Sefiller II. Cilt. Виктор Мари Гюго
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Sefiller II. Cilt - Виктор Мари Гюго страница 33
Marceau. Platon. Arbre-sec.
Varşova. Tilly, “Populaire” çığırtkanı.
Bu listeyi bulan namuslu adam, hemen bunun anlamını çözdü: Bu liste, İnsan Hakları Örgütü’nün dördüncü yönetim dairesindeki üyelerinin listesiydi. Listede bölüm liderlerinin ad ve adresleri de vardı. Bugün artık bütün bu olaylar gece karanlığıyla kaplı olduğundan ve tarihe mal olduklarından, bunları yayımlamakta sakınca görmüyoruz. Bu arada, İnsan Hakları Örgütü’nün kuruluş tarihinin çok daha sonra olduğunu dikkate alırsak, bu bir taslak da olabilirdi. Bu arada kararlardan, sözlerden, yazılı belgelerden asıl yapılacaklar anlaşılmaya da başlanmıştı. Popincourt Sokağı’nda bir eskicide, bir dolabın çekmecesinde, yine aynı gri renkli yedi kâğıt parçası bulunmuştu. Bu kâğıtlar aynı renkli, dört köşeli kâğıtlardı. Bunlar da dörde katlanmıştı. Bu küçük kâğıtların üstündeki mermi biçimli bir kartta şunlar vardı:
Güherçile................................12 ons. 5
Kükürt.....................................2 ons.
Kömür.....................................21/2 ons.
Su...........................................2 ons.
Dolaba el konulduğunda çekmeceden ağır bir barut kokusu yükselmişti. Günlük çalışmasını bitirip evine dönen bir duvarcı, Austerlitz Köprüsü’ndeki bir bankta ufak bir paket unutmuştu. Bu paket karakola götürüldü, içinde iki bildiri bulundu. Bu bildiride Lahutiére imzası vardı, İşçiler Birleşin! isimli bir marş ve içi fişek dolu bir teneke kutu bulunmuştu. İçkilerini yudumlayan iki işçiden biri diğerine ne kadar terlediğini göstermek için elini ceketinin altına sokmasını istemişti. Arkadaşını yoklayan işçi, onun ceketinin içinde bir tabanca taşıdığını anladı. Père-Lachaise Mezarlığı’yla Trône Kapısı arasındaki tenha bir hendekte oynayan çocuklar, talaşlar ve çöpler arasında bir çuval bulmuşlardı. Çuvalda mermi kalıbı ve fişek yapmak için tahta bir torna, içinde barut tozları bulunan bir kutu ve eritilmiş kurşun izlerini taşıyan küçük bir tencere vardı. Bir sabah saat beşte, Pardon isimli bir yurttaş evinde fişek hazırlarken görüldü. Aynı adam, Barricade-Merry bölümüne üye olmuş, 1834 kalkışmasında öldürülmüştü. İşçilerin dinlendikleri vakitte, Picpus Kapısı ile Charenton Kapısı arasında, nöbetçilerin bulunduğu bir yolda, bir meyhane kapısının yanındaki iki duvar arasında iki adamın randevusu dikkati çekmişti. Onlardan biri ceketinin altından çıkardığı tabancayı arkadaşına veriyordu, tabancanın ıslandığını fark etti ve tabancayı tekrar doldurdu; kuru barut kattıktan sonra, birbirlerinden ayrıldılar. Daha sonraları Beaurbourg Sokağı’ndaki bir kalkışmada öldürülen Gallais isimli biri, evinde yedi yüz fişek ve yirmi dört tüfek mermisi bulunduğunu anlatarak caka satıyordu. Hükûmet günün birinde eline geçen bir bildiriden, bir mahallenin silahlandırıldığını ve iki yüz bin de fişekleri olduğunu öğrendi. Bir hafta sonra, otuz bin fişek dağıtıldı. İşin en tuhaf tarafı polisin bunlardan birine bile el koyamaması oldu. Ele geçirilen bir mektupta şunu okumuşlardı: Vakit yaklaştı, dört saat içinde seksen bin yurtsever silahlanacak.
