Türkistan'da Ceditçilik ve Mahmud Hoca Behbudî. Shavkat Kushmuratov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türkistan'da Ceditçilik ve Mahmud Hoca Behbudî - Shavkat Kushmuratov страница 3

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Türkistan'da Ceditçilik ve Mahmud Hoca Behbudî - Shavkat Kushmuratov

Скачать книгу

yaşam tarzına müdahale etmediler. Türkistan Genel Valisi General Fon Kaufman (1867-1882), yerel halkı Rus Çarlığı’na ısındırmak için, onları yönetimden soğutabilecek girişimlerden sakındı. Halkın kendi iç yönetimine ve hayat tarzına karışmadı. Örneğin İlminskiy gibi Rus Ortadoks misyonerlerinin ülkede faaliyetlerine izin vermedi. “Biz Orta Asya için Avrupa medeniyeti istiyoruz, Rus Ortodoksluğu değil” demekteydi.

      Üstelik Kaufman, 1870’te Orenburg Müftülüğü’nün Türkistan’a hizmet vermesine karşı çıktı. Çünkü Kazan Tatarlarının Türkistanlılarla birleşerek bir güç oluşturup Rusya karşısına çıkacağından endişe ediyordu. Dolaysıyla Kaufman, valiliği sırasında kültürel faaliyetlere önem vermeye mecbur kaldı. Onun buyruğu ile Türkistan’ın ilk Türkçe gazetesi Türkistan Vilayetinin Gazetesi yayımlanmaya başladı. 1870’te Rusça olarak yayına başlanan Turkestanskie Vedomosti gazetesinin Türkçe eki olan bu gazete, başta hükümetin emir ve fermanlarını yayınladı. Makale ve haberlerin birçoğu Turkestanskie Vedomosti veya başka Rus gazetelerinden çeviriydi. Gazetede, 1883’e kadar Kazanlı Tercümanlardan Şahmerdan İbrahimov ve H. Çanişov yönetiminde genel olarak resmî haberler yayınlandı. 1883-1917 yıllarda gazetenin idaresiyle meşhur Rus misyoneri N. P. Ostroumov meşgul oldu. Ostroumov, gazetede resmi haberlerin yanında edebî makalelere de yer verdi. Rusçadan tercümeler yaptırarak Türkistan’da Rus kültürünü yaymaya çalıştı.

      Rusya istiladan sonra Türkistan’ı asimile etmeye başladı. Önce ülkenin yer üstü ve yer altı kaynakları ile tarihi, kültürel ve yaşam tarzı incelendi. Yeni ülkeyi yönetmek için yerel halktan sadık hizmetkârlar arandı. Bunun icin Rus tarzı okullar açıldı. Yerel halkın temsilcileri onlara katıldı. Rus hükümeti Türkistan halkına uyguladığı politikalarda, o halklarının temsilcilerini kullandı.

      Türkistan’ı kısa sürede geliştirmek ve servetini Rusya’ya taşımak için Krasnovodsk-Taşkent (1880-1898) ve Taşkent-Orenburg (1900-1905) demiryolları inşa edildi. Bu yolların uzunluğu 1910’da 3338 km’ye çıkarıldı. Türkistan başta pamuk olmak üzere ham madde teminatçısı haline geldi. Rusya daha önce Amerika’dan pamuk alırdı. 1884’ten itibaren Fergana’da pamuk yetiştirildi. 1908’de Türkistan’da 168.000 t. pamuk yetiştirildi ve fabrikalar Rus, Ermeni, Yahudi zenginlerinin eline geçti. Buğday ekimi azaldı. Sonunda buğday Rusya’dan ithal edilmeye başlandı. Türkistan giderek Rusya’ya bağlandı. Yüz binlerce Rus bölgeye yerleştirildi ve yeni Rus köyleri ortaya çıktı. Birçok yerde, özellikle Akmulla ve Yettisu illerinde, verimli topraklar yerel nüfustan Rus göçmenlere devredildi. Rusya’nın sömürge politikası diğerlerinden oldukça farklıydı. Rusya, ülkelerde nüfus üstünlüğü elde etme ve boyun eğdirme politikasını yürütmekteydi Özellikle Türkistan’da tüm çabalar yerel nüfusun Ruslaştırılması ve İslam dinin kötü gösterilmesi üzerineydi.

      1870’lerdeki bağımsızlık mücadelesine, 1880’lerdeki ayaklanmalar katıldı. 1882’de Çarlık yetkililerinin vergi talebine karşı Nemangan ve Oş’ta isyanlar başladı. 1883’te Çust’ta ve 1885’te genel olarak Fergana Vadisi’nde halk hareketleri başladı. 1892’de Taşkent’te “Taşatar Olayı” olarak bilinen isyan başladı. XIX. yüzyılda Türkistan’daki en büyük isyan, şüphesiz 1898’deki Dukçu Işan Olayı’ydı. Kurucusu ve lideri din adamı Muhammed Ali Halfa Sabıroğlu (1853-1898) olan bu hareket Çarlık hükümetinin millî ve dinî ayrımcılığına karşı idi. Ayaklanma, yeterli hazırlık yapılmadan aniden başladı. Katılımcılar birlik ve uyumdan yoksundu. Muhammed Ali Işan’ın köyü Bintepa yakılıp bir kül tepesi haline geldi. Ayaklanmanın organizatörleri asıldı, yüzlerce kişi hapse atıldı ve Sibirya’ya sürüldü.17

