Kalbe Meydan Okuma. Amy Blankenship

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kalbe Meydan Okuma - Amy Blankenship страница 19

Kalbe Meydan Okuma - Amy Blankenship

Скачать книгу

kavuşturup uzun boyuyla dikildi. “Shinbe’den suçluluk kokusu geliyor ve sebebini bilmiyorum.” Yeni uyandığı göz önünde bulundurulursa henüz onunla baş başa zaman geçirmediği için içten içe memnundu. “Ona, seninle yalnız kalacak kadar güvenmiyorum.”

      Kyoko gözlerini kırpıştırdı, “şu anda hiçbir şekilde Shinbe’ye yaklaşamazsın. Hala çok canı yanıyor ve buna neden olan sensin.” Kabalaşmaya çalışmıyordu… yalnızca onları şimdilik ayrı tutmak istiyordu. “Seninle br anlaşma yapacağım. Eğer bana gruba geri döneceğine söz verirsen yarın geri gelip herkese güncel bilgileri aktaracağım.”

      Gözlerinde beliren inadı görüp bir an için yere baktı ve ağır bir şekilde fısıldadı, “hala bir grubuz… değil mi? Hala tılsımı Hyakuhei’den önce bulmamız gerekiyor.”

      Toya’nın gözleri tehlikeli bir şekilde parladı. “Eğer bir şey yapar da orada olmazsam… seni koruyamam ve,” sesi birkaç ton yükseldi, “senin koruyucun benim o değil!”

      Kyoko sözleri karşısında kafasını kaldırdı. Toya kalbinin görünmesine çok sık izin vermezdi ama kalkanının düştüğü anlarda bunu çok açıkça görebiliyordu.

      Onu sakinleştirmeye çalışarak gülümsedi, “bak, Shinbe herhangi bir şey yapmayı denemek için çok zayıf, bu yüzden endişelenme. Yarın döneceğim.” Zamanın kalbine doğru birkaç adım attı ve kendisini durdurmak için kıpırdadığını gördü.

      “Toya!” diye bağırarak elini kaldırdı ve Toya’ya bir uysallaştırma büyüsü yaptı.

      Kyoko sesini yumuşatarak, “bak, Shinbe’ye güvenmediğini biliyorum, ama en azından bana güven. Yarın akşam geri döneceğim. Herşey iyi olacak… göreceksin” dedi. Bunu söyleyip heykelin eline dokundu ve ortadan kayboldu. Zamanın kalbi onu diğer tarafa geçirirken hala ettiği küfürleri duyabiliyordu.

      Kyoko kendisini tapınakta bulduğunda düşünceli bir şekilde kaşlarını çattı. Kavgaları esnasında meyadana gelen hasar hala görünürdü. Etrafında dönerek, güvende olmanın üzülmekten iyi olduğuna karar vererek heykelin ellerine bir kilit mührü yerleştirdi.

      Bölüm 7 "Sorular"

      Kyoko hava karardığında evine dönünce Shinbe’yi uyuyakalmış halde buldu. Toya ile karşılaşmasını ona anlatsa mı diye sessizce düşündü. Masasına oturarak yırtık giysisini dikmeye devam etti, ama Toya’yı düşünmek parmaklarının yavaş çalışmasına neden oluyordu.

      Onu öpmesi kendisini şaşırtmıştı. Daha önce onu öptüğüyle ilgili rüyalar görmüştü… onu öpmesini istemişti. Öpücüğün tam olarak hayal ettiği gibi olduğunu kabul etmeliydi… kafa karıştırıcı olmasına neden olan şey zamanlamasıydı. Belki Toya yalnızca kızın öfkesini dağıtmaya çalışıyordu. Daha önce hiç onu öpmeyi denememişken başka hangi nedenle bunu şimdi yapıyordu?

      Dudaklarını kendi dudaklarının üstünde düşündü ve içgüdüsel olarak parmaklarını dudaklarına kaldırmasına hayret etti… sonra başka bir öpücük aklını işgal etti. Dudaklarını dikkatli bir şekilde Shinbe’ninkilere değdirdiğinde bu elektrik çarpası gibiydi. Toya ortaya çıkmasaydı… bu öpücüğü biraz daha tecrübe etmek hoşuna giderdi.

      Kafasını sallayıp alt dudağını ısırdı. Bu fikir de nereden gelmişti? Shinbe’ye göz attı. Bunun olmasına neden olduğu için kendisini nasıl affedecekti? Onu izleyerek yavaşça yatağa doğru yöneldi ve kenarına oturup abanoz mavisi saçları gözlerinden çekmek için elini uzattı. En azından huzurlu bir şekilde uyuyordu.

