Peygamberler Tarihi ve Hz. Muhammed’in Hayatı. Ahmet Cevdet Paşa

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Peygamberler Tarihi ve Hz. Muhammed’in Hayatı - Ahmet Cevdet Paşa страница 3

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Peygamberler Tarihi ve Hz. Muhammed’in Hayatı - Ahmet Cevdet Paşa

Скачать книгу

Unvan”, “Takvimü’l Edvar”, “Mecmua-ı Ahmed Cevdet”, “Mecmua-ı Âliye”, “Malumat-ı Nafia” ve “Hulasa-i Te’lifi’l-Kura’an” isimlerinde eserleri mevcuttur. Bunların bir kısmı okullarda ders kitabı olarak okutulmak amacıyla yazılmıştır.

Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa

      “Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa”, Ahmet Cevdet Paşa’nın hayatının son dönemlerinde yazmış olduğu bir eserdir. Kitapta Hz. Âdem’den (a.s.) Hz. Muhammed’e (s.a.v.) kadar olan peygamberlerin kıssaları, İslam dininin ortaya çıkışı, Hz. Muhammed’in hayatı, ilk dört halife dönemi, Emevi, Abbasi dönemleri, Türk-İslam devletleri ve Osmanlı tarihinin bir bölümü yer almaktadır. Eserin tamamı on iki cüzdür. İlk altı cüzü Ahmet Cevdet Paşa’nın sağlığında basılmıştır. Eserin tamamı kızı Fatma Aliye Hanım tarafından 1331(1915) yılında on iki cüz hâlinde yayınlanmıştır.

      Eseri diğer İslam tarihi eserlerinden ayıran en önemli özelliği, Osmanlıca olarak son derece açık ve akıcı bir dille yazılmış olmasıdır. Bir tarih kitabı olduğu hâlde, üslubundaki bu akıcılık okuyucuyu kendine bağlar ve âdeta sürükler. Bu yüzdendir ki eser yıllar boyunca çok okunan ve birçok baskısı yapılan bir kitap olmuştur. Bu açıdan eser, dili ve kullanılan üslup bakımından çok sayıda yazar tarafından takdir edilmiştir.

      Ancak günümüz şartlarında insanların bu kıymetli eserden iyi faydalanabilmeleri için böyle bir çalışmayı yapma gereği duyduk. Çünkü “Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa” ile ilgili daha evvel yapılmış olan çalışmalara bakıldığında; bir kısmının dil yönünden günümüz Türkçesine göre ağır ve zor anlaşılır olduğu, bir kısmında ise İslam kültür ve tarihinde kullanılagelen bazı terimlerin dahi sadeleştirme ve çevirme yoluna gidildiği görülecektir.

      Bu nedenle sadeleştirme yapılırken kitabın aslına sadık kalınarak; günümüzde kullanılan kelimeler ve bazı terimler aynen yazılmıştır. Okuyucunun daha kolay istifade edebilmesi için bazı terimlerin (Tenasûh, Hâcib, Hurûç, Gulat-ı Şia, Bürde-i Şerife… gibi. ilk yazılışlarında anlamları da parantez içinde verilmiştir. Bu şekilde terimler korunarak anlam eksikliğinin önüne geçilmiştir. Aynı şekilde sadeleştirme yapılırken; Kostantiniyye, Re’sül-Ayn, Meyyafarikiyn, Amid, Rıha gibi şehir veya yer isimleri de tarihte kullanıldıkları isimleriyle zikredilmiştir.

      Ahmet Cevdet Paşa, kitabının konuları arasında vefat eden önemli şahsiyetlerden de bahsetmiştir. Bunu yaparken devlet adamlarının ve ulemanın kısaca şahsiyetleri, eserleri, inanç ve fikirleri gibi farklı yönlerini de dile getirmiştir. Bu şekilde bazı vefat edenler için kitapta yer alan Arapça dua cümleleri aynen yazılmıştır. Kitapta nadir de olsa bazı cümlelerin anlamı daha iyi anlaşılabilsin diye bir iki kelime eklendiği olmuştur. Bu eseri sadeleştirmede, “Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa”, Kanaat Matbaası, İstanbul-1331 Osmanlıca baskısı esas alınmıştır.

Doç. Dr. Zekeriya Akman

      BİRİNCİ BÖLÜM

      PEYGAMBERLERİN HAYATI

      Hz. Âdem (a.s.)’ın Kıssası

      Allah Teâlâ (c.c.) Hazretleri, âlemi yoktan var etti ve Âdem’i de topraktan yarattı. Sonra Âdem’in cesedine ruh üfledi ve “Ona secde ediniz.” diye meleklere emretti. Bütün melekler, Hz. Âdem’e secde ettiler fakat iblis, kibir ve hasedinden dolayı secde etmedi. Bunun üzerine Hak Teâlâ’nın huzurundan kovuldu ve lanetlendi. Kendisine “şeytan-ı racîm” denildi. Bundan dolayı o da Hz. Âdem’e düşman oldu. Ondan sonra Hak Teâlâ Hazretleri, Havva’yı yarattı ve Hz. Âdem’e eş kıldı. İkisini de Cenabı Hak Cennet’e koydu. Onlara, “Yiyiniz, içiniz, fakat şu ağaca yaklaşmayınız” dedi.

