Kerim Usta'nın Oğlu. Halide Edib Adıvar

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kerim Usta'nın Oğlu - Halide Edib Adıvar страница 3

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kerim Usta'nın Oğlu - Halide Edib Adıvar

Скачать книгу

parayı hanım teyzeye verin, ben dilenci değil, satıcıyım.

      – Vay maskara vay. Haydi hop, yürü bakalım!

      Çocuk şimdi memurun önünde acele acele gidiyor. Evet, memurun yasağından fazla, iyi niyetle verilen bu para yüzünü kıpkırmızı yapacak kadar ona dokunmuş. Bu ses, bu izzeti nefis isyanı, bu sahne Doktor Kasım Derman’ın hafızasının dibine gömülmüş ne kadar sahne uyandırmış.

      Ondan sonra yine tekrar denize dönüyor. Şimdi de deniz odasının biraz ötesindeki odadan, mayolu, belki orta yaşa yakın fakat dinç ve sarışın bir bayan ona doğru geliyor:

      – Siz Doktor Kasım Derman değil misiniz?

      – Evet. İçinden, burada da mı hasta hücumuna uğrayacağız, diyor.

      – Sizden iki aydan önce mülakat45 alınmaz olduğunu söylemişlerdi. Ne kadar zamandır size gelmek istiyorum, deniz komşusu olduğunu işitince belki daha yakın bir zaman için randevu temin edebilirim diye karşınıza çıktım.

      Sarı saçları, bir dişi arslan yelesi gibi rüzgârda uçuyor, boyalı dudakları o kadar cazibeli ki… Kasım Derman kendi kendine:

      – Ne tuhaf, bu yüzü tanıyormuşum gibi geliyor bana, diyor.

      Kadın, doktorun gözlerinden kendisini sakınmaya çalışan bir şeyler hissetmiş, fakat o da birdenbire tanımış, fakat eskiden birbirlerini bildiklerini belli etmek istemiyor. İhtimal46, ilk müracaatında47 onun kim olduğunu, mazisini48 bilmiyordu. Şimdi yıldırım gibi dönüyor, denize doğru yürürken yüksek sesle, fakat biraz evvelki istekli müracaata nadim49 olmuş gibi sesleniyor:

      – Ben Sadık Mergün’ün eşiyim… Tuğla tüccarı. Kararınızı verince bana söylersiniz.

      Doktor Kasım Derman’ın kalbinde ani bir çarpıntı yapan bir hatıra daha bir an için bütün varlığını sarıyor sonra uçup gidiyor. Bununla da şuuraltında50 biriken sahneler sona eriyor. Yükselen güneşin, pişen vücudunu bir an korumak maksadıyla biraz ötedeki küçük ağaçlığın altına sığınıyor. Biraz ötede başka mayolu kadınlar da var. Kasım’ın arkası dönük. Anlaşılan biraz evvelki sarışın kadın da şimdi onların arasında. Yüksek sesle konuşuyorlar. Mümkün olsa Doktor Kasım kulaklarını tıkayacak, uyuyacak. Sesler gittikçe yükseliyor ve kulaklarını tıkamaya vakit kalmadan hafızası bu konuşmaları bir zabıt kâtibi51 gibi kaydediyor:

      – Ne kadar ecnebiye52 benziyorsunuz.

      – Öyle mi? Yirmi beş yıldır buradayım. İngiltere’den gelmiştim, bir daha gitmedim; kocam hem Türk hem Müslüman. Ben de hem Türk tebaası53 hem Müslüman’ım.

      – Ne güzel Türkçe öğrenmişsiniz! Türkiye’ye İngilizce hocalığı için mi geldinizdi?

      – Hayır.

      – Ya niçin geldiniz?

      – İzmir’de bir lunaparka geldim, at hocalığı yapardım.

      – Nasıl nasıl?

      – Biraz cambazlık. Ne tuhaf günlerdi… Bir de…

      Kasım başını kaldırıyor, arkasına bakıyor. Fakat kadın Kasım’la göz göze gelince birden fırlıyor, denize doğru gidiyor. Sırtı düz, kudretli iki kolu kaldırıp denize atılıyor.

      Tıpkı bir cambazhanenin tepesindeki ipten aşağıda koşan bir ata atlayıp koşturan bir cambaz [gibi] kız dalgalara biniyor. Bununla da yetmiyor. Kasım’ın kafasını altüst eden hatıralar birbirini kovalıyor.

      Şimdi artık Doktor Kasım Derman denize, yatağında gerinirken başının içindeki örümcek ağlarına benzeyen, birbirine dolaşan hatıraları silkip atmak istiyor gibi. Hemen doğruluyor. Yatağına oturuyor, başucundaki zile tekrar tekrar basıyor.

