Kızıl Odanın Rüyası II. Cilt. Сюэцинь Цао

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası II. Cilt - Сюэцинь Цао страница 20

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kızıl Odanın Rüyası II. Cilt - Сюэцинь Цао

Скачать книгу

Bazı insanlar nasıldır bilirsiniz. İnsanlar iyi niyetliyse sizi yere göğe sığdıramazlar ama değillerse o zaman vay hâlinize! İnsanlar Efendi Bao hakkında iyi şeyler söylüyorlarsa, kendimizi şanslı sayabiliriz. Ama yaptığı en ufak bir şey insanların kötü konuşmalarına meydan verirse, Efendi Bao’nın bedeninin lime lime ve kemiklerinin un ufak edilmesi bir yana, ömür boyu itibarı mahvolur ve hem sizin hem de Beyefendi Zheng’ın bunca fedakârlığı ve çabası boşa gider. ‘Mükemmel bir insan önceden tedbir alır.’ derler. Şimdiden gerekli adımları atmamız, bizi böyle şeylere karşı korumuş olmaz mı? Elbette ki siz çok meşgul olduğunuzdan her şeyi düşünmeniz beklenemez; benim de hiç aklıma gelmeyebilirdi ama madem geldi size söylememek hata olurdu. Son zamanlarda gece gündüz aklımdan çıkmıyor. Kimselere anlatamıyorum. Size daha önce söylemememin sebebi, bana kızacağınızdan korkmamdı.”

      Xiren’in yanlış anlamalar ve skandallar hakkında söyledikleri, Jinchuan olayında olanlara o kadar uyuyordu ki Wang Hanım yıldırım çarpmışa döndü. Ama düşününce, kendisi adına bu kadar endişelenen bu kızcağıza karşı sevgi ve minnet duydu.

      “Sezgilerin ne kadar da kuvvetli, canım, her şeyi bu kadar ince düşünmüşsün!” dedi. “Bu mesele benim de aklıma geldi tabii ama başka şeyler çıkınca unutmuştum, şimdi bana hatırlattın. İtibarımızı düşünmene çok memnun oldum. Çok iyi bir kızsın sen. Şimdi gidebilirsin. Sanırım artık ne yapacağımı biliyorum. Ama gitmeden önce bir şey daha var. Benimle bunları konuştuğuna göre, artık Baoyu’yü tamamen senin ellerine bırakıyorum. Ona çok dikkat et, olur mu? Onun için yapacağın her şeyi benim için de yaptığını unutma. Sana ne kadar minnettar olduğumu göreceksin.”

      Xiren bu sözlerin ağırlığını tartarak bir süre başını eğip durdu.

      “Hanımefendinin benden istediklerini yerine getirmek için elimden geleni yapacağım.” dedi.

      Odadan ayrılıp düşünceler içinde Kızıl Neşe Avlusu’na döndü. Gittiğinde Baoyu yeni uyanmıştı. Xiren ona çiçek suyundan söz edince çok sevinip hemen biraz hazırlamasını istedi. Çok lezzetliydi. Sürekli Daiyu’yü düşünüyor, birini göndermek istiyordu ama Xiren’in karşı çıkmasından korkuyordu. Onu ekarte etmek için Baochai’den kitap almaya gönderdi. O gider gitmez, Qingwen’i çağırdı.

      “Git, bak bakalım Bayan Lin ne yapıyor?” dedi. “Beni sorarsa daha iyi olduğumu söyle.”

      “Bir bahane olmadan oraya gidemem ki. Söylemek istediğiniz bir şey yok mu?”

      “Yok.” dedi Baoyu.

      “O zaman götüreceğim bir şey verin. Ya da soracağım bir şey düşünün. Yoksa onu görünce ne diyeceğim?”

      Baoyu biraz düşündükten sonra uzanıp eski mendillerinden ikisini aldı, gülümseyerek kıza fırlattı.

      “Tamam. Bunları ona gönderdiğimi söyle.”

      “Ne acayip bir hediye!” dedi Qingwen. “Sizin eski mendillerinizi ne yapsın? Onunla dalga geçtiğinizi sanıp yine üzülecek.”

      “Hayır, üzülmez.” dedi Baoyu. “ O anlar.”