Bütün bu politik isyanın yine de sakin geçeceğini söyleyebiliriz. Kaçınılmaz olan fırtına patlak vermek üzereydi. Henüz yer altında olan bu kalkışmada birçok tuhaflık vardı. Yaklaşan fırtınadan söz ediyordu herkes. Soylular bunu işçilerle tartışıyorlardı. Şu tür sözler ediliyordu: “Nasıl gidiyor gelmekte olan?” Bunu çok sıradan bir şey gibi soruyorlardı, tıpkı “Karınız nasıl?” der gibi. Moreau Sokağı’nda, bir mobilya taciri soruyordu: “Saldırı ne zaman?” Başka bir esnaf şöyle diyordu: “Çok yakında saldıracaklar, eminim. Bir ay önce on beş bin kişiydiniz, bugünse yirmi beş bin kişi oldunuz.” Esnaf tüfeğini veriyordu ve komşusu da hediye olarak yedi franga satmak istediği bir tabancayı isyancılardan birine uzatıyordu. Aslında ihtilal ateşi giderek harlanıyordu. Fransa’nın ve Paris’in her yerini sarmıştı bu ateş. Her yerde tek yürek atıyordu. Tıpkı insan bedeninde oluşan ve bazı iltihapların meydana getirdiği zarlar gibi gizli dernekler ülkenin her yerindeydi. Hem legal hem illegal olan, Halkın Dostları Örgütü’nden İnsan Hakları Derneği kurulmuştu. Bu dernek, bildirilerinden birine “Cumhuriyetin 40. Yılının Pluviôsa Ayı” tarihini atmıştı. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararlarına karşı çıkarak şubelerine daha sonra iptal edilecek isimleri vermekten çekinmiyorlardı. Şubelere şu isimleri vermişlerdi:
Mızraklar
Tehlike Çanı
Tehlike Topu
Frigyalı Başlığı
21 Ocak
Haytalar
Dilenciler
İleri Yürüyüş Robespierre
Seviye
Muvaffak Olacağız
İnsan Hakları Derneğinden, Hareket Derneğinin kurulması sağlanacaktı. Bunlar dernekten ayrılıp öne fırlayan sabırsız heveslilerden oluşan diğer birliklere yani asıl örgütlere katılmayı istiyorlardı. Üyeler, oraya buraya çekiştirilmekten şikâyet ediyorlardı. Örneğin, Galli Derneği ve Belediyelerin Örgütlenme Komitesi; Yayın İçin Özgürlük, Yayın ve Bireysel Özgürlük Derneği, Dolaylı Vergilere Karşı Halkın Eğitimi için örgütler… Daha sonra Eşit İşçiler Derneği de üç kısma ayrılıyordu: Eşitlikçiler, Komünistler ve Reformcular. Daha sonra Bastille Ordusu, bir onbaşının idaresindeki dört adam, bir çavuşun yönettiği on adam, bir teğmenin buyruğundaki yirmi kişi ve bir teğmenin emrindeki kırk kişiden oluşturuldu; orduda birbirlerini yakından tanıyan belki sadece on kişi çıkardı. Baştaki komitenin iki kolu vardı: Hareket Derneği ve Bastille Ordusu. Paris’teki dernekler diğer kentlerde kök salmışlardı. Lyon, Nantes, Lille ve Marsilya’nın da “İnsan Hakları” dernekleri vardı: Charbonnière ve Özgür Bireyler adlı dernekler; Aix’de de Congourde isimli bir dernek kurulmuştu, bu dernekten sizlere daha önce de bahsetmiştik.
Paris’te Saint Marceau Mahallesi de neredeyse Saint-Antoine Mahallesi kadar karışmış durumdaydı, okullar da mahalleler kadar karışıktı. Saint-Hyacinthe Sokağı’nda bir kahve, MathurinsSaint-Jacques Sokağı’ndaki Sept-Billards Meyhanesi, öğrencilerin lokalleri hâline gelmişti. Angers ve Aix’in Congourde’daki üyeleri ile birleşen ABC Dostları, değindiğimiz Kafe Musain’de toplanıyorlardı; bu gençler, zaman zaman da daha önce belirttiğimiz gibi Mondétour Sokağı’ndaki bir restoran olan Corinthe’de toplanırlar ancak bu toplantıları her zaman gizli yaparlardı. Diğer toplantılar herkese açıktı. Bir kovuşturmadan alınan şu diyalogdan, onların ne kadar cesur olduklarını görebilirsiniz:
“Bu toplantılar nerede yapılıyor?”
“Paix Caddesi’nde.”
“Kimin evinde?”
“Sokakta.”
“Orada hangi birimler vardı?”
“Sadece bir tanesi.”
“Hangisi?”
“Manuel
5
Ons: Fransa’da 30,59 gram, İngiltere’de 28,349 grama denk gelen bir ağırlık birimi. (ç.n.)