Ölüler Yaşıyor mu?. Hüseyin Rahmi Gürpınar

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ölüler Yaşıyor mu? - Hüseyin Rahmi Gürpınar страница 8

Жанр:
Серия:
Издательство:
Ölüler Yaşıyor mu? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      Talat Bey: “Tabii, aktör temsil ettiği kimsenin kişiliğini almakta büyük bir maharet göstermiş. Olayda olumlu gördüğüm yalnız bu yöndür veya…”

      Talat Bey sustu. Hanımefendi bir dakika bekledikten sonra: “Sözünüzü tamamlayınız.”

      “Veya Çeşmifettan, yıldırımdan sarsılan beyniyle bir birsam hâle uğramış olmasın.”

      “Ne demek?

      “Yani kalfamız bir boş inana tutulmuş olmasın.”

      “Nasıl olur?”

      “Basbayağı. Siz biraz düşününce zihninizde Şeyh Battal’ı bütün o kallavi kılığıyla buldunuz. Böyle bir image12 açıklayamayacağımız bir ruh hâli ile Çeşmifettan’ın dimağında da uyanamaz mı?”

      Hanımefendi Çeşmifettan’a dönerek: “Kalfam, sen Şeyh Battal’ı sağlığında görmüş müydün?”

      Çeşmifettan: “Hayır efendim, öyle bir adamı hiç hatırlamıyorum.”

      Hanımefendi Leman’la Dilaver’i göstererek: “Bu çocuklar ise o zaman dünyada bile yoktular. Kardeşim siz, Şeyh Battal’ın bu üç cana gözüktüğünden emin olunuz. Çeşmifettan bu yaştan sonra yalan söylemez. Leman’ın ise böyle şeyler uydurmak asla âdeti değildir. (Kızını okşayarak) Bakınız yavrucağımın hâlâ titremesi geçmedi. Hâlâ benzi yerine gelmedi.”

      Dilaver çarpık boyunla kendini acındıracak bir jest alarak: “Hanımefendimiz, bendeniz yalan söyler miyim? Bu gece Şeyh Battal’ı görmekten ne avantam olabilir?”

      “Sen sus maskara, senin Allah bir dediğine inanmam. Annene bütün kalbimin kuvvetiyle inanırım.”

      Çeşmifettan yine gürül gürül kelimeişehadet getirerek: “Yalan şeytana mahsustur… Ahirette kırk yerde sorgusu vardır.”

      Dilaver anasının bu saflığına fıkır fıkır güldü.

      Hanımefendi: “Kardeşim, Şeyh Battal’ın bu geceki gözükmesinde kendi bakımımdan hiç kuşkuya yer yoktur. Siz de bu garip olayı kendi zihninize göre yargılayınız.”

      Talat Bey: “Bir daha böyle bir hayalet gözükürse hemen bana haber vermelerini rica ederim.”

      Dilaver: “Ailesi adına istediği para gönderilmezse Battal Hazretleri’nin ziyaretleriyle bizi yine şereflendireceğine hiç kuşkunuz olmasın.”

      Çeşmifettan: “Oğlan, çarpılacaksın. Evliya ile eğlenilir mi?”

      Dilaver: “Aşağıya bir çifte nağra ile bir zurna saklayacağım. Şeyh gözükür gözükmez ‘âlâ bir daha’ havası çalacağım.”

      Çeşmifettan: “Bu oğlan benim yüreğime indirecek.”

      Talat Bey: “O şeytan çocuk hepimizden akıllı.”

      Dilaver: “Sayenizde akıllıyım, ama…”

      Talat Bey çocuğun lakırtıyı bitirmesine vakit vermeden:

      “Ulan, sana akıllı dedimse çarçabuk beni yalancı çıkar diye söylemedim ya? Kimse kimsenin sayesinde akıllı olamaz. Zekâ yaratılıştan gelen bir şeydir.”

      Dilaver: “Dayı beyefendi, nazar değmesin diye arada bir de böyle ahmaklık yapmalıdır.”

