Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün. Yasin Topaloğlu

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün - Yasin Topaloğlu страница 4

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün - Yasin Topaloğlu

Скачать книгу

diye düşündü.

      Turkcell işinde de Murat’a geçit vermemişti “Deccal”.

***

      ABD Ankara Büyükelçiliği acil koduyla başkentlerine haberi bildirdiklerinde ABD başkanı uykusunun en güzel yerindeydi.

      First lady, henüz Beyaz Saray’daki gecelere alışamamıştı.

      Kocası da traktör gürültüsünü andıran bir gürültüyle horluyordu.

      Bin kere söylemişti ameliyat olmasını.

      O ise sızlanmıştı. Yok kan tutuyormuş, yok korkuyormuş…

      Kulaklarına pamuk tıkamayı denemiş, olmamıştı, kocasının burnuna bant takmıştı o da olmamıştı.

      Beyaz Saray’ın başkanlık sekreterleri hangi durumlarda başkanın uyandırılması gerektiğini çok iyi biliyorlardı.

      Fethullah Gülen’in kırmızı bültenle aranıp INTERPOL üzerinden istenmesi ve Türkiye’nin bu konuda ısrarcı olması Türkiye ile ilişkileri germişti.

      Fethullah Gülen gibi küresel bir şebekenin liderini nasıl kelepçeleyip teslim edebilirlerdi?

      Yüzlerce ülkeye nasıl ellerini kollarını sallayarak girebilirlerdi Fethullah Gülen olmazsa?

      Orta Asya’da ve Uzak Doğu’da Rusya’yla Çin’i nasıl kuşatabilirlerdi?

      Geçmişte Fethullah Gülen, araları bozulduktan sonra defalarca Beyaz Saray’a haber gönderip “Uzun Adam” konusunda uyarmıştı kendilerini.

      Beyaz Saray sekreteri, haberi kahvaltıda vermeye karar verdi.

      Ankara büyükelçiliği acil koduyla göndermiş olabilirdi mesajı ama kendilerinin acelesi yoktu.

***

      Fethullah Gülen’in yakın çalışma arkadaşlarından Osman Şimşek, Hocaefendi’nin yerine geçen adama bir türlü ısınamamıştı.

      PKK’nın Hocaefendi’nin cenazesine yaptıklarından ötürü Türkiye’den tekrar ABD’ye dönmüş hatta Türk vatandaşlığından da çıkmıştı.

      Hocefendi’nin yokluğuna alışamamıştı.

      Hocaefendi’nin ölümünden sonra çok büyük bir kriz yaşanmıştı Hizmet Hareketi’nde.

      Hele merkez üsleri Türkiye’de, darbeler, bel kemiklerini bile kırmıştı.

      Bir avuç şakirt kalmıştı; onlar da yeraltına çekilip uyuyan hücrelere dönmüştü.

      Hareketin başta “Zaman”, “Today’s Zaman”, “Meydan”, “Millet”, Samanyolu, STV Haber, Mehtap TV, Irmak TV, Gaziantep’ten Kürtçe yayın yapan Dünya TV, Cihan Haber Ajansı olmak üzere Türkiye’deki bütün medya organları, TMSF’ye devredilmişti.

      Hizmet Hareketi’nin fonlarını yöneten Gaziantep’teki Nakıpoğlu, Kayseri’deki Boydak ailelerinin ve Hocaefendi’nin “tebessümüne tüm varlığını bağışlayacağını” söyleyen Akın İpek’in tüm mallarına MASAK raporları çerçevesinde kara para olduğu gerekçesiyle el konmuştu.

      Rahmetli Hocaefendi ne gülmüştü Akın İpek’in o cümlesine.

      “Köftehor!” demişti. “Benim paramı mı bana bağışlıyorsun!”

      Kaynak Holding ve Bank Asya’nın içinde olduğu hareketin tüm okulları, şirketleri, vakıfları ve üniversiteleri de devletin kontrolüne geçmişti.

      “Uzun Adam” Afrika, Orta Doğu, Uzak Doğu, Orta Asya, Asya’daki bütün devlet başkanlarını ve ülkeleri ziyaret ettiğinde sonuç alıcı hamleler yapmıştı.

      Çoğu okulları kapanmış, ticaret imkânları azalmıştı.

      Eskiden Pensilvanya’ya gelenlere/gelmek isteyenlere bazen aylar sonrasına randevu veriyorlardı.

      Şimdi kapılarını ancak yerel güvenlik birimleri, CIA ve FBI’ın alt düzey elemanları ziyaret ediyordu. Onlar da üst perdeden “hiçbir işe yaramadıklarını” eskiden ima ederken son zamanlarda yüzlerine söylemeye başlamışlardı.

      Türkiye’den aldıkları en son haberi büyük bir yaranmışlıkla vermişlerdi ama o da bir işe yaramamıştı.

      Onlar haberi ABD’nin Ankara Büyükelçiliğinden önce alıp hem FBI’ya hem CIA’deki refiklerine bildirmişlerdi.

      Hemen her ülkede onaramayacakları darbeler almışlardı.

      Sözde dostları birer birer terk etmeye başlamıştı hareketi.

      Devşirdikleri kalemşörler, başta Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç olmak üzere hepsi tekkeyi terk etmişlerdi.

      Osman Şimşek “Nereye gömecekler acaba?” diye sordu kendi kendine.

      Uzaktan kumandayı aldı.

      Gayriihtiyari 1’i tuşladı. Samanyolu Haber 1 numarada kayıtlıydı.

      Hocası dünyayı hep Samanyolu Haber’den izlerdi.

      Ama o da artık “havuz medyası”na katılmıştı.

      Silmemişti hâlâ.

      Nostaljik olarak devam ettiriyordu.

***

      Emine Erdoğan, Çamlıca Camisi’nin haziresine gömüleceğini söylemişti eşinin.

      Recep Tayyip Erdoğan bir insan ömrüne sığdırılamayacak kadar çok iş başarmıştı.

      İstanbul Büyükşehir belediye başkanı seçilmişti ilk olarak.

      Üç hükûmet kurmuş, başbakanlığını yapmıştı.

      Halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olmuştu.

      Türkiye başkanlık rejimine geçmiş ve iki defa başkan seçilmişti.

      Bir tek muhtar olamamıştı!

      Başkanlığının ikinci döneminde de TBMM, dört partinin yasa teklifi ile Meclisin manevi şahsiyetine mündemiç, ilga edilmiş hilafeti ihya ederek kendisini Cumhuriyet Dönemi’nin ilk halifesi ilan etmişti.

      Tel Aviv’den Londra’ya, Berlin’den Paris’e, Riyad’dan Tahran’a, Yeni Delhi’den Pekin’e, Moskova’dan Washington’a dünya ayağa kalkmıştı.

      Fener Rum patriğinden Vatikan’a, Anglikan Kilisesi’nden Mormonlara kadar TBMM’nin hilafeti ihya etmesi protesto edilmişti.

      Ama 100 milyon nüfuslu Türkiye’nin ve yeryüzündeki tüm Müslümanların tek bir yürek olarak hilafeti sahiplenmesi karşısında çok da çığırtkanlık yapamamışlardı.

      Özellikle Hint Müslümanları -Keşmir başta olmak üzere- destek yürüyüşleri

Скачать книгу