Olumsuz Düşünceler Bastırınca. Diana Garcia
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Olumsuz Düşünceler Bastırınca - Diana Garcia страница 7
Bundan sonraki birkaç bölümde içinizdeki eleştirmenin hayatınızın farklı alanlarında ödettiği bedelleri biraz daha inceleyeceğiz. Önce şuradan başlayalım.
Egzersiz
Bu egzersiz içinizdeki eleştirmeni dinlemenin ya da ondan kaçınmanın benzersiz bedellerini anlamayla ilgilidir. Bu sizin ana listeniz. Daha sonra başka maddeler de ekleyebilirsiniz, o yüzden elinizin altında bulundurun.
• Tanıştığımızda Jessica’nın yaptığı gibi içinizdeki eleştirmenin hayatınızı nasıl etkilediğini sıralayın.
• Bunları sıralarken ne gibi tepkiler verdiniz? Yapabiliyorsanız, rahatsızlık da duysanız bu tepkiler üstüne düşünün.
7. BÖLÜM:
Benlikle İlişki
İçinizdeki eleştirmen kendinizi berbat hissetmenizi sağlamakta ustadır. Sevgiye, şefkate, değerlerinizi izlemeye layık değerli bir insan olup olmadığınızı sorgulatır size. Temelde utanç duygusunu tetikler. Araştırmacı yazar Brene Brown utancı “kusurlu olduğumuza, bu nedenle sevmeye, ait olmaya ve bağ kurmaya değmez olduğumuza inandığımızda yaşadığımız ya da hissettiğimiz yoğun acı verici his” olarak tanımlıyor (2021).
Bu kusurlu olma hissini birkaç nedenden ötürü duyabiliriz.
İçinizdeki eleştirmenin yorumlarının kökeninde sürekli yeterince iyi olmadığınız hissi varsa bu, hayatınızın her alanında belirebilir. Çünkü sizde bir şeylerin cidden kusurlu olduğuna dair ruhunuzu emip tüketen bir hisle yaşadığınızdan mesleğinizde ilerlemeye çalıştığınızda, görmezden gelinmenizin ardından yeniden dikkat çekmeye başladığınızda, bir egzersiz rutini tutturduğunuzda ya da çocuğunuzu azarlarken belirebilir. Genellikle sizin için önemli olan alanlarda bir şeyler yaptığınızda ortaya çıkar.
İçinizdeki eleştirmen kendinizden ve tercihlerinizden kuşku duymanıza da yol açar. Her an her dakika ortaya çıkabilir, özellikle de uyumaya çalıştığınız gecenin geç saatlerinde! Tercihleriniz hakkında her zamanki yorumlarını yapar, geçmişteki hatalarınızın üstünde durur ve sizi gelecekteki hatalarınıza karşı uyarır. Sonra eski hatalarınızı tekrarlamamayı size hatırlatmak için gelecek ile geçmiş arasında bağlantı kurar.
İşte böylece en iyi kararları alma becerinize güvenemeden kendi kendinizden kuşkulanıp durduğunuz bir bulutla yaşar gidersiniz. Karar alma becerilerinize güvenmekte, kendiniz için en iyisinin ne olduğunu bildiğinizden emin olmakta zorluk çekersiniz. Başkalarının tavsiyelerine başvurursunuz, çünkü sizin için neyin en iyisi olduğunu belki de onlar biliyordur. Onlara kulak verirseniz, eh, en azından sonuçlar sizin hatanız olmaz; siz sadece yönergeleri dinlemiş olursunuz.
Bu, içinizdeki eleştirmenin sesini kısıp sezgilerinizi dinlediğinizde bile kendi kendinize ihanet edebileceğiniz anlamına gelir; içinizdeki eleştirmen yine kendi kendinizden kuşku duymanıza yol açtığı için başkalarını memnun etmeye çalışırsınız. Bu da sizi sürücü koltuğunda oturduğunuz bir hayattan ziyade başkalarına itaat etmeye dayalı bir hayat yaşamaya götürür. Durup da tercihleriniz üstüne düşündüğünüzde ümitsizlik duyabilirsiniz, çünkü bir parçanız kararlarınızı size doğru gelen şey yerine başkalarının doğru bulduğu şeye ya da yapmanız “gereken” şeye dayandırdığınızı bilir.
