Gülnihal. Namık Kemal

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gülnihal - Namık Kemal страница 5

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Gülnihal - Namık Kemal

Скачать книгу

parça parça olaydı da ağzından geleydi! Ettiğim kabahate sebep yine sizsiniz. Alçak! Kim âşık olur da rakibinden kurtulmak istemez? Hain! Eğer Muhtar Bey’e acırsanız, yarın gelirsiniz, arz edeceğim şartları kabul edersiniz. İnşallah, yarına kadar yerin dibine geçersin!”

      İSMET: (korkuyla ayılarak) “Nerede, bey nerede? Öldürdüler mi?”

      GÜLNİHAL: (soğukkanlılıkla) “Hayır efendim. Öldürmediler, götürdüler. Yarın inşallah kurtarırız.”

      İSMET: “Kurtarır mıyız? Nereden biliyorsun?”

      GÜLNİHAL: (mektubu eline vererek) “Bak, size demedim mi?”

      İSMET: (mektuba göz gezdirerek.) “Allah’ım, bu ne kadar hainlik! Bu ne kadar alçaklık! Dadıcığım, bey benim yüzümden ölüyor!”

      GÜLNİHAL: “Hayır, Allah yardım ederse senin yüzünden kurtulacak!”

Perde iner

      İKİNCİ PERDE

      Birinci Tablo

      Kaplan Paşa’nın Harem Dairesi

      BİRİNCİ MECLİS

      Kaplan Paşa, Paşo Hanım

      PAŞO HANIM: “Oğlum, aslanım! Senin gönlünde bir sıkıntı mı var? Yüzünü korkunç bir duman bürümüş. Ne oluyor? Sen annenden hiçbir şey saklamazsın, değil mi? Dünyada bu kadar sefanı sürüyorum, her sevincinden ben de hâlimce hissemi alıyorum. Bir derdin varsa ondan da payımı isterim!”

      KAPLAN PAŞA: “Derdim değil, bir emelim var. Sizden yardım isteyecektim. İşte, elimize saadet geçti, burası bize kaldı. Lakin soyumuzun yarı malı Muhtar’ın elinde. Ben sancak beyi oldum. O, sıradan bir adam kaldı. Yine sözü herkese benden çok geçiyor. Benim emrim, kılıcımın korkusu ile yerine geliyor. O, ne söylerse herkes candan, gönülden, isteyerek yapıyor. Yüreğimi parça parça etseler içinde Muhtar’ın kininden başka bir şey bulunmaz. Muhtar’ı bir türlü çekemiyorum. Çekemiyorum; çünkü herkes onu ne kadar seviyorsa benden de o kadar nefret ediyor. Çekemiyorum; çünkü o herkesi düşünüyor, herkes de onu düşünüyor, ben yalnız kendimi düşünüyorum, beni de kimse düşünmüyor. Çekemiyorum; çünkü ben kendine ne kadar fenalık edersem edeyim hiçbirine karşılık vermiyor. Çekemiyorum; çünkü o kendini benden büyük görüyor; ben kendimi ondan büyük göremiyorum. Çekemiyorum; çünkü o benim yerime gelmeye tenezzül etmiyor da yine herkes onu benim yerimde görmeye can atıyor. Çekemiyorum; çünkü hâlini düşündükçe felek o yaradılışta bir adamı bana hakaret için yaratmış sanıyorum. Çekemiyorum, çekemeyeceğim. Çünkü İsmet bile onun uğruna can veriyor, beni kendi hayatından yaşar gibi görüyor. Mutlaka çektiğim azapların intikamını alacağım! Elbette istediğim gibi canını yakacağım!”

      PAŞO HANIM: “Oğlum! Ben soyumda senden yüreksiz adam görmedim! Aylardır çiftçinin, esnafın ağzında Muhtar’ın beyliğinden, büyüklüğünden başka söz yok da yine Muhtar ortada geziyor. Nesinden korkuyorsun da bu kadar kendini üzüyorsun? Zehrin mi yok? Sana güğümlerle zehir getireyim. Celladın mı eksik? Bir kere ayağını yere vursan karşına bin tanesi çıkar. Katırı ne yaşatır durursun?”

      KAPLAN PAŞA: “Sen, intikamın ne demek olduğunu bilir misin? Bir adam, ölmekle ne olur? Biraz ömür kaybeder, biraz rahat kazanır. Benim çektiğim, ölüm gibi birkaç saatlik bir eziyet midir ki ölümü intikama kâfi göreyim? Ah, çektiğimi bilmezsin ki meramımı anlayasın! Ben burada bir zabitim, üç yüz bin kişiye hükmüm geçiyor. Hangisine her ne istersem yaparım, üç yüz bin kişinin başı elimde duruyor. Hangisini istersem koparır, avcumda oynarım. Üç yüz bin kişi Allah’ın her emrini tutmuyor fakat benim bir tek emrime karşı duramıyor!

