Kızıl Odanın Rüyası III. Cilt. Сюэцинь Цао

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası III. Cilt - Сюэцинь Цао страница 22

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kızıl Odanın Rüyası III. Cilt - Сюэцинь Цао

Скачать книгу

şey eksik bırakılmamıştı. Dostça bir gülümsemeyle karşılandı Pinger.

      “İşte herkes burada!”

      Onu ve diğer üçünü -Baoyu, Baoqin ve Xiuyan- başköşeye oturtmak istediler ama Xue teyze orada olduğundan dördü de kabul etmedi.

      “Benim gibi bir ihtiyar siz gençlerin arasına pek yakışmıyor.” dedi Xue teyze. “Kalırsam huzursuz olacağım. İzin verirseniz, gidip görüşme odasında biraz uzanmak istiyorum. Hiçbir şey yiyesim yok, zaten içki düşkünü de değilim. Ben burada olmazsam misafirlerinizle daha iyi ilgilenebilirsiniz.”

      You Shi ve diğerleri kalması için ısrar ettiler. Sadece Baochai kabul etti.

      “Annemin gitmesi bizim için daha iyi mi olur, yoksa olmaz mı bilmem ama eminim gidip uzansa, kendisini burada olduğundan daha iyi hisseder. Sevdiği bir şey varsa, oraya göndeririz, rahat rahat yer. Hem zaten şu anda orada kimse yok. Annem giderse her şeye göz kulak olur.” dedi.

      “Peki o hâlde, gitmesine izin verebiliriz.” dedi Tanchun gülerek. “ ‘En büyük saygı itaattir.’ derler.”

      O da diğerleriyle birlikte görüşme odasına kadar Xue teyzeye eşlik etti; küçük hizmetçilere yastıkları hazırlattı.

      “Şimdi burada kalıp, hiçbir bahane uydurmadan Bayan Xue’nin bacaklarına masaj yapar, istediği zaman çayını getirirseniz, eminim ki bizim yemesi için göndereceğimiz lezzetli şeylerden size de verecektir. Bu yüzden sakın ortadan kaybolmayın.” dedi kızlara, Xue teyze rahatça yerleşince.

      Kızlar dediğini yapacaklarına söz verdiler.

      Geri döndüklerinde, Tanchun Baoqin ile Xiuyan’i birinci masanın başköşesine oturttu. Pinger yüzü batıya, Baoyu de doğuya dönük olarak onların sağında ve solunda yerlerini aldılar. Tanchun Yuanyang’ı yanına alıp masanın alçak tarafında oturdu. Batı duvarına paralel olan masanın iki uzun kenarında yaş sırasına göre Baochai, Daiyu, Xiangyun, Yingchun ve Xichun; iki kısa kenarında da Yuchuan ve Xiangling oturdular. You Shi ile Li Wan, doğu duvarına paralel olan masanın uzun kenarına, Xiren ile Caixia da kısa kenarlarına yerleştiler. Dördüncü masada diğer hizmetçiler Zijuan, Yinger, Qingwen, Xiaoluo ve Siqi oturuyordu.

      Hepsi yerlerine yerleşince, Tanchun tekrar ayağa kalktı, dört yaş günü sahibinin şerefine kadeh kaldırmak istedi ama yaş günü sahibi dörtlü, ev sahiplerinden birinin bunu yapmasına izin verirlerse, ardından diğerlerinin de geleceğini fark ederek karşı çıktılar.

      “Eğer bunu başlatırsan, akşama kadar yerimize oturamayız.” dedi Baoqin.

      Anlayış gösteren Tanchun tekrar oturdu. Onların peşine takılan kör hikâyeciler bir yaş günü şarkısı için enstrümanlarını akort ettiler. Bu sefer hepsi birden itiraz etti.

      “Biz bu eski âdetlerden hiç hoşlanmıyoruz. Neden görüşme odasına gidip Bayan Xue’yi eğlendirmiyorsunuz?”

      Onlar giderlerken, masadaki yiyeceklerden bir tabak hazırlayıp, kör hikâyecilere eşlik edecek kızlarla Xue teyzeye gönderdiler.

      “Burada oturup sakin sakin sohbet etmek hiç eğlenceli değil.” dedi Baoyu, hikâyeciler gidince. “İçki içme oyunu oynayalım.”

      Çeşitli öneriler yapıldı ama hiçbiri herkesin birden onayını alamadı.

      “Bakın ne diyeceğim.” dedi Daiyu. “Neden değişik oyunların adlarını kâğıtlara yazıp kura çekmiyoruz?”

