Kızıl Odanın Rüyası I. Cilt. Сюэцинь Цао

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası I. Cilt - Сюэцинь Цао страница 22

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kızıl Odanın Rüyası I. Cilt - Сюэцинь Цао

Скачать книгу

sıradan meseleleri fazla ciddiye almıyor, bütün boş zamanını kitaplara ve satranca adamayı tercih ediyordu.

      Dahası, Jia Zheng’ın evinden iki avlu uzakta olan Armut Ağacı Avlusu’nun sokağa açılan ayrı bir kapısı olduğundan, Xue Pan ve kafadar genç arkadaşları istedikleri gibi girip çıkıyor, kimse karışmadan gönüllerince sefa sürüyorlardı.

      Bu hoş şartlar altında Xue Pan taşınma düşüncesinden yavaş yavaş vazgeçmeye başladı.

      Sonraki günlerde neler olduğu gelecek bölümde.

      5. BÖLÜM

      Jia Baoyu Hayalî Diyar’ı ziyaret eder.

      İyi kalpli Uyarıcı Görüntü Perisi gizlice aşk üstüne açıklamalar yapar.

      İlkbaharda, nakışlı yorgan altında, mahmur,

      Bir periden büyülenip dünyadan ayrılır.

      Şu ziyaret eden kimdir Rüyalar Diyarı’nı?

      Zamanın başından beri en günahkâr sevdalı.

      Dördüncü Bölüm’de belli bir ölçüde Xue ailesinin anne ve çocuklarının Rong Konağı’na taşınma sürecini ve diğer olayları anlattıktan sonra, şimdi Lin Daiyu’ye dönelim.

      Rong Konağı’na geldiği andan itibaren Büyük Hanımefendi Jia ona karşı büyük bir anlayış ve sevgi gösterdi; uykusu, yeme içmesi, kaldığı yer gibi her konuda onu Baoyu’den hiç ayrı tutmadı; öyle ki diğer üç torunu, Yingchun, Tanchun ve Xichun geri planda kaldılar. Aslında, Baoyu ile Daiyu arasında filizlenen yakın arkadaşlık ve sevgi de diğerlerininkiyle karşılaştırıldığında çok farklı bir boyuttaydı. Gündüzleri beraber dolaşıyor ya da beraber oturuyorlardı. Geceleriyse aynı dairede uyuyorlardı. Her konuda tam bir uyum içindeydiler.

      Tam böyle bir anda Baochai sahnede belirdi. Yaşça diğerlerinden biraz büyük olsa da o kadar düzgün ve o kadar güzel bir genç hanımdı ki Daiyu’nün onunla boy ölçüşemeyeceğine dair genel bir kanı vardı. İnsanların gözünde herkesin bazı özellikleri vardır elbette. Daiyu ile Baochai’in örneğinde, biri bir çiçek kadar güzel, diğeri bir söğüt kadar zarifti ama her biri kendi farklı mizacı açısından, kendince çekiciydi.

      Ayrıca, Baochai yüce gönüllü, ince düşünceli ve iyiliksever tarzıyla, mağrur, güvenli ve kendisinden aşağıda olanlara karşı mesafeli olan Daiyu’den öyle farklıydı ki kısa süre içinde bütün hizmetkârların gönlünü kazandı. Neredeyse hepsi onunla sohbet edip oyun oynamaya bayılırdı. Bu yüzden Daiyu onu içten içe kıskanıyordu ama Baochai bunun farkında bile değildi.

      Baoyu henüz bir çocuktu ve mizacı göz önünde bulundurulduğunda her bakımdan uyumsuz ve aksiydi. Yakın ya da uzak ilişki derecelerine hiç aldırmadan kız ya da erkek bütün kuzenlerine aynı davranırdı. Şimdi Büyük Hanımefendi Jia’nın dairesinde Daiyu ile aynı çatı altında kaldığı için doğal olarak onunla diğer kuzenlerine oranla daha çok yakınlaşmış, bu yakınlık daha fazla samimiyet getirmişti ve bu samimiyet de zaman zaman umulmadık bahanelerle kırgınlıklara ve yanlış anlamalara neden oluyordu.

      Bugün ikisi bilinmeyen bir nedenle bozuşunca, Daiyu kendi odasında yapayalnız gözyaşı dökmeye başladı. Kaba sözleri yüzünden içten içe çok üzülen Baoyu onunla barışmak için yanına sokuldu ve yavaş yavaş onu yatıştırmayı başardı.

