Bir Kahramanlık Ocağı . Морган Райс

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bir Kahramanlık Ocağı - Морган Райс страница 7

Bir Kahramanlık Ocağı  - Морган Райс Krallar ve Büyücüler

Скачать книгу

karşılaşacak, elinde hançerle yüz yüze çarpışacak ve elinden geldiği kadar çok yaratığı öldürecekti.

      Merk yüksek sesle bağırdı, kuleye sabitlenmiş bir halata uzandı ve aşağı atladı. Son sürat, aşağıdaki trol ulusunun üzerine doğru inerken kaderiyle kucaklaşmaya hazırdı.

      BÖLÜM DÖRT

      Kyra gökyüzüne, üzerinde hareket halindeki dünyaya bakarken gözlerini kırptı. Hayatında gördüğü en güzel gökyüzüydü, mosmor bir fon önünde yumuşak beyaz bulutlar geziniyor, güneş ışığı süzülerek yere iniyordu. Hareket etmekte olduğunu hissetti ve her tarafından gelen yumuşak bir su şapırtısı duydu. Daha önce kendini hiç bu kadar derin bir huzur içinde hissetmemişti.

      Sırtüstü yatan Kyra etrafına bakındı ve dev bir denizin ortasında, herhangi bir kıyıdan uzakta, ahşap bir teknenin içinde süzülmekte olduğunu gördü. Dev dalgalar teknesini nazikçe bir aşağı bir yukarı oynatıyordu. Kendini ufka, bir başka dünyaya, bir başka hayata sürükleniyormuş gibi hissetti. Huzurun olduğu bir yere doğru! Hayatında ilk defa dünyayı umursamıyordu; evren tarafından sarmalanmış gibi hissediyordu, sanki nihayet gardını indirebilirmiş, tüm zararlardan korunuyormuş gibiydi.

      Kyra teknede başka birinin daha varlığını hissetti ve doğrulup baktığında teknede oturmakta olan bir kadın görüp sarsıldı. Işıklar içinde duran, beyaz bir cüppe giyen kadınının altın sarısı saçları, sarsıcı mavi gözleri vardı. Kyra’nın hayatında gördüğü en güzel kadındı.

      Kyra bu kadının annesi olduğundan son derece emin hissettiği anda şoke oldu.

      “Kyra, bir tanem” dedi kadın.

      Kadın Kyra’ya gülümsedi. Bu öyle bir gülümsemeydi ki Kyra’nın ruhuna dokunmuştu ve Kyra kadına bakarken öncekinden çok daha derin bir huzur hissetti. Kadının sesi içinde titreşmiş, dünyanın huzur içinde olduğunu hissetmesini sağlamıştı.

      “Anne” dedi Kyra.

      Annesi, neredeyse saydam olan elini kaldırdı ve Kyra uzanıp annesinin elini tuttu. Teninin hissi heyecanlandırıcıydı ve Kyra annesinin elini tuttuğu sırada ruhunun bir parçasının da onarıldığını hissediyordu.

      “Seni izliyordum” dedi annesi. “Ve seninle gurur duyuyorum. Tahmin edebileceğinden bile fazla!”

      Kyra odaklanmaya çalıştı fakat annesinin sarılışının sıcaklığını hissederken, sanki o dünyayı terk ediyormuş gibi de hissediyordu.

      “Ben ölüyor muyum anne?”

      Annesi parlayan gözlerle ona baktı ve elini daha sıkı tuttu.

      “Zamanın geldi Kyra” dedi annesi. “Ve fakat cesaretin kaderini değiştirdi. Cesaretin ve benim sevgim.”

      Kyra kafası karışmış bir şekilde gözlerini kırptı.

      “Artık birlikte olmayacak mıyız?”

      Annesi ona gülümsedi ve Kyra annesinin yavaşça kendini bıraktığını, uzaklaştığını hissetti. Kyra annesinin her an gidebileceğini ve sonsuza kadar gelmeyeceğini hissetmiş gibi bir korkuya kapıldı. Kyra annesine tutunmaya çalıştı fakat annesi elini çekti ve onun yerine avcunu Kyra’nın karnına yerleştirdi. Kyra yoğun bir sıcaklık ve içinden geçerek onu iyileştiren bir sevgi hissetti. Yavaşça iyileşmekte olduğunu hissetti.