      Psikoloji kelimesi ve şümulü54 hiçbir vakit zamanımızdaki kadar kullanılmış, bütün mesleklere, hayatın bütün taraflarına yayılmış değildi. Fakat bu göze görünmeyen realite55, belki hayvanlardan başlayarak insanlarda akıl ermez derecede genişlemiş cepheler edinmiştir. Psikolojik sezişler acaba en fazla kimlerde vardır?

      Evvelâ, hiç şüphesiz, hayatın herhangi sahasında kendi kendilerini yetiştirmiş, bilhassa56 hayat insiyâkının57 kudretinden dolayı beka58 bulmuş fertlerde, hayat seviyesinin zirvesine her nevi59 mahrumiyet ve yoksulluk içinden yükselenler de vardır.

      Tahsilsiz, görgüsüz, en ibtidâî60 fertlerde ağalıktan milyonerliğe ulaşmış olanların mevsûkıyyeti61 de hiç şüphesiz en fazla, belki kendilerinin de haberdar olmadıkları bu sezişten ileri gelir. Fakat…

      En dikkate değeri, belki tahsil fırsatı hatta imkânı bir hiç iken bunu elde edip en yüksek derecesine ulaşan, cemiyette nâm ve şan kazananlardır. İşte Doktor Kasım bunların en parlak bir örneğidir. Bilerek bilmeyerek, şöhret ve maddî muvaffakiyetin62 tepesine, hem de bilgisi ile ulaşan, mesleğinin yıldızı olanlar arasında bulunan Kasım Derman, şimdi belki başka bir şöhret tepesine gözlerini çevirmiş olduğunu o akşam idrak etmiş63 gibi idi.

      Kasım Derman’ın tırmanmak istediği bu ikinci şöhret tepesi dünyaca tanınmış bir muharrir64, bir romancı olmaktı. Bu noktaya onu hangi sâiklerin65 sevk ettiğini bilmek için mutlak geçirdiği badireler66 ve inanılmayacak kadar zor geçitli hayat devirlerini bilmek lâzımdır. Kendisi de bu gayeye ulaşmak için ilk ve uzun hayat geçidini yazmakla başlamak gerektiğini anlamıştı. Öyle ya, büyük romancılar arasında her millette doktorlar yok muydu? Eserleri her dile tercüme edilmiş, kendisi de merakla okumuştu.

      Burada insanın aklına bir sual67 gelebilir. Acaba neden tıp sahasında bir keşif yapıp da şöhretini aynı yüksek dereceye eriştirmek istemiyordu? Evet, onu da istiyordu. Fakat mazisi o kadar zengin ve dolgundu ki, bunu içinden yazı ile çıkarıp atmadan bir şey yapamayacaktı. İşte onun için insanüstü bir dev gibi bir ayağı ilim tepesinde, ötekisi edebiyat tepesinde olsun istiyordu.

      Kendisi için tarihî olan bugünden sonra kırk beş yaşına ayak basacaktı. Bu sabah doğum günü kutlamak mecburiyetinin sıkıntısı arasında, işte şuurunun altında68 filizlenen bu gaye, bu meseleyi çarçabuk pişirip doktorluk hayatının yükünü biraz omuzlarından attıktan sonra onu kütüphanesine kapatacaktı. Fakat işin psikolojik tarafı, mesleğini tamamen terk etmesine mâni69 idi. Ne kadar usanç verici olursa olsun, hastalarla temas, insan anlayışında öyle yepyeni zaviyeler70 açıyordu ki! Mamafih71 meslekî faaliyeti en az dereceye indirip hayat romanına başlamak kararını vereceği muhakkaktı72.

      Doktor Kasım Derman yıkandı, giyindi, Suadiye’ye gitti. Annesinin, doğum gününü bu defa arzusuna göre sadeleştirmek, bir tek sınıfa, yani annesinin eski ahbaplarına inhisâr ettirmek73 için ne dil döktü ise yine de Memduha Hanım’ı ikna edemedi. Belki annesinin bu mevzuda74 ısrarı, çıkacağı yeni fikir ve sanat yolu için faydalı idi. Çünkü bir defa daha hayatının birbirinden başka olan safhalarını gözden geçirmek fırsatını bulacaktı.

      Bu yeni yolun ilk adımları, bir hayat faciasıyla başlar. Kutlama gecesi annesi tehlikeli bir kalp krizi geçirdi. Hayatının en sıkı bağlı olduğu aziz varlığı toprağa vermek bir türlü aklına sığmıyordu. Fakat bir doktor olarak bunun mukadder75 olduğunu

Скачать книгу