Bir Pişmanlık Bir Ümit. Beksultan Nurjekeuli

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Bir Pişmanlık Bir Ümit - Beksultan Nurjekeuli страница 24

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Bir Pişmanlık Bir Ümit - Beksultan Nurjekeuli

Скачать книгу

dedi hevesle. Çocuğu kırmak istemeyip:

      “Söyle yavrum, söyle!” dedi Batjan. Aslında çocuğun söyleyecek şarkısını merak etmiyor değildi.

      “Evet,” diye düşünürken, Şegen hem dedesi tarafına, hem de Jamihan tarafına gururla baktı. Onların da dikkatle kendisini beklediklerini görüp, “Çok şarkı biliyorum!” dedi övünerek.

      “Ancak sen öyle bakma babaanne. Yanılabilirim, gözlerini kapat!”

      “Tavşan yürekli yavrum benim. Ben yüzüne bakınca yanılacak olursan nasıl delikanlı olacaksın? Peki, kapattım gözlerimi.”

      Onların da bakmalarını istemediğini belli ederek dedesi ile Jamihan’a da elleriyle işaret etti. Dizleri üzerinde oturdu ve hafif sallanarak şarkısına başladı.

      “Dağdan esen melteme bak,

      Faşistlerin zulmüne bak.

      Böyle türkü söylersem,

      Gelir mi babam batıdan.”

      Şegen bunları söyledi ve hemen kafasını yorganın altına sokuverdi.

      “Ağzına sağlık yavrum! Gelecek babası, neden gelmesin? Şu söylediklerini duyarsa hiç durmaz gelir.” dedi, yorganı açıp Şegen’in saçlarını koklayan Batjan ağlamaklı bir sesle. Jamihan’ın hareketsiz kaldığını, dedesinin yavaşça derin bir nefes aldığını, gurur duygusuna kapılan çocuk fark etmemişti. Yastıktan kafasını kaldırıp:

      “Bana güzel bir türkü öğretsene!” dedi babaannesine. “Kimsenin bilmediği bir türkü olsun. Ben de onu Bübiş’e öğretirim.”

      “Eyvah, eyvah! Babaannen şu hâliyle türkü söyleyebilir mi sanıyorsun?” Batjan gülerek önünde sadece altı yedi kadar dişi kalan ağzını gösterdi. “Türküyü dişleri tam olan deden öğretsin. Söylesene Satim’in söylediği türkülerden birini.”

      “Ben türkücü müyüm? Söylesene kendin.”

      “Hadi, çocuğu kırma! Bir şey söyleyiver. ‘Aridaşay’ türküsünü öğretsene.”

      “Aridaşay’ı söylemeyeli çok zaman geçti.” Mamet, yastığını kıvrıp yükseltti ve gövdesini kaldırarak yattı. Biraz sessizlikten sonra yavaşça mırıldanmaya başladı. “Hey, hey Aridaşay hey.” Ondan sonra kendi tükürüğünde boğularak öksürmeye başladı.

      “Bir şeyden korkuyor gibi söylemeyip biraz sesli söylesene!”

      “Rahat bırak beni! Çok cesursan kendin söyle.” İhtiyar devam etti:

      “Hey, hey iki al don at,

      Yelesi bağlım.

      Yalan dünyada yalnızım hey,

      Canım sevgilim.

      Hey, hey Aridaşayım hey!”

      “Sesi ne güzeldi aslanımın.” dedi Batjan, derin nefes alarak. “Görürse çekinir diye düğün yapan evin kapısında gözükmeden dinlerdim yavrumu. Şu esmer yavrum da babası gibi şarkıcı mı olacak?” Batjan torununu kendine doğru çekerken beyinin gözlerinin yaşardığını fark etti. Şegen’in gömleği ile yüzünü kapatan Jamihan da sessizce ağlıyordu. “Ne oluyor?” dedi Batjan, kızgın bir sesle. Daha demin kendisinin de sinirlerinin boşaldığını tamamen unutarak. “Geceyarısı ağlayıp da uğursuzluk getirmeyin eve.”

