Tom Amca'nın Kulübesi. Stowe Harriet Beecher
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Tom Amca'nın Kulübesi - Stowe Harriet Beecher страница 10
Tüccarla Mr. Shelby, yemek odasında kâğıtlar ve yazı gereçleriyle kaplı bir masanın başında oturuyorlardı.
Mr. Shelby bir tomar faturayı saymakla meşguldü, saydıklarını tüccarın önüne itiyor, o da bir kez daha sayıyordu.
“Her şey uygun,” dedi tüccar, “şimdi de şunları imzalayıverin.”
Mr. Shelby satış faturalarını uygunsuz satış yapan bir adamın bir an önce bitirmek isteyen aceleci tavrıyla çabucak önüne çekip imzaladıktan sonra parayla birlikte yine tüccara uzattı.
Haley iyice eskimiş bir valizden bir parşömen çıkardı, ona bir süre baktıktan sonra Mr. Shelby’ye uzattı, o da gizlemeye çalıştığı bir sabırsızlıkla aldı.
Tüccar ayağa kalkarken, “Eh, bu iş tamamdır!” dedi.
Mr. Shelby düşünceli bir tonla, “Tamamdır!” dedi ve derin derin içini çekerek yineledi: “Tamamdır!”
Tüccar, “Pek mutlu değilmişsiniz gibi geliyor bana,” dedi.
“Haley,” dedi Shelby, “Tom’u nasıl birileri olduğunu bilmediğiniz bir yere satmayacağınıza şerefiniz üstüne söz verdiğinizi umarım anımsarsınız,” dedi.
“Siz az önce bunu yaptınız ama,” dedi tüccar.
Shelby kibirli bir tavırla, “Koşullar,” dedi, “biliyorsunuz beni buna zorladı.”
“Eh beni de zorlayabilir,” dedi tüccar. “Ne olursa olsun Tom’a iyi bir yatacak yer vermek için elimden gelenin en iyisini yapacağım, ona kötü davranma konusuna gelince, bundan zerre kadar korkunuz olmasın. Tanrı’ya şükretmeyi eksik etmediğim bir konu varsa, o da kötü yürekli olmadığımdır.”
Tüccarın insancıl ilkelerini açıklamasından sonra bile Mr. Shelby kendini pek güvence verilmiş gibi hissetmiyordu ama koşulları ancak bu kadar içini rahatlatmasına elveriyordu. Adam çıkıp giderken hiç sesini çıkarmadan bir puro yaktı.
5
Canlı mallar sahipleri değiştiğinde
duygularını nasıl gösterir?
Mr. Shelby ile Mrs. Shelby gece için dairelerine çekilmişlerdi. Adam büyük bir koltuğa oturmuş, öğleden sonra postasıyla gelen mektupları gözden geçiriyor, kadın da aynanın önünde ayakta durmuş Eliza’nın sabah düzenlediği karmakarışık örgü ve bukleleri fırçalıyordu, hanımı kızcağızın soluk yanaklarıyla bitkin gözlerini fark edince o gece için izin vermiş, yatağına gitmesini emretmişti. Patroniçesi kıza sabaha konuşacaklarını söylemiş, sonra kocasına dönerek rasgele, “Aklıma gelmişken Arthur, bu akşam masamıza gereksiz yere istemeyecek çağırdığınız o düşük düzeyli adam kimdi?” diye sordu.
Shelby iskemlesinde tedirgin bir tavırla dönerek gözleri mektuba dikili, “Adı Haley,” dedi.
“Haley mi? O da kim ve burada ne işi var Tanrı aşkına?”
“Geçen sefer Natchez’e gittiğimde onunla iş yapmıştım,” dedi Mr. Shelby.
“O da buna güvenip evine girer gibi gelip sofraya oturdu, öyle mi?”
“Yok canım, onu ben davet ettim, bazı hesaplarımız vardı.”
Mrs. Shelby kocasının sıkıldığını hissederek, “Köle taciri mi?” diye sordu.
Shelby başını kaldırarak, “Aman canım, bu da nereden aklınıza geldi?” dedi.
