Mahcupluk İmtihanı. Омер Сейфеддин

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mahcupluk İmtihanı - Омер Сейфеддин страница 5

Жанр:
Серия:
Издательство:
Mahcupluk İmtihanı - Омер Сейфеддин

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      Hayranzade: Evet, nereden biliyorsun?

      Müstemend: Tabi, Müdire Hanım bana söylemez.

      Hayranzade: Bizi dinlemişsin.

      Müstemend: Hayır onları dinledim. İşin içinde sen yoksun. Kafana bir külah hazırlandı, şimdi giydirecekler. Bak planlarını detayıyla anlatayım: Müdire Hanımın geçen gün benim elimde görüp rica ederek aldığı romandan bir sahife okutacaksınız. Yeni kâtip dinlerken utanacak, ıınacak. Kıpkırmızı olacak.

      Hayranzade: Iınmak ne?

      Müstemend: (Gülerek) Amelî utanmak olacak. Peride Hanımın tarifini aynıyla söyleyeyim: “Soluk almadan geriniyormuş gibi nefesini içinde zaptedip kendini sıkmak!” (Hayranzade soluk almaz, gerinir gibi kendini sıkar)

      Hayranzade: Kızardım mı?

      Müstemend: Pancar gibi! Nefes alırsan burnundan al.

      Hayranzade: Vay anasını! Gözlerimin önünde kandiller uçuyor; sen de ıın bakayım. (Müstemend ıınırken) Ha gayret, ha gayret: Tuh suratına… Ulan kızamıyorsun, morarıyorsun…

      Müstemend: Yine mi ulan?

      (Soldan Peride girer)

      ON BİRİNCİ MECLİS

      Evvelkiler, Peride

      Peride: Ah teessüf ederim Şemi Bey, teessüf ederim!

      Hayranzade: (Şaşırarak) Hayırdır inşallah niçin?

      Peride: Benim haysiyetimi kırıyorsunuz…

      Hayranzade: Haşa. Nasıl olur, nasıl olur?

      Peride: Nasıl olacak? Bu adi garson dö büro ile yine senli benli konuşuyorsunuz! İyi ki yeni müracaat eden kâtibi içeride bıraktım. Sizin böyle sekiz on derece madununuzla teklifsizliğinizi görseydi katiyen hizmetinize girmek istemezdi. Çok malumatlı, çok terbiyeli bir çocuk. Âdeta kız! Şimdi buraya çağırayım, imtihan edelim. (Müstemend’e şiddetle) Haydi sen dışarıya arş Müstemend.

      Müstemend: (Meyuskâr çıkarken gizlice Hayranzade’ye) Dediklerime dikkat!

      Peride: Ne diyor yine bu terbiyesiz herif?

      Hayranzade: Hiç canım.

      (Müstemend çıkar, Peride salonun kapısını açar, Sermet’i çağırır.)

      ON İKİNCİ MECLİS

      Hayranzade, Peride, Sermet

      Peride: Teşrif ediniz.

      (Sermet gayet mütereddit girer. Beceriksiz bir duruşla sağına soluna bakar kollarını önüne bağlar, yere bakar… )

      Peride: (Hayranzade’ye) Takdim ederim, ismi Sermet Beymiş.

      Hayranzade: (Sermet’e) Hangi mektepten mezunsunuz?

      Sermet: (Bir şey söyleyecekmiş gibi ezilir, büzülür, kıvranır.) Bendeniz mi? Hakipayiniz mi efendim?

      Hayranzade: Evet

      Peride: (Atılarak) Pek mahcuptur. Bu sorunuza birdenbire cevap veremeyecek. Çünkü Galatasaray ’dan, Robert Kolej’den, Alman Mektebi’nden, Darülfünun’dan, hukuktan hasılı İstanbul’da ne kadar talî âli mektep varsa hepsinden mezun! Âdeta bir harika! Bunu utanmadan nasıl söylesin. O Avrupa’da da ikmali tahsil etmiş.

      Hayranzade: Pekâlâ, pekâlâ. (Sermet’e) Kaç yaşındasınız?

      (Sermet ıınır, kıpkırmızı kesilir)

      Peride: (Hayranzadeye yavaşça) Aman Şemi Bey! Namuslu delikanlılara hiç böyle şey sorulur mu? Ayıp!

      Hayranzade: Niçin canım, yaşını sormak ayıp mı? Bunda utanacak ne var?

      Peride: Ayıp ya! Yaş deyince hayatın bazı hadiseleri hatıra gelir.

      Hayranzade: Ne gibi?

      Peride: (Güya Sermet’e işittirmek istemiyormuş gibi) Mesela; fakat ben de utanacağım. Yüzüme bakmayınız. (Hayranzade başını çevirir. Peride; ıınır kızarır)

      Hayranzade: (Kulağını uzatarak) Söylesenize…

      Peride: Hayır söyleyemeyeceğim. Elinizi veriniz. (Hayranzade’nin elini tam memelerinin ortasına koyar. Üstünden basar) Ne hissediyorsunuz?

      Hayranzade: (Ağzı kulaklarında) Gayet tatlı, gayet hoş… Oh anlatılmaz tatlı bir hararet!

      Peride: Daha daha! Dikkat ediniz!

      Hayranzade: (Kendi kendine) Oh, kendimi kaybedeceğim.

      Peride: Ben kendimi kaybedeceğim. Kalbimin nasıl attığını duyuyor musunuz?

      Hayranzade: Hızlı, hızlı…

      Peride: Şimdi yüzüme bakınız!

      Hayranzadet: (Şaşırarak) Aa… Gözlerinize kan hücum etmiş…

      Peride: Utandığımdan. İşte evet söyleyemeyeceğim. Hayanın, yaş alındıkça akla gelen, bazı hadiselerini mümkün değil söyleyemeyeceğim.

      Hayranzade: (Kendi kendine) Tuhaf! Acaba insanı utanmaktan yerin dibine geçirecek bu hadiseler ne?

      Peride: Durunuz size yazayım. Ama yüzüme bakmadan okuyacaksınız. Sonra hemen yırtıp atacaksınız. (Yazıhaneye koşar, bir satır yazar, kâğıdı katlar) Ben odadan çıkmadan sakın okumayınız. (Kendi hususi odasına yüzü kapalı kaçar)

      Hayranzade: (Şaşkın şaşkın kâğıda bakar, açmak üzere kaldırırken, Sermet’e) Bari sen de yüzünü duvara dön!

      Sermet: Başüstüne! (Utanarak döner.)

      Hayranzade: (Kâğıdı açar, okur.) Çocuk yedi sekiz yaşında iken yapılan bir ameliye. Sonra on beş yaşına yakın. Fakat bunda utanacak ne var? (derken yüzünü duvara dönmüş olan Sermet küt diye yere düşer. Aynı zamanda Peride odasından çıkar)

      Peride: Aman! Aman!

      Hayranzade: Hayırdır inşallah, ne oldu buna?

      Peride: (Sermet’in üzerine atılır.) Ah! Galiba yazdığını yüksek sesle okudunuz, utanmasından bayıldı zavallı…

      Hayranzade: (Şaşırarak) Olur iş değil.

      Peride: Neye olur iş değil? Haya bu. Öyle şeylere tahammül edilir mi? Tutunuz bakayım şunu kaldıralım.

      Hayranzade: Ne yapacağız?

      Peride: Demek bize hizmet etmeye gelen bu saf çocuğu daha ilk adımda böyle yerlerde mi bırakacağız?

      Hayranzade: Hayır canım, emret ne yapayım?

      Peride:

Скачать книгу