      Cedit Kavramı

      Cedit kelimesi, lügat anlamı itibariyle eskinin zıddı olarak yeni anlamına gelmektedir. Usûl-i Cedit, eğitimde yenileşme ve reform ile ilgili bir kavramdır. Daha önce Osmanlı ıslahat çerçevesinde kullanılmış ise de İsmail Gaspıralı vasıtasıyla Kırım, Rusya, Sibirya ve Türkistan’da yaşayan Müslüman Türklere mal edilmiştir.18

      Ceditçilik kelimesinin hem Osmanlı hem de kuzey Türkleri arasındaki gerçek anlamı ise batı ilimlerini, eğitim-öğretim metotlarını, batının yaşayış biçimini benimsemek, kısa bir anlatımla Batılılaşmak demektir.19

      Ceditçilik, XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra Rusya’nın işgali altındaki Müslümanların yaşadığı bölgelerde ortaya çıkan uyanış hareketlerinin en önemlisidir. Eğitimin modernleştirilmesini hedefleyen Ceditçilik Hareketi, zamanla sonra sosyal, kültürel ve siyasî bir hareket haline geldi. Bu teşkilatta yer alan aydınlara ise Ceditçiler denmektedir. Bu hareketinin mimarı Kırımlı aydın İsmail Gaspıralı Bey olmuştur.

      XIX. yüzyılın sonuna doğru Rusya Müslümanları arasında eğitim ve kültür alanında başlayan yenileşme hareketi olan Ceditçilik, batıdaki aydınlanma felsefesinin İslam dünyasına yansımasıyla ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Rusya’daki Müslümanların yaşadığı ülkelerde ilköğretim, medrese ya da camilerin yanında bulunan mekteplerde yapılıyordu. Buralarda ise sadece okuma yazma ve ilmihal bilgisi öğretiliyordu. Geleneksel eğitimcilere “Usûl-i kadim”, onların zıddı olarak Batı’daki eğitim sisteminden etkilenen bir yöntem öneren kişilere Ceditçiler ve bunlar vasıtasıyla gelişen akıma da Ceditçilik denilmiştir.20

      Daha sonra bu hareket Türkistan Müslüman halkının özgürlükçü, reformcu, millî bir hareketinin ismi olup XIX. yüzyılın sonralarında Türkistan’da şekillenmiş, XX. yüzyılın başlarında çok kısa bir zamanda yüksek seviyelere ulaşmış, 1917 yılında Bolşevik Devrimi sonrasında daha da güçlenmiş, kendi hedefini korumuş, siyasal ve sosyal bir hareket haline gelmiştir.21

      Ceditçilik Hareketinin İlk Ortaya Çıkışı

      Ceditçilik, XIX. yüzyılın son çeyreğinde Rusya’daki Müslüman Türkler arasında eğitim ve kültür alanında meydana gelen bir yenileşme hareketidir.22 Şüphesiz, bu hareketin gelişmesinde İsmail Gaspıralı’nin “Usûl-i Cedit” okulları başrolü oynamıştır. Başta Kırım’da olmak üzere Semerkant, Taşkent, Buhara, Hokand, Kazan gibi birçok Türk ilinde yeni usûl okulları açılmıştır.

      Ceditçilik Hareketi, geleneksel İslâmî eğitim sisteminde bir reform çalışması olarak meydana çıkmış ve daha sonra bu hareketin taraftarlarına Panislamistler ve Pantürkistler denilmeye başlanmıştı. Çünkü bu hareketin hedeflerinde Müslüman Türklerin Rusya siyasetinde daha aktif rol oynaması için bir çalışma vardı. İlk olarak okuma-yazma yönteminden başlayarak eğitimde yeni dersler, yeni metot ve tekniklerin kullanılmasını istiyorlardı. Geleneksel medreseden ayrı okullar açarak klasik okuma öğretme yöntemini değiştirdiler. Bununla birlikte Türkçe yazmayı da öğretmeye başladılar. Bu arada medrese derslerinin yanına fen bilimleri, matematik, tarih, coğrafya gibi derslerle Türkçe ve Rusça dil dersleri koydular. Usûl-i Cedit Hareketinin öğrenci sayısı, okulun açılma ve kapanma zamanları, programdaki derslere göre öğretmen yetiştirilmesi, öğretmenlerin aylık maaş alması gibi işlerde kendi yöntemleri vardı. Okullara haritalar, birçok yeni ders kitapları ve gerekli malzemeleri temin ettiler. Gerek yayınevleri gerekse kitapçıları vasıtasıyla okurlara aydın bir dünya

Скачать книгу


<p>17</p>

Kasimov, a.g.e., 10.

<p>18</p>

A.g.e., 39.

<p>19</p>

Yusuf Akçura, Türkçülük, Dış Türkler, (İstanbul: Toker Yayınları, 1990) 71.

<p>20</p>

Taha Akyol, Cedidcilik, İslam Ansiklopedisi, C.7, (İstanbul: Diyanet Vakfı Yayınları, 1993) 211.

<p>21</p>

Begali Kasımov, Millî Uyanış, çev., Fatma Acık (Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 2009) 1.

<p>22</p>

Akyol, Ceditçilik, 212-213.