“Hiç, yalnızca Eliza yemekten sonra buraya geldi, çok kaygılıydı, ağlayıp sızlayarak sizin bir tüccarla konuştuğunuzu, adamın oğlunu, şu bizim komik küçük ördeği satın almayı önerdiğini söyledi!”
Mr. Shelby mektubuna dönüp baş aşağı tuttuğunu fark etmeden bir süre tüm dikkatini ona vermiş göründükten sonra, tüm mantığıyla, “Nasılsa satılacaktı, er ya da geç,” dedi.
Mrs. Shelby saçlarını fırçalamayı sürdürerek, “Eliza’ ya o acıları çekmekle aptallık ettiğini, o tip biriyle hiç işiniz olmayacağını söyledim. Elbette bizimkilerden hiçbirini satmaya niyetiniz olmadığını biliyorum – en azından öyle birine,” dedi.
“Bakın Emily, her zaman hissettiğim ve söylediğim gibi benim işimin kesinliği yoktur. Elimdekilerden bazısını satmak zorunda kalabilirim.”
“O yaratığa mı? Olamaz! Ciddi olamazsınız Mr. Shelby.”
“Öyle olduğumu söylediğim için üzgünüm. Tom’u satma konusunda hemen hemen anlaştık.”
“Ne? Bizim Tom’u mu? O iyi, vefalı adamı ha! Çocukluğundan beri size sadakatle hizmet eden o adamı! Ah, Mr. Shelby, azat etmeye bile söz vermişken hem de, bunu onunla yüzlerce kez konuştuk. Bunun üstüne her şeye inanabilirim artık. Zavallı Eliza’nın tek çocuğu küçük Harry’yi bile satabileceğinize inanırım!” Acı ve haksızlığa karşı duyduğu öfkeyle konuştu:
“Eh her şeyi bilmeniz gerektiğine göre, söyleyelim. Tom’la Harry’yi birlikte satmaya karar verdim ve herkesin her gün yaptığı şeyi yaptığım için neden bir canavar sayıldığımı anlamıyorum.”
“Ama öbürleri varken, neden onlar? Neden illa satmanız gerekiyorsa öbürleri değil de bunlar?”
“En çok parayı onlar getiriyor da ondan. Başka birini de seçebilirdim. Adam Eliza için çok para verdi, size uyarsa…”
“Alçak adam!” dedi Mrs. Shelby hırsla.
“Eh, ben de onu bir saniye bile dinlemedim zaten, sizin duygularınız adına böyle bir şey söz konusu bile olamaz, yapamazdım ama siz de bana biraz hak verin.”
“Canım,” dedi Mrs. Shelby kendini toparlayarak, “bağışlayın beni, aceleci davrandım. Şaşırdım, bunu hiç beklemiyordum ama siz de bu zavallı yaratıklar için aracılık etmeme izin vereceksiniz herhalde. Tom, zenci olsa da soylu yüreği olan sadık, güvenilir biridir. İnanıyorum ki Mr. Shelby, gerekirse yaşamını bile sizin için feda edebilir.”
“Bunu biliyorum, sanırım öyledir ama bunun yararı ne? Bunu yapmamak elimde değil ki!”
“Neden parayı feda etmiyoruz? Payıma düşen zorluğa katlanmaya hazırım. Ah, Mr. Shelby, her Hıristiyan kadının yapması gerektiği gibi o zavallı, basit, yardım ve desteğe muhtaç insanlar için görevimi sadakatle yerine getirmeye çalıştım, didindim. Onlar için kaygılandım, onlara yol gösterdim, göz kulak oldum, yıllarca tüm sevinçlerini, ilgi duydukları şeyleri hep bildim, peki şimdi zavallı Tom kadar sadık, kusursuz ve bize bunca güvenen birini önemsiz bir çıkar karşılığı satarak ona sevgi, değer adına öğrettiğimiz her şeyi bir anda koparıp alırsak onların arasında bir daha nasıl başım yukarıda dolaşırım? Onlara ailenin, ana babanın, çocuğun, karıkocanın görevlerini öğretmişken parayla