      İster misin, şu ovayı yarı beline kadar baş aşağı yere gömülmüş adamlarla donatayım? İster misin, şu bahçeyi anasından babasından ayrılmış yetimlerin gözyaşı ile sulayayım? İster misin, aşağı mahalleyi sel basacak kadar kan dökeyim? İster misin, bir çocuğu babasının eliyle ateşte yaktırayım? İster misin, bir adama, anasının derisini yüzdüreyim?

      Ben burada ne istersem olur, ne emredersem yapılır. Kim bir emrime itaat etmeyecek olursa şimdi söylediğim eziyetlerden bin kat ziyade azap içinde gebertirim!

      Bir kere bu kuvvete, bu kudrete bak; bir kere de Muhtar’ı yıldıramamayı düşün, Muhtar’dan aşağı olmayı gözünün önüne al!

      Katırın bir kere yüzüne baksam vücudumda ne kadar kan varsa ateş kesiliyor, beynime toplanıyor! Başıma sanki kızgın taçlar geçiyor, ben de zindanımdaki katiller kadar eziyet çekiyorum. Hem bütün memlekete büyük olup da hem bir kişiden kendini küçük görmek insana ne büyük azaptır, bilir misin? Ömründe kimseye haset etmedin mi?”

      PAŞO HANIM: “Oğlum, öldür dedim ona da kanmadın! Bilmem ne yapacaksın? Cehenneme gönderebilir misin? Ahirete de emrin işliyor mu?”

      KAPLAN PAŞA: “Cehennem azabını ben ona dünyada çektireceğim. Kalbini, ciğerini bin parça edeceğim!”

      PAŞO HANIM: “Yap oğlum, zevkin ne ise geri durma! Lakin nasıl yapacaksın?”

      KAPLAN PAŞA: “Nasıl mı yapacağım? İsmet’i elinden alacağım, kalbini vücudundan koparacağım. Beni eceli kadar sevmeyen İsmet’i, canından ziyade sever gibi görünmeye mecbur edeceğim. Her dakika bin hakaretle, bin eziyetle gönlünü zehirleyeceğim, verem döşeklerine yatıracağım. Muhtar yaşayacak. İsmet’in, sağ iken mezara gömülmüş adam gibi, acı acı iniltisini işitecek. Vücudunu çürümüş kefenlerden daha soluk görecek. Her dakika, türlü türlü ölüm eziyeti çekecek. Her dakika, bin türlü cehennem azabına düşecek. Anlıyor musun? Ben intikamımı böyle isterim!”

      PAŞO HANIM: “Ay oğul, sen çocuk musun? Sanki onu İsmet’ten ayırmak, canından ayırmaktan daha mı beterdir?”

      KAPLAN PAŞA: “Ömründe kimseyi sevmemişsin ki ayrılık azabının ne olduğunu bilesin.”

      PAŞO HANIM: “Bak, şu insaniyetsize bak! Ya sana olan muhabbetim?”

      KAPLAN PAŞA: “Bana olan muhabbetin mi? A anne! Bana olan muhabbetinin, avcının köpeğini sevişinden hiç farkı olmadığını ben bilmez miyim sanırsın? Beni küçükten beri elinde büyüttün, istediğin gibi ava alıştırdın, işine yarıyorum, sen de çaresiz okşuyorsun. Muhabbet dediğin bu, değil mi? Ben, seni babamdan kurtarmaya alet oldum, sen de beni amcamdan kurtarmaya yardım ettin. Birbirimizi sevdiğimizin ortada başka bir delili var mı? Ya bizim bunlardan daha alçak bir sırrımız mı var ki birbirimizden saklayacağız diye için başka türlü görünmeye çalışıp duruyoruz? Biz âdeta ana oğul değil, iki ortak katiliz! Gel, nafile zahmetlere düşmeyelim. Hâlimize layık olan ne ise aramızda da o olsun. Öyle davranalım, hâlimizce davranalım.

      Şimdi beni dinle! Muhtar hapiste. İsmet de içeriye gelmiş, onu kurtarmaya çalışacak. Yanına çağırırsın. Muhtar’ın kurtulması için bana varmasını şart koşarsın. Her ne yaparsa yapsın, kandırırsın. Mutlaka kandıracaksın. İsmet’i senden isterim!”

      PAŞO HANIM: “Ay oğul, o nasıl söz? Muradın intikamsa İsmet’i al, başkasına

Скачать книгу