      İlk hatasını ikinci sözüyle tamir eden çocuğun zekâsına gülüştüler.

      Talat Bey bu kez yeğenlerine dönerek: “Beyefendiler, hayli vakittir hiç sesiniz çıkmıyor. Sade dinliyorsunuz. Şeyh Battal’ın bu apparition’u üstüne sizin de olumlu, olumsuz düşüncelerinizi anlamak isteriz.”

      Orhan: “Meselede bizim olumsuz bir düşüncemiz yoktur.”

      Talat Bey: “Demek bu garip olayı bir gerçek olarak kabul ediyorsunuz?”

      Turhan: “Garip olay deyimi genel kurallardan bütün bütün aykırı ve az rastlanır durumlar için kullanılır.”

      Talat Bey büyük bir şaşkınlıkla:

      “Demek ki Şeyh Battal’ın koca sarık ve karnıyla bu gece bizi ziyareti, ölümün genel kuralına aykırı olmayan pek doğal bir olaydır.”

      Orhan: “Şüphesiz…”

      Talat Bey: “Kırk yıl tartışsak birbirimizle anlaşamayız.”

      Turhan: “Siz, ölümden sonra başlayan ikinci hayata inanmıyorsunuz, aramızdaki büyük anlaşmazlık oradan çıkıyor.”

      Talat Bey: “Ölümden sonra hayat… Hani ya şu dinlerin cennetle mükâfatlandırıp cehennemle korkuttukları hayat mı?”

      Orhan: “Hayır, biz dinlerin efsanelerini kabul etmiyoruz. Bizim inandığımız ikinci hayat göksel, ebedî ve katkısızdır.”

      Talat Bey: “Demek biz ölmüyoruz, bir ikinci hayata diriliyoruz?”

      Orhan: “Bu gerçeği bir gün teknoloji yoluyla ispat etmek kabil olacaktır. Mesele yavaş yavaş o biçimi alıyor.”

      Talat Bey: “Bu konuyu bir gün inceden inceye tartışırız. Şeyh Battal’ın ölümünden yirmi bu kadar yıl sonra o eski kılığıyla gelip de bize görünmesini nasıl olup da pek doğal sayıyorsunuz? Şimdi bana bunu anlatınız.”

      Orhan: “Yüzlerce benzerine oranlayarak. Anlıyor musunuz… Belki binlerce… Ellerimizde kitaplıklar dolusu ispatlı, tanıklı belgeler var. Bunların hepsine birden uydurmadır deyip de işin içinden çıkamazsınız.”

      Talat Bey: “İspatlı tanıklı belgeler dediğiniz şeylerden sizin savunduklarınıza karşıt birçok delil bulup çıkaracağıma emin olunuz. Ben de bu mesele ile uğraşacağım. Ya ben de sizin gibi spiritist13 olurum ya da sizi gerçeğe döndürürüm. Savunduklarınızın yüzde birini adamakıllı ispat edebilmiş olsanız, ben de düşünmeye varacağım. Ama pöh pöhle ortaya döktüğünüz şeyler laf sınırından öteye geçemiyor…”

      Orhan: “Dayı bey, siz de inanmadığınız şeylerin asılsızlıklarını ispat edebilmiş olsanız o zaman biz de kendimizi inandıklarımıza karşı açılan bir kapının önünde bulmuş oluruz. İzin verirseniz ölülerin gelip göründüklerine dair bir iki olay daha okuyalım.”

      Talat Bey: “Şeyhin kerameti kendinden menkul kabilinden olan bu ciltler dolusu olayların ardı arkası tükenmez ama okuyunuz, dinleyelim.”

      VIII

      İÇİNDE ÖLDÜĞÜ APARTMANI GÜPEGÜNDÜZ GELİP DOLAŞAN KIZ

      Orhan, Ölümün Sırları ciltlerinden birini açarak tokça bir sesle okumaya başladı:

      “Flammarion

Скачать книгу


<p>12</p>

Image: İmge, görüntü, suret. (e.n.)

<p>13</p>

Spiritist: Ruhlara inanan kimse. (e.n.)