Hint mitolojisi. Arthur Berriedale Keith

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Hint mitolojisi - Arthur Berriedale Keith страница 12

Жанр:
Серия:
Издательство:
Hint mitolojisi - Arthur Berriedale Keith

Скачать книгу

ve Guṅgū isimden başka bir şey değildir. Pṛşni daha gerçektir. Marutların annesidir, muhtemelen de lekeli fırtına bulutudur. Saraṇyū ilginç ancak bölük pörçük bir mitte yer alır. Tvaşṭṛi kızıyla Vivasvat için bir düğün düzenlemiş ancak tören esnasında gelin ortadan kaybolmuş. Bunun üzerine tanrılar Vivasvat’a benzeyen bir gelin vermişler lakin bir bakıma Saraṇyū yine de Yama ve Yamī’nin yanı sıra Aşvinleri doğurmuş gibi görünmektedir. Çünkü ilgili ilahide ondan “Yama’nın annesi” olarak bahsedilmektedir. Saraṇyū, Vivasvat’a Yama ile Yamī’yi doğurmuş ve sonra kendisine benzeyen bir bedenle yer değiştirerek kısrak kılığında kaçmıştır. Bununla birlikte Vivasvat at kılığında onu takip etmiş ve bir araya gelmişlerdir. Saraṇyū Aşvinleri doğurmuş, onun yerine geçen ise Manu’yu doğurmuştur. Tilphossan Erinyelerine (Not 7) ilginç derecede benzediğinden, efsane eski olabilir ancak isimler dilsel anlamda uyuşmuyor. Her halükârda efsanenin “Suretinin Oğlu” olarak Manu ismini açıklamaya çalışmanın dışında hiçbir efsanevi amacı yoktur. Manu ismi de görünüşe göre Ṛigveda kadar eski dönemlerde bilinmektedir. Belki de şafak tanrıçasının bir başka biçimidir.

      Diğer tanrıçalar soyut düşüncelerin kişileştirilmeleridir. Örneğin kısa bir ilahide anılan Şraddhā (İnanç) gibi. Onun sayesinde ateş yakılır, saf yağ sunulur ve varlık elde edilir. Kendisine sabah, öğlen ve geceleyin yakarılır. Anumati ise tanrıların “lütfunu” temsil eder. Aramati (Bağlılık) ve Sūnṛtā (Cömertlik) ilahları da kişileştirilmiştir. Asunīti’ye (Ruhlar Dünyası) uzun bir hayat için yalvarırlar. Diğer yandan Nirṛiti (“Ölüm” ya da “Yok Oluş”) ölümü yönetmektedir. Şayet Aditi’yi soyut kavramların simgeleri arasında sayacak olursak bu ilahlar onunla kıyaslandığında soluk figürlerdir. Fiziksel özelliklerinin hiçbiri benzersiz değildir. Yine de diğer soyutlamaların aksine Ṛigveda’nın tamamı boyunca popüler biçimde bahsedilir. Geniş, parlak ve ışıldar biçimdedir. Parlak bir ahırın hanımıdır ve yaratıkların savunucusudur. Ayrıca tüm insanlara aittir. Mitra ile Varuṇa’nın, Aryaman’ın, sekiz oğulun annesidir. Ādityalar’ın kız kardeşi, Vasus’un kızı ve Rudras’ın annesi olduğundan da bahsedilir. Çoğunlukla günah ya da suçluluktan kurtulmak için tapınılır. Ayrıca Mitra ve Varuṇa ile kendisine günahların affedilmesi için yalvarılır. Günahkârlar Aditi’den koparılırlar ve sonra Varuṇa, Agni ile Savitṛi’ye onun huzurunda kabahatlerinden azat edilmek için yalvarırlar. Her ne kadar Aditi altında gökyüzünden bahsedilse de kendisi çoğunlukla yeryüzüyle özdeşleştirilir. Bunun yanı sıra ismi birçok yerde gökyüzü ve yeryüzüyle bir arada kullanılmaktadır (bu yüzden birbirinden farklı bir şekilde). Fakat yine de “Aditi gökyüzüdür, Aditi havadır, Aditi anne, baba ve oğuldur; Aditi tanrıların hepsidir, beş kavimdir, (Not 8) Aditi doğan her şeydir, Aditi doğacak olan her şeydir,” denilmektedir. Başka bir yerde Aditi, Ṛigveda’da pek nadir olmayan karşılıklı bir üreme türü sayesinde Dakşa’nın hem annesi hem de kızı olmuştur. Ama yine de diğer paragraflarda inek olarak isimlendirilir.