      Bakışları yüzünde dolaşıp dudaklarında kaldı. Rüyasında çok yumuşaktılar, Toya onları yakaladığı zaman onu öpmesine neden olan şey buydu. Gerçekte de rüyasındaki gibi yumuşak olup olmadıklarını öğrenmek istemişti… öyleydiler.

      Kyoko, düşerek omzuları ve hemen kollarının altındaki göğsünü açığa çıkaran battaniyeye baktı. Bir omuzu hala çürüktü ve farkında olmadan uzanıp bir parmağını üzerinde gezdirdi. Shinbe uykusunda inleyince sıçrayıp elini geri çekerek dudaklarına götürdü. Suçlu bir şekilde dönüp bakışlarını uzaklaştırdı.

      Shinbe bir gözünü açtı ve dudaklarında bir gülüş şekillendi. Yatağın kenarında ağırlığını hissetmiş ve uyuyor numarası yapmıştı, ama kirpiklerinin arasından onu izleyerek incelerken yüzünden geçen duygulara şahit oluyordu. Bedeni ne kadar acırsa onun varlığıyla sertleşmesine o kadar engel olamıyordu… bu onun için hep böyle olmuştu. Alt kısımlarında şüphesiz bir çadır şekli oluştuğundan daha aşağıya bakmamasını umdu.

      Omzuna dokunduğunda adam isteksizce inledi. Uzaklaşır uzaklaşmaz nefes aldı. Dudakları nefesini yavaşça bırakarak aralanırken eli ona doğru kaydı. Bir şey söyleyemeden önce kız ayağa kalkınca hayal kırıklığıyla iç çekti.

      Kyoko hızla dönüp onu kendisie bakarken buldu ve gerilen elini fark etti. “Shinbe… ne yapıyorsun?” eline bakarken başını merakla hafif bir şekilde yana eğdi.

      Shinbe, bir acı iniltisi çıkararak elini battaniyenin altına geri sokmayı denedi. Kyoko derhal yanına giderek acısını hafifletmek için elini koluna koyarken bunun hissettiği gibi bir acı olmadığını anlamadı.

      “Lütfen dikkatli ol Shinbe. İyileşmeni istiyorum, kendine daha da zarar vermeni değil,” gözlerinde şefkatle ona baktı.

      Sevecenliğinin her anını sevgiyle kabullenerek ona gülümsedi, “yok bir şey Kyoko. İyiyim. Utanç verici düşüncelerim yüzünden bunu hak ediyorum,” gülümsemeyi denerken kız kaşlarını çattı.

      Bunu kabul mü ediyordu? Yatağa yanına otururken zihninde fırtınalar kopuyordu. Toya’nın, heykelin olduğu alanda kendisine söylediği şey aklına geldi.

      “Shinbe, Toya ve senin ne hakkında kavga ettiğinizle ilgili gerçekten konuşmamız lazım. Bir şey sakladığını düşünüyor ve sana güvenmemem gerektiğini söylüyor.” Bunu ona sorarken rahatsız hissetti ama yatağında uyuyan o idi… bu yüzden en azından sormaya hakkı olduğunu düşündü. “Sen… bir şey mi saklıyorsun?”

      Shinbe’nin düşünceleri Kyoko’nun sarhoş bir halde zamanın kalbinden geldiği geceye kaydı. Kendisini nasıl bir çıkmaza sokmuştu. Toya’nın onu öldürmesiyle kalmayacak Kyoko da buna izin verecekti.

      Yanakları kızararak bakışlarını ondan uzaklaştırıp iç çekti, “hayır, hiçbirşey saklamıyorum.”

      Kyoko onu incelemeye devam etti. Onunla göz temasından kaçınıyordu ve bir şey sakladığına ikna oldu. “Arkadaşın olduğumu biliyorsun Shinbe. Bana her şeyi anlatabilirsin,” gülümsedi ve elini hafifçe yanağına değdirerek titremesine sebep oldu. Üşüdüğünü düşünerek battaniyeyi omuzlarına çekti.

      Elleri hala battaniyenin kenarında, hafifçe omuzlarına değerek kendisine doğru bakmaya devam eden kızı izledi.

      Boğuk bir sesle adını söyledi, “Kyoko.”

      Yüzüne

Скачать книгу