      Şeytan ise bir yolunu bularak Cennet’e girdi. Âdem ve Havva’nın yanına varıp onlara vesvese verdi. “Rabb’iniz, sizi o ağaçtan niçin menetti biliyor musunuz? Eğer siz ondan yerseniz artık sizin için ölüm olmaz, ebediyen cennette kalırsınız.” diyerek önce Havva’yı ve onun vasıtasıyla Âdem’i aldatıp ikisine de o ağacın meyvesinden yedirdi. Bunun üzerine Allah Teâlâ Hazretleri, onları cennetten çıkardı ve yeryüzüne indirdi. Hz.Âdem, Hind tarafına; Havva, Cidde’ye düştü. Âdem çok ağladı ve Cenabı Hakk’a yalvardı. Nihayet Cenabı Hak, onun tövbesini kabul buyurdu. “Mekke tarafına git.” diye vahiy gönderdi. Hz. Âdem Aleyhisselam da oraya gidip Havva ile buluştu. Ondan sonra diğer insanlar, onlardan üredi ve nice kavimler ve sınıf sınıf insanlar türedi.

      Şeytanın da zürriyeti çoğaldı. Âdem’in evlat ve torunlarını azdırmakla meşgul oldu.

      Hz. Âdem’in vefatından sonra peygamberlik oğlu Şit Aleyhisselam’a geldi ve Hak Teâlâ tarafından ona elli sahife nazil oldu. Kâbe’yi ilk olarak taştan bina eden odur.

      Hz. İdris (a.s.)’ın Kıssası

      Hz. Şit’ten sonra peygamberlik İdris Aleyhisselam’a geldi ve ona da otuz sahife nazil oldu. İlk önce kalem ile yazı yazan ve elbise diken odur. Ondan evvel Âdemoğulları hayvan derisi giyerdi.

      İdris Aleyhisselam’a göklerin sırları açılmıştı. Nihayet Cenabı Hak, onu diri iken göğe kaldırdı.

      Hz. Nuh (a.s.)’ın Kıssası

      Hz. İdris göğe çekildikten sonra Âdemoğulları doğru yoldan ayrıldılar ve putlara tapmaya başladılar. Cenabı Hak, onlara Nuh Aleyhisselam’ı gönderdi. Hz. Nuh, nice yıllar kavmini tevhide (Allah’ın birliğine inanmaya) davet etti. Yalnız oğulları Sam, Ham, Yafes ve hanımları dışında pek az kimse iman etti, diğer insanlar ise kulak asmadı. Hatta kendisinin Yam adında bir oğlu da iman etmeyenlerdendi.

      Hz. Nuh Aleyhisselam, kavmine nasihat ettikçe onlar, kendisine eza ve cefa ettiler, onu hakir görüp alay ettiler. Sonunda kendisine ümitsizlik geldi ve onlara beddua etti. Duası kabul oldu ve “Bir gemi yap!” diye Allah tarafından kendisine vahiy geldi.

      Hz. Nuh, kırda, sudan uzak bir yerde gemi yapmaya başladı. Kavmi, oradan geçerken onunla eğleniyor, “Peygamber idin, dülger oldun!” diyorlardı. O da “Hoş zamanı gelince biz de sizinle eğleniriz.” diyordu.

      Gemi bitti, tufan alametleri ortaya çıkmaya başladı. Hz. Nuh, kendisine inananlar ile beraber gemiye bindi ve her çeşit hayvandan birer çift aldı. Her taraftan su yükselmeye başladı. Hz. Nuh, oğlu Yam’ı da gemiye binmesi için çağırdı. “Ben dağa sığınıp kurtulurum.” diye gemiye binmedi. “Bugün Allah’ın merhametinden başka sığınacak yer yoktur.” diye Hz. Nuh, oğluna nasihat ederken araya bir dalga girdi ve Yam boğuldu. Babalık yüreği bu ya, Hazreti Nuh üzülmeye başladı. Ne çare ki Cenabı Hak, bütün müşriklerin helakini irade buyurmuştu. Yam da müşrik olduğundan onlara katıldı.

      Tufan her tarafı kapladı. Su, dağları aştı. Yeryüzündeki insanlar ve hayvanların hepsi telef oldu. O durumda Nuh’un gemisi, dağlar gibi büyük dalgalar arasından yüzüyordu. İşte bu şekilde tufanın etkisi, altı ay kadar sürdü. Sonra Allah’ın emri ile yağmurların arkası kesildi ve sular çekildi. Gemi, Cudi Dağı’nın üzerine oturdu ve gemidekiler selamet ile indiler. Âlem, bir başka âlem oldu.

      Ondan sonra insanlar, Hazreti Nuh’un üç oğlundan üredi. Onun için Nuh Aleyhisselam’a İkinci Âdem denildi. Arapların, İranlıların ve

Скачать книгу