Cennet Bedava Cehennem Parayla. Hafız Mahmut Haliloğlu

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Cennet Bedava Cehennem Parayla - Hafız Mahmut Haliloğlu страница 22

Жанр:
Серия:
Издательство:
Cennet Bedava Cehennem Parayla - Hafız Mahmut Haliloğlu

Скачать книгу

gönüllerde,

      Şol karanlık yerlerde,

      Mevla görelim neyler,

      Neylerse güzel eyler.

      Hak şerleri hayr eyler,

      Zannetme ki gayr eyler,

      Arif anı seyreyler,

      Mevla görelim neyler,

      Neylerse güzel eyler.

      Nitsun bu yunus nitsin,

      Bir doğru yola gitsin,

      Pirler eteğin tutsun,

      Mevla görelim neyler,

      Neylerse güzel eyler.

DERD-İ MENDİM…

      Derd-i mendim ya Resulüllah deva ol derdime,

      Destigir ol ya Habiballah, bu asi mücrime.

      Sen şefaatkanı varken yalvarayım ben kime?

      Ben Rasül-i Kibriya’nın bülbül-ü nalânıyım,

      Mücrimim gerçi cemal-i Mustafa hayranıyım.

EN’ÂM SÛRESİ…

      49. Ayetlerimizi yalanlayanlara ise, yapmakta oldukları fasıklık sebebiyle azap dokunacaktır.

      50. De ki: “ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana gönderilen vahye uyuyorum. De ki: Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?”

      53. Böylece insanların bazısı ile denedik ki, “Allah aranızdan şu adamları mı iman nimetine layık gördü?” desinler. Allah şükreden kullarını daha iyi bilen değil mi?

      54. Ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman de ki: “selam olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı. Şöyle ki: sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) o, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”

      55. Suçların yolu da açığa çıksın diye ayetleri işte böyle ayrı ayrı açıklarız.

      66. O (Kur’an) hak olduğu halde kavmin onu yalanladı. De ki: “ ben size vekil (sizden sorumlu) değilim.”

      67. Her haberin gerçekleşeceği bir zamanı vardır. İleride bileceksiniz.

      68. Ayetlerimiz hakkında dedikoduya dolanları gördüğün vakit başka söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma.

      69. Allah’a karşı gelmekten sakınanlara onların hesabından bir şey (sorumluluk) yoktur. Fakat üzerlerine düşen bir hatırlatmadır. Belki sakınırlar.

      70. Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur’an ile öğüt ver. Yoksa ona Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi. (kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte onlar kazandıkları yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. Küfre saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir içecek ve elem dolu bir azap vardır.

      79. “Ben Hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri Yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.”

      80. Kavmi onunla tartışmaya girişti. De ki: beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin O’na ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbimin bir şey dilemiş olması başka. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hala düşünüp öğüt almayacak mısınız?”

      81.”Allah’ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmuyor musun da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha layıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin”

      82. İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.

      93. Allah’a karşı yalan uyduran veya kendine bir şey vahye-dilmemişken, “bana vahyolundu” diyen, ya da “Allah’ın indirdiğinin benzerini ben de indireceğim” diye laf eden kimseden daha zalim kimidir? Zalimlerin şiddetli ölüm sancıları içinde çırpındığı; meleklerin, ellerini uzatmış, “haydi canlarınızı kurtarın! Allah’a karşı doğru olmayanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerinden kibirlenerek yüz çevirdiğiniz için bu gün aşağılayıcı azap ile cezalandırılacaksınız” diyecekleri zaman hallerini bir görsen!

      94. And olsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi tekrar tekrar bize geldiniz. Size verdiğimiz dünyalık nimetleri de arkanızda bıraktınız. Hani hakkınızda Allah’ın ortakları olduğunu zannettiğiniz şefaatçilerinizi de yanınızda görmüyoruz? Artık aranızdaki bağlar tamamen kopmuş ve (Allah’ın ortağı olduklarını iddia ettikleriniz, sizi yüz üstü bırakıp kaybolmuşlardır.

      99. O gökten su indirendir. İşte biz onunla her türlü bitkiyi çıkarıp onlardan yeşillik meydana getirir, hurma ağacının tomurcuğundan da aşağıya sarkmış salkımlar üzüm bahçeleri, zeytin ve nar çıkarırız. (her biri) birbirine benzer ve (her bir) birbirinden farklı. Bunların meyvesine, bir meyve verdiği zaman, bir de olgunlaştığı zaman bakın. Şüphesiz bunda inanan bir topluluk için (Allah’ın varlığını gösteren) ibretler vardır.

      100. Bir de onları Allah’a bir takım ortaklar yaptılar. Oysa onları o yarattı. Bilgisizce Allah’a oğullar ve kızlar da uydurdular. O, onların niteledikleri şeylerden uzaktır, yücedir.

HAMD:

      Hamdi: sözlükte övme, iyilik, güzellik, üstünlük ve erdemlilikle niteleme, medih ve sena anlamındadır. Hamd kavramını Türkçede tam olarak karşılayacak bir kelime yoktur. Çünkü o yalnızca bir övme değil, methetme ile şükür arasında birdir. Canlı veya cansız varlıklarda methedilebilir. Örneğin, değerli bir at övülebilir. Ama hiçbir zaman onlara hamd edilmez.

      Hamd canlılara ve cansızlara istediği şekli ve değeri veren daha güçlü bir varlığa karşı yapılır. (o da Allah (c.c)dır. Hamd ve şükürde esas amaç nimeti verendir. Her ikisi de haktır ve Müslüman’ın günlünü kavuştuğu nimetten dolayı sevinç ve arzu anlamı şükürde ise içten bağlılık ve dostluk anlamı daha fazladır. Hamd etmede ayrıca saygı ve değer verme manası da saklıdır. Hamd Yüce Rabbimiz dışında hiçbir kişi veya kuvvete yapılmayacak bir şükür türüdür. Hâlbuki insanlara yaptıkları iyilikten dolayı teşekkür ederiz.

HAŞYET:

      Haşyet: korku, korku ile birlikte duyulan saygı anlamındadır. Haşyet Kur’an’ı Kerim’e birçok ayette Havf ile eş anlamlı olarak geçmektedir.

HAVF:

      Havf, gelecekte vuku bulacak kötü bir olaydan korkarak kalbin titremesi, rahatsız olmasıdır. Meydana gelecek olay, sevilmeyen bir şey ise bunu beklemekten korku doğar. Bu bekleyişe havf denir.

      Peygamber(s.a.v) de sizin içiniz de Allah’tan en çok haşyet eden ve ondan en çok çekinen benim. Siz benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız. Yataklarda kadınlardan lezzet almazdınız, dağlara çıkıp Allah’a iltica ederdiniz buyurmuştur.

HAYÂ:

      Hayâ,

Скачать книгу