Dramalar I. Mar Bayciev

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Dramalar I - Mar Bayciev страница 4

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Dramalar I - Mar Bayciev

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      Aytmatov’un “Cemile”sinde geçen olaylar da sıradan insanların yaşayabileceği türdendi. Bu kitapta da olumlu kahraman yoktu. Romanın evreni sıradan insanların hepimize tanıdık duyguları ve zaafları üzerineydi. Ancak Stalin dogmacıları tarafından ülkesini korumak için cephede savaşan bir askerin karısının uzata uzata türkü söyleyen bir adama âşık olup onunla kaçması katlanılması zor bir hakaret gibi algılandı. O günlerin canlı tanığı Salican Cigitov’un tafsilatıyla anlattığı üzere Aytmatov’un eserini karalama toplantıları yapıldı. Aytmatov ancak Moskova edebiyat dünyasının sahiplenmesi ile kendi ülkesinde bu saldırıları savuşturabildi.

      Jdanov poeitikasının önemli eksiklerinden birisi de değişimdir. Olumlu kahraman değişmez. Kitabın başında neyse karşısına çıkan onca güçlüğe rağmen bir olgunlaşma iyiye ya da kötüye doğru değişim süreci yaşamadan kitabın evreni içindeki serüvenini tamamlardı. Olumlu kahramana verilen görev insani bir değişim yaşaması değil temeli üretime dayalı olan görevini tamamlamasıydı. Olumlu kahraman üretimin içinde yer almalı, üretim odaklı çalışmalı, üretim üzerine düşünmeli ve kitabın evreninin içinde başardığı şey üretim olmalıydı. Kurmacaların okurla özdeşlik kurmasının anahtarı konumundaki değişim meselesi, değişimin doğal süreçlerle mantıklı bir zemin üzerinde oluşması gerekliliğini göz ardı etmemek kaydıyla önemlidir. Kahraman bir yolculuğa çıkmalı, (Bu yolculuk iç dünyasına ya da dış dünyada bir hedefe doğru olabilir.) bu yolculukta karşısına çıkan engellerle mücadele edip onları geçmeli ve bu engellerle mücadelesi esnasında yaşamış olduğu iç çelişkilerle birlikte yapmak zorunda kaldığı seçimler onu olgunlaştırmalı yani değiştirmelidir. Aytmatov’un Cemile’si hemen âşık olmamış, köyünü, kocasını ve doğduğu toprakları bırakıp bir bilinmeze doğru gitmeye karar vermesi bir süreç gerektirmiştir. İç çelişkileri ve yaptığı seçimler Cemile’yi değiştirmiştir. Cemile’deki olayların dinamikleri arasındaki bağlantı ve insan davranışları ile seçimlerinin nedenselliği o kadar sağlamdır ki roman okuyanları sarsmış, günlerce akıllarından çıkmayan soruların doğmasına neden olmuş en nihayetinde de okur dünyasını hatta yazın dünyasını olduğu gibi ikiye bölmüştür.

      Resim 2: Mar Bayciev.

      Yüzyüze’de İsmail’in karısı Seyde asker kaçağı kocasına yardım edip etmeme meselesini kendi iç dünyasına çıktığı zor yolculukta muhasebe etmiştir. Bu yolculukta Seyde’nin değişimini tetikleyen hikâyenin evrenindeki olaylar olmasaydı bile Seyde yolculuğunun sonunda onu değiştirecek bir seçim yapmak zorunda kalacağı ana gelecekti. Gülsarı’daki Tanabay’ın yolculuğu hayal kırıklıkları ile doludur. Tanabay bir olumlu kahraman prototipi olduğu için değişmesi ve Sovyetlere baktığı perspektifin sarsılması çok zor olmuştur. Ancak yazar, Sovyetlerde işlerin yolunda gitmediğini Tanabay üzerinden göstermiştir.

      Bu kitabın ana konusu olan Marbayciev ve dramaları ile ilgili daha düzgün bir anlamlandırma için Bayciev’i yetiştiren sanat ikliminden kısa da olsa bahsetmek gerekiyordu. Bayciev de yukarıda bahsi geçen genç nesil gibi 1930’lu yıllarda doğan kuşaktandır. Ancak babası Taşım Bayciev’in (1909-1952) Stalin zulmüne kurban giden aydınlar arasında olması oğlu Mar Bayciev’in de Aytmatov gibi Hruşev’in mektubunu, kısmi özgürlük kavramlarını daha net benimsemesini sağlamıştır.

      Mar Bayciev’in babası Taşım Bayciev 1952 yılında Karaganda’da hapishanedeyken ölmüştür.

