Yanınızda olacağım.” dedi Mr. Snodgrass.
Snodgrass şaşırmıştı ama hiçbir şekilde korkmamıştı. Ana şahıs dışındaki herkesin böylesi durumlarda bu kadar sakin olabilmesi olağan dışıydı.