      Ning Konağı’nın bahçesinin doğu tarafındaki erik ağaçları çiçek açtığından, Jia Zhen’in karısı You Shi, Büyük Hanımefendi Jia, Xing Hanım, Wang Hanım ve ailenin diğer üyelerini çiçeklerin keyfini çıkarmak için çağırmak niyetiyle hazırlık yaptı. Oğlu Jia Rong ve onun genç karısını da yanına alıp misafirlerini bizzat davet etti.

      Büyük Hanımefendi Jia ve diğerleri kahvaltıdan hemen sonra geldiler. Yoğun Koku Bahçesi’nde biraz gezindiler ve önce çay, sonra şarap servisi yapıldı. Ama bu, Ning ve Rong Konaklarının kadınlarını bir araya getiren basit bir yeme içme partisi olduğundan kayda geçirmeye değer ilginç bir şey olmadı.

      Kısa bir süre sonra yorgun düşen Baoyu şekerleme yapmak istedi. Büyük Hanımefendi Jia hizmetçilerine, onunla beraber eve dönmelerini ve iyice dinlenip kalkana kadar yanında kalmalarını, sonra beraber geri gelmelerini emretti. Bunun üzerine Jia Rong’un karısı Qin Keqing gülerek, “Biz Baoyu için burada bir oda hazırladık. Saygıdeğer hanımefendi siz hiç merak etmeyin, onu güvenle bana emanet edebilirsiniz.” dedi. Baoyu’nün dadılarına ve hizmetçilerine genç efendileriyle birlikte kendisini takip etmelerini söyledi.

      Büyük Hanımefendi Jia bu sevgi dolu, narin Qin Keqing’i her bakımdan çok güvenilir bulur, zarif ve cana yakın tavırlarıyla Rong ve Ning ailelerindeki tüm torunlarının eşleri arasında en çok onu severdi. Bu yüzden de Baoyu’nün kesinlikle emin ellerde olacağını düşünüyordu.

      Keqing grubu iç odaya götürdü. Baoyu başını kaldırınca karşı duvarda asılı bir tablo gördü. Meşale Işığında Çalışan Âlim tablosu bir insan figürünü mükemmel bir şekilde sergiliyordu. Tablodan hiç hoşlanmadı, sonra kenarında yazan dizeleri okudu:

      Dünyevi meselelerin kavranması gerçek bilgiden gelir,

      İnsan doğasının algılanması ise gerçek kültürden.

      Bu iki satırı okuyunca, odanın bütün şatafatına ve güzelliğine rağmen orada kalmak istemedi ve “Hemen buradan çıkalım, hemen!” dedi.

      Onun bu itirazlarını duyan Keqing, “Burayı bile beğenmiyorsan, seni nereye götürebiliriz?” dedi gülerek. “Peki, benim odama gel o zaman.”

      Baoyu sırıtarak başını salladı ama dadılarından biri itiraz etti.

      “Bir amcanın, yeğeninin karısının odasında uyuması duyulmuş şey midir?”

      “Hayret doğrusu!” diyerek güldü Keqing. “Kızmasına hiç aldırmadan söylüyorum, o daha bir çocuk. Böyle tabular bu yaşta geçerli değildir. Geçen ay buraya gelen erkek kardeşimi görmediniz mi? O da Baoyu amcayla aynı yaşta; hatta yan yana dursalar eminim çok daha uzundur.”

      “Ben neden onu hiç görmedim?” diye sordu Baoyu. “Buraya getir de bir göreyim.”

      Kadınlar bir kahkaha kopardılar.

      “Kilometrelerce uzağa gitti, nasıl getireyim? Bir gün nasıl olsa görürsün.”

      Genç kadının odasına geldiklerinde, daha eşikte tatlı bir parfüm kokusu burunlarını doldurdu. Gözleri buğulanan Baoyu’nün kemikleri yumuşadı.

      “Ne güzel bir koku!” diye bağırdı birkaç kez, arka arkaya.

      İçeri girince, duvarda Tang Yin’in İlkbahar Uykusu adlı tablosunu gördü. İlkbaharda henüz tomurcukları açmamış yaban elması ağaçlarının altında bir kadın uzanmış yatıyordu. İki kenarında, Song Hanedanlığı döneminden şair Qin Guan’ın dizeleri yazılıydı:

      Bahar soğuğu hüzünlü bir uykudaki tomurcukları sarmalar;

      Erkeklerin

Скачать книгу