Kırgız Zamane Edebiyatı. Mustafa Kundakçı

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kırgız Zamane Edebiyatı - Mustafa Kundakçı страница 3

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kırgız Zamane Edebiyatı - Mustafa Kundakçı

Скачать книгу

Tanrı Dağları çevresine yerleştiklerini, bu dönemden itibaren Kırgızların tarihini Yenisey Kırgızları ve Tanrı Dağları çevresindeki (Tiyanşan) Kırgızlar olmak üzere iki kategoride ele almak gerektiğini belirtirler (Orozobayev, 2014: 20). Tanrı Dağları çevresine yerleşen Kırgızlarının tamamı X. ve XII. yüzyıllara gelindiğinde Karahanlıların hâkimiyetine girer. Bu dönemde Kırgızlar, yaşadıkları bölgelerde büyük yerleşim merkezleri oluşturur ve daha çok tarım ve ticaretle uğraşmaya başlar. Esas itibariyle göçebe bir hayat tarzını benimseyen ve hayvancılıkla uğraşan Kırgızların hayatındaki bu önemli değişim diğer yaşam alanlarında da önemli gelişmeleri beraberinde getirir. Yusuf Has Hacip’in ve Türk dilinin ilk büyük eseri ‘Kutadgu Bilig’in de kaleme alındığı bu dönemde Tiyanşan Kırgızlarının kültür hayatı da zenginleşir. XIII. yüzyılın başına kadar otonom bir hayat süren Yenisey Kırgızları ise bu tarihten sonra Moğolların hâkimiyetine girer (Orozobayev, 2014: 21) (Budak, 2003: 16).

      Moğollar ve Timur Döneminde Kırgızlar

      Cengiz Han hükümdarlığındaki Moğol hâkimiyetini XIII. yüzyılın başlarında kabul eden Kırgızlar, bir müddet sonra Moğol hâkimiyetine karşı isyan etse de ayaklanma kanlı bir şekilde bastırılır. Cengiz Han ölmeden evvel sahip olduğu toprakları dört oğlu arasında paylaştırır. Büyük oğlu Cuci’ye Yenisey Kırgızlarının da içinde bulunduğu Kıpçak topraklarını, Çağatay Han’a Tanrı Dağları Kırgızlarını da içine alan Türkistan’ı, Ögedey’e Doğu ülkelerini veren Cengiz Han, küçük oğlu Tuluy’u ise merkezde bırakır. Cengiz Han sonrasında Moğol hâkimiyetinin, oğulları ve torunları arasındaki taht mücadeleleri sebebiyle zayıflaması neticesinde Yenisey Kırgızları Tatarların hâkimiyetindeki Sibirya Hanlığına katılır; ancak bu hanlık 1580’li yıllarda Ruslar tarafından ortadan kaldırılır. Tanrı Dağları Kırgızları ise Oyratlarla birleşerek tekrar ayaklanır ve 1399’da yeniden bağımsızlıklarını kazanırlar. Ancak yeterince güçlü olamadıkları için kısa bir süre sonra 1425 yılında Kırgız topraklarını bu defa Timur hâkimiyeti altına alır. Timur’un imparatorluğunun kısa süre içerisinde dağılmasından sonra Kırgızların büyük bir kısmı Fergana vadisindeki Özbek Devletinin hâkimiyeti altına girer;

      ama Özbek Hanı Ebu’l Hayr Kırgızları Moğol saldırılarına karşı yeterince koruyamaz. Bu yüzden Moğol kabilelerinin saldırıları karşısında zor durumda kalan Kırgızların bir kısmının kuzeydeki Kazakistan bozkırlarına çekildikleri ve Kazak yönetimi altında Kazaklarla beraber yaşadıkları görülmektedir. Kazak-Kırgızlar veya Kara Kırgızlar tabiri de bu dönemde ortaya çıkar. Kırgızların bir kısmının ise bu dönemde güneye Pamir ve Kaşgar bölgelerine çekildikleri ancak işgalcilere karşı mücadelelerine devam ettikleri görülmektedir (Saray, 1993: 17-18-19) (Gömeç, 2002: 29-37).

      Hokand Hanlığı Döneminde Kırgızlar

      Güney Sibirya bölgesindeki Kırgızlar ve Tanrı Dağlarındaki Kırgızlar, hanlıklarının dağılmasından sonra bazen Moğollar bazen Kalmuklar bazen de Rusların saldırılarına maruz kalırlar. Bu dönemde Yenisey Kırgızlarının büyük çoğunluğunun Tanrı Dağları çevresindeki Kırgızların bölgesine göç ettiği rivayet edilse de bu konuda kesin bir bilgi yoktur. XVII. yüzyılın ortalarına kadar Kazaklarla beraber yaşayan Kırgızlar, Moğol hâkimiyeti sona erdikten sonra doğudan Kalmuk, kuzeyden ise Rus baskısına maruz kalırlar. Kalmuklarla çok çetin mücadeleler yapan Kırgızlar, bu mücadeleler sonunda bazen galip gelseler de çoğu zaman Kalmuklara boyun eğmek zorunda kalırlar. Kırgızların Kalmuklarla mücadeleleri Kırgız kültürünün en önemli eserlerinden biri olan Manas Destanında da anlatılmaktadır.

