DÜŞ KAPANI. Büşra Tuğba Koç

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу DÜŞ KAPANI - Büşra Tuğba Koç страница 14

DÜŞ KAPANI - Büşra Tuğba Koç

Скачать книгу

kalmıştı. Ara ara beynini kemiren bazı sorulardan kaçamıyordu. Vicdanı rahat değildi. Ona sakince ne olup bittiğini sormamış, kendisini ifade etmesine fırsat vermemişti. Haksızlık etmiş olabileceğini düşünmeden edemiyordu. Öfkesi soğudukça acısı daha da artıyordu. Çocukları yurda bırakma vakti gelmişti.

      “Keşke biraz daha kalsaydık yanında.”

      “Üzülme kızım, sizi yakında buradan çıkaracağım. Sabırlı olun.”

      Yurdun önüne geldiklerinde hiç ummadıkları bir şeyle karşılaştılar. Ülfet kapıda çocukları bekliyordu. Çocuklar bu güzel sürpriz karşısında büyük heyecana kapıldılar. Ülfet’in boynuna atıldılar.

      Ekrem, Ülfet’in kendisini görmezden geldiğini fark etti. Vedalaşamadığı çocuklarına geriden baktı. Arabaya bindiğinde eski karısını süzdü. Zayıflamış, bir o kadar da güzelleşmişti. Ona baktıkça onu ne kadar özlediğini anladı. Eski günlerdeki gibi ona koşmak, sarılmak, hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmek istedi. Sonra silkelendi. “Neler saçmalıyorum böyle? O artık benim karım değil. Yabancı bir kadın, hiç benim karım olmamış gibi yabancı,” diye azarladı kendisini.

      Tam arabayı çalıştıracaktı ki, vicdanının sesine dur diyemedi. Yılların hatırı için bir özür dilemesi gerektiğine karar verdi. Beklemeye başladı. Zaman geçmek bilmedi. Arada bir arabadan çıkıp sigara yakıyor, sonra tekrar yerine geçiyordu. Bu şekilde uzun bir müddet bekledi. Güneş batmak üzereydi ki Ülfet dışarı çıktı. Ekrem’in beklemekten yorulan azaları bir anda harekete geçti. Heyecanla arabadan çıkıp arkasından seslendi:

      “Ülfet!”

      Ülfet başını sesin geldiği yana çevirdi. Karşısında eski kocasını görünce çehresinde acı bir ifade belirdi:

      “Neden hâlâ buradasın?”

      “Konuşabilir miyiz?”

      “Anlamadım, biz seninle daha neyi konuşacağız?”

      Ekrem Ülfet’e yaklaştı. Boşanmadan evvel bu gözlere bakarken nefret duyuyordu. Oysa şimdi nefretin yerini merhamet kaplamıştı.

      “Sana haksızlık ettim. Bir kez olsun seni dinlemeliydim.”

      Ülfet celallendi:

      “Bu neyi değiştirir? Şimdi mi geldin dinlemeye? Her şey bittikten sonra mı?”

      “Kızmakta haklısın.”

      “Kızmak mı? Ne kızması? Ben artık sana kızmıyorum bile çünkü insan sevdiğine kızar. Sen bendeki yerini kaybedeli çok oldu. Güle güle Ekrem Bey.”

      Ülfet, uğradığı haksızlığı hazmedebilmek için bir hayli zaman harcamıştı. Yeni yeni toparlanıyorken, çektiği acıların hesabını iki cümleye sığdıramazdı. Arkasını dönüp yürüdü. Ekrem Ülfet’i kolundan tuttu:

      “Dur, gitme!”

      “Ne oluyor sana? Kendine gel!”

      “Sana söyleyeceklerimi dinle. Sonra dilediğini yapmakta özgürsün.”

      “Bırak kolumu, bağırırım!”

      “Konuşalım. Bırakacağım.”

      “Boşanmadık mı biz? Sen benden daha ne istiyorsun,” diye bağırdı Ülfet.

      “Beni dinlemeni.”

