Ana - Cengiz Aytmatovun Anne Şeceresi. Fevziye Bayramova

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ana - Cengiz Aytmatovun Anne Şeceresi - Fevziye Bayramova страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ana - Cengiz Aytmatovun Anne Şeceresi - Fevziye Bayramova

Скачать книгу

Gözü yaşlı, ak yüzlü Nagime, annesinin dış görünüşünü de karakterini de davranışlarını da almıştır…

      Hamza’nın diğer akrabaları da yeni yerlerde kendine göre denk birilerini bulurlar, Galiya, Karakol’un en zengini Gali Hacı Rafikov’la evlenir, Ahmetgali de zengin bir Tatar ailesinin kızıyla evlenir. Yine o zaman da kız isteyip razı edildikten sonra evlenilir, zengin, dindar, okumuş kişilerle aile kurulurmuş. Kardeş Gabdulvaliyevler, Issık Göl boylarında artık sağlam bir hayat kurmaya başlamış, dokuma fabrikası, tuhafiye çalıştırmış, çevredekilerle ticaret yapmışlar. Karakol’da birçok dükkân açmışlar, fabrikalar kurmuşlar, deniz gibi gölde vapurlar, gemiler yüzdürmüşler.

      Hamza Gabdulvaliyev’in torunu Rinat Gabdulvaliyev, bundan 22 yıl önce Kırgızistan’da yayımladığı Hamza-Ded Cıngıza [Hamza, Cengiz’in Dedesi] adlı makalesinde “El işleri ve süs eşyaları, demirden yapılan ürünler, cilalar, boyalar, kıldan yapılmış ürünler Gabdulvaliyevler’e ait ticari merkezlerde satılırdı. Hamza’nın başarılı ticaret anlayışına şaşırabiliriz. Hayvancılıkla uğraşan Kırgızlarla dostluk ilişkilerini kurarak Karakol’un güney bölgesinde deri işleme fabrikasını açmıştır. Onun çıkardığı deri ürünleri şehirde, tüm bölgede hatta Merkezî Rusya’da satın alınırdı.”, diye yazar (Slova Kırgızistana, 9 Ekim 1993).

      Gabdulvaliyevlere, Kazan’da kalan tüccarlar ve akraba çevresi de çok yardım eder. İshak Hacı’yla birlikte onlar Jidisu bölgesinde çalışkanlığını gösterir. Çin’le Moskova arasında ticaret elçisi rolünü üstlenir. Böylece Tatarlar, Avrupa’yla Asya arasında canlı bir köprü kurar, Avrasya düzlüklerine yeni bir ruh getirir. Tatarlara bugünkü sosyal eylemciler de itibar eder. 2012 yılının ekim ayında Karakol’da Tatarlarla ilgili yapılan bilimsel toplantıda Rossiyskiye Sooteçestvenniki Issık-Kulya [Issık Göl Rusya Vatandaşları] derneğinin başkanı Sergey Ustimov şöyle bir konuşma yapmıştır:

      “Dil sorunu olmayan Tatarlar usta arabulucular olmuşlardır. Kendileriyle beraber Rusya’da yeni doğmakta olan kapitalist sınıf temsilcilerinin çalışkanlığı ve sağduyusunu da getirmişlerdir. Merkezi Rusya ve Avrupa’nın kültürel başarılarını getirerek sanayi ve el işleri üretiminde öncü olmuşlardır. Bundan ziyade Kırgız halkını aydınlatmayı kendilerine görev bilmişlerdir. Bunun için Tatarları saygıyla anıyoruz.” (Estafeta Pamyati: 46.)

      Karakol; güzelliği, düzenliliği, yeşilliği, zenginliğiyle çevredeki diğer şehirlerden de ayrılmaktadır, bunda Tatarların payı çoktur. İki katlı evlerde ilk olarak Tatarlar yaşamaya başlar. O zaman Karakol’da 12 evin varlığı bilinmektedir. 1909 yılında Hamza Gabdulvaliyev’in geniş ailesi de iki katlı ağaç eve gelmişti. Onların Karakol’da birçok elma bahçesi de vardır, bu bölgenin halkına elma yetiştirmeyi Hamza Gabdulvaliyev öğretmiştir, diye söylerler. Belki, Cengiz Aytmatov Issık-Kulnin Kızıl Almaları [Issık Göl’ün Kızıl Elmaları] adlı eserini Tatar dedesinin anısına yazmıştır. Bu konuya Karakol’daki Issık Göl bölgesinin devlet arşiv müdürü Çınar Seydamatova da dikkat çeker, biraz önce bahsedilen ilmî toplantıda o şöyle bir konuşma yapar:

      “Ben her zaman ünlü hemşehrimiz Cengiz Aytmatov’un öykülerinin yapraklarını heyecanla çevirdim. Hatta onların adları son derece kısa tarihî tezleri imgesel olarak seslendirmektedir; Ranniye Juravli [Erken Turnalar], Pervıy Uçitel [İlk Öğretmen], Krasnıye Yabloki İssık-Kulya [Issık Göl’ün Kızıl Elmaları], İ Dolşe Veka Dlitsya Den [Gün Uzar Yüzyıl Olur]… Bir de elmalar hakkında. Galiba yazar Issık Göl kıyısına bu elma türünü anne tarafından akrabaları olan Tatarların getirdiğini biliyordu. Karakol kıyısında onun dedesi Hamza Gabdulvaliyev ilk olarak güzel meyve bahçeleri oluşturdu ki bunlar R.T. Aytmatov ve onların ailesinin ve akrabalarının başka üyelerinin hatıralarında da zikredilmiştir (Estafeta Pamyati).