      “İyi fikir!” dedi diğerleri. Mürekkep taşı, yazı fırçası ve kâğıt getirtildi.

      Şiir yazmasının yanı sıra, son zamanlarda kaligrafi de öğrenmeye başlayan Xiangling için yeni becerisini deneme fırsatı dayanılmaz olduğundan, hemen fırlayıp yazma işini üstlenmek istedi. Biraz düşündükten sonra grubun bulmayı başardığı on küsur oyun adını Tanchun teker teker söyleyerek Xiangling’e yazdırdı. Kâğıt parçaları ikiye katlanıp bir kavanoza kondu. Tanchun Pinger’dan bir tane çekmesini istedi. Bir çift yemek çubuğuyla iyice karıştırdıktan sonra bir kâğıt çekti kız. Tanchun açıp okudu.

      “Örtülü bilmece.”

      “Örtülü bilmece mi?” dedi Baochai, gülerek. “Bütün oyunların büyükbabasıdır o! Eski zamanlarda oynarlarmış. Tabii tam olarak nasıl oynadıklarını bilmiyoruz, bizim modern gizleme oyunumuz daha sonra bulunan bir şey ama yine de çok zor. Eminim buradakilerin yarısı nasıl oynandığını bilmiyordur. En iyisi onu bırakıp herkesin anlayacağı bir tanesini seçelim.”

      “Çektik bir kere, artık vazgeçemeyiz.” dedi Tanchun. “Bir tane daha çekelim, herkesin seveceği bir oyun çıkarsa, isteyenler onu, geri kalanı da örtülü bilmeceyi oynar.”

      Bu sefer Xiren çekti kurayı. Kâğıtta yazan isim ‘parmak tahmini’ydi. Xiangyun sevinçle onayladı.

      “Güzel, basit bir oyundur, benim için uygun! Sizin eski ‘örtülü bilmece’niz benlik değil! Düşüncesi bile başımı ağrıtıyor. Ben parmak tahmini oynayacağım.” dedi.

      “Daha oynamaya başlamadan grup içinde anarşi yaratmak değil mi bu?” dedi Tanchun. “Kuzen Baochai, ceza olarak bir kadeh şarap ver ona.”

      Baochai hemen koca bir kadeh şarabı zorla Xiangyun’ün boğazından aşağıya gönderdi.

      “Şimdi!” dedi Tanchun, kendisi de bir yudum içtikten sonra. “Size kuralları sıralamama gerek yok. Ne söylüyorsam onu yapın. Bir zar ve fincan getirteceğiz, Kuzen Qin’den başlayarak herkes sırayla zar atacak. Aynı sayıyı atan iki kişi ‘örtülü bilmece’ için eşleşecek.”

      Baoqin üç attı. Yukarı masadakiler farklı sayılar attılar. İkinci masadan Xiangling de üç attı.

      “Oda içindeki eşyalarla yetinsek iyi olur, ne dersiniz?” dedi Baoqin. “Aksi hâlde ihtimaller çok fazlalaşır.”

      “Kesinlikle!” dedi Tanchun. “Üç tahminden sonra doğru cevabı bulamayan ceza olarak bir kadeh şarap içecek. Sen başla.”

      “Bostan.”

      Bu oyunu bilmeyen Xiangling, odada “bostan” kelimesini çağrıştıracak hiçbir şey bulamadı ama Xiangyun ipucu verildiği andan itibaren gözlerini etrafta dolaştırmaya başladı ve birden kapıda asılı olan yazı levhasını gördü:

      ŞAKAYIK BAHÇESİ

      Hemen Baoqin’in, on üçüncü Seçmeler kitabından bir alıntıyı düşündüğünü anladı. Orada Konfüçyüs, bahçıvanlık öğrenmek isteyen birisine, bostanı olan yaşlı bir adama gidip ondan bilgi almasını söylüyordu. Xiangling cevabı tahmin edemeyince, diğerleri onu hızlandırmak için davula vurmaya başladılar. Wang Wei’nin şiirlerinden birindeki “Bazen yeşillik bahçeme çekilirim” dizesinin bu soruya çok uyduğunu düşünen Xiangyun, eğilip Xiangling’i dürterek ‘yeşillik’ demesini fısıldadı. Ama Daiyu onu fark etti ve hemen ötekilere söyledi.

      “Ona ceza verin! Cevabı söyledi.” dedi.

      Xiangyun

Скачать книгу