      “Ölmene izin vermeyeceğim” dedi annesi. “Sana olan sevgim kaderden daha güçlü.”

      Aniden annesi yok oldu.

      Az önce annesinin durduğu yerde şimdi çok güzel bir delikanlı durmuş, uzun, düz saçları, büyüleyici, parlak gri gözleriyle ona bakıyordu. Kyra delikanlının gözlerindeki sevgiyi hissedebiliyordu.

      “Ben de ölmene izin vermeyeceğim Kyra” dedi yankılı bir sesle.

      Delikanlı eğilip avcunu Kyra’nın karnına, daha önce annesinin koyduğu yere yerleştirdi ve Kyra öncekinden çok daha yoğun bir sıcaklığın vücudunda dolaştığını hissetti. Beyaz bir ışık gördü ve sıcaklığın tüm vücuduna yayıldığını hissetti. Güçlükle nefes alırken hayata dönüyormuş gibi hissediyordu.

      “Sen kimsin?” diye sordu, sesi fısıltının biraz daha üzerindeydi.

      Sıcaklık ve ışığın içine gömülürken gözlerinin kapanmasına engel olamadı.

      Sen kimsin? Sorusu zihninde yankılandı.

      Kyra yoğun bir huzur ve sükûnet hissederek gözlerini yavaşça açtı. Okyanusu, suyu, gökyüzünü görmeyi bekleyerek etrafına bakındı.

      Fakat onun yerine böceklerin alışıldık seslerini duydu. Dönüp baktığında ormanda olduğunu görüp kafası karıştı. Açıklıkta yatıyor, karnında, bıçaklanmış olduğu yerden yayılan yoğun bir sıcaklık hissediyordu ve tam üzerinde solgun bir el gördü. Çok güzel, solgun bir el, rüyasındaki gibi, karnına dokunuyordu. Sersemlemiş bir şekilde gözlerini kaldırdı ve kendisine bakan gri gözleri gördü. Bakış o kadar yoğundu ki, sanki gözleri parlıyormuş gibi görünüyordu.

      Kyle.

      Yanında diz çökmüş olan Kyle’ın bir eli Kyra’nın alnındaydı ve Kyle ona dokunurken Kyra yavaş yavaş yarasının iyileşmekte olduğunu, dünyaya geri döndüğünü hissetti. Sanki Kyle’ın iradesiyle dönüyor gibiydi. Annesi gerçekten onu ziyaret etmiş miydi? Olanlar gerçek miydi? Orada ölmüş olması gerektiğini hissediyordu fakat bir şekilde kaderi değişmişti. Sanki annesi müdahale etmiş gibiydi. Ve Kyle. İkisinin sevgisi onu geri getirmişti. Sevgileri ve annesinin de söylediği gibi, kendi cesareti!

      Kyra dudaklarını yaladı. Doğrulamayacak kadar güçsüz durumdaydı. Kyle’a teşekkür etmek istiyordu fakat boğazı aşırı derecede kurumuştu ve kelimeler boğazından çıkabilecek gibi değildi.

      “Şişt” dedi Kyle onun çabasını fark edip. Öne eğildi ve onu alnından öptü.

      “Öldüm mü?” diye sormayı başarabildi sonunda Kyra.

      Uzun bir sessizliğin ardından Kyle cevap verdi. Sesi yumuşaktı fakat son derece güçlüydü.

      “Geri döndün” dedi. “Gitmene izin veremezdim.”

      Bu çok tuhaf bir histi; delikanlının gözlerine bakarken, sanki onu en başından beri tanıyormuş gibiydi. Uzanıp delikanlının bileğini tuttu. Minnettar bir şekilde sıktı. Ona söylemek istediği çok şey vardı. Ona neden kendisi için hayatının tehlikeye attığını, kendisini neden bu kadar önemsediğini, neden kendisini geri getirmek için kendini feda ettiğini sormak istiyordu. Kyra delikanlının gerçekten de çok büyük bir fedakârlık yaptığını hissediyordu; bir şekilde ona zarar verebilecek bir fedakârlık!

      En önemlisi de o anda ne hissetmekte olduğunu delikanlının bilmesini istiyordu.

      Seni seviyorum, demek istiyordu.

      Fakat kelimeler sese dönüşemiyordu. Üzerine

Скачать книгу