      Cengiz Aytmatov da Karakol’daki Tatar dedesi hakkında hissettiklerini kaleme alır:

      “Annem, Hamza Hasanoviç’in okumuş zengin tüccar ailesinde doğdu ve büyüdü. Bize annesi ve babasını, erkek ve kız kardeşlerini, güzel evlerini, elma bahçesini, Tanrı Dağlarının güzelliğini, Issık Göl’ün parlak güzelliğini sık sık anlatırdı.” (Cengiz Aytmatov. “Eve dönerken. Beyaz Düşler” filminden.)

      20. yüzyılın başında Karakol-Prjivalski’de on binden fazla insan yaşamıştır, altmıştan fazla sanayi fabrikası çalışmaktadır, bunların çoğu da Tatarların elindedir. “1906 yılında 102 tüccardan 78’i Tatar’dır.” diye yazıyor Rinat Gabdulvaliyev yukarıda bahsedilen eserinde (Abdulvaliyev 2013: 37). Düşünün ki sadece bir şehirde 78 Tatar zengini! Hem de nasıl zenginler! Tatar bayı4 Kerimov’un 20 iş öküzünü koşup iki ay boyunca Almanya’dan Karakol’a mekanik değirmen alıp getirmesi burada hâlen anlatılmaktadır. Genel olarak, Karakol’daki bütün değirmenlerin, tereyağı yapma, yün işleme binalarının, ayakkabı dikme atölyelerinin, deri işleme, sabun kaynatma sanayisinin, tahta kesim fabrikalarının sahibi Tatarlardır ki bunlar arasında kardeş Gabdulvaliyevler de bulunmaktadır. Bu konu hakkında yukarıda bahsedilen ilmî toplantıda Issık Göl bölgesi hükümetinin bölüm müdürü Narmetcan Taşbayev bakın neler söylemiş:

      “Tatar iş adamları tarafından çok sayıda değirmen, tereyağı üretim tesisi, tohum öğütme tesisi, ayakkabı fabrikası, ayakkabı atölyesi, dükkân açılmıştı. Büyük yazarımız Cengiz Aytmatov’un dedesi Hamza Gabdulvaliyev birkaç dükkân zincirine sahip olmakla birlikte sabun üretimi ve deri tabaklaması işlerini de yürütürdü. Tatar tüccarları sayesinde Cargılçak köyünde kereste fabrikası kuruldu ve Issık Göl’de uzun yıllar boyunca yük taşıyan mavna ve şalıpa filosu açıldı. Tatar tüccarlarının kervanları dünyanın dört ucundan mal getirerek geleceğin kültür, millet ve devletler arası ilişkilerinin temelini atmışlardı.” (Estafeta Pamyati: 31)

      Böylece Tatar zenginleri, Tatar tüccarları Karakol’da yerli ve hafif sanayiyi kurarlar, ana vatanlarından yani Kukmara bölgesinden alıp getirdikleri zanaatı burada da güçlendirip devam ettirirler. Bölgedeki bütün milletlere örnek olurlar.

      Yukarıda zikredilen bilimsel sempozyumda felsefe bilimleri doktoru Jeniş Kerimkulov; “Eski zamanlardaki gibi sanayinin yanında zanaatçılık ve el üretimi gelişiyordu. Zanaat ürünlerinin büyük kısmını Tatarlar temin etmekteydi. Onlar kuyumcu, saatçi, marangoz, terzi, ayakkabıcı, at donanımı ustaları, silah (kılıç) ustaları, kalaycı, bakırcıydılar.

      Genellikle Tatar asıllı olan Karakol tüccarları büyük mağazalar açtılar, ticari yerler ve dükkânlar inşa ettiler. Karavannaya sokağında ve bugünkü Toktogul’da, Petersburg tarzında dükkânlar açtılar. Şehrin merkezinde bir Ortodoks kilisesi vardı, onun yakınında Tatar camilerinin minareleri güneşte parlıyordu. Vali Hoca, Hamza Gabdulvaliyev, Fatih Süleymanov, Karimov gibi zengin tüccarların evleri güzel yapılardandı.” şeklinde bir konuşma yaptı (Estaeta Pamyati: 16.)

      Tatar zenginleri, Karakol’da sadece ticaret işleri ve mal toplamayla meşgul olmamış, aynı zamanda dine, bilime, medeniyete de çok önem vermişlerdir. Söylediğimiz gibi, onlar buraya geldiklerinde ilk olarak cami ve medrese açmışlar. A.P. Yarkov’un Tatarı i Başkirı Kırgızstana (1996) [Kırgızistan’da Başkurtlar ve Tatarlar] kitabına dayanarak Rinat Gabdulvaliyev 20.

Скачать книгу


<p>4</p>

Tatar Türkçesinde bay zengin demektir. Aktarmada orijinal şekli korunmuştur (Aktaranın Notu).