      Rus ve Kalmuk işgalinden korkan Kırgızlar, XVIII. yüzyıl başlarında güneye yönelerek Hokand Hanlığının hâkimiyetini gönüllü olarak kabul ederler. XIX. yüzyılın başlarında ayrı boylar halinde hayatlarını devam ettiren Kırgızlar Hokand Hanlığına bağlı olarak yaşamaktadır. Ancak boyların Hokand yönetimiyle bağları birbirinden farklıdır. Güney Kırgızları çok geçmeden hem nüfus hem de askerî güç bakımından çoğunluğu ele geçirerek Hokand Hanlığı içerisinde askerî ve siyasî yönetimde en üst makamlara kadar yükselirler. Böylelikle bir nevi Hokand Hanlığı yönetiminin de sahibi durumuna gelirler (Dıykanbayeva, 2004: 8-9) (Gömeç, 2002: 46) (Orozobayev, 2014: 21). Kuzey Kırgızları ise Hokand Hanlığının hâkimiyetine girmeden kısmen bağımsız bir yaşam sürerler. Onlar daha çok kendi aralarında savaşırlar. Kuzey Kırgızları arasındaki bu iç mücadelelerin en önemlisi Sarıbagış-Bugu çekişmesidir. Bu çekişme neticesinde Bugu boyu Ruslarla iş birliği yaparak onların hâkimiyetine girmek zorunda kalır (Özgen, 2014: 15).

      Özellikle Alimhan döneminde gerçekleştirilen başarılı siyasî ve askerî hamleler sayesinde Hokand Hanlığının sınırları genişler. Bütün Fergana vadisi Hocent, Taşkent ve Çimkent gibi büyük merkezler bu dönemde Hokand Hanlığının egemenliği altına girer. Aynı zamanda jeopolitik açıdan da merkezî Asya, Rusya ve Çin arasındaki kervan yolları üzerinde önemli bir bölgeye hâkim olan Hokand Hanlığının XIX. yüzyılda Orta Asya’da güçlenmesi Buhara Hanlığını harekete geçirir. Buhara ile Hokand emirlikleri arasındaki Fergana vadisini ele geçirme mücadelesi rekabet ve çekişmeyi beraberinde getirir. Türk hanlıklarının iktidar ve toprak hırsı yüzünden birbiriyle mücadeleye tutuşmaları Rusların Orta Asya’daki hâkimiyet planlarına zemin hazırlar (Koşoyev, 2006: 166-167) (Çeçen, 2003: 486-487).

      Hanlıkların birbiriyle çatıştığı bu dönemde ilk olarak Kazalinsk kalesini ele geçirerek (1846) Türkistan coğrafyasını istila etmeye başlayan Ruslar, 1846’dan ve 1865’e kadar Kazakistan’ın tamamını, Kırgızistan’ın da kuzeybatı bölgelerini işgal eder. Kırgız Beylerinin kendi aralarındaki husumet ve didişmeleri de Rusların bu bölgelerde daha kolay hâkimiyet kurmalarına fırsat verir. 1864’te Çimkent’i ele geçirmeye çalışan Ruslar, Alimkul komutasındaki Hokand ordusu tarafından yenilgiye uğratılır; ancak bu sırada Buhara Emirliğinin de Ruslarla sürdürülen savaştan faydalanmak için Hokand topraklarına doğru saldırıya geçtiği haberi üzerine geri çekilen Hokand ordusu büyük bir hezimetle karşı karşıya kalır. Hokand Hanı bu talihsiz ve zor durumdan kurtulmak için Osmanlı’dan yardım ister, fakat Osmanlı da o dönemde siyasî ve askerî bakımdan kötü durumda olduğu için yardım gönderemez. Ruslar aynı yıl Çimkent’i, ertesi yıl da Taşkent’i işgal eder. Rus orduları Hokand topraklarını işgal ettikten sonra 1867-1868’de Buhara Emirliğini, 1873’te Hive Emirliğini, 1874-1875’te Türkmenistan’ı işgal ederek bütün Orta Asya’yı kontrolü altına alır (Gömeç, 2002: 50) (Budak, 2003: 19-20) (Dıykanbeyava, 2004: 8-9).

      Çarlık Rusya Döneminde Kırgızlar

      Ruslar Kırgız boyları arasındaki çekişmelerden faydalanarak Kuzey Kırgızistan topraklarını, Hanlıklar arasındaki çekişmeler sonucunda da güney Kırgızların da yaşadığı Hokand Hanlığı topraklarını ele geçirir. Hokand Hanlığı, Rusya tarafından ortadan kaldırıldıktan sonra, bugünkü Kırgız topraklarını da içine alan bölgede ‘Türkistan Genel Valiliği’ adı altında yeni bir yönetim merkezi oluşturulur. Topraklarının Ruslar tarafından işgal edilmesine karşı zaman zaman ayaklanan Kırgızlar, mücadelelerini Kurmancan Datka önderliğinde uzun yıllar Altay bölgesinde devam ettirirler. Kurman-can Datka ile anlaşma yapmak zorunda kalan Ruslar, onun ömrünün sonuna kadar ülkesinin başında kalmasına müsaade eder. 1876 ve 1885’te Rus baskısına karşı tekrar isyan eden Kırgız halkı, işgalcileri zor durumda bırakmakla birlikte isyanlar Rusya tarafından kanlı

Скачать книгу