      Aditi ismi “Bağsız” ya da “Sınırsızlık” anlamına gelir. Āditya ismi bir grup parlak tanrıya işaret ettiği gibi, şüphesiz Aditi’nin oğullarını belirtir. Bu yüzden gökyüzünün ya da görülebilir bir sonsuzluğun, yeryüzünün ötesindeki enginliğin, bulutların ve gökyüzünün ya da Ādityalar’ı ayakta tutan ebedi göksel ışığın kişileştirilmesi olarak görülür. Şayet ışıkla arasındaki bağıntı yerine, inek olduğuna dair görüş vurgulanacak olursa her şeyin annesi olan yeryüzü olarak adlandırılabilir. Bu bağlamda köken olarak somut olabilir. Diğer yandan gökyüzü için kullanıldığı biçimiyle “sınırsız” anlamındaki Aditi lakabından türemiştir. Ya da daha soyut olarak Ādityalara işaret eden “sınırsızlığın oğulları” anlamındaki “Aditi’nin oğulları” lakabından türemiştir. İndra’nın “kudretin oğlu” olarak adlandırıldığı ve daha sonra da “Kudret”in (Şaci) onun eşi olarak (muhtemelen Ṛigveda’nın kendisinde değil) kişileştirildiği gibi Aditi de Ṛigveda öncesi bir dönemde böyle bir ibareden gelişmiş olabilir. Böyle bir ilah için daha somut bir köken makul gibi görünse de sıkça ortaya çıkmasını izah edebilir. Diğer yandan kendisinden zıddı olarak Diti ortaya çıkarılır. Diti, belirsiz bir şekilde de olsa Ṛigveda’da iki ya da üç kez görünür.

      Bir başka müphem karakterdeki tanrıça ise Sūryā’dır. Güneşin kızından başka bir şey olamaz çünkü hem kendisi hem de güneş ilahı Aşvinlerle benzer bir ilişkidedir. Aşvinler Sūryā’nın kendi seçtiği iki kocasıdır. Sūryā’nın sahibidirler ve Sūryā da muhtemelen üç tekerleği yolcularını temsil eden arabalarında onlara eşlik etmektedir. Sūryā ile ilişkileri yüzünden Aşvinlere gelini arabalarıyla evine getirmesi için dua edilir ve Savitṛi Sūryā’yı kocasına verdiğinde Aşvinler sağdıç iken Soma âşık olandır. Tanrıların ayrıca Pūşan’ı başka yerlerde Aşvinī ismini taşıyan Sūryā’ya verdiklerinden bahsedilir. Güneşin dişi olarak görülmesi dikkat çekicidir ve bu yüzden Sūryā çoğu kez şafak olarak algılanmıştır. Ancak isim babadan gelen hiçbir unsur içermediği için problemlere neden olmaktadır. Dahası Soma (şüphesiz ay) ile şafağın birleşmesine dair düğün ilahisinde geçen düşünce tamamıyla sıradışı olurdu.

      Tanrıların Ṛigveda’da sürekli olarak gruplandırılması ortak tapınma uygulamasında resmi ifadesini bulur. Bu da ayrı birer ilah yerine daha çok ortak bir biçimde tapınılan cennetle yeryüzü kavramında doğal olarak başlangıç noktasını bulur. Hatta Mitra ile Varuṇa da tek başlarına ele alınmalarından çok sıkça çift olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca bu tip bir kullanım, Ahura ile Mithra benzer biçimde Avesta’da çiftleştirildiği için son derece eski olabilir. Daha ilginç bir birleşme ise İndra ile Varuṇa’dır; savaşçı tanrı ile Vṛitra katili insanları huzur ve bilgelikte destekleyen tanrıçayla birleşmişlerdir. İndra çoğunlukla Agni ile birleştirilmiş ve üzerlerine Agni’nin papazlık doğası yüklenmiş olsa da çift çoğunlukla İndra’nın temel özelliklerini sergilemiştir. İndra Vişṇu’nun yanında cesurca yürür, Vāyu ile soma içer, Pūşan ile Vṛitra’yı öldürür ve ortak meskenlerine kurbanlık atı ölümden sonra bir keçi taşır. Soma’ya Pūşan ve Rudra ile dua edilirken Agni’ye nadiren Soma ve Parcanya ile tapınılır. Çok daha doğal bir çift Parcanya ile Vāta’dır (“Yağmur” ve “Rüzgâr”). Buna benzer birleşimlere örnek ise Gündüz ile Gece ve Güneş ile Ay’dır. Doğal olarak bu çift birliktelikler görece daha az belirgin bir karakter geliştirmişlerdir.

      Tanrı grupları arasında en önemlisi Marutlardır. Sayıları bazen yirmi bir bazen de yüz seksen olarak belirtilmiştir. Aslında İndra’nın müritleridirler ancak Rudralar olarak bazen babaları Rudra'yla ilişkilendirilirler. Ādityalar sayıca azdır, yedi ya da sekiz tane olarak bahsedilir. Diğer yandan Vasular sayıca belirsiz olup karakterlerine uygun biçimde isimleri “Parlak Olanlar”dan bir şeyi ifade etmemektedir. İlahların tümü Vişve Devāh yani “Tüm Tanrılar” kavramı altında toplanmıştır. Tümünü dahil etme amacıyla kullanılmış olsa da terim Ṛigveda’da bile, örneğin Vasular ve Ādityalar gibi, diğer gruplarla bir arada anılan belirli bir topluluk için uygulanır hale gelmiştir.

      Tuhaf ve sıradışı bir ilah grubu da Sādhyalardır. Ṛigveda’da ve nadiren de olsa sonraki dönem edebiyatında ortaya çıkarlar. Ne isimleri ne de kendilerinden bahseden yetersiz sözler, gerçek doğalarına dair herhangi bir yargıyı haklı çıkaramaz. Yine de muhtemelen bir babalar sınıfı (merhametli

Скачать книгу


<p>7</p>

Bkz. L. R. Famell, Cults of the Greek States, Oxford, 1896-1904, iii. s. 50.

<p>8</p>

Bu ifade Vedik tarihinde meşhur olan ilk beş kabileyi ve daha sonra da genel olarak tüm insanları işaret etmektedir.