      Yazdığı eserlerle ve Ziyaş Bektonov’la (1911-1994) birlikte ilkokullar için hazırladığı Kırgız edebiyat eğitim-öğretim kitapları ile bilinen Taşım Bayciev, İkinci Dünya Savaşı’na katılmış, Ukrayna cephesinde savaşmış, cephede yaralanarak ülkesine gazi olarak dönmüştür. Taşım Bayciev Ukrayna cephesindeyken başladığı Cigitter adlı piyesi yaralandıktan sonra Ukrayna’da hastanede tamamlamış ve cepheden döndükten sonra bu piyes Sovettik Kırgızstan gazetesinde yayımlanmıştır. Ancak yukarıda bahsini ettiğimiz Jdanov’un yazısının etkisiyle piyesin içindeki bazı motiflerden dolayı yazarı ağır eleştirilere maruz kalmıştır.

      Savaştan döndükten sonra İlimler Akademisinde kurulan Manas ve Folklor Bölümü başkanlığı yapan Taşım Bayciev Manas Destanı’nın 1100. yıl kutlamaları ile ilgili kurulan komitenin sorumlu genel sekreteri olmuştur. 1100. yıl etkinlikleri nedeni ile Ziyaş Bektonov’la birlikte yazdığı Manas ve Kırgız folkloru konulu kitapta Manas anlatıcıları Sagınbay Orozbakov (1868-1930) ve Sayakbay Karalaev’i (1894-1971) “Büyük Manasçılar” olarak nitelendirdiği için milliyetçilik suçlaması ile 10 yıl hapse mahkûm edilir ve 17 Şubat 1952’de Karaganda hapishanesinde hayatını kaybeder.21

      Taşım Bayciev’in, ülkesini savunmak için savaşan ve yara almış bir savaş gazisi olarak ülkesine döndükten sonra hapse mahkûm edilmesi ve hapishanedeyken ölümü elbette geride bıraktıkları, özellikle de sanatçı kişiliği ile ileride edebiyat dünyasında yer alacak olan oğlunu derinden etkilemiştir.

      Stalin zulmüne kurban giden bir babanın oğlu olarak Mar Bayciev’in Hruşev’in mektubunu sahiplenmemesi düşünülemezdi.

DRAMALARA DAİR

      Sanatçı kişiliğini hangi temel üzerine kurguladığını yukarıda izaha çalıştığımız Mar Bayciev’in bu çalışmada çevirileri okura sunulan iki draması vardır. Bunlardan ilki “Gelin ve Damat” (1975). İkincisi ise Kırgızca ve Rusça varyantlarında “Son Sefer” olarak verilen bizim Türkçeye “Uzun Yol Treni” (1982) olarak çevirdiğimiz üç perdelik dramadır.

Sanatın Hastalıkla Bir İlgisi Var mıdır?

      1960’lı yıllarda edebiyat dünyasında boy göstermeye başlayan Sovyet yazarları arasında karakter oluşturma meselesi dikkatle üzerinde durulan ve eserin başarısı ile ilgili kıstaslardan birisi olarak kabul edilen konulardan birisi hâline gelmiştir. Kurgu sanatının inceliklerini Moskova’daki iki yıllık yüksek edebiyat ya da senaryo kurslarında öğrenen yeni dönem yazarları olay örgüsündeki canlılık, tansiyon noktaları, neden sonuç ilişkisi ve yazmanın yeniden yazmak demek olduğuna dair bazı temel kavramları muvaffakiyetle özümsemişti. Ancak yazarlarda dikkat çeken asıl değişim evrensel konuları başka bir gözle ele alma şekilleri, gerçek insanı zayıf yanları ile gösterme eğilimi ve toplumsal problemleri korkmadan yansıtmaları şeklinde özetlenebilir.

      Resim 3: Kürtaj karşıtı afiş.

      Aile, evlilik ve boşanma ile ilgili kavramlar Sovyetler Birliği’nde dönem dönem farklılık gösteren bir yapıya sahipti. Çarlık Rusya’sında aile, evlenme ve boşanma konuları kilise ve din adamlarının sorumluluğunda idi. Ekim Devrimi’nden sonra seçkin Sovyet siyasetçilerinin ve sistemin dine bakışı belli olduğu için madem tanrı yoktu o hâlde tanrının kurallarına uymanın da lüzumu yoktur, şeklinde bir yaklaşım benimsendi. Boşanma işleri eşlerden birisinin hazır bulunmasına gerek kalmadan kayıt bürolarında dahi yapılabiliyordu.22 Kendilerine verilen özgürlüğü farklı yorumlayan Sovyet gençleri bu serbestliği alabildiğince kullandılar. 1930’lu yıllarda devlet organları durumun vahametini kavramaya başladı. 1933-34 yılları arasında yaşanan kıtlık, ailesiz kalan binlerce çocuk ve nüfus artışında meydana gelen azalma Sovyet yönetiminin konuya farklı bir perspektifle yaklaşmasına neden

Скачать книгу


<p>21</p>

Cigitov, S. (2009). “Taşım Bayciev Böldüü Kara Sözçü Bolmok”. Cañı-Alatoo, No 6, s. 75-80.

<p>22</p>

Adaev, A. A. (1998). Braki i Razvodı v Rossii. Narodonaselenie, No 2, s. 3-13 ve 1999 No 1, s. 27.