      Ülfet sustu. Ekrem bu suskunluktan cesaret alıp içini dökmeye başladı:

      “Evet, boşandık. Boşandık ama vicdanım bir an olsun susmuyor. Ben çok hata ettim Ülfet. Özellikle de sana karşı. Ailemize dışarıdan müdahale edilmesine izin vermemeliydim. Bugün görüyorum ki, evliliğimize her fırsatta burnunu sokanların umurunda bile değilmişiz. Onlar hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyor ama biz bölündük. Paramparça olduk. Yine de kimseyi suçlamıyorum. Ortada bir suçlu varsa o da benim. Biliyorum, bu işin bu saatten sonra dönüşü olmaz ama geç de olsa içimdeki duyguları bil istedim. Ben senin hakkında her zaman yanıldım.”

      Ekrem, Ülfet’ten bir tepki bekliyordu ama o buz gibi duruşunu hiç bozmadı. “Bil ki, hakkımda yine yanılıyorsun,” dedi sadece.

      Ekrem şaşkınlıkla Ülfet’e baktı. Eski karısı, intikam tetiğini çekmişti.

      “Anlamadım.”

      “Pek yakında anlayacaksın.”

      Ülfet arkasını dönüp yürüdü. Ekrem bu imalı sözlerden hiç hoşlanmadı. İçini kemiren duygular bu sefer de yerini huzursuzluğa bırakmıştı. Günlerce ne demek istediğini düşündü. İhtimallerle boğuşurken, birkaç hafta sonra Ülfet’in Selim’le kıydığı nikâhın haberini aldı. Ekrem, aldatıldığını öğrendiği an kadar sarsıldı. Yavaş yavaş durulan öfke nöbetleri daha şiddetli halde geri döndü. Çektiği vicdan azabı, Ülfet’ten dilediği özür aklına geldikçe yaşadığı pişmanlık, artık Ülfet’e karşı tamir edilemez bir nefrete dönüşmüştü.

      Attığı iftiranın gerçeğe dönüşmesi Sevgi’yi şaşırtmıştı. Bu kötü oyunu planlarken sonunun böyle olacağını hiç düşünmemişti. Hızla yayılan bu haber diğer aile fertlerinin de ekmeklerine yağ sürdü. Hepsi haklılıkları ispatlandığı için mutluydu. Kazandıkları zaferin etkisi Ekrem’in üzerinden dağılmadan ona Türkiye’den dul bir kadın buldular. Ekrem hiç düşünmeden evlenmeyi kabul etti. Yıldırım nikâhıyla evlenip yeni karısı Asiye’yi Almanya’ya getirdi.

      Ekrem çocuklarını yanına alabilmek için yeniden mahkemeye başvurdu. Kısa sürede velayetlerini almaya hak kazandı. Ülfet’in çocuklarını almak için tek bir adım bile atmamasına şaşkındı. O güne kadar sorsalar, “Anneleri çocukları için dünyayı yakar,” derdi ama şimdi çocukları için mücadele etmeyi bırakıp ortadan kaybolmuştu. Sanki hiçbir zaman anne olmamış gibi davranıyordu. Ekrem ne kadar düşünse de Ülfet’in bu tavrına bir açıklama bulamadı. Kendince, Ülfet’in ondan bıktığı, çocukların sorumluluğunu ona devrederek içindeki öfkeyi dindirmeye çalıştığı sonucuna vardı.

      Minik yavrular ise her şeyden habersiz babalarına kavuşmanın heyecanı ile bayram ediyorlardı. Evlerine, ailelerine bir sene boyunca hasret kalmışlardı. Büroda son işlemler yapılırken babaları Asiye’yi göstererek, “Bu sizin cici anneniz,” dedi. Kadının kim olduğunu, neden ona anne demeleri gerektiğini anlamadılar. O kadar mutluydular ki, bu detayı hiç umursamadılar.

      Gitmeden yurt görevlilerine veda ettiler. Zeynep Meriç’e sıkı sıkı sarıldı:

      “Seni çok sevdim Meriç abla.”

      Gözlerinin içi güldü Meriç’in. Hüzünlendi:

      “Gidişinize üzülsem mi, sevinsem mi bilemedim Zeynep’çiğim. Bendeki yeriniz apayrı. Yolunuz açık olsun.”

      Zeynep son kez Meltem’le göz göze geldi.

      “Zeynep, ara sıra yaptığım kötü şakalar için

Скачать книгу