İşin diğer kötü kısmıysa, içinizdeki eleştirmenin hata yapmadığınızda bile asla memnun olmamasıdır. Yine de dikkatinizi çekecek, “dikkat etmenizi” sağlayacak bir şey bulur; ya da ona itaat ediyorsanız her şeyi berbat edecek bir şey yapmamanız için sizi uyarır. Onun güvenli bulup hoşgörü gösterebileceği bir alanın dışında bir eylemde bulunmak riskli olabilir, çünkü devam etme cesaretinizi çabucak kırar. Bu durum yavaş yavaş özgüveninizi eritir ve zorlukları göğüsleyemeyeceğinize inanırsınız.
Sonunda içinizdeki eleştirmenle ilişkiniz gevşer. Hangi kararı alırsanız alın sonucu iyi olsa da olmasa da eleştirecek bir şeyler bulur o. Sonra kendiniz için doğru olduğunu bildiğiniz şey yerine içinizdeki eleştirmeni memnun etmeye ya da susturmaya çalışarak karar aldığınızı bilmenin getirdiği fazladan bir yük olur. O zaman da hayatınızı değerlerinize göre yaşamayı kaçırdığınızı bilmenin acısıyla uğraşmaya başlarsınız.
İçinizdeki eleştirmenle genelde nasıl bir etkileşim kurduğunuzu düşünün. Ona inanıyor musunuz, onu memnun ederek susturmaya çalışıyor musunuz? Belki de daha savaşçı bir duruş alıyorsunuz, ona cevap vermeye çalışıyorsunuz ya da onun yanıldığını kanıtlamak için durmadan ileri geri gidip duruyorsunuz, sanki münazara tarzı bir yarışmadaymışsınız gibi. Yoksa sırıtıp katlanıyor musunuz ona – size bütün o can acıtıcı şeyleri söylerken nefesinizi mi tutuyorsunuz?
İster sürekli ona itaat etme, ister onunla savaşma ya da ona katlanma ihtiyacı duyun, içinizdeki eleştirmenin sesi onunla sizi tüketici bir husumet ilişkisi içine sokar. Kendinizin her zaman var olan ve olacak bir parçasıyla mücadele edersiniz. Çünkü kabul etmek ne kadar acı verse de içinizdeki eleştirmen yine de sizin bir parçanızdır. Kendinizin bu parçasına karşı şefkat duymuyor, onu kabul etmiyorsunuzdur.
Bu durum genel bir hal alarak kendinizi takdir etmeme hissine dönüşebilir. İçinizdeki eleştirmen spot ışıklarını karartmaya, odadaki bütün havayı tüketmeye çalışan gerçeküstü bir varlıkmış gibi gelebilir. Onu dışarıda tutmaya o kadar fazla çaba harcarsınız ki diğer kısımlarınızla ilgilenmeyi unutursunuz.
Bu yanınızla mücadele etmekte yalnız değilsiniz. Benim tecrübeme göre, size yeterli olmadığınızı söyleyen o duygu herkesin yaşadığı ıstırap verici bir tecrübe. Ama ondan başkalarına söz etmemek bize iyi gelmiyor. Çoğumuz hangi nedenle olursa olsun yeterince iyi olmadığımız hissiyle yaşayıp gidiyor, sessiz kalmayı söyleyen yazılı olmayan bir kural varmış gibi. Kendimizi eksik ya da farklı hissetmemize neden olan şeyi insanlara açmak fazlasıyla ürkütücü geliyor, incinebileceğimiz hissi yaratıyor. İroniktir, ondan bahsetmediğimizde utanç irin halini alıyor.
Lisansüstü çalışmalarım sırasında Kelly G. Wilson’ın düzenlediği bir atölyeye katıldığım günleri hatırlatıyor bana bu. Wilson not kartları dağıtıp, “Kendinizi çok hatalı ya da farklı hissetmenize yol açan şeyleri yazın. Üstüne basıldığında, kabul etmesi çok acı veren o şeyi. Sonra kendiniz hakkında bu şeyi ne zamandır bildiğinizi düşünün,” demişti.
Ne yazdığımı tam olarak hatırlamıyorum ama her ne idiyse kendimi eksik hissetmeme yol açan bir şeydi. Ama çevreme baktığımda benim için bir şey açıklık kazanmıştı. Hemen herkeste kendilerini eksik, sevilemez, değersiz hissetmelerine yol açan bu şey vardı. Tecrübemde yalnız değildim, tıpkı sizin de yalnız olmadığınız gibi.
Egzersiz
Şimdi kendi kendinizle