      “Güzel yavrum!” dedi Mamet, dudaklarını bükerek. Jamihan’ın da hüngür hüngür ağlayan sesi duyuldu. “Aslanım benim!” dedi için için ağlayan Mamet. “Ölümüne kıyamadığım, hayatta olduğundan emin olamadığım yavrum benim! Ne ölüm haberi alabildik, ne yaşam haberi. Neşeden mahrum, üzüntü dolu hayata mahkûm eden yalnızım benim!”

      “Şükret!” Gözlerini avuçlarıyla sert sert silen Batjan kocasına dik dik baktı. “İstersen bin kere ağla, yine de Allah’ın takdiri olur. Kaybolan yalnızının arkasından ağlayıp duracağına yanımızdaki yalnızımızın hayatı için dua etsene!”

      “Güzel Şegenciğim!” diyen Mamet, Şegen’i kendisine çekip alnından kokladı. “Yeter ki oğlum babasını arayacak duruma gelene dek hayatta olalım.”

      “Şu hâlinle hayatta kalacağından şüpheliyim. Sadece kendini değil, hepimizi yiyip bitireceksin sen. İnsan kendisinin zayıflamaya başladığını fark etmiyor herhâlde. Onunla da kalmayıp başkalarına bağırmasına ne demeli?”

      “Hanım! Sana ulaşamayacağımı mı düşünüyorsun? Şegen gibi yiğidin dedesi ağlar mı hiç? Bir an duygulanıvermiş işte. Önemli bir şey değil. Esmer yaramazım sağ salim büyüsün. Kaybolan babasını aramayacağım. Ocağımızın sahibi artık Şegen’dir. Şegenciğim, bir türkü daha söylesene yavrum. Demin babaannene söyledin. Şimdi de bana söylesene!”

      “Sana mı? Hangisini söyleyeyim?” Şegen tavana bakarak kaşlarını çatıp düşündü. “Ben çok türkü biliyorum!” diye tekrar övündü. Ondan sonra kafasını kaldırıp dedesinin yüzüne baktı. “Şimdi. Ardı-ı-ç. Dur, baştan.” dedi.

      “Ardıç topluyorum, böylece topluyorum,

      Kaldıramayıp ardıcımı yoruluyorum.

      Sazlı nehrin kamışı hey,

      Unutma bizi, tanıdık hey.

      Görmeyeli yüzünü yıllar oldu,

      Askerdeki babamı özlüyorum.

      Sazlı nehrin kamışı hey,

      Unutma bizi, tanıdık hey.”

      Duygulanan iki yaşlı, iki taraftan Şegen’i sevmeye koyuldu. Yaşaran gözlerini birbirinden gizlemek istercesine torunlarını iki taraftan öpe koklaya severek, uzun süre tek kelime etmediler.

      “Yavrum,” dedi, biraz sonra Batjan hâlâ ağlamaklı bir sesle, ağladığını belli etmemek için sert bir şekilde, “Babası gibi türkücü olacak. Sen küçücük şu halinle babanı özlüyorsun. Peki biz nasıl dayanalım bu özleme? Sesini yer babaannesi. Derdimi unutturan bülbülüm benim! Bunların hepsini kimden öğrendin? Allah bilir Salima’nın kızından öğrenmişsindir. Akıllı bir kızdır o. Sesi de çok acıklıdır kendisinin. Allah nasip ederse o kızı babacığıma eş olarak alacağım.”

      Anne, ne tuhaf insansın,” diyen, Jamihan annesine gülümseyerek itiraz etti. “Bübiş, Şegen’den iki yaş büyük değil mi? Satim askere giderken Şegen daha anne sütü alıyordu. Bübiş ise konuşmaya başlayan ve yürüyen bir kızdı.”

      “Eee, ne olmuş? Sen de Satim’den iki yaş büyüksün. Bu da babası gibi kendinden büyük bir kızla evlenecek. Bübiş’le evlenir misin Şegenciğim? İyi bir kız mıdır kendisi?”

      “Evlenirim. İyi kızdır.”

      “Evlenecek benim yavrum. Allah nasip ederse benim yavrum büyüyecek. O kız benim oğlumla evlenmeyecek de, kiminle evlenecek? Yeter ki Allah bize o günleri göstersin. Demin söylediğin türküleri o mu öğretti sana?”

      “Evet. Ben de ona öğreteceğimi söylemiştim. Deminkini bir daha söylesene,

Скачать книгу