      Qingwen tartışmanın gereksiz olduğunu düşünüp mendillerle beraber Bambu Evi’ne doğru gitti. Orada Chunxian’yi veranda parmaklıklarına ıslak mendilleri asarken buldu. Kız onun avluya girdiğini görünce eliyle gitmesini işaret etti.

      “Uyuyor.”

      Qingwen ona aldırmayıp içeri girdi. Lambalar yakılmadığı için oda karanlıktı. Yatakta uyanık olarak uzanan Daiyu’nün sesi geldi.

      “Kim o?”

      “Qingwen.”

      “Ne istiyorsun?”

      “Efendi Bao size mendil gönderdi, küçük hanım.”

      Daiyu afalladı. Bu hediyeyi biraz şaşırtıcı bulup ne anlama geldiğini merak etti.

      “Herhâlde çok güzeller.” dedi. “Ona biri vermiş olmalı. Söyle ona, başka birisine versin. Şu anda bana lazım değil.”

      Qingwen güldü.

      “Yeni değiller, küçük hanım. Her gün kullandıklarından.”

      Bu daha da şaşırtıcıydı. Daiyu bir süre düşündü. Sonra birden anladı.

      “Koy bir yere. Sonra da gidebilirsin.” dedi.

      Qingwen mendilleri bırakıp çıktı. Kızıl Neşe Avlusu’na giderken yolda olanlara bir anlam vermeye çalıştı ama başaramadı.

      Bu arada Qingwen’in anlayamadığı mesaj Daiyu’yü çelişkili duygular içine soktu.

      “Çok mutluyum.” diye düşündü. “Kendi dertlerinin arasında benim sıkıntılarımın nedenini bile anlıyor. Aynı zamanda üzgünüm çünkü sıkıntılarımın nasıl sona ereceğini bilmiyorum. İki kullanılmış mendil hediyesiyle benim duygularımı tatmin etmeye çalışıyor olmalı, yoksa çok saçma olurdu! Ama yine de gizlice bana hediye göndermesi beni korkutuyor. Sürekli gözyaşı döküp durmamın boşuna olduğunu düşündükçe utanıyorum.”

      Böyle düşünüp dururken, içindeki heyecan ateşi dile getirilmek için çırpındı. Hizmetçilerin ne düşüneceklerine aldırmadan, bir lamba istedi ve masasına oturup biraz mürekkep öğüttü, fırçasını yumuşattı ve mendillerin üzerine şunları yazdı:

      Bu yersiz gözyaşlarımı görünce,

      Sorarsın kim için akıyor gizlice.

      İpek mendiller ne zarif hediye,

      Derinleştirir kasvetimi sadece.

      Gün boyu hüzünle inci yaşlar dökerim,

      Ya da gece yatağımda uykusuz dönerim;

      Yastığımı lekelemesin diye yaşlarım,

      Bu hediyelerin üzerine yağdırırım.

      Hiçbir ipek ipliğe dizilmez gözyaşlarım,

      Her bir tuzlu iz silinir geçtikçe yıllarım.

      Binlerce bambu büyür penceremin önünde,

      Gözyaşımın izleri mi görünen üzerinde?

      İkinci mendilin yarısına kadar yazmıştı ve bir başka dörtlüğe hazırlanıyordu ama bütün vücudunun ateşler içinde olduğunu ve yüzünün yandığını fark etti. Makyaj masasına gidip aynanın ipek örtüsünü kaldırdı. Yanaklarının şeftali çiçeklerinden daha kırmızı olduğunu gördü ama bunun ciddi bir hastalığın ilk belirtileri olduğunu fark etmeden, elinde mendillerle yatağına gidip rüyalarda kayboldu.

***

      Daiyu ve mendillerinden Xiren’e dönelim. Hatırlanacağı gibi kitap almak üzere Baochai’e gönderilmişti. Oraya vardığında, Baochai Bahçe’de değildi, annesine gitmişti. Eli boş dönmek istemediğinden geri gelmesini bekledi. Kız birinci saatin başında geldi. Ağabeyini gayet iyi tanıyan Baochai, daha hiçbir şey duymadan da Baoyu’nün başına gelenlerde onun parmağı olduğundan şüphelenmişti. Xiren’in söyledikleri

Скачать книгу